Giriş yapmadınız.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

21.09.2006, 21:02

Ramazan Ayı baltayı bileğleme ayıdır !

Bu konuyla ilgili ‚Kendini Tanımak’ adlı yazıdan alıntı yapıyorum:
" Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş. Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor, ne de öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş. ikinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş. Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar. Sonuç : ıkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş. Birinci adam öfkelenmiş: "Bu nasıl olabilir? Ben daha cok çalıştım
Senden daha erken işe başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu işin sırrı ne?". ikinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş: "Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir."

Baltamızı bileğleyebilmek için şunları tavsiye etmek mümkün:

Herkes kendisine bu ayda nefsinde gördüğü bir zaafı veya eksikliği giderme konusunda somut bir hedef koymalı ve bütün Ramazan ayı boyunca bu hedefe konsantre olup bu mübarek ayın feyzinin yardımıyla bu hedefe ulaşmaya çabalamalı... Zira bir müminin en dinamik olduğu bu aydan bu noktada istifade etmesi akıllıca bir hareket olur.

Ramazan ayı Rabbani bir terbiye okulu olduğu için en azından bir zaafımızdan kurtulmayı kendimize hedef koymalıyız.

Ramazan ayı o kadar hızlı geçiyor ki somut bir hedef olmayınca 'ben kendi adıma bu aydan ne kazandım, bende ne gibi bir iz bıraktı, beni Allah'a bir derece daha yaklaştırdı mı ?' diye kendimize sorduğumuzda olumsuz bir cevap almamız kaçınılmaz olur.


Ömer Karaaslan

2

27.09.2006, 22:46

Salih kimse, ya'ni iyi insan, güzel ahlâklıdır, merhametli­dir. Bütün insanlara acır. Herkese iyilik etmeğe çalışır. Elinden, dilinden kimseye zarar gelmez. Oruç tutan kimse, salih müslü-man olmağa çalışmalıdır. Oruçdan ve diğer bütün dini emirler­den maksat salih bir insan olabilmektir. Oruç tutan kimse, kötülük işlemeğe devam ediyorsa, oruçtan beklenen faidenin elde edilmesi çok zordur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Nice oruç tutanlar var ki, açlık ve susuzluktan başka kârları olmaz.)

Bir kimseyi bir odaya koyup üstünü kitleseler, aç susuz bıraksalar bu kimse oruç tutmuş sayılmaz. Orucun mahiyetini bilmeyen, orucu yalnız aç ve susuz durmak zanneden kimseler, yaptıkları açlık grevine ölüm orucu diyorlar.

Oruçtan beklenen yüksek fâideye kavuşabilmek için sâlih müslümanlar gibi oruç tutmalıdır. Ya'ni göz ile, dil ile, kulak ve diğer uzuvlar ile oruç tutmalıdır!

1- Gözü faidesiz şeylere, haramlara bakmaktan korumalı­dır! Kalbi meşgul eden ve iyi işlerden alıkoyacak hususlardan gözü korumalıdır.

2- Dilini, yalan, gıybet, koğuculuk gibi kötü işlerden alı-koymahdır. Orucun sevabını muhafaza edebilmek için dili her türlü kötülükten uzak tutmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Oruç bütün kötülüklere kalkandır. Oruçlu kimse cahillik edip de kötü söz söylemesin! şayet birisi kendisiyle itişip kakışmak isterse, ben oruçluyum diye mukabelede bulunsun!)

Demek ki, Oruçlu kimse, salih müslüman gibi olmalı, ken­disine sataşmağa kalkanlara karşılık vermemelidir. Herkesle iyi geçinmelidir.

3- Gıybet edenle dinleyen, günaha ortak olduklari için, haram ve faidesiz şeylerden kulağı muhafaza etmelidir.

4- Gözü, dili, kulağı kötülüklerden koruduğu gibi, el, ayak ve diğer uzuvları da haramlardan ve şüphelilerden korumak lâzımdır. Mideye haram lokma sokmamağa çalışmalıdır.

5- Sahurda çeşitli ve kuvvetli gıdalar yemekte mahzur yoksa da, iftar vakti tıka-basa yiyerek mideye zarar vermek doğru değildir. Ağır işlerde çalışmayanlar pek fazla yiyerek oruçtan beklenen faidelere mâni olunmamalıdır.

6- ıftardan sonra acaba tuttuğumuz oruç kabul edildi mi diye korkmalıdır.

Hasan-i Basri hazretleri, bir takım insanların bayram günü gülüp eğlendiklerini görünce buyurdu ki:

(Allahü teâlâ, Ramazan ayını müsabaka meydanı gibi yarat­mıştır. ınsanlar ibâdetle müsabaka ederler. Müsabakayı kazanan­lar kurtulur, kaybedenler helak olur. Eğer hakikati bilselerdi, ameli makbul olanlar sevinçten, ameli kabul olmayanlar ise üzüntü ve hasretten gülüp oynıyamazlardı.)

Büyüklerden birisine dediler ki, (Artık sen ihtiyarladın. Dinimiz oruç tutamıyan ihtiyarlara ruhsat tanımıştır. Fidye ver oruç tutma!) Cevabında buyurdu ki: (Ben orucu uzun bir yolculuk için azık olarak biriktiriyorum. Bugün biraz zahmete katlanmak, yarın Allahü teâlânın azabına dayanmaktan daha hafiftir.)
filistinde ölen kardeşin,vurulan sensin
Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma...

3

09.10.2006, 16:02

Allah razı olsun bilgiler için.

4

09.10.2006, 16:14

amin cümlemizden 8)
filistinde ölen kardeşin,vurulan sensin
Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir