Giriş yapmadınız.

1

08.06.2005, 12:16

bize uymak düşer

bu maili sizlerle paylasmak istedim, buyurun hepberaber dinliyelim...

>güzel bir mail. Bizzat birinci ağızdan aktaracağız.
>
>Bu zamanda sahabe hayatı yaşanır, sahabe gibi olunur mu?
> Olunur olunmasına ancak, onlara makam olarak ulaşılmasa da, iman ve
inanç
> olarak ulaşılır. Nasıl mı? şu hâdiseyi dinleyin, sonra kararı
verirsiniz.
>
> RESÛLULLAH: "BUGÜN BURADA BıR ÇıNLı VEFAT EDECEK, ONUN CENAZESı ıLE
> ıLGıLENıN."
>
> Bundan altı, yedi ay önce Çin'in değişik bölgelerinden on kişi
ıstanbul'a
> gelir. Bu on kişi sıradan insanlar değildir. Bunların ortak
özelikleri
> yeni Müslüman olmalarıdır. Umre için ıstanbul üzerinden Arabistan'a
> gideceklerdi.
>
> Hepsi de yeni Müslüman olmuş. Kimi yirmi gün önce, kimi bir ay, en
uzağı
> iki ay önce Müslüman olmuştu. Ne yeterince ıslâmî bilgileri vardı, ne
de
> yapacakları umre ile ilgili bir bilgileri. Yanlarına, kendilerine
yardımcı
> olacak, hem Çince'yi, hem Arapça'yı iyi bilen, hem de ıslâmî bilgisi
olan
> birini rehber olarak alacaklardı. Mevlâ'mızın takdiri, Türkistan'daki
Çin
> zulmünden kaçıp ıstanbul'a yerleşmiş bir Uygur kardeşimiz, bu on
Çinliye
> rehber oldu. Bundan sonra hâdiseyi bu kardeşimizden dinleyelim. Bahsi
> geçen kardeşimiz şu anda bizim yanımızda bulunmaktadır.
>
> ***
>
> Yeni Müslüman olmuş bu on Çinli ile birlikte yola çıktık. Kısa
zamanda
> aramızda iyi bir dostluk kuruldu. Yeni mü'min olmuş bu insanlar,
büyük bir
> heyecan yaşıyorlardı. Hiçbirinin ıslâmî bilgisi yoktu. Hatta namazda
> okuyacakları sûreleri bilmedikleri gibi Fatiha'yı bile bilmiyorlardı.
Bazı
> zikirleri yaptırmaya çalışıyor, ancak Çince telâffuz zor olduğu için
> zikirleri tam okuyamıyorlardı. Namazlarda sadece "Elhamdülillah,
Allahu
> Ekber" diyebiliyorlardı.
>
> Bana sormuşlardı "Ne yapalım?" diye. Ben de onların kimine
> "Elhamdülillah", kimine "Lâ ilâhe illallah" ve benzeri zikirleri
öğretmeye
> çalışıyordum. Onlar da namazlarda bunları söylüyorlardı.
>
> Önce Mekke'ye gittik. Kâbe'de onların hâli görülmeye değerdi. Yeni
doğmuş
> çocuklar misali heyecan ve neşe içinde, kâh ağlıyor, kâh
gülüyorlardı.
> ısimlerini değiştirmiştik: Muhammed(Çan Çing), Hasan(Çun Fang) gibi
her
> biri yeni ismi ile çağırılıyordu.
>
> On Çinli kardeşimizden biri olan Muhammed'te bir farklılık vardı. Bu
durum
> dikkatimi çekmişti. Her namazını gözleri yaşlı olarak bitiriyordu.
ıyice
> dikkat ettim; evet, Muhammed namazlarında ağlıyordu.
>
> Bana da sürekli sorular soruyorlar, ıslâm hakkında bilgi
ediniyorlardı.
> Ben de bildiğim kadarıyla onlara bilgiler veriyordum.
>
> Bir gün Muhammed sordu: ıçki nedir, ıçkiye dinimiz nasıl bakar?
>
> - Rabbimiz içkiyi kesin olarak yasaklamıştır, içilmesi, yapılması,
> taşınması, satılması yasaktır.
>
> Kaldığımız otele gelmiştik. Muhammed bir telefon edeceğini söyledi ve
ona
> memleketine telefon etme imkânı sağladık. Çin'deki kardeşini
arıyordu.
> Kardeşine aynen şöyle diyordu:
>
> - ıçki fabrikamızı kapat, Allah'ımız öyle emretmiş. Bize bu emre
uymak
> düşer.
>
> Kardeşi bunu yapamayacağını, birçok bağlantısının olduğunu, durup
dururken
> kapatırlarsa, yüz binlerce dolar zarar edeceklerini, hiç olmazsa
kendisine
> biraz zaman vermesini söyler. Fakat Muhammed kararlıdır:
>
> -Allah emretmiş, bize uymak düşer. Fabrikayı hemen kapat, ben gelince
> borçları hallederim. ıçki fabrikası kapanıyor.
>
> Mekke'deki ibadetlerimize devam ediyoruz. Yine bir gün bana
sordukları
> sorulardan çıkardıkları bir neticeyi açıklarlar:
>
> - Kadın modası, kadınları yarı çıplak resmetmek gibi faaliyetler de
> dinimizde yasak mıdır?
>
> - Evet yasaktır. Aynı gün ötele geldiğimizde yine Çin'i aradı ve bu
sefer
> de kardeşine moda evinin kapatılması emrini verdi. Kardeşi yine
itiraz
> etti, ancak Muhammed ne itiraz dinledi, ne de kararından vazgeçti.
>
> - Rabbimiz emretti ise, bize bu emre uymak düşer.
>
> Mekke'deki ziyaretimizi bitirdik ve Medine'ye gittik. Medine'de bir
sabah
> namazı. Efendimizin "Burası cennet bahçesidir." buyurduğu yerde sabah
> namazının farzını kılıyoruz. Muhammed benim yanımda. Diğer Çinli
> kardeşlerimizle aynı saftayız. ılk secdeye varıyoruz, secdeden
kalkıyoruz,
> ikinci secdeye varıyoruz, sonra kıyama kalkıyoruz.
>
> O da ne? Muhammed hâlâ secdede, kalkmadı. Tekrar secde ediyoruz,
> ettahiyyatı okuyoruz ve selâm veriyoruz. Muhammed hâlâ secdede.
Düşündüm
> ki, yorgunluktan ve uykusuzluktan bazen insana bir geçkinlik geliyor,
> Muhammed'e de secdede böyle bir şey oldu, uyudu.
>
> Elimi uzattım, omzuna dokundum ve hafifçe çekeyim dedim ki, sağ
tarafının
> üzerine yuvarlandı. Muhammed'in ölmüş olabileceğini düşündüm. Olay
> duyulmuştu.
>
> Görevliler müdahalede bulundular,dışarı çıkardılar, bir ambulansa
koyarak
> hastaneye götürdüler. Biz de gittik. Hastanedeki ilk muayenede çoktan
> vefat ettiğini söylediler. Muhammed'i hastanenin morguna kaldırdılar.
> Çinli kardeşlerimle birlikte hastanenin önünde ne yapacağımızı
bilemez bir
> hâlde üzüntü içinde bulunuyorduk. O sırada bir araba ile makam mevki
> sahibi bir zat geldi. Herkes onu hürmetle karşıladı, sonradan
öğrendik ki
> bu zat Medine'nin ileri gelen yöneticilerinden biri idi. Hastane
> yetkililerine sordu:
>
> "Bugün burada ölen bir Çinli var mı?" "Evet", cevabını alınca şu
> açıklamada
> bulundu:
> "Dün gece Efendimiz rüyamda bana göründü ve buyurdular ki, "Yarın
burada
> bir Çinli kardeşim vefat edecek, onun cenazesi ile ilgilenin."
>
> Bir anda her şey değişti. Muhammed'i morgdan aldılar, bir devlet
> yetkilisine yapılanlardan daha fazlasını yaptılar. Cennetü'l Bakî'ye
> defnettiler.
>
> Bu hâdiseyi bizzat yaşayan ve onlara rehberlik yapan Doğu Türkistanlı
> kardeşimiz hâdiseyi bu şekilde anlattı. Teslimiyeti gördük değil mi?
> "Rabbim emrettiyse, bize uygulamak düşer." Zararmış, ziyanmış, önemi
yok.
> Rabbimiz emretmiş ve iş bitmiştir. ışte sahabe inancı.
>
> Bu Çinli kardeşimiz de o inanca ulaştı ulaşmasına; ancak dünyada
fazla
> kalamadı. Çünkü bu dünya pisliğinin içinde fazla kalamazdı ve kalmadı
da.
> Efendimizin de ilgisine mazhar oldu. Ne mutlu bu Çinli kardeşimize,
ruhu
> için El Fatiha.
>
> Bu hâdiseyi niçin anlattık? Bu hâdiseden çıkaracağımız dersler var da
onun
> için anlattık. Bu Çinli kardeşlerimiz, internet sayesinde ıslâm ile
> şereflendi. Gerek ülkemizde, gerekse dünya üzerinde bir kıvılcım
bekleyen
> nice insanlar var. Bizim yapmamız gereken; bizden bir ışık, bir
kıvılcım
> bekleyenlere bir an önce ulaşmak.

2

08.06.2005, 14:38

ALLAh razi olsun yaaa ....cook güzell
_________________
"Dua ve ibadet, Allah ile olmaktır. Allah ile olan kimse için ölüm de, ömür de hoştur."

Mevlana

3

08.06.2005, 16:45

Cenab-i Hak hepimizden razi olsun insallah

medineningulu, bunu okuyunca cok duygulandim, ve uzun zamandan beri ilgilenemedigim kisileri aradim.
Haydi ne duruyoruz, kivilcim bekliyenlerin yanina :wink:

5

13.06.2005, 10:09

Allah razı olsun..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir