Giriş yapmadınız.

221

28.09.2006, 21:28

22.söz'den

Meselâ, nasıl ki bir çarşıya ve bir şehre büyük bir zâtın mütenevvi' malları gelse, iki çeşitle onun malı olduğu bilinir. Biri, icmâlî, âmiyânedir ki, "Bu kadar azîm mal, ondan başka kimsenin haddi değil ki sahip olabilsin." Fakat böyle âmî bir adamın nezâretinde çok hırsızlık olabilir. Parçalarına çok adamlar sahip çıkabilir. ıkinci çeşit odur ki, her denk üzerinde yazıyı okur, her bir top üstünde turrayı tanır, her bir ilân üstünde mührünü bilir bir sûrette, "Her şey o zâtındır" der. ışte şu halde, her bir şey o zâtı mânen gösterir.

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

222

28.09.2006, 21:32

Risale-i nur ikinci çeşit imanı sağlıyor elhamdulillah...Allah razı olsun nuraşığı kardeşim...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

223

28.09.2006, 21:37

Koca bir âlemi bir memleket sûretinde, bir şehir tarzında, bir saray şeklinde yapan ve baştan başa hârika şeylerle dolduran ve müzeyyenâtın envâıyla tezyin eden ve ibretnümâ mu'cizelerle donatan bir Zât, elbette bizden ve buraya gelenlerden bir istediği vardır. Onu tanımalıyız. Hem, ne istediğini bilmekliğimiz lâzımdır."

Öteki adam dedi: "ınanmam, böyle bahsettiğin gibi bir Zât bulunsun ve bütün bu âlemi tek başıyla idare etsin."

Arkadaşı cevaben dedi ki: "Bunu tanımazsak, lâkayd kalsak, menfaati hiç yok; zararı olsa pek azîmdir. Eğer tanımasına çalışsak, meşakkati pek hafiftir; menfaati olursa pek azîmdir. Onun için, Ona karşı lâkayd kalmak hiç kâr-ı akıl değildir."



22.sözden
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

224

28.09.2006, 21:42

O serseri adam dedi: "Ben bütün rahatımı, keyfimi onu düşünmemekte görüyorum. Hem böyle aklıma sığışmayan şeylerle uğraşmayacağım. Bütün bu işler, tesadüfî ve karma karışık işlerdir; kendi kendine dönüyor. Benim neme lâzım?"

Akıllı arkadaşı ona dedi: "Senin bu temerrüdün beni de, belki çoklarını da belâya atacaktır. Bir edepsizin yüzünden, bâzan olur ki, bir memleket harab olur."

Yine o serseri dönüp, dedi ki: "Ya katiyen bana ispat et ki, bu koca memleketin tek bir Mâliki, tek bir Sânii vardır; yahut bana ilişme."

Cevaben arkadaşı dedi: "Mâdem inadın divânelik derecesine çıkmış; o inadınla bizi ve belki memleketi bir kahra giriftar edeceksin. Ben de sana on iki bürhan ile göstereceğim ki, bir saray gibi şu âlemin, bir şehir gibi şu memleketin tek bir ustası vardır. Ve o usta, her şeyi idare eden yalnız odur. Hiçbir cihette noksaniyeti yoktur. Bize görünmeyen o usta, bizi ve her şeyi görür ve sözlerini işitir. Bütün işleri mu'cize ve hârikadır. Bütün bu gördüğümüz ve dillerini bilmediğimiz şu mahlûklar onun memurlarıdır."

BıRıNCı BÜRHAN

Gel, her tarafa bak, her şeye dikkat et. Bütün bu işler içinde gizli bir el işliyor. Çünkü, bak, bir dirhem Haşiye 1 kadar kuvveti olmayan, bir çekirdek küçüklüğünde bir şey, binler batman yükü kaldırıyor. Zerre kadar şuuru Haşiye 2 olmayan, gayet hakîmâne işler görüyor.

Demek bunlar kendi kendilerine işlemiyorlar. Onları işlettiren gizli bir kudret sahibi vardır. Eğer kendi başına olsa, bütün baştan başa bu gördüğümüz memlekette her iş mucize, her şey mu'cizekâr bir hârika olmak lâzım gelir. Bu ise bir safsatadır.




--------------------------------------------------------------------------- -----



Haşiye 1: Ağaçları başlarında taşıyan çekirdeklere işarettir

Haşiye 2: Kendi kendine yükselmeyen ve meyvelerin sıkletine dayanmayan üzüm çubukları gibi nâzenin nebâtâtın ağaçlara latîf eller atıp, sarmalarına ve onlara yüklenmelerine işarettir.
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

225

28.09.2006, 21:43

Allah razı olsun devam inşş :)

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

226

28.09.2006, 21:45

Amin Ecmain inş :)
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

227

28.09.2006, 22:00

32.söz'den bir bölüm

Bir yıldızın tokatıyla yere sukut eden ehl-i şirk ve dalâletin vekili, zerrelerden yıldızlara kadar hiçbir yerde zerre miktar şirke yer bulamadığından, o tarzdaki dâvâdan vazgeçip, fakat şeytan gibi, vahdete dâir teşkîkât yapmak için üç mühim suâl ile, ehadiyete ve vahdete dâir ehl-i tevhide vesvese yapmak istedi.

Birinci Suâl: Zındıka lisâniyle diyor ki: "Ey ehl-i tevhid! Ben, kendi müvekkillerim nâmına bir şey bulamadım, mevcudâtta bir hisse çıkaramadım, mesleğimi ispat edemedim. Fakat, siz ne ile nihayetsiz bir kudret sahibi bir Vâhid-i Ehadi ispat ediyorsunuz? Neden Onun kudretiyle beraber başka eller karışmasını kâbil görmüyorsunuz?"

Elcevap: Yirmi ıkinci Sözde katî ispat edilmiş ki, bütün mevcudât, bütün zerrât, bütün yıldızlar, herbiri Vâcibü'l-Vücudun ve Kadîr-i Mutlakın vücûb-u vücuduna birer bürhan-ı neyyirdir; bütün kâinattaki silsilelerin herbiri, Onun vahdâniyetine birer delil-i katîdir. Kur'ân-ı Hakîm, hadsiz bürhanlarında ispat ettiği gibi, umumun nazarına en zâhir bürhanları daha ziyâde zikreder

Ezcümle,



And olsun ki, onlara "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye sorsan, elbette "Allah" derler. (Lokman Sûresi: 25.)




Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da yine Onun âyetlerindendir. (Rum Sûresi: 22.)

gibi pekçok âyâtla, Kur'ân-ı Hakîm, hilkat-i arz ve semâvâtı, vahdâniyete bedâhet derecesinde bir bürhan gösteriyor ki, ister istemez zîşuur olan her adam, hilkat-i arz ve semâvâtta, bizzarûre Hâlık-ı Zülcelâlini tasdik etmeye mecburdur ki, der.

229

29.09.2006, 07:56

düş sokağı sakinleri diye bir grup vardı sonradan ayrıldılar.Ayılma sebepleri birisinin imana gelmesiymiş.Rabbim öyle bir hidayet vermişki Murat Çelik artık konserlerde seccadeyle dolaşıp namaz kılacak yer aramaya başlamış.

şarkının sözlerine dikkat edin adamın döndüğünü hidayete erdiğini anlayacaksınız.Rabbim gerçek manada hidayet nasip etsin cümlemize.Amin.


Bu bir ateistin Allah'ı tanıdıktan sonra yaptığı şarkı :


Seyyah

Bu şehirden bana acılar kaldı
şarap sundum aya ben ayrılık tattım
Seyyah oldum şu alemde öyküler yazdım
Oturup anlattım kendi halimce
Seyyah oldum şu alemde türküler yaktım
Oturup söyledim kendi halimce

Gözlerinden mektup ellerinden su
Bekledim durdum ben ne zor yolmuş bu
Seyyah oldum sözüm bildim gizlendim içime
Çığlık oldu gözlerim kendimi vurdum
Seyyah oldum şu alemde niceler gördüm
Anladım ki insan kalbine yolcu

Bana aşk lazım
Aşkta ateş ararım
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanın hali bu
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım anla kendime göçerim


Murat Çelik

230

29.09.2006, 09:38

Bir Kar Kristalinin Oluşumu















Allahuekber!!!

231

29.09.2006, 09:46

Allahu ekber ya nuraşığı.

demek hiçbir şey birbirine benzemiyor.nasılki herşeyin proğramları farklıdır.demek ki bunlar birbirlerinden türemiyorlar.demekki bunlar ayrı ayrı yaratan bir zat vardır.

ve o zatta alemlerin Rabbi Allahu Azimüşşan dır.

232

30.09.2006, 12:09

ı’lem Eyyühel-Aziz!

şeytanın ilka etmekte olduğu vesveselerden biri:

“Yahu, şu koyun veya inek, eğer Kadîr ve Alîm-i Ezelî'nin nakşı, mülkü olmuş olsa idi; bu kadar miskin bîçare olmazlardı. Eğer bâtınlarında, içlerinde Alîm, Kadîr, Mürîd bir Sâniin kalemi çalışmış olsaydı, bu kadar cahil, yetim, miskin olmazlardı.”

diyen ve cinnî şeytanlara üstad olan ey şeytan-ı insî! Cenab-ı Hak, her şeye lâyıkını veriyor ve maslahata göre veriyor. Eğer atâsı, in'amı bu kaideden hariç olsa idi, senin eşeğinin kulağı senden ve senin üstadlarından daha akıllı, daha âlim olması lâzımdı. Ve senin parmağın içinde senin şuur ve iktidarından daha çok bir şuur, bir iktidar yaratırdı.

Demek her şeyin bir haddi var. O şey, o had ile mukayyeddir.

Kader, her şeye bir mikdar ve o mikdara göre bir kalıb vermiştir. Feyyaz-ı Mutlak'tan aldığı feyze olan kabiliyeti o kalıba göredir. Malûmdur ki, dâhilden harice süzülen cüz-ü ihtiyarî mizanıyla, ihtiyaç derecesiyle, kabiliyetin müsaadesi ile hâkimiyet-i esmanın nizam ve tekabülüyle feyz alınabilir. Maahaza, şemsin azametini bir kabarcıkta aramak, akıllı olanın işi değildir.

ı’lem Eyyühel-Aziz! ınsan, hikmet ile yapılmış bir masnudur. Ve Sâniin gayet hakîm olduğuna, yaptığı vuzuh-u delalet ile sanki mücessem bir hikmet-i nakkaşedir. Tecessüd etmiş bir ilm-i muhtardır. ıncimad etmiş bir kudret-i basîre olduğu gibi öyle bir fiilin mahsülüdür ki, istidadı irade ettiği şeyi kendisine veriyor. Öyle bir in'am ve ihsanın ke sifidir ki, bütün hacatına vâkıftır. Öyle bir kaderin tersim ettiği bir surettir ki, bünyesine lâzım ve münasib şeyleri bilir. Bu malûmat ile her şeyin mâliki olan Mâlik'inden nasıl tegafül eder; ve bütün cinayetlerini bilen, hacatını gören, vaveylâlarını işiten Semi', Basîr, Alîm, Mucîb olarak üstünde bir Rakib'in bulunmamasını nasıl tevehhüm edebilir?

Ey nefs-i emmare! Ne için kendini hariç tevehhüm ediyorsun? Eğer evamire imtisal dairesinden çıkarsan, ya herkesin ayağını öpercesine müraat ve ihtiram etmeğe mecbur olursun. Veya ehemmiyet vermeyerek “Zalim-i Alelküll” olacaksın. Bu yük ağırdır, taşıyamıyacaksın. En iyisi, ecnebi olan şirki terk ile mülküllahın dairesine gir ki, rahat edesin. Ve illâ, sefineye binip yükünü arkasına alan ebleh adam gibi olacaksın.

ı’lem Eyyühel-Aziz! Bir insanı yaratan Hâlık'ın, âlemi müştemilâtıyla beraber yaratmasında bir bu'd, bir garabet yoktur. Zira bir insanın yaratılışı, içerisinde bulunan eşyanın yaratılmasından ibaret olduğu gibi, âlemin de yaratılışı müştemilâtının yaratılışından ibarettir. Ve keza insan, âleme bir enmuzec ve küçük bir fihristedir. Çünki kavunun hâlıkı, çekirdeğinin hâlıkından başkası olması mümteni'dir.

Risale-i Nur Külliyatından
Mesnevi
ZERRE

233

30.09.2006, 13:58

Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl, Suresi 68-69)

Ve keza semavat sahifesini güneş ve yıldızlarla yazan kudretle, bal arısıyla karıncanın sahifelerini hüceyrat ve zerrat ile yazan kudret bir olduğundan اَاَللّهُ لاَ اِلهَ اِلاَّ هُوَ ile (mes'elenin ilânıyla) Hâlıkın bir olduğuna delalet ve şehadet eder.
Risale-i Nur Külliyatından-Mesnevi-katre


• Bir kudret kelimesi
• Küçücük bir bal makinesidir.











Allahuekber!!!

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

234

30.09.2006, 16:29

---Allah razı olsun... devam inş..
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

236

30.09.2006, 20:37

Ne ilginçtir ki, düşen hiçbir kar tanesinin şekli, daha önce oluşmuş değil. Yaratılmış hiçbir insanın parmak izi de, kendisinden öncekilerde veya sonrakilerde yok. Hatta birbirinin tıpa tıp aynısı, DNA molekül dizilimi bile kopya olan tek yumurta ikizlerinin dahi parmak izleri birbirinden farklı.

Allah demiyor mu Kur'an'da "biz çürüyüp toprağa karıştıktan sonra mı yeniden diriltileceğiz" diyerek istihza edenlere,
"Evet, hem de parmak uçlarınıza kadar."

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

237

30.09.2006, 21:50

aslında Allah'ın yarattığı hiç bir canlı cansız varlık birbiriyle tamamen aynı değil...tabi bu benim iddiam olabilir ama öyle olduğunu düşünüyorum...acaba bütün dünyadaki taşları inceleseler tıpatıp aynı olan taş bulabilecekler mi? Allah her canlı cansız yaratığı farklı yaratarak bir nevi vahdet içindeki ehadiyetini gösteriyor...-en doğrusunu Allah bilir-
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

238

01.10.2006, 09:26

PARMAK IZINDEKI SIR

Herhangi bir suçluyu tesbitte saglam bir usul vardir: Parmak izlerinin alinmasi.

Parmak izleri, yaniltmayan kimlik kartlaridir.
Çünkü hiçbir insanin parmak izi diger insaninkine benzemez.
Dünyadaki insanlar sayisinca farkli parmak izleri vardir.

Bu harika kimlik üzerinde 1875 yilinda Sir Edward Henry ciddi olarak durdu. Bir kisim tecrübelerden sonra parmak izleri polis teskilatinca kullanilmaya baslandi.
Ingiltere, ilk defa resmen 1884te parmak izini delil olarak kullanmayi kabul etti.

Parmak izleri öylesine harika bir yaratilisa sahiptir ki,insan ne kadar yaslanirsa yaslansin, ne degisiyor ne de kayboluyordu.
Hatta üst deri koparilsa yerine çikan deri ayni özelliklere sahip oluyor.
Yanan parmaklar bile tedavI olunca eski özelligini koruyor.


Parmak uçlarinda korunan taklIdi imkansiz iz mucizesi
hakkinda Kuran-i KerIm ne buyuruyor?


Kiyame Suresinin üçüncü ve dördüncü ayetlerinde Allah-ü Teala, mealen buyuruyor ki:

Insan, öldükten sonra kemiklerini bir araya toplayamayacagimizi mi saniyor?
Biz, parmak uçlarina varincaya kadar onu derleyip toplamaya kadiriz.


Kuran-i KerImin isaret ettigi bu inceligi insanlik ancak 1300 sene sonra anlayabildi.
Parmak uçlarinin insanlar sayisinca farkli parmak izlerine isaret ettigini kavrayabildi.

Insanlar agiz, burun, göz, kulak gibi uzuvlarda ne kadar farkli olsalar da birbirlerine benzeyebilirlerdi. Ikiz, üçüz, besiz insanlar vardi. Sasirmak mümkündü.

Ama parmak uçlari insani sasirtmayan kodlara, genetik bir yapiya sahipti.Milyarlarca insanin parmak izlerini birbirinden farkli olarak yaratan Yüce ALLAH, elbette ki onlari yeniden yaratmaya da kadirdir.

Insan vücudunda daha nice sirlar vardir.
Ilim adamlari bu sirlari çözdükçe, Allahin sonsuz kudretini daha iyi anlayacaklardir...


----------------------

81. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratmaya kadir değil midir?
Evet! Elbette kadirdir. O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.

82. Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir.

83. Her şeyin mülkü kendi elinde olan Allah'ın şanı ne kadar yücedir! Siz de O'na döneceksiniz.
(Yasin suresi)

239

01.10.2006, 09:36



Dünyaca ünlü saat firması, bütün mamullerinden değişik olan tek bir adet saat yapmış ve:

"Bu kol saatini taktığınızda, onun dünyada tek ve sadece ait olduğunu bilmeniz, mutluluk kaynağı olacaktır" şeklinde bir reklâm vermişti.

Reklâm yazısının altındaki milyarlık fiyat da bunun herhalde önemli bir farklılık olduğunu gösteriyordu. Acaba sizler de, şu anda sadece size ait olan bir şeyi görmek istemez misiniz?

"Evet" diyorsanız, elinizi kaldırıp parmaklarınıza bakmanız yeterlidir. Çünkü parmak uçlarınızdaki desenlerin bir benzeri, başka hiçbir canlıda mevcut değildir.
Her insanın farklı simâlarda olmasının yanısıra, parmak uçlarındaki desenlerin de birbirine benzememesi, Adem (A. S) zamanından bu yana yaratılan milyarlarca insanın simâsını ve parmak izlerini ilminde muhafaza eden bir Zâtın varlığına delildir.


Çünkü gelmiş ve gelecek olanların farklılık taşıması ancak o şekilde mümkündür.
Bugün sadece Amerika Birleşik Devletleri'nin polis arşivlerinde, 300 milyondan fazla insanın parmak izi mevcuttur.

Bunlardan herhangi birisi, bir başka şahsa ait olan parmak izine katiyen benzememekte ve bu özelliğinden dolayı, güvenlik ve emniyet teşkilâtlarının vazgeçilmez yardımcısı olmaktadır.

Evet, parmak uçlarındaki çizgilerin varlığı ve mahiyeti, ancak 19. yüzyılda keşfedilmiş, yani bu buluşun üzerinden henüz iki asır bile geçmemiştir.
Oysa ki kitabımız Kur'an, bu gerçeği 14 asır önceden haber vermiş ve bu çizgilerdeki inceliği, net bir şekilde gözler önüne sermiştir.


Düşünen ınsanlar ıçin (dökümanlarından)

240

01.10.2006, 09:36

Zaman ilerledikçe Kur'an gençleşiyor sırrı burada herhalde

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir