Giriş yapmadınız.

1

27.09.2006, 22:42

Oruçlunun sevinci

Ramazan ayı seçilmiş büyük bir aydır. Kur'ân-ı kerîm bu ayda indirildi. En faziletli oruç, bu ayda tutulan oruçtur. Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Hak teâlâ ayları Ramazanla, kitapları Kur'ân-ı kerîmle süslemiştir.)

Yine Hadis-i şerifde buyuruldu ki, (Ramazân ayında, ayağı çıplak olan bir kimseye bir ayakkabı alana, Allahü teâlâ kıyamet günü nurdan bir binek verir ve bunun sırtına binerek sıratı geçer.)

(Her kim, Ramazan ayında her gün ve her gece onar defa istiğfar ederse, Hak teâlâ, ona Cebrail, Mikail, ısrafil, Azrail ve Arşı taşıyan meleklere verdiği sevabı verir ve günahlarını mahveder.)

(Ramazan ayının gündüz ve gecesinde Kur'ân-ı kerîmden bir âyet okuyana, her harfi için bir şehid sevabı verilir.)

Bedevinin birisi Peygamber aleyhisselâmın bu sözünü duyunca ağladı. Peygamber efendimiz (Niçin ağlıyorsunuz?) buyurdu. Bedevi, (Ben okuma bilmem, bu sevaplardan mah­rum kaldım) dedi. Peygamberimiz buyurdu ki:

(Kulhüvallahü'yü okumaktan da mı âcizsin? Bir kul, Ramazan ayında bir defa Kulhüvallahü'yü okursa, Allahü teâlâ ona Cennette elli altı şehir bina eder. Her şehirde o kadar köşk bulunur. Her odada divan, her divanda da huri bulunur. Allahü teâlâ, elli altı bin sevap yazar ve o kadar günahını siler ve derecesini o kadar yükseltir.)

Bedevi bu müjdeyi duyunca çok sevindi. (Bana bu mükâ­fatı müjdelediğin gibi, Allahü teâlâ da sana ikram ve ihsan eylesin.) dedi.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Oruç tutanın iki sevinci vardır. Biri iftar vaktinde, diğeri Allahü teâlâyı gördüğü zamandır.)

ıftar vaktindeki sevinci, o gün de oruç tutabildiği içindir. Fakat bu sevinci yemek için bile olsa, yine iyidir. Çünkü ibâdet niyyetiyle yenen yemeğe de sevap vardır. Uykunun ibâdet olması gibidir. Herkesin uykusu ibâdet değildir. Hadis-i şerifte (Alimlerin uykusu ibâdettir.) diye buyurulmuştur. Alim, yarın faideli işler yapmak niyyetiyle istirahat etmeyi düşündüğü için uykusu ibâdet oluyor. Yemek yerken de yapacağı faideli işlere Allahü teâlânın kuvvet vermesi için niyyet ederse, yediği yemek­ler ibâdet olur. Bu bakımdan oruçlunun iftar vakti sevinmesi uygundur. Oruçlu o gün orucunu tutabildiği için sevindiği gibi, iftar vakti rahmet geldiği için de sevinir. Hadis-i şerifte buyu­ruldu ki:

(Ramazan ayı gelince Cennet kapıları açılır, Cehennem kapı­ları kapanır, şeytanlar bağlanır.)

(Ramazana çok hürmet etmelidir. Onun rahmeti mü'minleri sevindiricidir. O öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası mağfi­ret ve sonu Cehennem ateşinden kurtulmaktır.)

(Ramazan ayının her gece ve gündüzünde, Allahü teâlâ, bin­lerce günahkârı Cehennemden azat eder.)

(Eğer kullar, Ramazan-ı şerif ayındaki fazilet ve ihsanları bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını isterlerdi. Çünkü bunda çok sevap vardır.)

(Ramazan ayının gelmesine sevineni, Allahü teâlâ, kıyamet gününün korkusundan muhafaza eder.)

(Ramazan-ı şerife hürmet eden, Allahü teâlâya hürmet eder.)

Ramazan-ı şerife hürmet etmek nasıl olur? Kısaca Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeli, yasaklarından kaçmalıdır. Oruç tutup da gıybet eden, yalan söyleyen, onun bunun kalbini kıran, haramlardan kaçmayan kimse Ramazan ayına hürmet etmiş olmaz. Hadis-i şeriflerde buyurüldu ki:

(Ramazan ayında günah işlemeyi terk eden kimsenin Allahü teâlâ on bir aylık günahlarını mağfiret eder.)

(Ramazan ayında günah işleyen, iki azaba müstehak olur. Ramazan ayında iyilik yapan da iki sevaba kavuşur.)

(Ramazan ayında miskinlere sadaka veren, üzerinde güneşin doğduğu her şeye sadaka vermiş sayılır. Ramazan ayında bir rek'at namaz kılan, Ramazanın haricinde iki bin rek'at namaz kılmış, Ramazan ayında bir tesbih söyleyen, Ramazan ayının haricinde yüz bin tesbih söylemiş gibidir. Ramazanda bir mü'mini giydireni Allahü teâlâ kıyamette bütün insanların yanında yedi yüz bin elbise giydirir. Ramazan ayında aç bir kimseyi doyuran veya bir oruçluya iftar verene, Ramazan haricinde dünya dolusu altın sadaka vermiş sevabı verilir.)

(Oruçlu bir kimseye Ramazanda, iftar vakti su içiren, anasın­dan doğmuş gibi günahlardan temizlenir.)

Eshâb-i kiram, bunun üzerine, dediler ki: (Suyun bu kadar kıymetli olması seferde iken mi, yoksa suyun kıymetli olduğu bir yerde midir?) Peygamber aleyhisselâm cevabında buyurdu ki:

(ısterse nehir kenarında versin aynıdır.)

(Elbette Allahü teâlâ, oruç tutana, orucunu açacağı sırada pek çok rahmet gönderir.)

Böyle pek çok rahmete sevinmek elbette güzeldir. ıftar vakti sevinmek için daha pek çok sebepler vardır. Hadis-i şerifte bildirilen sevincin hikmeti çoktur. Başka bir hadis-i şerifte buyu-ruldu ki:

(Oruç tutanın ağzının kokusu, Allahü teâlânın katında misk kokusundan daha iyidir.)

Oruçlu, (Eğer orucum kabul olduysa yarın âhırette Allahü teâlâyı görürüm) diye sevinir. (Oruç Cehennemden kalkandır.) Hadis-i şerifini düşünerek sevinir. Nasıl kalkan, kılıcın kesme­sine mâni ise, oruç da Cehennem ateşinin kıvılcımlarının gelme­sine mânidir. Kıyamet günü Cehennem ateşi, Arasata doğru hamle edince, oruç tutanlar onun hamlesine karşı çıkarlar. Cehennem ateşi kırk senelik yoldan oruçlunun kokusunu tanır ve geri çekilir. Bildirildi ki:

Bir kimseyi Cehenneme atarlar. Fakat Cehennem ateşi onu yakamaz. Cehennem ateşi sönmeğe başlar. Cehennemde vazi­feli meleklerin en büyüğü Malik aleyhisselâm Cehenneme sorar ki:

— Bu kimseyi niçin yakmıyorsun?

— Bu kimseden oruç kokusu geliyor.

— Demek ki bu kimse oruç tutmuştur.

— Evet... Onun için yakamıyorum.
filistinde ölen kardeşin,vurulan sensin
Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir