Giriş yapmadınız.

nihannn

Acemi

  • Konuyu başlatan "nihannn"

Mesajlar: 23

Konum: kayseri

Meslek: Öğrenci(sosyoloji)

Hobiler: toplumla ilgili herşey

  • Özel mesaj gönder

1

10.08.2006, 18:45

Bırakma Yâr!..

Ey sevgisine susamışlığım,

Ey sevdasına yandığım,

Unutamadığım, unutturamadığım... Dudağımdan dökülen söz, söylenmemiş türküm, bitirilmemiş bestem, kullanılmayan notam... Öyle bir nota ki birkez duyduğumda sesini, bana kendini hemen hissettiren... Öyle bir bestesin ki satırlar inci inci kafiyelerle süslü... Ve öyle bir türküsün ki, tam söyleneceği anda boğazımda düğümlenen ve ardından gözyaşlarımla söylenen...

Heyhat yar, öyle bir derde düşmüşüm ki gel derdime sen ağla diyorum, bana derdimin güzel olduğunu söylüyorsun...Oysa derdim büyük, yolum uzun, yolluğum az, sabrım sınırlı ama sevdam sonsuz, davam büyük... Yüreğimden tutuyorsun yar, bırak desem bırakmazsın, çünkü tam yerindesin... Olabildiğin en güzel yerde ve en güzel halinle beyazlar içinde bana gülümsüyorsun...

O da ne? Bırakıp gidecek misin? Ama niye? Yar, sevdasına yandığım beyaz güvercin... Simsiyah gözlerinde kendimi bulduğum yar... Bu kadar az mıydı birlikteliğimiz, bu kadar güzel mi olabilirdi Seninle bir kaç saat... Beni unutma diyorsun Yâar, daha gitmedin ama inan seni şimdiden çok özledim, Yar bırakma beni bu köhne dünyada, dostluğun, vefanın, doğruluğun katledildiği bu dünyada.. Beni de götür o güzel mekanına, beraber koşturalım seninle, beraber bakalım tomurcuklara, beraber yeşertelim goncalarımızı. Kısacası birbirimizin özü olalım... ıstemez misin yar, kapının tokmağının çivisinin pası olayım, kapının sadık bekçisi olayım...

Bırakma yar, zira bırakırsan, korkarım, ağlarım, daralırım... Bu küçük oda benliğimde büyür ve beni benden ötürü boğarcasına öldürür... Yüreğimden tut yar ya da ellerimden tut nazlı güvercin... Bırakma ellerimi uçalım Seninle mavi sonsuzluğa doğru... Bırakalım benliğimizi boşluğa, eneler ayaklar altında olsun... ımanınla uçur beni Ey Sevgili, En Sevgili'm...

Ey derdimin dermanı, Ab-ı Hayat'ım, Sensizlik ne kadar zormuş meğer, Seninle değil de Seni bu satırlarda aramak, bir hayalin peşinde koşmak çok zormuş. Oysa bir papatya kadar masum, kafamı uzatmış her daim Seni beklerken, vefalı vefasızlar! Üzerime basıp ezdiler beni, ezdiler zira Rabbim tekrar yeşertti beni rahmetle, sevdayla, duayla ümitle, coşkuyla, yağmurla...

Yüreğim Senin Efendim, sevdam Senin, yolum Senin yolun, davam boynumun borcu... Beni bana bırakma, beni yanlız bırakma, beni Sensiz bırakma. Sen gittiğin günden beri bozuldu dünya hali bebelerin gözyaşları dinmedi, analar gülmez, yağmurlar yağmaz oldu. Yüreklerde bir fırtına... Öyle bir fırtına ki kimi Allah (celle celâluhu), kimi Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem), kimi de KAN diyor... Dışarı da kan gövdeyi götürüyor Sevgili'm...

Ey sevgili yüreklerimiz Senin elinde, onların hidayeti ise Rabbimin... Yüreğimden yüreğine yol var dost, o yolları şu an yeşertme çabası içindeyim ama Sensiz olmuyor inan, tek başıma kalkamıyorum bu yükün altından, kimi zaman gözyaşlarımla suluyorum goncalarımı, kimi zaman bir güneş misali gülümsememle onlara hayat veriyorum. Ama çok yoruldum yar, yoruluyorum ve bunca nimetin kıymetini anlıyor ve eşyanın maddiyatta sınırlı kalmadığını görüyor ve ondaki maneviyat yansımalarını sezebiliyorum.. seziyor ve sonunda Seni buluyorum.. Az kaldı Ferhat ,çoğu gitti azı kaldı diyor ve suyun kaynağını ulmaya çalışıyorum...

Öyle bir zaman oluyor ki Yusuf görünce değerlerimi! (Her ne kadar benim olmasa da) ellerime sürüyorum, oysa Seni görünce Yusuf'un güzelliği Senin güzelliğinin yanında hiç kalıyor, Senin dırahşan çehren, ayın ondördü alnın o değerleri yüreğime, sineme sürüyor... Ve öyle bir zaman oluyor ki “Yok mu bir Sevgili?” deyip çıkınca Mecnun gibi çöllere, utanarak huzuruna geliyorum s eni bulup. Affet beni Sevgili, affet zira Sen affetmezsen akıbetimin kötü olmasından korkuyorum.

Seviyorum Efendim, Seni öyle seviyorum ki, aslında Mus'ab bin Umeyr'i severken bile Seni seviyorum, çünkü Sana en çok benzeyenlerden biri O... Gülmesi Sen, ağlaması Sen, ahlakı Sen... Senden bir parçaydı sanki... Nasıl olmasın ki? Seni görüp de Sen olmasaydı ayıp ederdi, zaten o zamanda MUS'AB olmazdı....

Efendim bu mektubu Size yazmam o kadar zor oldu ki, yazıp yırttığım her kağıt yüreğimden koparılan bir parça oldu... Sonunda yazdım, yazdım ama gönderilecek bir adresi yok, hangi pul geçerli o bile belli değil. Ama biliyorum Efendim şu an melekler bu dakikaları kaydediyorlar, arka fondan eşlik eden ezgiyle birlikte aheste aheste yazıyorlar bu kutlu dakikaları... Çünkü onlar da Seni yazıyorlar Efendim, onlar da En Sevgili'yi yazıyorlar.... ışte Efendim ben de melekleri şahit koşarak inşallah bu mektubu size Livaülhamd'da vereceğim. Aslında orada Size vereceğim mektuplardan sadece bir tanesidir bu...

Muhterem Efendim, Gül yüzlüm... Size sayfalar dolusu yazmak isterdim, ne yazık ki saatler ve kağıtlar yeterli olmuyor. Sizi çok seviyorum Efendim... Ne olur bekletmeyin artık, bekliyoruz yıllardır...

Son yüzyıldan bir hayranınız...

_alıntıdır_
*** Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lâzımdır ki manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin!***

nihannn

Acemi

  • Konuyu başlatan "nihannn"

Mesajlar: 23

Konum: kayseri

Meslek: Öğrenci(sosyoloji)

Hobiler: toplumla ilgili herşey

  • Özel mesaj gönder

2

10.08.2006, 18:53

GÜNEşı'ıM,BABAM VE TERLıKLERıM...

Medine de bir şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan Allah dostu ve peygamber asığı bir kardeşimiz isin son günü sabah mesaisinde kendisine verilen teknik görevi tamamlayıp ayrılmak üzere iken Resulullahin Ravzasinda elektrik çarpması sonucu vefat etti ve Cennetul Bakiye defnedildi. Tabii ailesi mecburi istikamet Turkiyeye dondu. O zaman 7 yaşında olan oğlu bugün ortaokul öğrencisi. Kompozisyon dersi ödevi olarak bir makale yazmış ve birincilik almış. ışte o peygamber aşkını en derinden yaşayan bir yüreğin yansımaları.. Biliriz ki dil kalpten geçen her şeyi ifade edemez. Allah bize de bu kardeşimiz gibi Resulullah sevgisi nasip etsin. Amin. MEDıNE'DE BıR GÜNEş'ıM, BıR BABAM VE BıR DE TERLıKLERıM KALDI "Bir seni güneşim, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geldiğim yerde Bir ilkbahar gününde güller gibi kokan Medine'de dünyaya gözlerimi açmıştım. Doğduğum hastane senin Ravzanın hemen yanı başında olduğu için, duyduğum ilk koku senin bahçenin gül kokuları olmuş. Babam gelipte daha kulağıma ezan okumadan, kulaklarım senin mescidinin ezan sesleriyle şereflenmiş. 40 günlük olduğumda ilk ziyaretimde senin Hane-i Saadetine yapmışım.Ilk adımlarımı senin Ravzandaki mermerlerinde atmış, ve Rabbimle ilk buluşmamı, ilk secdemi senin mescidinde yapmışım. Hemen hemen yaptığım her ilkte sen varsın. Daha konuşmasını öğrenmeden seni sevmeyi öğrendim ben. Belki seni çok tanımazdım ama sanki bana çok çok yakınmışsın gibi severdim seni. Senin evini her ziyarete gelişimizde seni görmesek bile senin varlığını hisseder, evinden her ayrılışımızda hüzünlenirdik. Çocuklar evde sıkılınca babaları parka, eğlence yerlerine götürsün isterler. Biz Medine'de yaşadığımız sürece hiç babamızdan parka götürmesini istemedik. Bizim canımız sıkılmaz mıydı acaba hiç? Sanırım Medine'deki hiçbir çocuğun canı sıkılmazdı. Çünkü orada hiçbir yerde olmayan gül bahçesi ve bahçenin biricik efendisi vardı. Bizim vaktimizin çoğu o bahçede geçerdi. Senin bahçenin mermerlerine ayakkabı ile basamazdık. Yalınayak dolaşırdık mermerlerin üstünde. Kim bilir, korkardık belki de bahçenin güllerine basıvermekten. Yazın mermerler ayaklarımı yakardı. Olsun bu da bizim hoşumuza giderdi. Babama sormuştum bir seferinde - Babacığım neden Medine bu kadar sıcak diye. Babam da - Evladım Medine'de iki tane güneş varda ondan, derdi. - Nasıl olur babacığım, güneş bir tane değil mi? derdim. Babam gülerek - Bak yavrum doğru, bütün dünyayı ısıtan bir güneş var ama bir de alemleri ısıtan ve aydınlatan güneş var. O güneş de Medine'de olunca sıcaklık iki kat oluyor. Babamın bu cevabı hoşuma giderdi ve ısınırdım. Gerçektende ayaklarımızı mermerler ısıtıyordu ama senin güneşinde, sıcaklığında içimizi ısıtıyordu. Medine'den ayrıldığımızdan beri belki ayaklarımız ısınıyor ama içimiz bir türlü ısınamıyor. Çünkü güneşimizin en büyüğünü orada bırakmıştık. Ben güneşimi kaybetmiştim. Onun evine, bahçesine gidemiyordum artık. Gerçi ışığı ta buralarda bizi aydınlatıyordu ama içimi ısıtması için onun Ravzasında yalınayak koşmam lazımdı. Evet, bahçende yürürken ezanlar okunurdu. Öyle güzel okur ki Medine müezzini ezanı, sanki Bilali Habeşi okuyor sanırsınız. Namaz kılmak için Mescide koştururduk, bilir bilmez. Babamın yanında namaz kılardık. Büyük sütunların altından gelen soğuk havadan saçlarımızı savurturduk. Zemzem bardaklarından güller yapardık. Namaz kılarken yanımıza usulca bir kedi sokulurdu. Babam 'incitmeyin sakın, onlar Ebu Hüreyrenin kedileri' derdi, biz de inanırdık. Senin Mescidine kediler de girebilirdi. Sen çok iyi bir ev sahibiydin çünkü. Çarşamba günleri hep Uhud'a giderdik. Senin çok sevdiğin amcanı ziyaret etmeye, o bizim de amcamızdı. Kardeşlerimle Ayneyn tepesine çıkar oradan Uhundda yatan 70 şehide selam verirdik. Uhud dağına her baktığımızda sanki orada seni görür gibi olurduk.Uhudda senin Ravzanın kokusu gibi gül kokardı. Orası da ayrı bir gül bahçesi idi sanki. ışte benim yedi senem ki en değerli en güzel yıllarım senin köyünde, senin gül bahçende, senin savaştığın yerlerde sanki yanımda sen varmışsın gibi seninle dopdolu geçti. Seni görmesem de seninle yaşamaya o kadar alışmıştım ki senin yanından ayrılırken sanki bir yanım, bir canım,bir parçam orada kalmıştı. Buraları bana gurbet oluverdi. Elimde olsa hemen yanına koşar gelirim ama hep büyüyünce gidersin diyorlar. Ben sırf senin yanına gelebilmek için büyümek istiyorum. Senin yanına geldiğim zaman büyümüş bile olsam bahçendeki mermerlerde yalınayak dolaşacağım. Ta ki güneşin içimi ısıtana kadar. Senin hasretinden içim üşüyor. Belki hasretin herkesi yakar, beni de üşütüyor işte. Çünkü benim ruhum doğduğumdan beri senin sevginle ısınmaya alışkın. Senin sıcaklığına o kadar muhtacım ki. Ne olur ben sana gelemesem bile sen beni hiç bırakma. Işığınla gecelerimize nur ol. Sıcaklığınla bütün zerrelerimizi ısıtıver. Hani sana Medineyken komşuyduk ya, evlerimiz birbirine çok yakındı. Senin varlığın bize güven verirdi hep. Yine öyle ol, ara sıra da olsa evimizi şereflendiriver. Hem benim adım Nebi, aynen seninki gibi. Bu ismi bana seni çok seven bir dostun koymuş. Diğer adım da Muhammed, yine senin gibi. Bu ismi de canım babacığım koymuş. Buraya gelirken senin köyünde bıraktığımız babacığım. Sana benzeyen bir yanım daha var. Ben de senin gibi babasız büyüyorum. Ben çok şanslıyım, sen bize asla yetimliğimizi hissettirmedin. Medine'den ayrıldığımızdan beri sanki sen hep yanı başımızdaymışsın gibi hissediyorum. Geceleri korkmadan güvenle uyuyorum hep. Seni tanıdığım ve seni sevdiğim için Rabbime binlerce kez teşekkür ederim. Babam senin köyünde kalmıştı. Biz babamın cenazesini gömerken ağabeyimin terlikleri babamın kabrine düştü ve orada kaldı. Ben o terlikleri çok kıskandım. Çünkü ağabeyimin terlikleri hep babamla kalacaktı. Babamı son ziyaret edişimizde bende kimse görmeden terliğimi babamın kabri üstüne gömüverdim. ışte şimdi benim terliğim de hep babamla kalacaktı. Evet demiştim ya bir güneşimi, bir babamı, bir de terliklerimi bırakmıştım geride. Babam ve terliklerim hep oradaydı, gelemezlerdi. Ama güneşim hep yanımızdaydı. Yetimlerin efendisi, yetimlerini hiç ışıksız bırakır mı? Dünyanın bir ucuna gitmiş olsaydık bizi bırakmayacağını biliyordum. Gözümüz gönlümüz seninle aydınlanır efendim. Ruhumuz, içimiz sıcaklığınla ısınır. Bir gün sana gelişim geç bile olsa bana, Gül bahçesinin mermerlerinde yalın ayak koşmak nasip et. Ta ki aşkınla, sevginle bütün bedenim yanıp kavrulsun. Terliklerimi bıraktığım o güzel mabed son durağım olsun."
*** Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lâzımdır ki manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin!***

3

11.08.2006, 13:48

ılk yazıyı okudum ve bayıldım Rabbim razı olsunn

Diğer yazılarda biraz kısa kısa yazılsaydı keşke canım kardeşim ne güzel olur du

Selametle ve muhabbetle :)
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

4

11.08.2006, 20:39

Yüreğimizi coşturdun değerli kardeşim. Rabbim hepimizi Peygamberimize komşu olmayı ,onunla bir kelamcık olsa sohbeti nasip etsin.
Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

nihannn

Acemi

  • Konuyu başlatan "nihannn"

Mesajlar: 23

Konum: kayseri

Meslek: Öğrenci(sosyoloji)

Hobiler: toplumla ilgili herşey

  • Özel mesaj gönder

5

11.08.2006, 23:01

:)

Amin amin amin...ınşallah vesile olabildiysek ne mutlu...selametle..
*** Bizler için şimdi herşeyin iyi tarafına ve güzel cihetine ve ferah verecek vechine bakmak lâzımdır ki manasız, lüzumsuz, zararlı, sıkıntılı, çirkin, geçici haller nazar-ı dikkatimizi celbedip kalbimizi meşgul etmesin!***

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir