Üç dört yıl önce izleme imkânı bulduğum bir söyleşide, “Bir ara kitabın birini okurken, kaynakçada verilen Latince bir kaynak dikkatimi çekti. Merak ettim, araştırdım. Meğer öyle bir şey yokmuş, sırf bilimsellik havası koksun diye yapılmış düzmece bir olayla karşılaştım” diyen yazarın dediklerini hâlâ unutmam. Yalnız bu olayı hatırlarken de, söz konusu olayın şimdilerde internet ortamında yapılan intihallerle kıyaslanamayacak kadar masum olduğunu da aklımdan çıkarmam. Düşünün bir kere, gerçekte olmayan bir şeyle caka satmayı yeğlemekten öte, şimdilerde göz göre göre emek hırsızlığı, bilgi hırsızlığı ve sahiplenme arsızlığı sergilemekten hiç sıkılmayan kişiliklerle karşı karşıyayız.
ınternette ne zaman bir foruma göz atsam yahut bir araştırma için arama motorlarına takılsam, kaynak gösterilmeden, sadece alıntı diye geçiştirilen onlarca yazılarla karşılaşıyorum. Hele de bazıları var ki, çoğu tanıdığım yazıları sadece birkaç kelime değiştirerek kendine aitmiş gibi gösterip gelen tebrikleri de kasıla kasıla kabul etmektedir. Bunlara da şükür. Çünkü yazının yahut şiirin hiçbir yerinde değişiklik yapmadan, altına kendi adlarını yazanları görünce ahlâkî değerlerin en azından bir kısmının yerinde durduğunu görmek bizi sevindiriyor(!) Merak ediyorum, başkalarına ait yazın türlerini kendilerine aitmiş gibi gösterenler veyahut alıntı diyenler, şayet yazarın ismini de verseler ne eksilir kendilerinden? şüphesiz bu tavır onları alçaltmak yerine, daha da yüceltecektir.
şunu bir kere idrak etmek lâzım: Her insan yazdıklarının okunması, duyulması ve tanınmasını arzu eder ve fikir dünyasında var olduğunu duyurmak ister. Bu yüzden, internet ortamı, bunun için en ideal ve en kestirme ortam. Ama maalesef bu güzelim ortam gittikçe yazıların anonimleştiği ve neyin kime ait olduğu pek de bilinemeyen bir ortama dönüştü. Sanırım anonim halk edebiyatının yanında, yakında anonim internet edebiyatı gibi bir olguyla karşılaşmak muhtemel durumlardan birisi olacak. Evet, yanlış duymadınız! Tipik diyar diyar gezen bir ozanın, yörenin birisinde dinlediği yahut öğrendiği bir türküyü başka bir yörede kendisininmiş gibi okuması, ondan da dinleyen birinin başka bir yerde kendisine mal etmesi gibi bir şey bu.
Evet, özellikle fikirlerin paylaşıldığı forumlarda hikâye, deneme, makale, şiir ve benzeri yazın türleri konusunda ciddî bir hırsızlığın var olduğu bir gerçektir. Bu durum artık fikir hırsızlığını da geçip emek gaspına dönüşmüş neredeyse. Beni düşündüren, normal basın yayın yoluyla sağlanan ahlâkî açıdan ciddî sorunlar taşıyan böylesi bir davranışın neden bu kadar rağbet gördüğüdür? Sahi toplumsal denetim mekanizması denen olgu, internet ortamı için de geçerli kılınamaz mı? Biz buna forumsal denetim mekanizması diyemez miyiz? ışin trajikomik yanı bir yana, internet ortamındaki bu, emek hırsızlığı da diyebileceğimiz, yazı hırsızlığına toplumsal bir tavır koyma gerekliliği vardır.
Habib FIDAN -
Yeni Asya / 03.05.2008