ıslâm’da tebliğ, Hıristiyanlıkta ise misyonerlik var. Tebliğ, ıslâm dinini başkalarına ulaştırmak ve anlatmak, misyonerlik ise Hıristiyanlığı yaymaya çalışmak...
Denilebilir ki; ıslâmî tebliğ nasıl normalse Hıristiyanların kendi dinlerini yaymak için misyonerlik yapmaları da normaldir. Varsın yapsınlar. ınsanlar ikisine de bakar, isteyen Müslüman olur, isteyen Hıristiyan. Dinimize güvendikten sonra misyonerlikten niye gocunuyoruz ki?
Kur’an’ın 12 yaşından küçüklere yasak olduğu bir yerde bu sözlerin doğruluğu düşünülmez. Ayrıca, dinde dürüstlük esastır. Benim dinimi kabul edersen sana şunlar şunlar var diye, fakirler para-pul ile, işsizler iş vadiyle, işi olanlar yükselmek vaadiyle kandırılmamalıdır.
Dünyada, en çok ıslâm dinine geçiş var. Ama hiçbir Müslüman, hiçbir kimseyi kandırarak ıslâm’a çekmiyor. Misyonerler öyle mi ya! Nerede bir harp, deprem, sel felâketi, açlık-yoksulluk varsa, misyonerler orada bitiveriyorlar. ınsanların aciz ve zayıf hallerinden istifade ederek, içine dolarlar koydukları ıncillerle kandırarak onları Hıristiyan yapmaya çalışıyorlar.
Kazakistanlı bir genç, canlı bir şahit... “Camiye gidiyorum, kimse bana para vermiyor. Ama Hıristiyanlar altun veriyorlar. Ben de Hıristiyan oldum” diyor.
Bu tek bir misal. Bunun binlercesi, Türkiye’de devamlı yaşanıyor. ışsizliğin had safhaya ulaştığı Türkiye’de, işsiz-güçsüz binlerce Müslüman bu şekilde kandırılmaya çalışılıyor.
Demek ki; “Kardeşim, biz nasıl dinimizi anlatıyorsak onlar da varsın anlatsın” demenin âlemi yok. Böyle diyenler, meselâ Kemal Alemdaroğlu’nun yardımcısı Prof. Nur Serter’in, bir TV kanalındaki konuşmasında “tebliğ yapıyorlar” diye Müslümanları suçladığını ve buna kimsenin karşı çıkmadığını biliyorlar mı? Soruyorum: Aynı suçlama misyonerlere yapılabiliyor mu?
Demek ki, iki cihetten eşit değiliz... 1) Misyonerliğe yol açık; tebliğe kapalı. 2) Misyonerler dürüst davranmıyor, parayla din satıyorlar.
Onların vazifesi o da, ben bir şeye üzülüyorum, değerli okuyucular.
Biz, Hıristiyanların böyle yaptıklarını söylerken Hıristiyanların hiç sesi çıkmadığı halde, ne garip ki onların müdafaalarını Müslüman cenahtan bazıları yapıyor. Bu bazıları istatistik yapmış gibi şöyle konuşuyorlar: “Söylenenler yalan. Türkiye’de o kadar kilise açılmadı. Söylendiği kadar misyonerlik faaliyeti yok. Hıristiyan olan da o kadar değil...”
Halbuki, sırf Adapazarı Müftüsü’nün açıklamaları bile yeter. Misyonerler depremi bahane ederek o havaliyi üs edindiler. Bu haberler gazetelerde çarşaf çarşaf yer aldı. Diyanet, misyonerlik faaliyetlerine karşı bütün Türkiye’de faaliyete geçiyor. Meclis’te, hem iktidar hem muhalefet milletvekilleri, “Misyonerlik faaliyetleri çok arttı. Bu, Türkiye’nin aleyhinedir. Ne tedbir alıyorsunuz?” diye ardı ardına soru önergeleri veriyorlar.
Bütün bunları yok sayarak, “Yok kardeşim öyle bir şey” demenin arkasındaki niyet ne?
Bu zatlar, “Kim Hıristiyan olmuş? Hani nerede kilise açılmış? Bize adres verin” diyorlar. Onlara iki şekilde cevap vermeli: 1) Açılan kiliselerin adreslerini vatandaşlar değil devlet bilir. Eğer gayeniz inkâr değil de öğrenmekse, bunu vatandaşa değil, resmî yerlere sorsanız ya. 2) Bu hususta suçlananlar Hıristiyanlardır, size ne oluyor? “Türk gençlerini, ıncillerin içine dolar koyarak kandırmıyoruz” diyecekse misyonerler desin. Niçin onların müdafaasını siz yapıyorsunuz? Derdi size mi düştü? Siz Hıristiyanların ücretsiz dava vekili misiniz? Diyaloğun tarifi bu mu?
Eğer nerede neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız, işte bu hususta yazılan kitaplar, buyrun:
a) Dünden Bugüne Patrikhane. Kaynak Yayınları, (320 sahife), Tel: 0212 252 21 56-59
b) 1- Küresel Vaftiz, (400 sahife), 2- Türk Dünyasında Misyoner Faaliyetleri, Kültürsanat Yayınları, (270 sahife), Tel: 0212 520 91 12
c) Misyonerler Arasında Altı Ay, (448 sahife), Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Tel: 0212 528 66 89
Bunlar da kâfi gelmezse, CHP’den AKP’ye geçen Adana Milletvekili Atilla Başoğlu’na sadece Adana’da kaç kilise açıldığını sorun. Meselâ Trabzon, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Bingöl’e gidin. Vali, vatandaş ve müftülerle konuşun da inkârınızın yersizliğini, yanlışınızı görün.
____________
Ali Eren - Vakit