Giriş yapmadınız.

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

1

02.12.2008, 21:33

Ab-ı Ru ve İzDüşümler

Konya çarşısında iki kişi sokakta ağız dalaşı yapıyorlardı .

Biri dedi ki:

- Bana bak, ben öyle bir adamım ki, bana bir söylesen bin cevap alırsın.

Mevlana adamın yanına yaklaştı, gözünün içine baka baka konuştu:

- Ben de öyle bir adamım ki, bana bin söylesen bir tane dahi cevap alamazsın!

Bir söze bin cevap vereceğini söyleyen adam, bir tane dahi cevap veremeyip düşünceye daldı.
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

2

02.12.2008, 21:33

Ebû Hureyre (radıyallahu anh) her gün oniki bin defa Sübhanallah diyor.

Sebebi sorulunca da Günahlarım kadar söylüyorum, fazla değil diyor.

Günahı neydi ki? diye sorabilirsiniz. Acaba ne işliyordu? diye aklınızdan geçirebilirsiniz ama ben Onun bir şey işlediğine kâni değilim.

Kendisini Suffede Allah Rasûlüne adamış; üç sene zarfında, yirmi senede alınamayacak bilgiyi almış; sahabenin alimleri arasına girmiş; arkadaşlarının şahidlik ettiği gibi Rabbinden gelecek lütuf ve ihsanlardan başka dünya nimeti adına her şeye kapanmış bir insanın kötü bir şey işleyeceğine ihtimal vermiyorum.

ıhtimal Allahın lütuflarını görüp de ona şükürle mukabele edememe, her salise, rabia, hamise ve aşire Onun nimetlerine mazhar olduğu halde şükrünü tam olarak yerine getirememe duygusuyla iki büklüm oluyor ve sübhanallah ile mukabelede bulunuyor.

ıhtimal kendi muhasebesini yapıyor, Ondan ayrı bir anım geçti diyor ve o ana istiğfar ediyor
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

3

02.12.2008, 21:34

Haset’lik yapmanın farklı yolları vardır.Estetik sorunu olmayanlar da, adı konulmamış Haset’ler bulunmaktadır.Çekememezlik,kıskançlık ve cehalet.

Mümin hasetten uzak durmalı ve hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmalıdır.Fesatlığın kulvarında öyle insanlar koşarki bunlar hem korkak hemde dengesini yitirmiş ahmaklardır.

Birde bilgi vasıtalarını etkin kullanamayanlar mevcuttur.Zanna uyarlar,Heva ve Heveslerinden konuşurlar,Akılları başlarının bir karış üstünde gezerler.Çamura batmışlardır lakin karşısındaki insanın ayağındaki çamurlar onun gözüne batar.ışte bu durumda cahillerden yüz çevirmek akıl işidir.
Hoş hayatın yüzeyine tükenmez kalem gibi kazınırlar ve onların bu iğreltiliklerini silmek 40 akıllıya nasip olur.Hasetçiler ve sadece konuşmuş olmak için konuşanlar patalojik va'kalardır.

Hz Fudayl derki: " Gıpta imandandır. Haset ise münafıklık alametidir.

Mümin gıpta eder, fakat haset etmez. Mümin aybı gizler, ögüt verir uyarır.Facir ise kınar,kardeşinin aybını bulmaya ifşa etmeye çalışır.

Alfred Adler Güçlü olma ve başkalarına egemen olma çabasının bulunduğu yerde, haset gibi bir karakter özelliği de karşımıza çıktığını. Bir insanla o insanın görülmemiş derecede yüksek olan gayesi arasındaki uçurum, aşağılık kompleksi şeklinde göründüğünü belirtir.

Allah CC hasetçi kimse nimetimin düsmanıdır der. Resûl-i ekrem SAV ise bir hadîs-i şerifte;Ates odunu yiyip bitirdigi gibi, haset de iyilikleri yer." buyururlar.

ıradesi ham ruhlar yazılanlardan da birşey anlamadığı gibi söylenen şeylerden dahi art niyet arar konuşmuş olmak için konuşurlar.Gıpta damarları kuruduğu için hayır ve hasenat düşünemez.

Hem Allah diyeceksin sonrada haset edeceksin.Ne diyelim hasetleriyle onlara bir ömür mutluluklar dileriz.Allah akıl fikir versin böyle haset sevdalılarına.
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

4

02.12.2008, 21:38

Bir insan vardır:

Diliyle, irfanıyla, konuşmasıyla, tavrıyla mütevazi görünür, fakat kendinden dûn olan kimselerin yanında, bir de bakarsınız, hemen çalıma geçer.

Demek ki o, gerçekten mütevazi değildir; kendinden yüksek birinin yanında yerlere kadar eğilmektedir.

ışte bu da, ayrı bir firavunluktur.

ıhlasın emaresi ise, mütegallibenin, zorbanın karşısında izzetli olmak, tabiri caizse, mağrur olmak;

Müminlere karşı da yüzü yerde bulunmak ve tevazu kanatlarını yerlere kadar indirmektir....

ıhlas, süklüm-püklüm durmak demek değildir;

ıhlas, kalbin Allah ile irtibatıdır;

Bu da, kendini ancak gayb hali ile şehadet hali arasındaki muvafakatla gösterir.

Gece, hatta yatakta bile ne ölçüde Allah ile birlikte iseniz; yatakta iken bile aklınıza geldiğinde ayaklarınızı toplayabiliyorsanız;

Yani gündüzünüz ve geceniz aynı ise, ihlas sizin damarlarınıza işlemiştir...

Nefislerimizi kontrol edelim...

Ne oldum değil ne olacağım mülahazası ile yaşayalım.

Unutmayalım ki Allahtan korkmayan biri pervasızca konuşur,nefsinin karalığını düşünmeden başkasının açıkları ile uğraşır...

Allah bizi böyle olmaktan ve böyle olanların şerrinden muhafaza etsin...

DAHHAK
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

5

02.12.2008, 22:14

Allah razi olsun bu hayırlı paylaşımların için mercandede.
Rabbim tüm müslümanları kötü hasletlerden arındırsın, muhafaza etsin duasına amin inş.
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

6

02.12.2008, 22:20

Cümlemizden kardeşim...
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

7

06.12.2008, 22:53

Yarın Allah Teala'nın huzuruna vardığımızda:

"Kulum sen Bana ne ile geldin?" diye sorduğunda:

"Ya Rabb! Ben Senin sahana tecavüz etmedim. Senin adına yargılayıp, hükmedip bir şeyler yapmadım.

Bana küstüler, ben onlara küsmedim.

Bana vurdular ben onlara vurmadım.

Beni ezdiler, ben onları fırsat geçince elime, ezmedim.

Bana kızdılar, ben kızanlara kızmadım.

Benim hakkımı yediler, ben onların hakkını yemedim.

Ben bunları aciz insan olarak yaptım.

Sen Rabb'sın Sen de benim hatalarıma karşı bana, benden daha şefkatli muamele edersin" diyebilmek adına ne yapılacaksa onu yapalım.

'ıslamı kurtarmaya çalışmayalım, ıslam ile kurtulmaya çalışalım'

Bu cümledeki sır beni her okumamda sarsıyor. Öyle ince bir çizgi var, öyle nazik bir detay ki, farketmememiz halinde Allah muhafaza şirkin derekesine yuvarlanmak çok kolay.

ıslam'ı sahiplenmek mi, ıslam'ın sahipliğini kabullenmek mi?

ıslam'ı zatına tahsis mi, zatını ıslam'da tashih mi ya da?

Daha zorlama ifadeyle:

ıslam'ı mülk edinmek mi, ıslam'ın mülkü olmak mı?..

ıslam bir kurtuluş rehberidir.

Kurtuluşa vesile olmak için gönderildiği ifade edilir.

ıslam'ı kurtarmaya çalışma davalarını garipsiyorum.

Bir kişi Muslümansa eğer, ıslam'ı darallardan kurtarmaya calışmamalı,

Onunla kurtulmaya bakmalı...

ısmail H. D.
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

8

06.12.2008, 22:59

ınş. Kur'an ve ıslam nurunu tamamlayacak. Allah'ın va'di var. Ve kimse de dini tebliği inhisarına alamaz. Risale-i Nur davası da aynen böyledir. Nurculuk evsafıyla vasıflandırsın Rabbim bizi. Amin ecmain.

Allah razi olsun mercandede kardeş...
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

9

06.12.2008, 23:10

Zamane insanlarının kısırlığıdır Ona kışt Buna pişt demek....

Senin gibi düşünmedi mi sen bizden deyilsin hastalığına düşerler...

Dahası kendi günahlarına bakmadan başkalarında kusur arama yarışı içerisinde bir yozlaşma ile çıkarlar karşımıza....

Birileri adına konuşmaya başlar öyle saçmalar ki Allah adına onun bunun hakkında küstahça yargılara kadar gider....

Bu gözü dönmüşleri her asırla muazzaf ve meydanlarda atıp tutmaları ile görebilirsiniz.

Peygamber SAV mi vermiştir bu cürretkarlığı onlara

Allah'ın mührümü vardır ki ellerinde sen şusun ben busun rahatsızlığına düşerler.

Yada başlarındaki Mubarek Zat'a mı danışmışlar senin adına hüküm verebilirmiyim diye

Hiç biri

Rabb'in merhametini iliklerinde hissedemeyen bu aciz ruhlar çözüm için kendince usuller geliştirir

O yüzden Akıl ötesi bazı vasıflara ihtiyaç duymak lazımdır bu insanları anlamak için.

Oysa bilmezler ki dünyadaki hiçbir günah, şeytanın yaptığından daha ağır değildir....

Bilmezler ki bu cürretkarlıkları yüzlerine bir tokat gibi vurulacaktır ötelerde....

Bilmezler ki binlerce elin yakalarına yapışıp hak dileyeceğini....

O gün onlara VEYL OLSUN size derler

Bir ağabeyimiznde buyurdukları gibi ''Zamane insanlarının herbiri aslında, şiddetli yoğun bakıma ihtiyaç duyan teknoduygusal varlıklardır''
Bir Savaşçıdır Kalbim...

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

10

06.12.2008, 23:12

Muha1 kardeşim Allah senden de razı olsun...

ınşaAllah Üstadımız yolumuzu kaybedeceğimiz ötelerde elimizden tutup bunlarda benden di Ya Resulullah SAV desin.....
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

11

06.12.2008, 23:18

Alıntı sahibi ""MeRCaNDeDe""

Muha1 kardeşim Allah senden de razı olsun...

ınşaAllah Üstadımız yolumuzu kaybedeceğimiz ötelerde elimizden tutup bunlarda benden di Ya Resulullah SAV desin.....



Amiiiin ecmain.
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

MeRCaNDeDe

Stajyer

  • Konuyu başlatan "MeRCaNDeDe"

Mesajlar: 119

Konum: ıstanbul

Meslek: Hamal

  • Özel mesaj gönder

12

26.12.2008, 20:35

Var mi hepimizin acaba bir kayma noktasi!?...

Bir gun yonumuzu yuzseksen derece dondurdugumuz bir an hic olmadi mi?...

Olumlu veya olumsuz, dogru veya yanlis aslinda icimizden biryerlerin " hayir asla " feryadina ragmen, dinlemeyiverip; icimizdekinin cigerini eze eze onun dediginin tam aksi bir istikamette tercihimizi kullandigimiz anlara hic mi sahit olmadik?...

Anlatmaya calistigimiz hadise su:

On yil yirmi yil hayatinda kavissiz ve engebesiz, duzeyli ornek insan profili cizen bir insan; bir bakiyorsunuz, olmadik bir olayda, anlasilmaz gibi gozuken bir tavirla, butun aliskanliklarinin, deger yargilarinin aksine, cogu zaman gizli, cok ender ise toplum onunde inandigini iddia ettigi butun deger yargilarini, karakterini ayaklar altina aliveriyor.... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine " deyiveriyoruz..

Iyi bir aile babasi; colugu cocugu ile mutlu veya en azindan cogu zaman huzurlu... Bakiveriyoruz o ondan hic ummadigimiz kisinin adi bir sehvet entrikasina karisiveriyor.. " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Imani sahih bir musluman; cemaatle namazini hic terketmez, iyi bir dindar, olculeri muvazeneli, birden duyuveriyoruz, filan bankada parasini faize yatirmis, catir catir faiz gelirini yiyor... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Pek etliye sutluye karismayan; siradan yasaminda kucuk mutluluklarla avunuveren bir ev hanimi... Onun Dallas entrikalari ile kardesinin yuvasini yikiverdigini, ailenin ise perperisan bir halde darmadaginik oldugunu duyuveriyoruz... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine " deyiveriyoruz...

Iyi bir tuccar; odemelerinde durust, etrafina saglam adam namini salmis... Duydugumuz ise piyasadan yuklu bir para kaldirip sirra kadem basmis... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Caliskan bir talebe; herkes sahit derslerine olan askina... Arkadasinin yerine imtihana girdigini ve yakalandigi haberi geliveriyor... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Kiz cok namuslu biliniyor cevresinde, gozunu kaldirmamis yerden, utangac, tam bir aile kizi hesabi... Bir gun bir pastanede bir erkekle el ele gormus abisi... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Katiksiz bir dava adami, pesinde binlerce insan, onun agzinin icine bakiyor, her dedigi umut isigi sevenleri icin.. Bir gizli kamera goruntusunde yakalaniveriyor; " Agam benim derdim para, guc, banane onlardan, ben isimi bilirim! " ... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , cok yazik " deyiveriyoruz...

Konustugu zaman plajlarda mayo ile denize giren insanlara demedigini birakmaz, agzina geleni esirgemez... Bir fotograf karesi, Konyaalti plajinda o ve yaninda bir ustsuz sarmas dolas bir halde.. " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , cok yazik " deyiveriyoruz...

Sevgiden bahseder, saygidan... Ofkeleri yutmaktan, yaradilani sevmekten Yaradandan oturu, agzindan hic dusurmez bu cumleleri... Agzindan salyalar akitarak calisanlarina ofkelendigi bir ani anlatiyor ilk agizdan inanmamamiz mumkun olmayan sahitler... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , cok yazik " deyiveriyoruz...

Arkadasindan borc istedi, caresiz kalmis biri.. " Maalesef param hic yok, olsa vermem mi" dedi arkadasi ve ellerini soktugu cebinden cikarirken yanlislikla yuzluk dolarlar dokuluverdi saga sola... Yuzunde bir kizarti ve utanc her yerini kapladi; gordu arkadasi yuzunun halini ve tukurdu yuzune, ardindan da vurdu onu oracikta... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

"Hayatimda agzima icki koymadim elhamdulillah.. " diyordu her yerde.. Bir gun onu alkol komasinda sizmis bir halde, bir duvar dibinden kaldirip hastaneye goturduler... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Iyi bir muhasebeci, kurusun hesabini yapar ve hak hukuka helal getirmez.. Derken bir gun guvenle aldigi vekaletnamelerle milyon dolar parayi ic etmis bir halde, piskin piskin yolda yururken , sirtindan kursunlandigi haberi geliyor.. " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

Sanal dunyada iyi bir dost.. karakterli ve duzeyli adam profilinde essiz... Iki cocugu var karisi hamile.. Terkettigini esini ve iki cocuklu evli bir kadinla iliskiye girdigini duyuveriyoruz... " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiveriyoruz...

En agirindan en hafifine kadar butun bu olaylarda anlatici olmak ve " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etti kendine" deyiverici olmakta ise ustumuze ornek yok!... Ne kadar da merakla anlativerir, yorum yapar, elestirir, asar keser ; vurur yikarci oldugumuzu hic dusundunuz mu?

Bir gece vakti " Ya Rabbî bu kardesimizin buyuk kusurunu kusurundan trilyon kadar daha buyuk El Afuvvu Ism-i Serîfi'nin hurmetine afuv eyle, onun yonunu tekrar Huzuru'na dondur, bagisla onu, istikamet ver" diye kacimiz cevresindeki herhangi birinin basina gelmis boylesi bir olayda dua etti, agladi, bunu kendi ic meselesi, insanlik meselesi , musluman realitesi yapiverdi!?...

Veya kacimiz o cevresinde boylesi bir hadise ile karsi karsiya kalmis kardesine, amca ogluna, filanina falanina yapici, onarici, yara sarici, deva olucu bir tarzda yaklasip, hadiselerin toplum ve insan vicdaninda actigi yaralari tedavi etmeye yonelik bir caba icine giriverdi!?..

Daha dogrusu olaya kacimiz sanki kendi basina gelmiscesine yaklasti, onun bunun degil, bizzat kendi meselesi, onuru, sahsiyeti, serefi havasinda yaklasiverdi!?...

Acaba fail biz olsak , bizzat biz yasasa idik olaylari, bu ahlaksizliklari olmaz ya hani oldu de ! ne yapardik veya ne yapmalarini isterdik cevremizin!...

Sahi biz ne haldeyiz ey " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , cok yazik " deyivericiler olarak bizler!.... Sutten cikmis akkasiklariz ya!... bizi gokten zenbille piril piril saf bir ruh gomlegiyle aniden yeryuzune birakiverdi degil mi birileri!?... Onlari siddetle kinariz; kizariz.. demedigimizi birakmayiz da hepimiz bir dusunelim bir kerecik.... Kendi hayatimizin debdebeli engebeli, yorucu maratonunun bir yerlerinde o kadar olmasa da veya o kadar veya o kadardan da fazla hic bir halt islememisiz!....

Maksadimiz yikici olmak, mahfetmek, eski tabirle irezil etmek, oldurmek, yok etmek ise o ayri bir durum ; ama derdimiz kazandirici olmak, ictimâî hayatin bekasi , insan statulerinin berdevami icin Allah Teala celle ve âlâ katinda seref sahibi insanin yapacagini yapmak ise O'nun dedigince , istedigince bir gayret duygusu ile ya kotulugu engelleyici bir halde olmak veya kotulugu kalben tiksinti ile anmak olmali...

Ama bunu yaparken olcu ve mizani sasirtmadan, seriatin kilicinin iki yani da keskindir; sadece sapindan tutmak lazim kilici, aska gelip yamasini dikecegin damarin kayganligi ile igneyi kendi damarina batirmadan, cok bilincli tecrubeli ve bilgin insanlarin yapacagi bir ameliyatla sadece deva icin, huzur icin, istikamet icin, onun icin, insan icin yapilmali ne yapilacaksa...

Iman ettigimiz Allah... Es Settâr... Gunahlari ortucu... Hazreti Omer'in gunahlarini O affetti.. Bisri Hafî'ninkini ve daha kimlerin kimlerin... Demek O, yapilan hatalarin bir daha islenmemesine imkan vermek icin , toplum huzuru , insanlik dengesi icin, ruh sagligi adina tekrar ayni ayni hatalara girilmemesi davasiyla, uzerine giydigi biricik gomlegine iseyen iki yasindaki cocugunu kaldiriverip duvara atmayan annenin sefkatinin milyar kati sefkatle tevbe makamini acti yarattigi insanogluna.....

Tevbe edene yonunu donen; Allah'in Et Tevvâb Ism-i Serîf'ine ( hasa ve kella) sirtini cevirenin haline benzer....

Bakalim cevremize , ozumuze, icimize ve daha da icerde bir yerlere...

DNA RNA molekuler yapimizin genetik sifrelerine kadar islemis bir takim ictimâî, insanî, tabiî meyillerimizin yonunu niyet ettik Rizasi'nin yonune cevirmeye ne mutlu bize... Niyetle kalmadik azcik da cevirdik.. Degme keyfime... Oldukca azmettik, sabir ve israrla O'nun dedigince yasamaya gayret ettik... Mukemmel bir sey... Ve O'nun Rizasi ile bir butun olduk.. Bak orada dur.. Bu bizi asar ovgu lafizlari artik bizim agzimiza yakismaz onu O ovuverir....

Oncelikle birakmak lazim onun bunun yaptigi isleri, iyilikleri, kotulukleri, adam olmak icin adam gibi yasamak lazim... Kusurlarla, eksikliklerle, ivirti zivirti mevzularla gecirdigimiz her an, bizi O'ndan ve O'nun buyrugundan uzaklastiriveriyor.... Kendisi purkusur olan bizler; ne diye orada burada arariz ki kusuru!... O demis, soyle demis, sunu demis, suna demis, soyle yapmis, sundan yapmis, suna yapmis.. mis mis.. mis... nefsin ruha misil misil uyku salgisi bu manevi hormansal enzimin muslugunu kapatmak icin cok mu soz soylemek lazim daha....

Ihtiras, guc, mevki, sohret, servet,riyaset, sehvet... hepsi realite.. adalet, tevazu, iyi ahlak, digergamlik, durustluk, olgunluk... bunlarda realite.. realite!!??..

Evet ikisi de realite, hayatin taa icinde, gobeginde, herkesin bir bicimde bir yerlerde bir anda, umulmadik bir meyille karsilasabilecegi duygular... ihtirasli birisinin alcak gonullulugune, Cimri birinin comertligine, zalim birisinin adaletine, ofkeli birinin halim selimliligine, uckagitci birinin durustlugune... cevirelim simdi.... Comert birinin cimriligine, iyi ahlakli birisinin kotu bir yonune, durust birinin yalanina, olgun birinin yilisikligina ve daha da artir misalleri.... Allah askina hic mi sahit olmadiniz siz!....

Islam mutedil bir dindir... Istikameti arzu eder.. Azi ama ozu...

Onla bunla degil; kisinin kendi iciyle savasini oncelikle onemser...

Hatalara acik kapi birakir; tovbe icin; tovbeye acik kapi birakir, hatalar icin.... Affetmedigi hata yoktur... Yuzmilyon kere tevbesini bozanin tevbesini yine de gene de kabul eder Allah, samimiyetle doktugu gozyaslarinin hurmetine.... Islam kotude inadi sevmez, fenaligi tabiat haline getirmeden nefret eder.... Insandan hic onu Yaratanin nefreti mumkun mudur? hayir asla!... Islam insandaki kotu olan her olgudan nefreti talim eder, kisiye nefreti asilamaz...

Icki icenin icki icmekligine nefret, ickiyi icene ise rahmet ve bagislama dilemek, Ancak ve ancak duacinin yucelmesine Allah Teala katinda munevver insan olmasina vesile olur...

Acik sacik gezen kadinin tesetturu ihlal etmesinden nefret etmekle o kadindan nefret cok ayri duygulardir... Birisi aslinda o kadini aldatip, Allah'in cennetinden mustagni kilmaya calisan seytana kizginlik, Allah'in bir emrini ihlal gunahina tiksinti duymak, ki bu o gunaha kapiyi kapatmaya vesile olur... Digeri ise belki yarin yaptigi gunahtan pisman olup, hakikati itibariyla mertebelerin en yucesine birdenbire eriverecek o kadincagiza kisinin oldukca yanlis bir bicimde kendi kapilarini kapatmasina ve rahmetten uzaklasmasina vesile olur...

Sahis degil, sahsiyet davasidir Islam...

Havadis degil, ehadis olayidir Islam'in istedigi....

Yukardaki misallere donuverelim... Hic birisini tasvib etmiyoruz, hepsi cok fena ve hepimizden uzak olmasini istedigimiz hasletler.. Ama bir beseriz.. beser = sasar... Hepimiz bir gun yanilabiliriz... Istikametimizden birazcik ve belki cokca sapabiliriz, sapmamak isteriz de hani ya olur ya!.. Sasiverirsek, kayiverirsek hangi yuzle O Settar'in huzurunda, aklimiz basimiza geldiginde halimizin afuvu icin yalvarabiliriz ki!?...

Hic mi yalan soylemedik bir yerlerde, hic bi nâmahreme bakmadik kesinlikle, hic mi abartmadik kendimizi oldugumuzdan fazla, hic mi harama tevessul etmedik omrumuzde bir kere bile olsun!.. yapmadik diyenler artik siz okumayin... size sozumuz yok... Sizin isiniz de yok bizimle gerci... Biz birakin biz bize dertleselim... Basini onune egenler varsa, merhaba efendim...

Maksat hasil olmustur umariz.

Gunaha tiksinti duyarsak igrendirmeyiz imrendiririz... Seytani da catlayana kadar kudurturuz.... Adama kin duyarsak ' kinadigimizin basimiza geldigi gun ' bize dudak bukuculer, " Tuh, vay be ! O oyle mi, yazik , yazik etmis " deyivericiler , cevremizde cirit atarlar....

Hatalardan tamamen goz kapatalim, kim ne ediyorsa etsin demek degildir bu, asla oyle degil!... Yolu vardir, yordami ile halledilir bu isler... Kotulugu yaymak kadar kotu haberi yaymak da iyi degildir... Kotu yerin reklami kadar o reklami yapan da mesuldur....

Yani kisaca , sozun ozu, biraz itikad, azicik ilmihal , , cok kucuk bir parca ahlak bilgilerine haiz eserler okuyalim; okudugumuzu hayatimiza tatbik ettikce , kilavuzumuz olan ilim bizi istikamet uzere, teslimiyetle, muhabbet atesine ve oradan da O'na O Refîk-i Âlâ'ya goturuverir....

Igrendirici degil; imrendirici olmak lazim...

Kul oldugumuzu , beser oldugumuzu hic akildan cikarmamamiz lazim, toplumda ne duyuyorsak bilmeliyiz ki bir gun o duyduklarimiz bir gun bizim de kapimizi caliverir... Bundan kurtulusun caresi, O'na siginmak; O'nun dinini iyice alimlerinin vasitasi ile ogrenip, samimiyetle o dini istikamet uzere tatbikattir; baska degil...

Allah Teâlâ bizi , hepimizi Kendisi'ne iyi bir kul, Habibine serefli ummet kilsin... amin.. Amin diyen emin olsun...

Hak-dilaram
Bir Savaşçıdır Kalbim...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir