Giriş yapmadınız.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

04.03.2006, 08:59

Dünya sevgisindeki ölçü nedir?

Ehl-i dünya kimlerdir? Dünyada yaşayan mı? Dünyayı çok seven mi? Âhireti dünyaya fedâ eden mi? Dünya sevgisinde ölçü nedir? Ehl-i îmân kimlerdir?”

Üstad Said Nursî Hazretlerine göre dünyayı tahkir edenler dört sınıftır:

1- Ehl-i marifettir. Yani Allah’ı bilenlerdir. Bu sınıf, Cenâb-ı Hakkı derinden bilmeye, Onu tanımaya, sevmeye, rızasını kazanmaya ve Ona ibadet etmeye set çektiği ve mâni olduğu için dünyayı sevmez.

2- Ehl-i âhirettir. Yani kendisini ahirete vermiş olanlar. Âhiret nimetlerine düşkün, gece gündüz âhiret için hazırlanan, ebedî hayat için çalışan bu kimseler dünyanın geçim derdi, çoluk çocuk derdi, aşı ve işi gibi bir takım zorunlu çalışmalarından rahatsız olurlar. Âhireti bilen ve âhirete hazırlanan, fakat dünyanın zarurî işlerinden dolayı âhiret amelinden geri kalan bu kimseler, Cennetin güzelliklerine nispeten dünyayı çirkin görürler. Nitekim dünyanın bütün güzellikleri, Cennetin güzelliklerine oranla hiç hükmündedir. Cennetin bir sinek kanadı kadar nuru, dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir.

3- Dünyayı sevmeyen üçüncü sınıf insan grubu ehl-i dünyadır. Bir kısım ehl-i dünya dünyayı sevmez; çünkü eline geçiremez. Kovalar durur. Dünya bir türlü eline geçmez. Bu sevmemek makbul değildir, çünkü bu dünyanın nefretinden değil; dünyanın sevgisinden ileri geliyor. Çünkü dünya eline geçse sevecek, fakat geçmiyor.

4- Dünyayı sevmeyen dördüncü sınıf insan da yine ehl-i dünyadır. Bu kısım ehl-i dünya, dünyayı eline geçiriyor, yatıyla, katıyla, parasıyla, puluyla dünyayı ayaklarına serilmiş buluyor, dünyayı dolu dolu yaşıyor. Fakat ne çare; dünya durmuyor, gidiyor. Onu da beraber götürüyor. O da bunu hissediyor ve kızıyor. Sırf teselli bulmak için dünyadan nefret ettiğini söylüyor. “Pistir!” diyor. Oysa bu hakaret de dünya sevgisinden ileri geliyor.

Makbul tahkir, ilk iki sınıf olan ehl-i marifet ve ehl-i âhiretin tahkiridir.1

Dünyayı âhiretin bir tarlası ve Cenab-ı Hakkın isimlerinin aynası ve geçici bir misafirhanesi olarak sevmenin, nefs-i emmâre karışmamak şartıyla Cenâb-ı Hakka ait bir sevgi olduğunu bildiren Bedîüzzaman Hazretleri, bunun için dünyayı ve dünyadaki varlıkları mânâ-yı ismiyle değil, mânâ-yı harfiyle sevmemiz gerektiğini kaydediyor. Yani Bedîüzzaman’a göre dünya, “Ne güzeldir!” diye değil; “Ne güzel yapılmış ve yaratılmıştır!” diye sevilmelidir, kalbimizin içine Allah’tan başka sevgilerin ve muhabbetlerin girmesine izin vermemelidir, çünkü kalbin içi Allah’a mahsustur.

Dünyada böylesine Allah sevgisini kazanmak ve muhafaza etmek için Allah’a dua etmeli ve “Allah’ım! Bize Kendi sevgini ve bizi Sana yaklaştıracak şeylerin sevgisini nasip et!” demeliyiz.

Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, dünyayı âhiretin tarlası ve Allah’ın isimlerinin aynası hükmünde görerek sevmenin âhiretteki neticesinin, dünya kadar, fakat fânî dünya gibi fânî olmayan bâkî bir Cennet olduğunu bildiriyor.

Cenâb-ı Hak bizi, dünyayı âhiretin tarlası ve Allah’ın isimlerinin aynası görerek sevenlerden eylesin ve fani dünyanın fitnelerinden bütün Müslümanları korusun. Âmin.

Allah’ım!

Dünya belâsından, kabir musîbetinden, Cehennem ıztırabından, kahrının, celâlinin ve gazabının âfetinden bizi muhafaza eyle! Bize dünyada kereminle ikram ettiğin gibi, hayatımız boyunca rahmetinle merhamet ettiğin gibi, âhirette lütfunla taltif buyur, mahşerde mağfiretinle bizi bağışla! Günahlarımızın büyüklüğü karşısında bizden vazgeçme! Dünya belâsını bize dayanılır kıl! Dünya acısını bize sabredilir kıl! Dünya musîbetini bize güç yetirilir kıl! Bizi sabırsız kılma! Bizi şükürsüz kılma! Bizi Kendine kul kabul et! Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl!

Âmîn... Âmîn... Âmîn...

2

04.03.2006, 11:27

Dünya belâsından, kabir musîbetinden, Cehennem ıztırabından, kahrının, celâlinin ve gazabının âfetinden bizi muhafaza eyle! Bize dünyada kereminle ikram ettiğin gibi, hayatımız boyunca rahmetinle merhamet ettiğin gibi, âhirette lütfunla taltif buyur, mahşerde mağfiretinle bizi bağışla! Günahlarımızın büyüklüğü karşısında bizden vazgeçme! Dünya belâsını bize dayanılır kıl! Dünya acısını bize sabredilir kıl! Dünya musîbetini bize güç yetirilir kıl! Bizi sabırsız kılma! Bizi şükürsüz kılma! Bizi Kendine kul kabul et! Emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl!



Amin.
Ümitvar olunuz..

3

05.03.2006, 23:43

dinimizi tam anlamıyla yaşamak için hiç mi ehli dünya olmamak gerekiyo??benim bu konuyu tam anlmıyla anlayamıyorum.ehli dünyalık işler ne??ehli dünyalık olmyan işler ne???iyi bir müslüman olmak için tamamıyla kendimiz bu dünyadan soyutlamamız mı gerekiyo???
ben körlüğüme bile körüm.
Aç gözlerimi..
Ben gördüğümü de körüm,aç sırlarını..
Ben gördüğümden ötesine körüm,aç perdelerini..
Ben gösterdiklerine körüm,aç kalbimi

Ben vaad ettiğin cennetine körüm aç yollarımı...

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

4

06.03.2006, 20:15

Amin..EyVAllah kardeş güzel bir yazı..
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Fahri Avcu

Orta Düzey

Mesajlar: 496

Konum: Almanya

Meslek: isci

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

5

06.03.2006, 21:58

Alıntı sahibi ""emir mithat""

dinimizi tam anlamıyla yaşamak için hiç mi ehli dünya olmamak gerekiyo??benim bu konuyu tam anlmıyla anlayamıyorum.ehli dünyalık işler ne??ehli dünyalık olmyan işler ne???iyi bir müslüman olmak için tamamıyla kendimiz bu dünyadan soyutlamamız mı gerekiyo???


ehli dünya mesela hasta olur sekva yani sikayet eder ehli iman ise aglamaz güler cünkü hastalik ve musibet sekva etmemek sartiyla günahlara kefaret olur bu konuda YıRMı BEşıNCı LEM'A yi okuyabilirsin.

iyi bir müslüman olmak için tamamıyla kendimiz bu dünyadan soyutlamamız zaten mümkün degil ahir zamandayiz mesela televiziyon genelde samata malayani halki eglendirmek icin ne yapacaklarini sasiyorlar tabi her porogram degil bazi iyileri de var.

ehli imanin eglencesi Kuran _Hadis ve Risalei nur olmali bunlari sevmeli ki ahirette hatta dünyada bile meyvelerini yiyebilsin.

belki biliyorsundur Kuranin her bir harfine en az on sevap vardir .

Allah bizi Kuranimizdan ve imandan Ayirmasin.

6

06.03.2006, 22:36

Allah bizi Kuranimizdan ve imandan Ayirmasin.amin.
Ümitvar olunuz..

7

06.03.2006, 23:12

amin..
ben körlüğüme bile körüm.
Aç gözlerimi..
Ben gördüğümü de körüm,aç sırlarını..
Ben gördüğümden ötesine körüm,aç perdelerini..
Ben gösterdiklerine körüm,aç kalbimi

Ben vaad ettiğin cennetine körüm aç yollarımı...

8

08.03.2006, 22:27

konuyu açan kardeşe teşekkür ediyorum bu güzel paylaşımı için. Allah razı olsun okuyan ve okumamıza katkısı olan herkesten.
MevLa göreLim neyLer,
NeyLerse güzeL eyLer.

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

9

09.03.2006, 21:29

galiba istemesekte ehli dünyalaşıyoruz. demek ki istegi
mizde samimi ihlaslılardan değiliz. allah dünya bizi bırakmadan bizim onu kalben bırakmamızı nasip etsin

10

09.03.2006, 22:26

Bir süredir, Meryem suresinin secde ayetine kadar olan kısmını defaatle dinliyordum, çok da hoşuma gidiyor.

Orada, Kitapta ıbrahimi de an diyor,

sonra diyor ki,

ıbrahim babasına dedi ki, "Baba, niye duymayan, görmeyen, sana ganiyyet vermeyen, yani sana birşey kazandırmayan şeylere tapıyorsun?"

Bu gün okula giderken minibüste bu ayetleri tekrar dinleyince içimden dedim ki:
Bu insanlar, taşlara, putlara, ibadet olsun ve ibadet zevkini alalım diye mi tapıyorlardı?
Belki onların bu putlardan, taşlardan beklentileri vardı, onlarda, aslında onlarda olmayanları tasavvur ediyorlardı, herşeyi tasarruf elinde bulunduran alemlerin Rabbinin gücünün bir kısmını, haşa onlara ayırıyorlar, onlarda tahayyül ediyorlardı.

Üstad risalelerin çoğu yerinde anlattığı hakikati, tevhidi, 1.sözde anlatırken diyorki, Allah'ın ismini al, sadece Ona kulluk et ki, herşeye kulluktan, herşeye dilencilikten kurtulasın, Allah namına al, ver, işle, vesselâm.

Biz de dünyada, belki, Hz.ıbrahim'in babasının bazı umutlarla kendisinde hakiki kuvvet olmayan putları ilah tutması gibi, kendimiz nezdinde bazı şeyleri -haşa- yüce tutuyoruz.

Onlarla, Allah'ın buyruğu karşı karşıya gelip ikisi arasında bir karar vermemiz gerekince, nefsimize mağlub olup diğerini seçiyoruz.

ışte dünyalaşmak...


Gece öğretimi olduğu için okulum geç bitiyor, buraya kafeye gelirken minibüste tekrar dinliyordum, bu sefer şunlar geçti içimden:

O ayette ayrıca yukarıda geçtiği gibi diyor ki, "duymayan, görmeyen, sana birşey kazandırmayan"

Duymak nedir? Görmek nedir?

Kur'an'da Allah'ın isimleri olarak geçiyor, Semi', Basîr, "Duyan", "Gören"


Belki de Hazreti ıbrahim'in a.s. ayrıca dem vurduğu buydu, seni gören, duyan ve gördüğünü, duyduğunu nimetleriyle, fazlıyla, lütfuyla, rahmetiyle ve hizmetine verdiği nice şeylerle BELLı eden, hakiki Ma'bud olduğunu gösteren, ıspat eden, ancak Allah'tır.

Sen niye dünyanın dilenciliğini yapıyorsun? Dünya seni fiziksek olarak görse, duysa da, Allah gibi görüp, haline imdat edip, sana medet veriyor mu acaba?

Demek dünya ibadete, dilenciliğine değmiyor, değmez de, ancak Mabud-u Hakikiye nankörlük edersin, Allah muhafaza, sonu haps-i cehennem olur.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir