Giriş yapmadınız.

1

15.10.2008, 16:44

" Kalb ve Yürek "

"Kalb ve Yürek"

Göğsün sol tarafındaki et parçası yürektir. Yürek, hayvanlarda da bulunur. Kalb, yürekte bulunan bir kuvvettir. Görülmez. Ampulde bulunan elektrik cereyânı gibidir. Buna, gönül de denir. Gönül, insanlarda bulunur, hayvanlarda bulunmaz.


Bedendeki bütün a’zâ, kalbin emrindedir. His uzuvlarımızın duydukları bütün bilgiler kalbde toplanır. ınanmak, sevmek, korkmak, insanın kalbindedir. Îmân eden, kâfir olan, kalbdir. Kalbi temiz olan, dîne uyar. Kalbi kötü olan dinden kaçar. Güzel, iyi ahlâkın ve kötü huyların yeri kalbdir. Allahü teâlâ dinlerini, peygamberleri, kalbi temizlemek için gönderdi. Kalbi temiz olan, herkese iyilik eder. Dünyada rahat, huzûr içinde yaşar. Âhırette de sonsuz saâdete kavuşur. Kötü huylar, kalbi, rûhu hasta eder. Hastalığın artması, kalbin, rûhun ölümüne sebep olur. Önce kalbi temizlemek lâzımdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

(Kalb bozuk olunca, bedenin işleri de hep bozuk olur.) [Beyhekî]

(Her pasın cilâsı vardır. Kalbin pasının cilâsı da estagfirullah demektir.) [Deylemî]

(Nem sebebiyle demir paslandığı gibi, günâh sebebiyle kalb de paslanır. Kalbin cilâsı ölümü çok hatırlamak ve Kur’ân-ı kerîm okumaktır.) [Beyhekî]

(Mü’minin kalbi temiz, kâfirin kalbi karadır.) [Taberânî]

(Bir kimse, günâh işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hâsıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günâh işlerse, o leke büyüyüp kalbin tamamını kaplar.) [Harâitî]

ınsanı Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşturan yol kalbdir. ınsanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin en zararlısı, kalbin kararmasıdır. Bu sevgi, kötü arkadaşlardan ve lüzûmsuz ve zararlı şeyler seyretmekten hâsıl olur. Faydasız kitap, [roman, hikâye, gazete, dergi] okumak, lüzûmsuz şeyler konuşmak, bu sevgiyi arttırır. Kadın ve kadın resimleri [resimli dergi, filimler, tv] seyretmek, şarkı, çalgı dinlemek, bu sevgiyi kalbde yerleştirir. Bunların hepsi, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştırır.

Kalb, sevgi yeridir. Sevgi bulunmıyan kalb ölmüş demektir. ıslâmiyetin emir ve yasaklarına uymalıdır. Kalbi uyanık olmayanın, Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü ve Cennet ni’metlerini ve Cehennem ateşinin şiddetini hâtırlamıyanın, düşünmiyenin bedeninin ıslâmiyete uyması güç olur. Bedenin ıslâmiyete severek ve kolay uyması için, kalbin temiz olması lâzımdır. Kalbin temiz ve nefsin mutmainne [uysal] olduğunun alâmeti, bedenin ıslâmiyete seve seve uymasıdır.

Namaz kılmak, kalbi temizler. Günâhların affedilmesine sebep olur. Fakat, kulluk vazîfesi olduğunu düşünmeden, şehvetlerini, dünya çıkarlarını düşünerek kılınan namaz, şartlarına uygun olup, sahîh olsa bile, dünyada ve âhırette faydası olmaz. Namaz kılarken, Allahü teâlânın büyüklüğünü, O’nun emrini yapmayı düşünmek lâzımdır. Ancak, böyle kılınan namaz, kalbi temizler, insanı kötülük yapmaktan korur.

Feyz, kalbden kalbe gelen, insana Allahü teâlânın râzı olduğu şeyleri yaptıran nûrdur, bir kuvvettir. Feyzler, Resûlullahın mübârek kalbinden yayılmakta, evliyânın kalbleri vâsıtası ile, evliyâyı çok seven kalblere gelmektedir. Feyze kavuşan bir insanın kalbi, ilimler, ma’rifetler, kerâmetler hazînesi olur. Bu saâdete kavuşmak için, Ehl-i sünnet i’tikâdında olmak ve dinin emîr ve yasaklarına uymak şarttır.
Bedeni besleyen rızıklar ve kalbi temizleyen feyzler, ezelde takdîr ve taksîm edilmiştir. Fakat, bunlara kavuşmak için, âdet-i ilâhiyyeye uymak, sebeplerini aramak, bulmak için çalışmak lâzımdır. şartlarına uyarak çalışana elbet verilir. Kıymetli ulemâ ve evliyânın kitaplarından hazırlanmış olan bizim yayınlardan ilmihâl ve dokuzlu kitaplardan hergün bir veya iki sayfa okuyan feyz alır. Feyz, nûr demektir. Nûr kalbe yağar, kalbi temizler. Okudukça kalb nûrlanır. Okuduğunu da anlamaya başlar. Evliyâ, Resûlullahı iyi tanıdığı için, Onun mübârek kalbinden feyz alır ve bu feyzler, bunun kalbinden, kendisine bağlananların kalblerine akar. Feyz gelen kalb temizlenir. Ahlâkı güzel olur. Velînin kalbindeki feyzler, nûrlar, güneşin ziyâsı gibi yayılır. Onu seven müslümanların kalblerine akar. Onların bu feyzleri aldıklarından haberleri olmaz. Kalblerinin temizlendiğini anlarlar. Karpuzun güneş karşısında olgunlaştığı gibi, kemâle gelirler. Eshâb-ı kirâm, Resûlullahın sohbetinde, böyle kemâle geldi.

Kaynak: ıslam Ahlakı
Yazar : Mehmet Ali Demirbaş
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


2

15.10.2008, 17:16

Allah razı olsun güzel bi paylaşımdı
Fâniyim fâni olanı istemem

3

15.10.2008, 17:26

Amin ecmain ablacığım. Hiç bu nazardan bakmamıştım . Çok güzel açıklamış yazar.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


4

15.10.2008, 21:43

Allah razı olsun yine çok hoş kalble feyzle,nur olan ilimle, ilgili çok latif bir mesele...Evet konuda mevzu olunduğu gibi feyzimizi ,bizlerde; Risaleti Ahmediye a.s.m. ın feyzini mürşitsiz vasıtasız,Risale-i Nurlardan alıyoruz ve dahi alacağız biiznillah vede ınşaallah.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir