Giriş yapmadınız.

1

04.09.2005, 17:16

Biliyorum ki Ölümü de Seveceğim !...

BıLıYORUM Kı ÖLÜMÜ DE SEVECEğıM !...


"Hepimiz ölümü kendimizde taşırız, meyvenin çekirdeğini taşıması gibi..."
RıLKE




Cenaze teneşir tahtasına konmuş, bekleşiliyordu. Kimse yıkamaya yanaşamıyordu. Kaynayan kazanlardan çıkan suların buğusu, soğuk atmosfere ürpertili bir sıcaklık aşılamaya çalışıyor gibiydi. Cenazenin etrafını çepeçevre saran kalabalıktan hiç ses çıkmıyor, sadece evden en içten melodileri bile yavan bırakan bir- iki kadının hafif ağıt sesleri etrafa yayılıyordu. Dramatik, ağlamacıl, içli ve ürpertili bir ağıt. ıçten kopan fırtınaların dışa yansımasına yol veren insanın kılcallarından sıcak, acı damlalarını damıtan bir ağıt. Oğlunu kaybeden bir annenin feryadı gibi...



"Ölüm, alıp götürdü düşlerimi güzelliğin ülkesine.

Ben işte böyle tanıdım ölümü; tanışınca ağlatan ölümü..."



Cenazenin yüzündeki hafif pembelik, beyazlıklar içinde ona ayrı bir albeni vererek güzelleştiriyordu. Ölen gençti, zeki idi. Altı yaşında Kur�ân öğrenmiş, küçük yaşlarda câmide ezan okuyarak müezzinlik yaparak, mahallenin ve câmi eşrâfının sevgili küçüğü hâline gelmişti. ılk ve orta öğretimini başarıyla bitirmiş, başladığı lise öğreniminin başında takdir almıştı.



"Acıdır bütün ayrılış kelimeleri, acıdır ölüm."



Fakat garip bir yanı vardı. Yerinde duramıyordu. Sürekli hareket hâlindeydi; koşuyor, oynuyor, konuşuyor, okuyordu. Bin dokuzyüz yetmiş dokuzdan bin dokuz yüz doksan iki ye kadar süren bir ömürdü bu...



"Biliyorum yaklaşıyoruz her an.

Biliyorum oruçlu doğar insan,

ölümün iftar sofrasına."



şimdi ise suskun, boylu boyunca uzanmıştı. ınsanın inanası gelmiyordu. Bir rüya gibi, sanki kalkacak, şaka yaptığını söyleyecek, yine sevimli yaramazlıklarını sürdürecekti.



"Bir akşam en yakın arkadaşımda güle düşen yağmur gibi ölüm."



Olmadı, kalkamadı. Artık şaka yapmıyordu. Yüzündeki vakur ifade kararlı olduğunu gösteriyordu. Sular kaynadı bekleşme sürdü.



"En güneşli günde ayrılır yollar.

Aşk çiçeğini olgunlaşmadan yiyen bir kurt var.

Her kapıyı ölüm açar,

ölüm kapar..."



geliyor dediler, işaret edilen yere çevrildi gözler. Orta yaşlı,sakalları bütünüyle aklaşan biri geliyordu. Sakin sakin yürüyordu. Gelişi de öyle oldu. Oradakileri esenledi. Ölüye yaklaştı. Avuçlarını ölünün yüzünde gezdirdi. Geriye döndü, en yakınındaki gence işaret etti, ceketini çıkarıp uzattı, kollarını sıvadı:



"Bismillâhirrahmânirrahîm"



Ölüye ilk su ondan döküldü. Sakallarından süzülen yaşlar ölünün üzerinde hafif damlacıklar oluşturuyordu. Ölü sanki gözyaşı ile yıkanıp, göz yaşı ile sarmalanıyordu. Köpüklerle her taraf ustaca ve özenle bezeniyordu. Gözlerinden sessizce süzülen yaşların sahibi, bir ara eğildi ve genç ölünün yanaklarından, alnından öptü. Beyaz sakalı sabun köpüğüyle daha da beyazlaştı, aklaştı. Karşıda duran gözlüklü adamın gözlerinden, genç ölünün üzerine dökülen su mîsalî yaşlar süzülüyordu. Kolay değildi, on dört yıllık vazgeçil mez dostunu kaybetmek.



"Öldü,

kim ısıtır artık onun ellerini ?!

Suların aynasında üşüyen ellerini

Suların saygısıyla üşüyen ellerini..."



O ise, ısıtıyordu onun ellerini; yıkıyor, öpüyor ve yıkama eylemi bu ikilem arasında sürüp gidiyordu. Ölünün yüzündeki, saçlarındaki beyazlıklar suyla birlikte yok oldu. Ortaya bembeyaz bir yüz ve simsiyah bir saç çıktı. Genç ölü hafif buruk bir tebessümle, kendini yıkayan beyaz sakalları köpükle kaplı orta yaşlı adama kendisini suyla ve göz yaşıyla yıkadığı için sanki teşekkür ediyor,saygı sunuyordu.



"Bir ölü ayağa kalkarsa, sonra yürürse alana, sonra konuşursa yürekten, yürürse buz tutmuş ellerini ovmadan ve ölüler susarsa..."



yüzlerce göz kırpış, nefes alış- veriş bitmiş, atan nabz, çarpan yürek, yürüyen ayak, konuşan dil susmuştu...

Biliyorum ki ölümü de seveceğim; ölüm sevdiklerimi alıp götürdükçe.

Ben de ölümü seveceğim; biliyorum ki ölüm beni de alıp götürecek sevdiklerime.



R. Ranuna
Güzellik ne oradadır, ne burada; ne şu zamanda, ne bu zamanda; ne Roma’da, ne Atina’da. Güzellik, hayran olabilen bir ruh neredeyse oradadır. Başka yerde ararsanız, nafile!
-Henry David Thoreau-

2

05.09.2005, 15:17

Allah razı olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir