Giriş yapmadınız.

1

28.10.2006, 18:22

gençlere neyi nasıl anlatmalıyım.Uslub nasıl olmalı?

Selamun aleykum
Sizden yardım taleb ediyorum.manevi olarak ilgilendiğim gençler var.Bunlara konuları anlatırken hangi sırayı takip etmeliyim.ve onları daha çok etkilemek için neler yapmalıyım.ve çok dua edin bana inşallah çok zor insanlar kazanılması lazım

Selam ve dua ile....

2

28.10.2006, 18:59

Derttaş olmak hasebiyle bende bir şeyler yazmak istiyorum.

Gençlerin konsantrasyonu biraz zayıf, dersleri bu çerçevede yapmak lazım. Onlara "namaz kıl", "içki içme" vs demek hiç bir fayda vermiyor. Tesirli ve onların irdelerini serbest kılan, saygı duyan sözler etmek faydalı oluyor.
En büyük tesir ise lisan-ı hal ile oluyor. Vakıf olduğun ilim ile yaşamak ondaki faydayı göstermek, erdemi hissettirmek saygıya sebeb veriyor. Sana bir anda uymasalar bile süreç onları sana yaklaştıracaktır.

Gençler en çok "bilmiyorum" lafına veyahut "sen ne düşünüyorsun" veyahut "çünkü" lafına veya buna benzer laflara saygı duyuyor.Çünkü, "bilmiyorum" tevazuyu gösteriyor. Gerçekten bilmediğin bir meselede rezil olma korkusu ile,kibir ile bir şeyler söyleme çabasını hemen seziveriyorlar. "Sen ne düşünüyorsun" lafı ise onlara güven duymana işarettir veya pek çok kişi tarafından fikirleri önemsenmemesinden kaynaklanan güvensizliği tamir ediyor. "Çünkü" kelimesi ise senin bilgine işarettir ve onlaraın sorusunu baştan savma cevaplandırmadığını gösteriyor.

Bir de şu nükteyi yakaladım. Bir gence "bence" veyahut "şu kitapta şöyle yazıyor" veyahut "şu adam şöyle demiş" gibi ifadeleri kullanmamak lazım. Çünkü, seni bilgili görmek istiyor.Onun öğretmeni olarak kabul görmek için seni bilgili görmeli, meseleler hakkında senini fikirlerini bilmeli. Zaten tam ittiba etmediği için senin kaynaklarına tarafgir yaklaşacaktır. "Bence", sözünden hayalleri yıkılabiliyor.Çünkü, bence bilgisizlik veya sanal bir bilgidir.Bunun yerine ben "Bu konuda benim düşüncem..." ,diye başlayan kelimeleri tercih ediyorum. Tabi bu demek değil ki ukalalık yapalım. Orta bir yol her zaman makbuldür.

Gençeler eğer Risale-i Nur sohbetinde ise daha çok birinci dereceden önemli imani meseleleri tercih etmek lazım, yoksa sürekli Üstadı veya Risaleleri içeren konuları okumak ve onlardan söz etmek itici gelecektir. Malum itirazlar yükselecektir. Lakin, okunanın Risale-i Nur olduğunuda bilmeli.

Aslında hedef aldığımız gençleri öğrenmelerini arzu ettiğimiz ilme bir merak uyandırmak daha çok bizde bitiyor.

Umarım NLP gibi olmadı.
Selam ve muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

3

28.10.2006, 19:03

yok abi çok güzel oldu Allah razı olsun bende faydalandım, ben bence kelimesini çok kullanıyorum ama bilgisizlikten değil tevazudan belki, bir şeyi çok iyi bilsem de kesin bir dille anlatmak bana doğru gelmiyor, yani yapamıyorum işte bundan sonra dikkate dicem inş. :)
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

4

28.10.2006, 19:44

Kardeşim, birisine bir şey anlatıp onu kabullendirmek, o konuda gerek bilgimiz, gerek bilgileri veriş sözcüklerimizdeki uyum ve güzellik ile mümkündür. Bir bilgiyi tam kabullendirmek karşındakinin seni bilgili, ama kibirlide görmemesi ile alakalıdır
Üstadın bahsettiği gibi "değersiz insanın elindeki elmas olsa cam parçası görünür". Anlayacağın sana değer vermişse söylediklerin makbul olacaktır.


Bunu dışında "bence" lafını bende kullanıyorum. Karşımdaki kişi ile dialog amacıma bağlı. Bilgime tam güvenmiyorsam sırdan sohbetlerde "bence" lafı uygun düşüyor.
Selam ve muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

5

28.10.2006, 19:46

Anladım abi saol, bende benceyi daha çok yazıda kullanıyorum zaten...
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

6

29.10.2006, 04:08

bence onların fikirlerine değer verin ve önemseyin o zaman size daha çok değer vericeklerdir ve size olan bağlılıklarını arttıracaklardır....

ayrıca cevat abinin dediği gibi hakikatları nefsde yaşamak,kendisini talebe bilmek...
enaniyetten tecerrüt etmek

Allah yardımcınız olsun..Allah bizleri ve bütün gençleri istikametten ayırmasın...Amin...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

7

29.10.2006, 18:04

Allah razı olsun çok güzel anlatmışsınız inşallah abla ve abilerin tecrübelrinden faydalanırız.Allah yardım etsin bilmenin yanında onu aktarabilmek çok önemli...O kadar farklı kişiler varki...Psikolojileri farklı çok dikkat etmek lazım...

Cevat abi çok güzel tespit etmişsiniz insanların psikolojisini...Maşallah...Bide derste insanlarla göz teması kurmak onları dahada şevklendiriyor..Kendilerine değer verildiğini düşünüp hiç çekinmeden derse katılabiliyorlar..

ınşallah insanları nasıl etkileyebilirizin tecrübeli ağızlardan yazılması dileğiyle....

8

29.10.2006, 19:56

aslında bvu sorunun cevabını nefsimize sorarak da bulabiliriz, herkes kendi nefsine sorsun nasıl bir davranış beni mutlu eder, hangi insanlar beni etkileyebilir vs..

Ben soruyorum:
*Tebliğ yapmak isteyen bir insan kendi anlattıklarını yaşarsa ben ona daha çok değer veririm, mesela yalan söylemek günahtır deyip de yalan söylerken gördüğüm insan benim için etkili olmaz.

*Mütevazi olması, bencil olmaması, hangi koşulda olursa olsun kendini makul bir şekilde savunabilmesi, hakaret vs. gibi kötü sözler söylemeden kendini doğru bir şekilde savunabilmesi etkili olur benim için.

*Bana değer verirse, bana değer verdiğini hissedersem daha çok onun yanında olmak isterim "nasıl her sahabe Peygamberimiz tarafından en çok kendisinin sevildiğini zannediyomuş"

*Olaylara yaklaşım tarzı da önemlidir. Mesela üzücü bir olay karşısında bile bu olayın Allah tarafından geldiğini düşünerek fazla üzülmemesi benim için değerli olmasını sağlar.

*Hediye kitaplar da çok etkili olur. Benim için çok etkili olmuştu. Faydasını göreceğini düğündüğünüz bir kitabı hediye edebilirsiniz. Bana verilen Cennetle Müjdelenen On Sahabi kitabından çok etkilenmiştim

*Özetlemek gerekirse Kur'an aklakını yaşamaya çalışırsak zaten ister istemez insanlar üzerinde olumlu bir etkimiz oluyor ve insanlar bunun nerden kaynaklandığını öğrenmek istiyor. Burdan sonra da Risaleler devreye giriyor inş.
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

9

29.10.2006, 20:29

Searcher Kardeşim tespitlerin gerçekten tam isabet. Senin sorduğun soruyu kendime sordum. Beni kimler etkiliyor diye. ılk temas gerçekten çok önemli Gülyahya Kardeşin dediği gibi sohbette benimle göz temasında bulunan abilerin dersi daha çok şevk veriyor. Birde, bir sohbete gittiğimde beni iten şeylerden biri dünya meselelerinden sohbet etmeye çalışanlar. Oysa az konuşan ,ama ilgili insanlar beni kendine çekiyor. Onları bilgili kabul ediyorum.

Bir de iyi bir dinleyici olmak, tevazunun en üst noktası olmasa bile ona yakın bir özellik. Hem sabır ibadetine de giriyor.

Gençleri NLP gibi kurallarla sınıflandırıp ,sınıfına uygun bazı teorileri uygulamak olumsuz etki yapar. Her ne kadar bazı gençlerin özellikleri birbirine yakın olsada iç dünyaları tamamen farklı olabiliyor. Bu yüzden dinlemek ve onu anlamaya çalışmak ilgisini, yeteneğini keşfetmek hem ona güven veriyor, hem sizin öğretmeyi arzuladıklarınıza iştiyakını artırıyor. Az konuşarak çok şeyi çözmek mümkün.

Baki selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

10

31.10.2006, 13:59

ve aleyküm selam kardeş..

*Allah’ın rızasını esas almalı

*Zorlayıcı olmamalı

*Hikmetle hareket edilmeli

*Bizzat örnek olunmalı

*Uygun zamanları kollamalı

*Anlatırken mütevazı olunmalı

*Bıktırmadan tekrar etmeli

*Seviyesine göre anlatılmalı


gençlere bunları uygulamak çok güzel olur..

11

31.10.2006, 17:43

maşallah nuraşığı kardeşde çok güzel deginmiş..ALLAH razı olsun
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

12

01.11.2006, 17:02

Allah razı olsun hepinizden ...Tecrübelerinizden öğrendiklerimi hayatıma yansıtmayı Rabbim nasip etsin..

13

01.11.2006, 23:00

Gulahya kardeşimiz, öncelikle çok güzel bir mevzuya değinmişsin.Ben de gencim bu arada,belki size abi ya da abla demek gerekiyordur.Acizâne şunu diyebilirim:Bu bahis gerek lahikalardaki mektuplar olsun gerek hizmet rehberi olsun bütün külliyatta o kadar çok işleniyor ki yani alıntı yapa yapa bitiremeyiz herhalde.Sadece gençler olarak değil bütün yaş gruplarına nasıl konuşulup davranılacağını gösteren binler Kur'ânî düsturlar var.ınanın ben acizane şu kısır ilmimle bile baya bir alıntı yapabilirim herhalde.Yalnız o kadarına bile tâkât getirebilir miyim bilemiyorum. Ancak üstadımızın ışârâtül ı'caz'ın başında ıfadetül Meramda dediği üzere "Birşey tamamıyla elde edilemediği takdirde o şeyi tamamıyla terketmek caiz değildir" kaidesine binaen bir kaç yeri burada kısaca paylaşalım ki bir genç olarak bu hakikatlar bizim için bir elmastan çok daha kıymetli olsa gerek diye düşünüyorum...

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Said Nursi ıman ve Küfür Müvazeneleri adlı Kitabının En Başında""

Çoklar tarafından hem bana, hem bazı Nur kardeşlerime sual etmişler ve ediyorlar: "Neden bu kadar muarızlara karşı ve muannid filozoflara ve ehl-i dalâlete mukabil Risale-i Nur mağlûp olmuyor? Milyonlar kıymettar hakiki kütüb-ü imaniye ve ıslâmiyenin intişarlarına bir derece sed çekmekle ve sefahet ve hayat-ı dünyeviyenin lezzetleriyle çok bîçare gençleri ve insanları hakaik-i imaniyeden mahrum bırakıyorlar. Halbuki en şiddetli hücum ve en gaddarâne muamele ve en ziyade yalanlarla ve aleyhinde yapılan propagandalarla Risale-i Nur'u kırmak, insanları ondan ürkütmek ve vazgeçirmeye çalıştıkları halde, hiçbir eserde görülmediği bir tarzda Risale-i Nur'un intişarı, hatta çoğu el yazmasıyla altı yüz bin nüsha risalelerinden kemâl-i iştiyakla perde altında intişar etmesi ve dahil ve hariçte kemâl-i iştiyakla kendini okutturmasının hikmeti nedir? Sebebi nedir?" diye bu mealde çok suallere karşı el-cevap deriz ki:

Kur'ân-ı Hakîmin sırr-ı i'câzıyla hakikî bir tefsiri olan Risale-i Nur, bu dünyada bir mânevî cehennemi dalâlette gösterdiği gibi, imanda dahi bu dünyada mânevî bir cennet bulunduğunu ispat ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip hasenat ve güzel hasletlerde ve hakaik-i şeriatın amelinde cennet lezaizi gibi mânevî lezzetler bulunduğunu ispat ediyor.Sefahet ehlini ve dalâlete düşenleri o cihetle, aklı başında olanlarını kurtarıyor. Çünkü, bu zamanda iki dehşetli hal var.

Birincisi: Âkıbeti görmeyen, bir dirhem hazır lezzeti ileride bir batman lezzetlere tercih eden hissiyat-ı insaniye akıl ve fikre galebe ettiğinden, ehl-i sefaheti sefahetten kurtarmanın çare-i yegânesi, aynı lezzetinde elemi gösterip hissini mağlûp etmektir.Ve âyetinin işaretiyle, bu zamanda âhiretin elmas gibi nimetlerini, lezzetlerini bildiği halde, dünyevî kırılacak şişe parçalarını onlara tercih etmek, ehl-i iman iken ehl-i dalâlete o hubb-u dünya ve o sır için tâbi olmak tehlikesinden kurtarmanın çare-i yegânesi, dünyada dahi cehennem azabı gibi elemleri göstermekle olur ki, Risale-i Nur o meslekten gidiyor. Yoksa, bu zamandaki küfr-ü mutlakın ve fenden gelen dalâletin ve sefahetteki tiryakiliğin inadı karşısında, Cenâb-ı Hakkı tanıttırdıktan sonra ve Cehennemin vücudunu ispat ile ve onun azabıyla insanları fenalıktan, seyyiattan vazgeçirmek yoluyla ondan, belki de yirmiden birisi ders alabilir. Ders aldıktan sonra da, "Cenâb-ı Hak Gafûrü'r-Rahîmdir, hem Cehennem pek uzaktır" der, yine sefahetine devam edebilir. Kalbi, ruhu hissiyatına mağlûp olur.

ışte, Risale-i Nur ekser muvazeneleriyle küfür ve dalâletin dünyadaki elîm ve ürkütücü neticelerini göstermekle, en muannid ve nefisperest insanları dahi o menhus, gayr-ı meşru lezzetlerden ve sefahetlerden bir nefret verip, aklı başında olanları tevbeye sevkeder. O muvazenelerden, Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözlerdeki kısa muvazeneler ve Otuz ıkinci Sözün Üçüncü Mevkıfındaki uzun muvazene, en sefih ve dalâlette giden adamı da ürkütüyor, dersini kabul ettiriyor. Meselâ, Âyet-i Nurda, seyahat-i hayaliye ile hakikat olarak gördüğüm vaziyetleri gayet kısaca işaret edeceğiz. Tafsilini isteyen Sikke-i Gaybiyenin âhirine baksın.

14

01.11.2006, 23:07

Nâsihat nasıl tesir eder?

Nasihat nasıl tesir eder?

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Said Nursi Mektubâtı'ndan 9. Mektubda""

Salisen: Görüyorum ki, şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki, dünyayı bir misafirhane-i askerî telâkki etsin ve öyle de iz'an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına daimî bir elmasın fiyatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir.

Evet, dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir. ınsanın fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fâni umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir. şu münasebetle bir nokta hatıra gelmiş; söyleyeceğim. şöyle ki:

Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbuplara müteveccih olduğu vakit, ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır. Veyahut o mecazî mahbup, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için, bâki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikîye inkılâp eder.

ışte, insanda binlerle hissiyat var. Herbirisinin, aşk gibi, iki mertebesi var: biri mecazî, biri hakikî. Meselâ, endişe-i istikbal hissi herkeste var. şiddetli bir surette endişe ettiği vakit bakar ki, o endişe ettiği istikbale yetişmek için elinde senet yok. Hem rızık cihetinde bir taahhüt altında ve kısa olan bir istikbal, o şiddetli endişeye değmiyor. Ondan yüzünü çevirip, kabirden sonra hakikî ve uzun ve gafiller hakkında taahhüt altına alınmamış bir istikbale teveccüh eder.

Hem mala ve câha karşı şiddetli bir hırs gösterir. Bakar ki, muvakkaten onun nezaretine verilmiş o fâni mal ve âfetli şöhret ve tehlikeli ve riyaya medar olan câh, o şiddetli hırsa değmiyor. Ondan, hakikî câh olan merâtib-i mâneviyeye ve derecât-ı kurbiyeye ve zâd-ı âhirete ve hakikî mal olan a'mâl-i salihaya teveccüh eder. Fena haslet olan hırs-ı mecazî ise, âli bir haslet olan hırs-ı hakikîye inkılâp eder.

Hem meselâ, şiddetli bir inatla, ehemmiyetsiz, zâil, fâni umurlara karşı hissiyatını sarf eder. Bakar ki, bir dakika inada değmeyen bir şeye bir sene inat ediyor. Hem zararlı, zehirli bir şeye inat namına sebat eder. Bakar ki, bu kuvvetli his böyle şeyler için verilmemiş; onu onlara sarf etmek, hikmet ve hakikate münâfidir. O şiddetli inadı, o lüzumsuz umur-u zâileye vermeyip, âli ve bâki olan hakaik-i imaniyeye ve esâsât-ı ıslâmiyeye ve hidemât-ı uhreviyeye sarf eder. O haslet-i rezile olan inad-ı mecazî, güzel ve âli bir haslet olan hakikî inada, yani hakta şiddetli sebata inkılâp eder.

ışte, şu üç misal gibi, insanlar, insana verilen cihazat-ı mâneviyeyi, eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla istimal etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gafilâne davransa, ahlâk-ı rezileye ve israfat ve abesiyete medar olur. Eğer hafiflerini dünya umuruna ve şiddetlilerini vezâif-i uhreviyeye ve mâneviyeye sarf etse, ahlâk-ı hamîdeye menşe, hikmet ve hakikate muvafık olarak saadet-i dâreyne medar olur.

ışte, tahmin ederim ki, nâsihlerin nasihatleri şu zamanda tesirsiz kaldığının bir sebebi şudur ki: Ahlâksız insanlara derler, "Haset etme, hırs gösterme, adâvet etme, inat etme, dünyayı sevme." Yani, "Fıtratını değiştir" gibi, zâhiren onlarca mâlâyutak bir teklifte bulunurlar. Eğer deseler ki, "Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecrâlarını değiştiriniz"; hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir emr-i teklif olur.

15

01.11.2006, 23:51

Allah râzı olsun; bir kardeşimin birinci sözün başındaki Üstadımızın inşaallah alıntı yapacağım notuna dikkatimi çekmesiyle bazı noktalara değineceğim. ınşaallah yanlış yorumlamıyoruzdur. Sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum.

Öncelikle

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Mektubâtından Onikinci Mektubda""

gazete gibi okumayınız

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Birinci Sözde""

Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.

şimdi buranın üzerinde beraberce duralım.
Birinci Cümle [["Ey kardeş!"]] Burası uhuvvet risalesine bakıyor. Uhuvvet risalesindeki düsturları iyice öğrenip onlarla amel etmemiz lazım. Bediüzzamanın ihlas risalelerinde dediği gibi mesleğimizin esası uhuvvettir.ısterseniz oradan da bir alıntı yapalım:

Alıntı sahibi ""21. Lem'ada""

Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.


Birinci cümleye -"Ey kardeş!"- geri dönersek gençlere kardeş olarak bakıp onlara pederâne ve mürşidane yaklaşmamak gerekmekte sanırım. Ve onlara en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza ediyor. şimdi Birinci Söz'ün başındaki ihtarın ikinci cümlesine geçelim:

Alıntı

Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle.

Demek ki muhatap olduğumuz kişilerin haline göre dersler okuyup sohbetlerimizi o minval üzerine yapabiliriz.Mesela ilgilendiğiniz kişi bir öğrenci ise o konuda dersler yapabilirsiniz. Mesela 11. şuadaki Meyve Risalesinin 6. Meselesindeki "Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler." bahsini okuyarabilirsiniz.Zira üstadımızın da dediği gibi ata et, arslana ot atılmaz.şimdi üçüncü cümleye geçelim:

Alıntı

Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum.

Burası Risale-i Nur'daki çok yerle açıklanabilir.Vaktim ve ilmim çok kısıtlı olduğu için sizlerin araştırmalarınıza havale ediyorum.Yalnız 'muhtaç görüyorum' ibaresiyle acz,fakr mesleğine 'nasihat' kelimesi ile tefekkür mesleğine, 'nefsimi' ifadesiyle nefsin hizmet ve say zamanında unutulmasının dalalet olduğuna delalet gibi bir çok şeyle alakalı olabilir.Bir de muhtaç görmek kısmı da ilginç.Demek ki bir gencin Kuran'a ve imana ihtiyacını göstermemiz gerekebilir.Bunun için de evvela kendimiz ihtiyacımızı bilmeliyiz diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz? şimdi de beşinci cümleye atlıyorum izninizle:

Alıntı

şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim.

Dersleri fazla uzatırsak sıkıcı olabilir ve ders yaparken Risale-i Nur'a bağlı kalmak lazım çünkü Risale-i Nur en müşkül meseleleri en avamın da anlayabileceği bir dille anlatıyor. Ve gençlere ders yaparken de Risale-i Nur gibi keskin nazarlı bir Kuran tefsirini tercih etmek lazım.Nedenini Risale-i Nur'da bulabilirsiniz.Ona girersek çok uzar.Bu arada "nefsime diyeceğim" ibaresi de dikkatimizi çekti herhalde. Son cümle:

Alıntı

Kim isterse beraber dinlesin.

Burayı Risale-i Nur'dan şu gelecek yerle açıklayabilir miyiz?

Alıntı sahibi ""Barla Lahikasında""

Ümit ediyorum ki, Cenab-ı Hak kabul etse, tevfik verse, yazılanlar dalâlet bulutlarını dağıtmaya kâfidirler. Her derdin devâsı içinde var demeyeceğim; fakat mühlik dertlerin ağleb devâsı, yazılanlarda vardır. Siz onların mütalâasını, kıymettar bir ibadet olan tefekkür nev'inde telâkki ediniz. Ve onlardaki ilmi, envâr-ı imandan ve mârifetullahtan tasavvur ediniz ki usanç vermesin. Hem sizde ve müstemiînde iştiyak olduğu zaman okuyunuz Bakî selâm ve dua.

16

02.11.2006, 20:09

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=3967&start=75
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

17

12.05.2011, 00:29

ALLAH(C.C.) Razı Olsun,çok istifadeli paylaşımlar..ve ihlas ile hayırlı ilim öğrenmeye devam diye eklemek istiyorum.ne zaman okumalar sekteye uğruyor o zaman yeni bir şeyler anlatamıyor insan..söyletene sonsuz hamd sonsuz şükürler olsun..RABB'İMİZ(C.C.) hayırlı sözden,faydalı ilimden ayırmasın cümlemizi inşaALLAH.

*çok güzel bir konu,müzakereye devam edelim inşaALLAH.
Edep aklın suretidir !

18

01.06.2011, 07:24

Bu kitaptaki dersleri kullanabilirsin

Risale-i Nur'un tarz-ı beyanını gören, lakayt kalamaz
Kastamonu Lahikası


Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir