Giriş yapmadınız.

201

29.06.2007, 13:23

O halde sen sevdiklerinle berabersin

Enes bin Malik (ra) anlatıyor:
Çölden gelen bir bedevi,Peygamber efendimize (s.a.v.) "kıyamet ne zaman kopacak?" diye sordu
ALLAH RESULÜ (s.a.v)
"Sen ona ne hazırladın?" dedi
Bedevi, "Allah ve Resulüllah'ın sevgisini amel olarak hazırladım (ben onları çok seviyorum)."
Sevgili Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
"O halde sen sevdiklerinle berabersin"(Müslim,Bir ve's-Sıla,161)

Hadisin verdiği mesajlar
1)-Pratik değeri olan sorular sormalıyızki faydalı şeyler öğrenelim.
2)-ınsanın ne bildiği deilş,ne kadarıyla amel ettiği önemlidir.
3)-Amele dönüşen sevgide bir ameldir,ibadettir.
4)-Kimleri seviyoruz.Dikkat! Onlarla beraber olacağız.Dünyada ve ahirette.
AıLEM-29.06.07-SACıD EDEBALı


Büyük randevu,bilsem nerede,saat kaçta?Tabutumun tahtası,bilsem hangi ağaçta?N.F.KISAKÜREK

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

202

29.06.2007, 22:21

Bir gün peygamber efendimiz Hz.Ali'ye sorar der ki:
Ya Ali ALLAH(c.c.)' ı seviyor musun?
Evet ya Resullah.
Peki beni seviyor musun?
Evet ya Resullah.
Peki eşini seviyor musun?
Evet ya Resullah.
Peki çocuklarını seviyor musun?
Evet ya Resullah.
Peki bunların hepsini bir kalpte nasıl yapıyorsun? diye sorunca Hz.Ali beklemediği bu soru karşısında şaşırmış ve cevap verememişti.Bunu düşünmem gerek diyerek oradan ayrılmıştı.Hz. Ali düşünceli bir şekilde dolaşıtken eşi Hz.Fatıma düşünceli olduğunu fark ederek kendisine sorar:
Nedir bu hal ya Ali? der.Eğer bu düşünceliğin dünyevi kaygılardan dolayı ise sana yakışmaz bırak gitsin.Yok bu halin Rahmani kaygılarından dolayı ise, anlat birlikte çözüm bulmaya çalışalım der.
Hz.Ali peygambder efendimiz ile arasında geçen diyaloğu birbir Hz.Fatıma ya anlatır.Hz.Fatıma durumu öğrenince tebessüm eder.Hz.Ali ye der ki;
Ya Ali babama git ve de ki:
Kişi ALLAH(c.c.)' ı aklı ve ruhu ile sever.
Peygamberimizi kalbiyle sever.
Eşini nefsiyle sever.
Çocuklarını şefkatiyle sever.
Hz.Ali aldığı bu aldığı bu cevap karşısında memnun olur ve hemen Peygamber efendimizin yanına gelerekHz.Fatımadan öğrendiklerini Peygamber Efendimize anlatır.Peygamber efendimiz cevabıalınca tebessüm eder ve der ki;
Ya Ali bana getirdiğin bu gül nübüvvet ağacından koparılmıştır.
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

203

05.07.2007, 21:11

Alcak gönüllü olma

7234 - ıbnu Abbâs radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri buyurdular ki: "Büyüklük benim ridamdır, azamet de benim izarımdır. Kim, bunlardan birinde benimle iddialaşmaya kalkarsa, onu cehenıneme atarım."

7235 - Ebu Sa'îdi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim Allah Teâla hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder (alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de Allah'a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece alçaltır, böylece onu esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına) atar."
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

204

06.07.2007, 14:17

"Dul ve yoksullara yardıma koşan kimse, Allah yolunda cihad eden kimse gibidir."
(Müslim)



ıslâm toplumunda yetimlere, dullara, fakir ve yoksullara sahip çıkmak, onları koruyup kollamak toplumsal bir görevdir.

Bu sosyal göreve talip olanlar; usanmadan gece boyunca ibadet eden veya hiç iftar etmeden günler boyunca oruç tutan insan gibi yüksek bir derece ve pek çok sevaplar elde ederler.

Dul, yetim, fakir ve yoksulları koruyup gözeten insanlar, cephede savaşan mücahidler gibi ekonomik bir savaşın mücahidleri hükmündedirler.

205

11.07.2007, 13:44

Ebu Hureyre´den:

"Kişi arkadaşının dini (ahlak ve gidişatı) üzeredir.
Öyleyse, herbiriniz, kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin."

(Ebu Davud/Edeb 19; Zühd/45)



ınsan, çevresinden, yakınlarından çok etkilenen bir yapının sahibidir.

Kimlerle dost ve arkadaş olursa onların ahlakından ve davranışlarından huy kapar. Kimlerle görüşüp sohbet ederse, hali onlara benzemeye başlar.

Madem insanın çok etki altında kalan bir yapısı vardır. Öyleyse, dost ve arkadaşlarını kendine iyi insanlardan seçmelidir. Yalansız, dolansız, dürüst, samimi, riyasız, kinsiz, hasedsiz, sevecen, şefkatli, merhametli dostlar bulmalı; onlarla sohbet ve yarenlik etmelidir.

206

11.07.2007, 13:47

Ebu Hureyre´den:

"Allah´a ve ahiret gününe iman eden kimse, sakın komşusuna eziyet ve sıkıntı vermesin.

Allah´a ve ahirete iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun.

Allah´a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun, ya da sussun.-

(Müslim - 47)



Hadiste Allah´a ve ahiret gününe samimi inanmış, gönülden bağlanmış bir kimsenin mutlaka yerine getirmesi gereken 3 davranışa işaret edilmektedir:

- Hiçbir komşusuna eziyet etmemek, sıkıntı vermemek...
- Evine gelen misafire ilgisiz kalmayıp, boş çevirmeyip mutlaka ikramda bulunmak, sıcak ilgi ve saygı göstermek.
- Asla yalan ve boş söz söylememek. Sadece hoşsöz söyleyip doğruyu konuşmak.

207

11.07.2007, 17:05

Alıntı

Allah´a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun, ya da sussun.-

Özellikle de öfkeli anlarda sessizleri oynamak gerekiyor gercekten..
Allah razi olsun. Paylasimlarini devamini bekleriz kardesim, aynen devam insallah. :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

208

12.07.2007, 09:07

Âmir bin Rebîa´dan:

"Karanlık bir gecede Resûlüllah ile beraber yolculuk yapıyorduk. (Mola verdiğimizde) Namaz kılmak için kıblenin ne tarafta olduğunu bilemedik. Herkes, kendince kıble sandığı yöne dönerek namazını kıldı.
Sabahleyin durumu Allah Resülüne anlattığımızda olayla ilgili şu ayet indi:

- Nereye yönelirseniz, Allah´ın yönü (kıblesi) orasıdır. (Bakara, 115) (Tirmizi/Tefsir, Bakara)
---
Muaz bin Cebel´den:
"Bulutlu bir günde Allah Resülü ile birlikte yolculuk ediyorduk. Kıbleyi tayin edip belirlemeden (tahmin üzere) namaz kıldık. Namaz bitince güneş açtı. Kıble yönünde olmadığımızı gördük.
- Ey Allahın Resülü! Namazımız kıbleye doğru olmamış, dedik.

Allah Resülü, bize:
- Namazlarınız hakkıyla (kusursuz olarak) Allah´a ulaştı (kabul edildi) cevabını verdi. (Taberani)



Anlaşılan o ki, kıblenin bilinememesi durumunda, kıble sanılan yöne doğru namaz kılınır. Allah kulun iyi niyetine bakar. Kendine samimiyetle yönelen gönlü - kıble şartı eksik bile olsa- red etmez.

Aynen Devam :wink:

209

12.07.2007, 16:43

Allah razi olsun kardesim.. :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

210

14.07.2007, 18:12

Abdullah bin Selam, bir gün, sırtında bir bağ odun olduğu halde çarşıya uğradı.

(Kendisini bu halde görenler):
- Allah seni, böyle bir işe muhtaç kılmadığı halde, seni bunu yapmaya yönelten şey nedir? diye sordular.

Abdullah bin Selam, şu cevabı verdi:
- Ben, içimden kibri atmak istedim. Çünkü Allah Resûlünün: "Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse, cennete giremez." buyurduğunu işittim.

(Taberani, Esbehani)

211

14.07.2007, 18:17

Allah şu üç kimseye, kıyamet gününde rahmet ederek bakmaz. Onları kusur ve günahlarından (bağışlayarak) temize çıkarmaz. Ayrıca onlar için çok üzücü bir azap da vardır:
- Elbisesini (kibirle) yerlere kadar salıverene,
- Yaptığı iyilikleri insanların başına kakana,
- Yalan yemin ederek sattığı eşyasına sürüm sağlamaya çalışana..."
(Müslim, Ebu Davud, Nesai,
ıbn-i Mace) :( :( :oops:

212

15.07.2007, 13:56

"Gerçekten siz, mallarınızla insanları (memnun etmeğe) güç getiremezsiniz.

Ancak, onları güler yüz ve güzel huyunuzla kendinizden memnun bırakabilirsiniz."

(Ebu Ya´la, Bezzar)



ınsanların maddi yönden yardımına koşmaya, herkesin ekonomik geliri ve malî gücü yetmeyebilir. Ama zengin, fakir herkesin yapabileceği, -bende yok- demiyeceği bir yardım çeşidi vardır ki, bu iyiliği, istisnasız herkes yapabilir.

Bu iyilik çeşidi de, hayatta karşılaştığı tüm insanlara güler yüz göstermektir, muhataba neşe ve moral vermektir.

Diğer bir iyilik te, insanlarla güzel huylu olarak ilişki kurmaktır. Güzel huylu insanın, ilişki kurduğu kimseye pek çok faydası ve iyiliği dokunabilir. Örneklik sergileyebilir. şu halde insanlara maddi iyilikte bulunamıyanlar, güler yüzleri, tatlı sözleri ve güzel huylarıyla onları kendilerinden memnun bırakabilirler.

213

16.07.2007, 09:55

"Ya Eba Zer!

Ne tedbirli olmak gibi bir akıllılık,

Ne haramdan kaçınmak gibi bir Allah´a bağlılık,

Ne de güzel ahlak sahibi olmak gibi bir dindarlık söz konusu olabilir." (ıbn-i Hibban)



Bu hadiste, mü´mine 3 önemli tavsiye yapılmaktadır.

Birincisi, her konuda tedbiri elden bırakmamaktır. Tedbirli hareket eden kimseden daha akıllı bir insan düşünülemez. Tedbir, aklı kullanmanın zirvesidir.

ıkincisi, haramdan kaçınmaktan daha üstün Allah´a bağlılık tasavvur edilemez. ınsan nefsi haramlara meyillidir. Haramdan korunmak nefisle ciddi bir mücadeleyi ve sabrı gerektirir. Bunu ise Allah´a tam bağlı takva sahipleri yapabilirler.

Üçüncüsü de, güzel ahlak sahibi olmaktan daha üstün bir dindarlık söz konusu olamaz. Bilinçli dindarlık, ancak güzel ahlâk sahibi olmakla tamamlanır.

214

16.07.2007, 14:21

Alıntı

Allah şu üç kimseye, kıyamet gününde rahmet ederek bakmaz. Onları kusur ve günahlarından (bağışlayarak) temize çıkarmaz. Ayrıca onlar için çok üzücü bir azap da vardır:
- Elbisesini (kibirle) yerlere kadar salıverene,


Allah razi olsun, bir yerde daha okumustum.. :cry:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

215

16.07.2007, 17:00

"Bir adam 'insanlar helak oldu' dediği vakit, o kişi insanların en çok helak olanıdır."
(Müslim, Ebu Davud)



Hadiste, karamsar, kötümser, her hal ve durumdan şikayetçi, hayata olumsuz bakışlı insanların varlığına dikkat çekilmektedir. Böyle insanların toplumda 'her şey bozuldu, insanlar helak oldu' diyerek menfi propagandalarda bulunacakları da ifade olunmaktadır.
Bu gibi hayata kara gözlükler ardından bakan kimselerin, insanlara verecekleri olumlu bir mesaj yoktur. şevk kırıcıdırlar. Dile getirdikleri bozukluk ve helak oluş, aslında, en önce onların şahısları hakkında geçerlidir. Yani onlar bozuk dedikleri toplumun en bozuk bireyleridirler.

216

17.07.2007, 18:52

Ebû Hazım şöyle demiştir: Ben Sehl ibn Sa'd(R)'dan işit­tim, o şöyle diyordu: Ben Peygamber (S)'den işittim, o şöyle buyuru-yordu: "Ben sizin havuz başında öncünüzüm. Ona gelen içer, ondan içen ebediyyen bir daha susamaz. Ve muhakkak benim yanıma bir-takım kavimler gelecekler ki, ben onları tanırım, onlar da beni tanır­lar. Sonra benimle onlar arasına bir perde konulur".

Ebû Hazım dedi ki: Ben bu hadîsi kendilerine tahdîs ederken Nu'-mân ibn Ebî Ayyaş da işitti ve:

— Sen bu hadîsi Sehl'den bu şekilde söylerken işittin mi? diye sordu.

Ben de:

— Evet, dedim.

Ebû Hazım şöyle dedi: Ve ben Ebû Saîd el-Hudrî üzerine şehâ-det ediyorum ki, muhakkak surette ben ondan işittim, o şu sözler ziyâde ederek Peygamber'in şöyle buyurduğunu söylüyordu:

— "Onlar muhakkak bendendirler, derim. Bana:

— Sen onların senin ardından ne tebdiller yaptıklarını bilmez­sin, denilir.

Ben de:

Benden sonra (dînde) değiştirme yapanlar uzak olsunlar, uzak olsunlar! derim"
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

217

17.07.2007, 18:55

Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki:

"Kıyamet alametlerinden biri, namazın terk edilmesidir...
ışte o zaman ya Selman!
Dinsizliğin en fenası ve günahların en kötüsü meydana gelecektir.
ınsanlar namazı terk edecekler ve şehvetlerine tabi olacaklardır.
Eğer siz onlara erişirseniz, namazlarınızı vaktinde kılınız."
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

218

18.07.2007, 13:18

ya nurciv çok saol bende ümitsizliğe düşmüştüm kimse yazmıyor diye 8)

219

18.07.2007, 15:44

olurmu hic, öyle düsünmeden paylasima devam, diger bölümlerde dahil kardesim.. :wink:
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

220

18.07.2007, 17:13

Abdullah bin Evfa anlatıyor:

"Resûl-ü Ekrem'in huzurunda bulunuyorduk. Birden:
- Akrabaları ile alakalarını kesenler, bugün bizimle birlikte oturmasın, buyurdular.
Bunun üzerine, teyzesi ile arasında bir kırgınlık hali olan bir genç aramızdan kalktı. Hemen teyzesine gitti. Onunla görüşüp barıştı. Sonra da tekrar meclisimize geri döndü.
Bunun üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdular:
- Aralarında akrabaları ile ilgisini kesen kimseler bulunan bir topluma, Allah rahmetini indirmez." (Esbehani)



Sılayı rahm denen akraba ile ilgiyi sürdürmek ve onlara karşı sorumluluklarını yerine getirmek, Allah´ın rahmetini kazanma vesilelerinden biridir.

Bu konuyu değerlendir