Kader Risalesi’nde geçen “Sual ve cevap, dâi ve sebep ikisi de Hak’tandır.” cümlesini açıklar mısınız?
Günlük konuşmalarımızdan üç cümle:
“Bugün hava çok soğuk.”
“ıçimde bir sıkıntı var.”
“Başım ağrıyor.”
Birincisi insanın dış âlem karşısındaki aczini sergilerken, ikincisi kendi öz ruhuna, üçüncüsü de bedenine hâkim olmadığını ilân eder.
Bu cümlenin yaratılışa bakan yönüne nazar ettiğimizde, karşımızda sonsuz bir inayet tablosu görür, aczimizi ve fakrımızı olahcaçok daha iyi idrak ederiz.
Rabbimiz bize, ana rahminde, el verdi, ona parmaklar taktı. Yüz verdi, ona gözler, kulaklar taktı. Bizi nice organlarla, duygularla bezetti. Cevaplar ise dış dünyadaydı. Onları yaratan da O idi. Biz, ne suali, ne cevabı tanımazken, dış dünyadaki cevaplara uygun suallerle donatılıyorduk.
Gözümüz sual, cevabı ise ışıktı, güneşti. Geldik, o cevabı bu dünyada bulduk. Kulağımız seslerle buluştu, elimiz elmayı tuttu, dilimiz tadına baktı, ayaklarımız yere değdi, ciğerimiz havayla tanıştı… Ruhumuza takılan hisler ve duygular da cevaplarını bu âlemde buldular. Sevgi hissi, sevilecek çok şeyle karşılaştı. Korku hissi, dehşetli manzaralar gördü. şefkat hissi, merhamet celbeden tablolarla buluştu.
Biz bütün bu cevapların hazırlanmasından sonsuz derecede âcizdik. Aczimize merhamet edildi ve saçımızdan tırnağımıza kadar bütün bedenimizi ve havasından semâsına kadar bütün kâinatı kendimize hizmetkâr bulduk.
Bu sonsuz lütuflar bize gaflet vermesin, aczimizi unutturmasın diye Rabbimiz, sıkıntıları, çaresizlikleri ve hastalıkları gönderdi.
Her hasta ayrı bir hoca. Bizleri uyarmakla vazifeli…
Felçli adam tutmayan eliyle işaret ediyor: Ellerinizi kendi kuvvetinizle kaldırmıyorsunuz!
Kör adam bir başka hakikatı gösteriyor: Görme fiilinin mûcidi siz değilsiniz.
Akıl hastası akıllılara ders veriyor: Bu ılâhî makinayı güzelce çalıştırmak sizin maharetiniz değil.
Sağır adam herkese işittiriyor: Kulak fabrikasındaki işitme üretimini siz yapmıyorsunuz.
Bütün hastalıkları hayâlen alt alta diziniz. Onlara müptelâ olan insanları da yan yana getiriniz. Tümünün dilinden dökülen benzer ifadeleri şu cümlede bulabilirsiniz:
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.” “Havl ve kuvvet ancak Allah’ındır.” Kimsede güç ve kuvvetten yana hiç bir sermaye yok. Kuvvetin her çeşidi ancak Allah’ın lütfu ve ihsanı.