Giriş yapmadınız.

1

13.05.2005, 19:32

imam ömer(r.a)

imam ömer(r.a)



Değerli kardeşlerim:

Hasan Basri r.a. diyorki: Basra camisinde bir meclise katıldım. Ashabı kiramdan bazılarının oturup Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in yaşamlarından bahsetmekte olduklarını gördüm. Hasan Basri dediki. ıçlerinde olanlara baktım ve Ahnef b. Kaysı gördüm ve o şöyle diyordu: Hz. Ömer hAlife olduğu dönemde Fetih için bizi Irak’a gönderdi. Yüce Allahın inayetiyle Irak diyarını fethettik. Yanımızda en güzel elbiseler ve kumaşlarla birlikte medineye geldik. Doğruca Hz. Ömerin yanına girdik ancak o bizi görünce yüzünü çevirdi ve bizimler konuşmadı. Bizde durumun ne olduğunu öğrenmek için oğlu Abdullah b. Ömerin yanına gittik. Ve Hz. Ömerin bize karşı aldığı tavırı ve bize yaptığı muameleden dolayı ona şikayetçi olduk. Abdullah b. Ömer bize şöyle dedi: O sizin üzerinizde Ne Rasulullahın ve nede HAlifesi Hz. Ebubekirin giymediği yünlü ve yumuşak kumaşlı elbiseleri gördüğü için sizden yüz çevirmiştir. Ahnaf şöyle devam etti: Evlerimize döndük üzerimizdeki elbiselerimizi çıkardık ve yırtık ve toz içerisinde olan savaş elbiselerimizi giyerek tekrar Hz. Ömerin yanına döndük. Yanına vardığımızda bizleri ayakta karşıladı. Herbirimize teker teker sarıldı. Sanki bizi öncesinde hiç görmemiş gibiydi. Kendisine ganimetleri takdim ettik O da ganimetleri eşit olarak aramızda paylaştırdı. Ganimetleri arasında çok güzel tatlılar vardı onlardan biraz tattı ve tadının ve kokusunun çok güzel oduğunu söyledi ve onları yemekten vazgeçti. Sonra bize dönerek şöyle dedi: Ey Muhacir ve Ensar; şu dünya zevki için oğul babayı kardeş kardeşi öldürmesin. Daha sonra önündeki tatlıların fakir ve yetimlere dağıtılmasını emretti. Daha sonra kalktı ve arkasında sahabeden bir kaçı olduğu halde yürümeye başladı. ıçlerinden bazısı bazısına şöyle dedi: şu önümüzde yürüyen adamın imanına bakın Yüce Allah onun eliyle Kisra ve Kaysarı, doğunun ve batının kapılarını açtırdı. Ancak o Sırtında yamalı cübbesi olduğu halde arap kabilelerinden misafirler geliyor keşke ona yakışır güzel görünümlü yeni bir cübbe giyse. Yediği ucuz ve basit yemek yerine daha hoş ve lezzetli yemekler yese….

Daha sonra bu meseleyi ancak Hz. Alinin kalkıp Hz.. Ömere söyleyebileceğini düşündüler ve doğruca ona gittiler. Ancak Hz. Ali bu konuyu söylemekten sakındı ve bunu ancak Efendimizin hanımlarından Hz. Hafsa ve Hz. Aişenin söyleyebileceğini dile getirdi.

Ahnaf b. Kays şöyle devam etti: Hz. Hafsa ve Hz. Aişe annelerimizin bir arada olduğu bir zamanda meseleyi onlara açtık. Hz. Hafsa Hz. Ömerin bu konuya olumlu cevap vereceğini ve kabul edeceğini zannetmiyorum dedi. Daha sonra Hz. Ömerin yanına girdiler. Hz. Aişe şöyle dedi: Sana bir meseleyi arzetmemize müsade edermisin. Hz. Ömer Buyur Ey müminlerin annesi dedi: Hz. Peygamber yaşadı ve Rabbine kavuştu. Geride hiç bir şey bırakmadı. Aynı şekilde Hz. Ebubekirde bu dünyada yaşadı. Rasulullahın sünnetini ihya etti. Yalancı Peygamberle savaştı. Herkese adaletli ve eşit olarak muamelede bulundu. Ve Allah ondan razı olmuş olarak Rabbine kavuştu. Geride hiç bir şey bırakmadı. Ve sen Ey müminlerin emiri… Allah senin elinle Kisra ve Kaysarın Hazinelerini açtı. Ve sana doğuyu ve batıyı fethettirdi. Allahtan senin ve Müslümanlar için fazlasını isteriz. Senin üzerinde yamalı bir cübbe olduğu halde arap hayetleri ve yabancı elçiler sana geliyorlar. Dileriz ki sen üzerindeki bu yamalı cübbeyi değiştir ve onların karşısına daha yeni ve şık bir elbise ile çıkasın. Ve taşıdığın görev ve sorumululuk gereği en güzel görünümde olasın.

Daha Hz. Aişe sözlerini bitirmemişti ki Hz. Ömer Hıçkırarak ağlamaya başladı ve Dediki: Ey Aişe; sen bilmezmisin ki Rasulullahın bir ekmek parçasını üçgün yetirdiğini veya birgünde öğle ve akşam yemeğini birleştirdiğini ve bu halde Rabbine kavuştuğunu…. Dedi ki: Hayır. Ey Aişe: sen Rasulullahın yünden bir elbise giydiğini gördün mü ki ve asıl giydiği elbise onun vücudunda bazen kaşıntı yapardı. Sizler bunu biliyorsunuz değil mi? Evet dediler: Dediki: Ey Aişe; sen çok iyibiliyorsun onun giydiği cübbe geceleri ona yatak ve üstüne örttüğü örtü olurdu. Ve seni biliyorsunki Kullandığınız O deri parçası gündüzleri minder geceleri ise yatak olurdu. Ve bizler onun yanına girdiğimizde hasırın vücudundabıraktığı izleri görürdük.

Hz. Ömer daha sonra Kızı Hafsaya dönerek şöyle dedi: Ey Hafsa sen değilmiydin bana anlatan, günlerden bir gün Rasulullahın yatması için altına cübbesini koyduğunu ve daha sonra Rasulullahın onun yumuşaklığından uyuyakalıp Hz. Bilalin ezanı ile uyandığını. Ve daha sonra sana Ey Hafsa bu cübbeyi benim altıma gecemin yok olup gitmesi için mi serdin dediğini… Rasulullahın siz bu cübbenin yumuşaklığı ile benim rabbime münacatımı mı engelliyorsunuz dediğini… Hz. Ömer Daha sonra Kızı Hafsaya şöyle dedi: Ey Hafsa sen bilmezmisin ki Rasulullahın geçmiş ve gelecek tüm günahları aff olunmuş olmasına karşın onun aç yattığını sürekli Allahı zikrettiğini gecenin karanlığında ve günün ortasında rabbine sürekli olarak yalvardığını ve ona secde ettiğini ve bu hal üzere Rabbine kavuştuğunu….

şunu bilin ki Ömer hiç bir zaman güzel bir şey yemeyecek ve güzel elbise giymeyecektir. Benim örneğim tıpkı üç arakdaşın aynı yolu takip etmesi gibidir. Birincisi o yolun en zirvesine ulaşmış ve dünyadan göçmüş, ikincisi onu takip ederek dünyadan göçmüş ve ona dost olmuş, üçüncüsü şayet onların yolunda giderse onlara dost olacak, şayet yolunu değiştirirse onlardan ayrı kalıp onlarla birlikte olmayacaktır.

Değerli Kardeşlerim:

Hafsa ve Aişe annelerimiz bu konuşmayı dinledikten sonra sahabeye dönmüşler ve aralarında geçen konuşmayı aynen aktarmışlardır. Ve Hz. Ömer O hal üzere Rabbine ve yolundan gittiği nebisine kavuşmuştur.

ışte ıslamın öngördüğü yüksek ve ahlak ve terbiye örneği. Adalet ve yönetim timsAli. Ellerinde olmasına karşın israf savurganlıktan kaçınan Allah korkusunun bir insanda bırakmış olduğu etki. ışte Rasulullahın biz Müslümanlara bıraktığı yüksek ahlak ve terbiye… Müslümanları yeryüzünün hakimi kılan esas. Tıpkı Kuranın işaret ettiği gibi.

“siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.”

Bu ümmet ancak kendilerinden öncekilerin gittiği yoldan gitmesiyle ıslah olacaktır.

Allahın selamı ve rahmeti üzerinize olsun.


Ahmet bin Molla şeyh dr. Muhammet kufturu

suriye başmüftüsü

2

13.05.2005, 19:44

imam ömerin hayatında islam


Ahnaf b. Kays diyor ki: hayatımda ancak bir kez yalan söyledim. Dediler ki peki bu nasıl oldu. şöyle anlatmaya başladı.

Hz. Ömer hilafeti döneminde bizleri büyük bir savaşa göndermişti. Savaş sonrası medineye dönerken içimizden bazısı şöyle dedi: Ne olur sanki şu üzerimizdeki savaş elbiselerini çıkarsak ve ganimetle elde ettiğimiz şu elbiseleri giysek. Ve Müslümanlara heybetimizi göstersek. Ahnaf sözlerine şöyle devam etti: Daha sonra üzerimizdeki savaş elbiselerini çıkardık ve şatafatlı ve gösterişli ganimet elbiselerinden giydik. Medineye doğru yol almaya başladık. Yolda giderken bir adam bizi karşıladı ve şöyle dedi: şu insanlara bakın. Dünyayı dost edinmişler.

Ahnaf sözlerine şöyle devam etti: adam bu söylediği beni etkiledi. Anladımki bu yaptığım doğru olmayacaktı. Yol kenarında bir yere saptım ve tekrar savaş elbiselerimi giydim. Ve arkadaşlarıma yetiştim. Medineye girince Hz. Ömerin karşısına çıktık. Arkadaşlarımı zinetli elbiseler içinde gören Ömer Onlardan yüzünü çevirdi ve gözü bana takıldı. Bana doğru geldi ve sordu: Nerede mola verdiniz? Dedim ki falanca yerde. Elini ver dedi ve doğruca bineklerimizin yanına gittik. Orada hayvanlara şöyle bir göz attı ve dediki: Sizde Allah korkusu yokmudur ki bu hayvanları bu derece yordunuz. Onların sizin üzerinizde hakkı olduğunu bilmiyor musunuz. Onların otlamasına dahi müsade etmediniz? Dedik ki Ey Müminlerin emiri; biz büyük bir fetihten geliyoruz. O nedenle onun haberini sizlere çabucak ulaştırmak istedik ve o nedenle acele ettik. Daha sonra Hz. Ömerin dikkati benim eşyalarımın üzerinde yoğunlaştı. Ve sordu kimin bu eşyalar? Benim dedim. Peki bu elbise nedir diye sordu? Benim hırkamdır dedim. Ne kadara aldın dedi? Bende normal fiyatından üçte bir aşağısını söyledim. Daha sonra bana dönerek elbisen çok güzel keşke fiyatını biraz daha yüksek tutsaydın dedi.

Daha sonra Hz. Ömerle birlikte geri dönmek için tekrar yola koyulduk. Bu arada bir adam geldi ve kendisine komşusunun yaptığı eziyet için şikayette bulunmak istedi. Hz. Ömer elindeki asasını kaldırdı ve siz Ömeri boş geziyor mu sanıyorsunuz da onu kendi meselelerinizi halletmek için davet ediyorsunuz dedi ve adamın kafasına vurdu. Adam sinirli bir şekilde orayı terketti.

Daha sonra Hz. Ömer yaptığının yanlış olduğunu anladı ve O adamı yanına çağırttı ve dediki: al şu asayı ve benim sana yaptığım gibi senden benim kafama vur çünkü bunun kısas’ı budur dedi; Adam da Allaha yemin olsunki ben bunu yapamam, ben Müminlerin emirine nasıl kısas uygularım dedi. Ve ben bunu önce Allaha daha sonra sana havale ediyorum dedi. Ömerde Affetmek öyle olmaz ya bunu tamamen Allaha havale et ve ecir ve sevabını ondan iste veya bana bırak ki bende bileyim . Adamda Allaha Havale ettiğin söyledi gitti. Daha sonra Hz. Ömer evine geçti. Orada iki rekat namaz kıldı ve rabbine yalvarmaya başladı. Daha sonra kendi kendine şöyle dedi. Ey Ömer Sen zayıftın Allah seni yüceltti. Sen doğru yolda değildin Allah seni hidayete erdirdi. Sen rezil bir hayat sürerken Allah seni aziz kıldı ve seni Müslümanların başına sorumlu eyledi. Daha sonra bir adam geldi sana sığındı ve senden yardım istedi ve sen ona vurdun! Ahnaf dediki: Hz. Ömer kendini öyle çok suçladıki biz o an yeryüzünde ondan daha hayırlı birisinin olmadığına kanaat getirdik.

Değerli kardeşlerim:

ışte Kıssadan hisse çıkarabileceğimiz küçük fakat anlamlı bir olay. Bizlere bizden önceki ecdadımızın hangi hal ve durumda olduğunu en güzle şekilde açıklayan bir örnek. Öyle bir ahlak ve terbiyeki ışığını Kur’anı Kerimden almış onun işaret ettiği yoldan gidilmiş, başkanların ve yöneticilerin dahi terbiye ve ahlakları bu misalde olmuştur. Toplumun ahlakıda zaten başdaki yöneticilere benzemeyecek mi. Çok anlamlı bir söz olan şu ifade kastımızı ne güzel özetlemektedir. (toplumlar yöneticlerinin dinleri üzeredir.)

Değerli Kardeşlerim:

Yukarıda anlatılan Kıssa o devirdeki yöneticilerin ahlaklarını ve aldıkları terbiyenin yüceliğini en güzel şekilde ifade etmektedir. Toplumu en güzel şekilde yetiştirmiş ve gerçek islam öğretileri ile beslemiştir. Hatta o zamanki insanlar o derece bir yüksek ahlak sahibi olmuşlardırki (Müslüman olduktan sonra sadece bir kez yalan söyledim) deme erdemliliğine ulaştırmıştır.

Değerli Kardeşlerim:

Anlattığımız bu kıssadan anlıyoruz ki bugünkü islam toplumu bu durumun tam tersi bir görünüm içerisindedir. Asrı saadet gerçek yüceliğin ve üstünlüğün amellerle ve Allaha olan bağlılıkla olduğunu kavramışlar giyilen elbisenin yenilen lezzetli yemeklerin hiç bir anlam ifade etmediğini çok iyi bir şekilde kavramışlardır. Bunun en güzel örneğinide yolda gelirken karşılaştıkları adamın (şu insanlara bakın dünyayı dost edinmişler) sözüdür.

Değerli Kardeşlerim:

Ve yine anlattığımız bu kıssadan çıkaracağımız sonuçlardan biride; ıslam dinin vermiş olduğu o derin kültürü ile birlikte insan hakları yanısıra hayvan haklarını da gereken önemi vermiş olmasıdır. Tıpkı Hz. Ömerin savaştan dönen hayvanların yanına gidip onlar hakkında sahiplerine sorular sorması ne zaman yemek yediklerini ve ne zaman dinlendiklerini öğrenmek istemesi gibi. Ve daha sonra bu konuya ehemmiyet gösterilmediğin anlayınca şöyle demiştir: “hayvanlara şöyle bir göz attı ve dediki: Sizde Allah korkusu yokmudur ki bu hayvanları bu derece yordunuz. Onların sizin üzerinizde hakkı olduğunu bilmiyor musunuz. Onların otlamasına dahi müsade etmediniz.?”

Değerli Kardeşlerim:

Küçük bir kıssa ama içerisinde bir toplumu en iyi şekilde anlatacak çok örneği bir arada taşımaktadır.

Yönetilenle yönetici arasında ki ilişkiyi en güzel şekilde gözler önüne sermiş ve kişi hakkına riayetin önemini vurgulamıştır. Fakir ile zengin arasında kanunlar önünde bir farklılığın olmadığını en güzel şekilde anlatmıştır. tıpkı Hz. Ömerin yaşantısında olduğu gibi… Kendisi Kisra ve Kaysarın hazinelerine sahip olmuş buna karşılık mahiyetindeki bir adama terbiye amacıyla vurmuş pişmanlık duyarak kendisine aynı şekilde vurulmasını istemiştir. Bu nasıl bir düşünce ve bu nasıl bir hatadan dönmedir? O adama dönerek: al benim sana vurduğum asa budur onunla aynı şekilde benim kafama vur demiş ve o adamda bundan Allaha sığınmıştır. Ömerde utancından rabbine sığınmış ve kendisini en güzel bir şekilde tanımlamıştır.

Değerli Müslümanlar:

ışte bizim dinimiz budur. ışte bizim terbiyemiz ve edebimiz böyledir. Öyleyse söyleyin bana bu inançtan ve esastan daha güçlüsünü ve üstününü bulabildiniz mi?

Allahın selamı üzerinize olsun.


şeyh ahmet kuftaru

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir