Sebepler tahtında başörtülü olarak Türkiye’de okuma imkânı görünmüyor. Buna rağmen bu gayretinizi nasıl izah ediyorsunuz?
ınsanın önce niçin okumak istediğini tesbit etmesi lâzım. Bazıları “
ılim tahsil etmek farzdır, o halde başörtüsü engelse açılabilir” diye düşünüyor.
Biz böyle düşünmüyoruz. ılim tahsil etmenin yollarından sadece biridir üniversite. Bunun için farzı terk etmek gerekmiyor. Hatta başlarını açarak cihad ettiklerini bile söyleyen arkadaşlarım var. Hiçbir zaman bir vecibeyi yerine getirmek için farzı terk etmek gerekmez. Tesettürün Kur’ân-ı Kerim’in açık emri olduğu herkesçe malûmdur, inkâra mahal yok. Bazılarının verdiği fetvalar bizi bağlamaz. Biz inanç ve kararlılıkla haklı mücadelemizi devam ettireceğiz. Yoksa “ekonomik özgürlük” ya da “akademik kariyer” için tesettürden fedakârlık yapmayı düşünmüyoruz. Bir de şu var: Aileleri yalnız bıraktığı için bir bir dökülen çok arkadaşım oldu. Bu konuda ailemin sım sıkı desteğini gözardı edemem.
Peki yasağın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Vicdanların reddettiği bu yasağın çözümünde, olması gerektiği gibi davranılırsa, yani meşrû müdafaada ısrar edilirse devam etmesi mümkün değil. şu an için “bitmeyen imtihan” desek de aslında çözüm yollarında yapılan yanlışlar yasağı uzun ömürlü yapmış. Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi, “
Haksızlık karşısında hakkını aramayanlar ehl-i hamiyeti bile başına müstebid yapar.” Bugün bana sınava giremediğim için “Hakkında hayırlısı böyleymiş” diyenler, yarın tıpkı Tunus gibi sokağa çıkma yasağıyla karşı karşıya kalırlarsa bunda hayır görebilecekler mi merak ediyorum.
Yasak bu noktalara nasıl geldi, dindarlar niçin sessiz kalıyor?
Bu hukuksuzluğu perçinleyen unsurlardan biri iktidarların hatalı davranışlarıdır diye düşünüyorum. Tedbirde kusur bazen karşı cepheyi tahrike sebep olur. şu an yasağın bu sebeple perçinleşmesi söz konusu. Üstelik eşlerinin başörtüleriyle arz-ı endam etmeleri millette gereğinin yapıldığı duygusu uyandırdı. Mücadele azmi kırıldı. Bir önceki iktidarlar kadar bile hak aranmaz oldu, ayrıca bazı hocaların fetvaları da cabası...
Kur’ân’ın açık emri dururken mi?
Evet maalesef... Bir kısmı “
ılim esastır, tesettür fürüattır” fetvasıyla amel ederken, diğer bir kısmıda “
o makamları başkalarına mı terk edeceğiz?” telkinleriyle cepheyi terk ettiler. Sorun yaşadığım okulda görevlilerden biri de ilahiyatçıydı. Makamını korumuş, ama idealleri hedef değiştirmişti. Bugün bir milletvekili beynelmilel insan hakkı olan tesettürü savunan, açmamakta direnenlere “provakatör” diyebiliyor. Bence hürriyetin değil ekmeğin peşine düşenler bunlar.
Röportajın tamamı için: http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/RO…na-getirdi.html