Kişisel gelişim diyince akla iki şey geliyor, birisi kişinin yaptığı mesleğinde ve kişisel (hafıza vs. gibi) becerilerinde ilerlemesi, diğeri ise hayatını ve itikadını düzene koyması ve o prensiplere göre yaşaması. Siz hangisini anlıyorsunuz? Mesele Kur'an'dan başka yerde nur aramak ise, onun bulacağı nar olur, eğer Kur'an'ın tebliği açık ve seçik şekilde ona ulaşmış ise.
Benim aklıma ikisi de geliyor kardeş. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecek gibi ahiret için çalışmak geliyor. Hem maddi, hem de manevi kemalat sahibi olmak geliyo. Öncelik elbette maneviyatın ama maddiyat önemsiz demek saçma geliyor bana.
Kuran dışında Nur arayan falan yok. Peygamberimiz (a.s.m) ilim müminin yitik malıdır, nerde bulsa almalıdır demiyor mu? Eğer hafızam kuvvetlenecekse, insanlara davamı daha iyi anlatabilecek, daha başarılı diyaloglar kuracaksam, günlük hayatımda zamanımı daha iyi planlayıp değerlendirmeme yardımcı olacaksa neden kişisel gelişime sırtımı döneyim ki?
Üstad lise talebelerine, ilimlerin dediğine bakın demiyor mu? ıslam her yönüyle batıdan doğuyor malesef. ınsanlık, bilim, medeniyet batıda revaç bulmaya başlamış, biz de ise sükuta doğru gidiyor. Batı medeniyeti iki yüzlü madalyon. Ben Üstad'ın da ifade ettiği ikinci batıdan (Avrupa'dan) bahsediyorum. Osmanlıya hamile olan batıdan yani.
Başörtüsü gibi inancımızla ilgili olan bir meselede bile Avrupa'dan Amerika'dan medet beklemiyor muyuz? AıHM ye gidip, uğradığımız insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak ülkemizi şikayet etmiyor muyuz? En faşist Fransa'da bile başörtülüler okuyup çalışabilirken ülkemizin durumu ortada değil mi? Bizim insanımız camiden ayakkabı çalarken, şortlu turistlerin saygı duyarak etek giydiklerine hiç şahit olmadınız mı?
Kabul edin ya da etmeyin. Size kalmış. Batının bir yüzü ortağçağdaki insanlık dışı cahiliyye vahşetini yaşatırken, diğer yüzü insanlık değerlerini yaşatıyor. Akıllı kişi içinden işine yarayanları çekip alır. Mesela Anthony Robbins'in Sınırsız Güç isimli kitabında bile kendime çıkardığım güzel dersler var.
Ben demiyorum ki olduğu gibi alalım. Ben diyorum ki aklımızı kullanıp işimize yarayanları alalım. Kuran , sünnet, Risale-i Nur.. Hangisi kişilikli ve nitelikli insan tipine karşı?
Bakın ıslam dünyasına. Çalışmayı şiar edinen ümmet, hayvan gibi yiyip içip yatmaya ve boğuşmaya başlamış. Başka bişey yaptıkları yok. Fakirlik boğaz boyu. Hırsızlık, yolsuzluk, işini hile ile yapmak, emeğin kadrini kıymetini bilmemek almış başını gitmiş. Bir avuç Yahudi'ye ses çıkaramaz hale düşmüşüz. Bir kısım saflar da oyuna gelip silaha sarılmışlar.
Ya Nebi şu halimize bak. Müslümanların haline bak Ya Resulullah! ıslam'la terör bir arada anılır olmuş. Duyarsız insanlar haline gelmişiz. Nefislerimiz enelerimize dönmüş.
Üstadım, "Ümitvar olunuz! şu istikbal inkılabı içerisinde en yüksek gür sada ıslam'ın sadası olacaktır!" demişsin. Ya Akif! Hak'kın bize vaad ettiği günlerin müjdesini verdiğinden beri bir asır geçti. Hala Müslüman, kendi özyurdunda garib.
Kemalata medar olacak herşeyi (maneviyata zarar gelmemek şartiyla) mübah görüyorum. Kuran ve Sünnette buna mani hiç bir şey yok! Kimin bulduğu, amacının ne olduğu umrumda değil. Bildiğim tek şey var ki;
ıslam'ı en güzel şekilde öğrenmem, yaşamam ve hem madden hem de manen ıslam'a elimden gelenin en iyi şekliyle hizmet edip cihad vazifemi yerine getirmem üzerime farzdır! Bundan başka tüm sözler boştur.
Selam ve dua ile...