Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

1

22.12.2009, 16:03

Nurdan Niyazlar






Allah’ım!
"Âlemlere rahmet
olarak gönderdiğin zâta, O'nun bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle."


'Ey merhamet edenlerin en merhametlisi,
rahmetin hürmetine bize ve onun
ümmetine merhamet eyle.'

Âmin.

Duâları ise şu sözlerle sona erer:
Ezelden ebede her türlü hamd ve
övgü, şükür ve minnet,
âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

(Yûnus
Sûresi: 10.)
http://www.risaleinurenstitusu.org/index…Sozler&Page=280
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bîçare S.V.

Profesyonel

  • "Bîçare S.V." bir erkek
  • Konuyu başlatan "Bîçare S.V."

Mesajlar: 712

Konum: İstanbul/ Çamlıca

Meslek: Gazeteci/ Arşiv-Kütüphane

Hobiler: Kitap okuma (Sesli)

  • Özel mesaj gönder

2

24.12.2009, 14:09

Nurdan Niyazlar (Devam)

"Acaba bütün efâzıl-ı
benîâdem’i arkasına alıp, arz üstünde durup, Arş-ı Âzama müteveccihen
el kaldırıp duâ eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman ve
bihakkın Fahr-i Kâinat ne istiyor?

Bak, dinle; saadet-i ebediye istiyor, bekà istiyor, likà istiyor,
Cennet istiyor. Hem, merayâ-i mevcudâtta ahkâmını ve cemâllerini
gösteren bütün esmâ-i kudsiye-i İlâhiye ile beraber istiyor. Hattâ,
eğer rahmet, inâyet, hikmet, adâlet gibi, hesapsız o matlûbun esbâb-ı
mûcibesi olmasa idi, şu zâtın tek duâsı, baharımızın icadı kadar
kudretine hafif gelen şu Cennetin binâsına sebebiyet verecekti.

Evet, nasıl ki onun risâleti şu dâr-ı imtihanın açılmasına
sebebiyet verdi; öyle de, onun ubûdiyeti dahi, öteki dârın açılmasına
sebeptir. Acaba ehl-i akıl ve tahkike
(*)
dediren şu meşhud intizam-ı fâik, şu rahmet içinde kusursuz hüsn-ü
san’at ve misilsiz cemâl-i Rubûbiyet, hiç böyle bir çirkinliği, böyle
bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul eder mi ki, en
cüz’î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip ifâ etsin,
en ehemmiyetli, en lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin,
anlamasın, yapmasın? Hâşâ ve kellâ, yüz bin defa hâşâ; böyle bir cemâl,
böyle bir çirkinliği kabul etmez, çirkin olmaz.

Yâhu, ey hayalî arkadaşım! Şimdilik kâfidir, geri gitmeliyiz.
Yoksa yüz sene şu zamanda, şu cezîrede kalsak, yine o zâtın garâib-i
icraatını ve acâib-i vezâifini, yüzden birisine, tamamen ihâta edip,
temâşâsında doyamayız. Şimdi, gel, üstünde döneceğimiz her asra birer
birer bakacağız. Bak, nasıl her asır, o şems-i hidâyetten aldıkları
feyiz ile çiçek açmışlar; Ebû Hanife, Şâfiî,
Bâyezid-i Bistâmî, Şâh-ı Geylânî, Şâh-ı Nakşibend, İmâm-ı Gazâlî, İmâm-ı Rabbânî gibi milyonlar münevver meyveler veriyor.

Meşhudâtımızın tafsilâtını başka vakte ta’lik edip, o mu’ciznümâ ve
hidâyetedâya bir kısım kati mu’cizâtına işaret eden bir salâvât
getirmeliyiz:"





*****************************




























Rahmân-ı Rahîm olan
Allah’ın, Furkan-ı Hakîmi Arş-ı Azîmden üzerine indirdiği zât olan
Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.) ümmetinin iyilikleri adedince milyon
salât ve milyon selâm olsun.

Risâletini İncil, Tevrat ve Zebûr’un müjdelediği; nübüvvetini
doğduğundan hemen önce ve doğumu ânında meydana gelen hârikulâde
hallerin, cinnî hâtiflerin, insanlardan evliyâ ve kâhinlerin haber
verdiği; işaretiyle ayın ikiye bölündüğü Efendimiz Muhammed’e (a.s.m.)
ümmetinin alıp verdiği nefesler sayısınca milyon salât ve milyon selâm
olsun.

Çağırmasıyla, ağaçların, yanına geldiği, duâsıyla yağmurun süratle
yağdığı, bulutun sıcaktan korumak için başında gölge yaptığı, bir
kilelik yiyeceğinden yüzlerce insanın doyduğu, parmakları arasından
suyun üç defa Kevser gibi aktığı; Allah’ın kertenkeleyi, ceylanı, kuru
hurma direğini, koyun paçasını, deveyi, dağı, taşı ve çakıl taşlarını
onun için konuşturduğu; Mi’racın ve, "Göz ne şaştı, ne de başka bir
şeye baktı" (Necm Sûresi: 17.) âyetinin sahibi Efendimiz ve şefaatçimiz
Muhammed’e, (a.s.m.) ilk indiği andan itibâren Kıyâmete kadar
Kur’ân’ın, her okuyanın okuduğunda hava dalgalarının aynalarında
Allah’ın izni ile temessül eden her kelimesindeki her harfi sayısınca
salât ve selâm olsun. Bu salâvâtların her birisi hürmetine bizi
bağışla, bize merhamet et, ey İlâhımız! âmin.
**********
(*)İmkân dairesi dahilinde, şu andaki durumdan daha güzel yoktur. (İmam-ı Gazalî)
http://www.risaleinurenstitusu.org/index.asp?Section=Kulliyat&Book=Sozler&Page=219
"İyyake nâ'büdü ve İyyake nesteîn."
'Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım dileriz.'
"İnsanlara teşekkür etmeyen, ALLAH'a da şükretmez.!"
'Bırak bîçare feryâdı, Bîçare S.V.

Bu konuyu değerlendir