Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

05.03.2009, 15:32

Ahir Zaman ve Allahın 1 esmasının unutulması

Allahın bir esması da EL SABıT

Allahtır SABıT

Sabit olmak kıpırdamamak Allaha Mahsustur.

Allahın yaratmış olduğu Kainata bakmazmısınız?

Kendi özelliğine hiç benzemeyen bir Kainat yaratmış

SABıT birşey var mı Kainatta?

Gezegen boyutunda herşey dönüp duruyor

Kıpırdıyor hep Kainatın kendisi bile ışık hızında genişliyor

O bile sabit değil

Quantum düzeyine gelecek olursak.

Allahın Atom kullarının nekadar Allahı zikrettiklerini fark edersiniz

atomlar Allah korkusuna hep titrerler

Parçacıklar oradan oraya hareket ederler.

RABBıN özelliklerinden biride:

" Yarattıklarından hiçbirine benzememek"

Kainatta herşey kıpırdar

Allah samedtir. o Hiç kıpırdamaz!

benzeri yoktur.

Misal;

Birtane sabit duran kul var mı kainatta?

Eğer sabit duran birşey varsa Allahın ortağı da vardır demektir.

YOK

YOK

YOK

Allahımız sen ne yücesin.

Ahir Zamanda Allahın unutulan ismidir SABıT

2

06.03.2009, 13:02

Re: Ahir Zaman ve Allahın 1 esmasının unutulması

bu yazıyı Çok iyi Çok dikattli okuyun!!!!

1 esma unutulduğu için Reyhan kapısı kapanmıştı.

şimdi tekrar açıldı.

" Allahtan başka kim var Sabit söz söyleyen?"

Allahtır sabit.

Sabit olabilmek Allaha mahsus.

Bizim bedenimizdeki atomlar tahi titererler.

Qantum mekaniğini iyi okuyun.!!!

Peki hangi esma yanlış

El SABıT ile 100 etti ?

Napacaz biz ?

Zamanla derim

Eskinin Evliyaları diyor ya:

" Mümin in kıpırdaması bile Zikirdir."

Niyesini söylemeye geldim. EL SABıT niyesi bu işte...

3

15.03.2009, 11:00

Re: Ahir Zaman ve Allahın 1 esmasının unutulması

Alıntı sahibi ""Kaim""



Ahir Zamanda Allahın unutulan ismidir SABıT

El SABıT ile 100 etti ?


Sabit ALLAH'a ait tespit güzel fakat yanlışınız var, hadisler var Esma-ül Hüsna'nın 99 tane olduğunun ve bununda sebepleri vardır. Bununla beraber 100 ediyor deyip nokta koymak yanlış olur bence, ki ;

Vll. Esma ül Hüsna ile ilgili Hadisi şerifler
a. Genel olarak : Esmaül Hüsna Hayyül Gayyüm u Vacibul Vücut
olan Yüce Allah’ın isimleri olup, en güzel isimler anlamına geldiğini yukarıdan beri görmüş bulunmaktayız. Esmaül hüsna’nın layıki veçhile değerini ancak iki cihan güneşi , şefaat uzması, habibi Muhammed Mustafa bilmektedir.Esmaül hüsna sevgili peygamberimiz Ahmedi Mahmut ile El Vesile Cennetinde komşu olanların lisanıdır. Esmaül Hüsna ile ilgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (ASM)’nın nurlu sözleri olan paha biçilmez Hadisi şerifleri olduğunu görmekteyiz. Bunu birazdan ele almak mecburiyeti hası olacaktır.
b. Özel olarak : Allah’u Ekber’e ait olan Esma’ül Hüsna ilmi ile ilgili
olarak iki cihan güneşi , şefaat uzması,sebebi dünya olan,Yüce Allah’ın Habibullah’ı Resul’u Kibriya’nın bir çok Hadisi şeriflerinin mevcut olduğunu görmek mevcutluk faslında görülmektedir..Bu Hadisi şerifle şunlardan ibarettir.
1. ‘’Allah’ın 100 den 1 eksik(99) ismi vardır;onları kim ezberlerse cennete
gider.’’ Bu hadisi şerif Allah’u Ekber’e ait olan Esma’ül Hüsna’nın 99 adet olduğunu ve tek sayı ile sınırlandığını açık ve sarih olarak izah etmektedir.
2. ’’ Allah tektir,teki sever.’’ Bu hadisi şerifde Hannan ı Mennan’a ait
olan Esma’ül Hüsna’nın tek sayı ile sınırlandığına bir karinedir.

4

27.03.2009, 20:29

Zât-ı Akdes-i ılâhînin şeriki, nazîri, zıddı, niddi olmadığı gibi, لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ-2- sırrıyla, sûreti, misli, misâli, şebîhi dahi olamaz. Fakat, وَلَهُ الْمَثَلُ اْلاَعْلٰى فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَهُوَ اْلعَزِيزُ الْحَكِيمُ-3sırrıyla, mesel ve temsil ile şuûnâtına ve sıfât ve esmâsına bakılır. Demek, mesel ve temsil, şuûnât nokta-i nazarında vardır.

şu mezkûr hadîs-i şerîfin çok makâsıdından birisi şudur ki:

ınsan, ism-i Rahmânı tamamıyla gösterir bir sûrettedir. Evet, sâbıkan beyân ettiğimiz gibi, kâinatın sîmâsında bin bir ismin şuâlarından tezâhür eden ism-i Rahmân göründüğü gibi ve zemin yüzünün sîmâsında rubûbiyet-i mutlaka-i ılâhiyenin hadsiz cilveleriyle tezâhür eden ism-i Rahmân gösterildiği gibi, insanın sûret-i câmiasında, küçük bir mikyasta, zeminin sîmâsı ve kâinatın sîmâsı gibi yine o ism-i Rahmânın cilve-i etemmini gösterir demektir.14.Lema 2. makamı





Bu meseleye başka bir forumda daha tevafuken aynı cümlelerle kurulmuş bir biçimde isabet ettiğimden ve meselenin hasssiyetine binaen tekzibi gerektiğini düşündüğümden yazmak ihtiyacı duydum.Alim olan Allah (c.c.)dan yardım ve inayetini ve tevfikini niyaz ederek meseleye izah getirmeye çalışmak istiyorum.Kaim kardeşim ayetteki ifadede görüldüğü gibi üzere üstadında kati izahıyla Zatı ılahinin şeriki ,sureti ,aynı olmadığı gibi zıddı da yoktur ,hele hele ruhsata tabi olan yukardaki ayetteki, bahsindeki temsili bakış sırrındaki cümlede ayrıca manidardır yani temsil ile bakılacak hudut ve sınır kesin bir çizgide belirtilmişdir.Yani 1-Esma-i ılahiyedir, 2-Sıfatı ılahiyedir,3-şuunatı ılahiyesidir,yoksa Zatı Akdesi ılahinin Zatı Mahiyeti ılahisi değildir.Zatı Akdesi ılahinin namus vardır desen ve ona isbat ile temsile girsen bu şuunatı ılahiyesinin meselesidir ,Allah işitir desen buna misal getirsen bu Zatı ılahiyesinin sıfatlarındandır,Allah(c.c.)Rahmet sahibidir desen misal versen bu Zatı ılahi Akdesin Esma-i ılahsindendir,bunlarda belki bu makamında ölçüler içinde soruları olabilir,o sınırın hudutlarında olmak kaydıyla bizzatihi Vucudu varmıdır? diye sorulabilir. Daha ilerisi Zatı Akdesinde Ruhu varmıdır? denilebilir; ama eğer cevap müsbet olsa o Ruh şöyledir ,O Vucud şu şekildir denmez denemez ,dense gördünmü kardeşim diye adama sorarlar, Fena Fillahın ve Beka Billahın en yüksek noktalarında seyir eden Müşahadetullah ehlide dahil ve o Serverlerin Seri ,şahı, Hatemül Enbiya ,Server-i Kainat Muhammed Ahmed Mustafa Asm. dahi o konuda tek bir ayrıntıya girmemiştir;çünkü Zatı Akadesi ılahinin, Zatı Mahiyetinin, yani Allahlık hakikatı olan Lahuti Zatı hakikatının, hiç bir mahlukça anlaşılması ve tarifi mümkün değildir.Ancak Zatı mahiyetinin varlığının sınırlarında ve mahiyeti nasıldır diye sorulmamak ve düşünülmemek kaydı ile Ruh, Vucud örneğinde ki gibi varmıdır, yokmudur diye sorulabilir ..Zatı Akdesi ılahi (c.c.)Kayyumdur,Mukimdir,Kadimdir,Kaimdir ,Ferddir;zaten ısmi Kayum ve ismi Mukim dediğnizde, anladığınızı vehmedip anlatmaya çalıştığınız, mananında fevkınde bir genişlikle o sapağlam duruş ve var oluşu gerçek olması gereken manası ve hakikatinde olarak ifade ederler.

MUKÎM [mukim] : ıkamet eden. Ayakta duran. * Okuyan. * Bir memlekette devamlı duran. * Fık: Vatanında veya vatanı sayılan bir yerde onbeş günden fazla kalan kimse. (18 saatlik uzağa gidene "Misâfir" denir.) * Esmâ-i ılâhiyyeden olup "Her şeyi ayakta tutan, devam ettiren ve kayyumiyet sırrıyla bir an bile hiç bir şeyden alâkasız olmayan" meâlindedir.

KAYYÛM [kayyum] : Varlığı ve diriliği her an için olup, gökleri, yerleri her an için tutan, dâimî herşeye her hususta iktidarı olan Allah.

Eğer bir kıyas da yapılarak fikir beyanında bulunulacaksada bu şuunatı ılahiyenin ötesindeki sınırlara varmadan olan temsillerle vede kendi aklımızdan ve kendi hadis ve ayetleri yorumlamamızdan ötede bir çok büyüklerin mütaalaalarının ortak noktalarından oluşan, uzun mütaalalardan sonra, şerri usul ve kaideler içindeki ilmi ve mantıki yorumların yapılması şartı kaidesiyle yapılmalıdır.Aksi taktirde haddimizi aşan durumlara ve büyük hatalara düşme tehlikesi ile karşı karşıya gelebiliriz Allah muhafaza Akaidi ımaniyenin sarsılması ve imanı kaybetme tehlikesi bile hafizanAllah mümkün olabilir.Bakınız Bediüzzaman hazrelerinin ayetten çıkardığı hüküm çok açık ve katidir, o öyle bir Allah dır ki; o nun zıddı dahi yoktur denmiş o zaman biz nasıl deriz, kainatta herşey hareket halinde o yüzdende ben böyle akıl eyledim ki o sabittir, hareket etmez, o zaman nasıl diyeceğiz, kainatta görününen görünmeyen mahlukatın görmesi, işititmesi, kelam sıfatı mevcuttur ,şimdi kardeşim senin aklınla yola çıksak mahlukda bunlar var, Zatı Akdesde olamazmı diyeceğiz haşa ve kella...Hem sonra bahsini ettiğiniz sabitlik, Zatı Mahiyet ve Esması ile sonsuz, sınırı ,hudutu başlangıcı sonu olmayan Ezeli, Ebedi bir Zata nasıl yakıştırılabilir.O nun hiç bir anki tecelli ,şe'n ve şuunatı bir önceki aşiredeki tecelli ve şe'nine benzemez iken ,nasıl olurda bu Zatı ılahisini, Mukim ısmi hakikatı ve Kayyumiyeti hakikatı dışındaki dar ve sınırlı bir ifadeyi içeren sabitlikle, hemde Zatı ılahiyesi Mahiyetine bir misal getirerek yaptığınız, bir izah ile adlandırabilirsiniz.Lütfen bu tür yorumlardan öte biz bizden önceki büyüklerin büyük evliyanın, asfiyanın ne dediğini onların keşiflerini çok iyi anlamaya çalışalım, muhakkakki bu tür sırları eğer gerekli dikkati sarf edersek, onların bir köşe paragrafında bir yerlerde zaten inşaallah bulabiliriz.Soruyor ve diyorsunuzki,kainatta sabit olan bir şey varmı? tabi bu sorunuz dahi esma-i ılahinin tecelisinin hakikatında kıstas değildir ve asla ve kat'a olamaz; çünkü eşya ve mahlukat hayat sahibidir Allah (c.c.) da Hayy ısmi sahibidir ,ve yine mahlukatın içinde rahmet duygusu vardır ,Allah dahi Rahmandır hakeza bu misaller onlar yüzler çoğaltılabilir .Bizlerden öncede muhakkakki, bizim düşündüğümüzü düşünenler ve soranlar olmuşdur ,keşfedileni yeniden kendimizce keşfetmeye çalışmanın ne kadar anlamı olabilir,bu ne kadar doğru ve sağlıklı bir harekettir, bunu bir daha düşünmemizde fayda olduğunu düşünüyorum; yoksa her ne kadar sapkında olsa, ahiret odaklı ve faizin haram kabul edildiği katolik hristiyanlığını tahrib amaçlı olarak converso yahudilerin ortaya çıkardığı sınırsız, kuralsız , futursuz protestanlardan ne farkımız kalır, belki kimilerine göre onlar, onların içerisinde zaman içinde farklı şekillerede varmış ve bazı noktalarda müsbeti yakalayabilmişde olabilirler, bu ayrı bir münazara konusudur; fakat bugünkü zihniyetin ılahiyat fakültelerinde,üniversitelerde akademik ehilyetli kişilerle sistemli olarak yapmaya çalıştığı bir tehlike olan ıslam protestanlığı hareketi Allah muhafaza bize ve dinimizden başkasına bir zarar vermez, bunlardan ve enemizin ve nefsi emmaremizin bu hadiselerle karışmasından Allaha şiddetle iltica edip sığınmalıyız. ınşaallah Risalei Nurlarımızı ,Cevşenimzi ve büyüklerin evradlarını açalım önümüze ve iyice özümleyerek, 1001 Esma-i ılahi hangileriymiş diyerek, Esmanın manalarınıda öğrenmeye çalışarak, elimizdeki bu büyük hazineleri keşifle işe başlayalım inşaallah. Bu meselelere çok dikkat etmek gerekir hakkında konuştuğumuz alel ade bir zat veya mahluk değildir ki, ya tutarsa diye kendi aklından delilsiz ,senetsiz, mesnedsiz ,haddimiz değildirki yorum yapabilelim, umarım anlaşılabilmişdir; fakat bir kardeşiniz olarak bu konuda düsturları ortaya koyarak sizi uyarmak, hem hılletin hem uhuvvetin bir zorunluluğu olduğunu düşünerekten açıklamak istedim.Saygılarımı sunar bahsi dikkatle okumanızı bir kardeşiniz olarak tavsiye ederim.



Elbette فِيهَآ اَبَدًاadalet-i ılâhî ile veçh-i muvafakati bundan anlaşılıyor.
Birbirinden gayet uzak iki adedin sırr-ı münasebeti şudur ki:
Katl ve küfür, tahrip ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal, zâhirî âdete göre, on beş sene maktulün hayatını selb eder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, bin bir esmâ-i ılâhîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemâlâtını inkâr ve hadsiz delâil-i vahdâniyeti tekzip ve şehadetlerini reddetmek olduğundan, kâfiri, bin seneden ziyade esfel-i sâfilîne atar, خَالِدِينَ'de hapseder. 28.Lema



NDemir Kardeşim sanırım 28. lemanın kendisi 99 Esma-i ılahiyedeki ısrarcılığınızdaki inadın kırılmasında yardımcı olur.99 Esma-i ılahi bize Kuran da ve Hadislerde bildirilenlerdir, bu sayısının sadece o kadar anlamında olduğunu ifade etmez.Herşeyi Zatı, ılmi Kadim, Ezeli ,Ebedi olan bir Zatın tüm ilmi sizce Kuranı Hakimdeki kadarmıdır?Bütün ilmi ve kudreti Kainat nispetindemidir? ben bu soruları size sormamdaki asıl maksat Allahın ısimlerinin binbirden öte Zatı ve ılmi gibi sonsuz oluşuna işaret etmek içindir ,tüm mahlukatın ,Kainatın eşyanın ve onların içinde en cami bir şekilde tüm 1001 esmaya muhatab olabilen yaratılmışın, Kitabı mübin de mülk alemindeki kapasitedir bu isimlerin adedi, ancak bu kadar muhatap olunabilinmektedir.Koskoca kainatın kendisi bile, insanın haricinde tüm esmaya mazhar olamamamaktadır , buna en güzel örnek Baki isminin koca kainatta tek insan üzerinde tecelli etmesidir bütün bu yer yüzü yıldızlar ve gezegenler kıyametle birlikte fena olurken insan Baki isminin mazhariyetiyle, haşire ve cennette bekaya ve Rüyetullaha sonsuza kadar sonsuz Esma-i ılahi ile muhatap ve mazhar olacaktır,ınşaallah.

Allahın selamı Rahmeti ve Bereketi müminlerin üzerine olsun.



"Ey beniâdem! Sizin pederinize, melâikelere karşı hilâfet dâvâsında rüçhâniyetine hüccet olarak, bütün esmâyı tâlim ettiğimden, siz dahi mâdem onun evlâdı ve vâris-i istidadısınız; bütün esmâyı taallüm edip, mertebe-i emânet-i kübrâda bütün mahlûkata karşı rüçhâniyetinize liyâkatinizı göstermek gerektir. Zîrâ kâinat içinde, bütün mahlûkat üstünde en yüksek makamâta gitmek ve zemin gibi büyük mahlûkatlar size musahhar olmak gibi mertebe-i âliyeye size yol açıktır. Haydi, ileri atılınız ve birer ismime yapışınız, çıkınız.

"Fakat sizin pederiniz, bir defa şeytana aldandı, Cennet gibi bir makamdan rûy-i zemine muvakkaten sukut etti. Sakın siz de terakkiyâtınızda şeytana uyup hikmet-i ılâhiyenin semâvâtından, tabiat dalâletine sukûta vâsıta yapmayınız. Vakit bevakit başınızı kaldırıp, Esmâ-i Hüsnâma dikkat ederek, o semâvâta urûc etmek için fünûnunuzu ve terakkiyâtınızı merdiven yapınız. Tâ fünûn ve kemâlâtınızın menbaları ve hakikatleri olan esmâ-i Rabbâniyeme çıkasınız ve o esmânın dürbünüyle, kalbinizle Rabbinize bakasınız. 20. Söz

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir