Giriş yapmadınız.

1

14.11.2006, 22:22

İnatçı çocuklar



Anne babaların çocukları hakkında en yakındığı konulardan biri olan inatçılık, duygusal gelişimin bir sonucudur. Diğer problemler gibi aile tutumlarından kaynaklanabilmektedir ve bilinçli davranmayı gerektirir.

Aileler çocuğun haklı istek ve ihtiyaçlarına duyarsız kalırken, huysuzlandığında onu başından savmak için yerli yersiz beklentilerini karşılayarak inatçı olmasına davetiye çıkarırlar. Oysa ki, çocuk belli kurallar koyularak serbest bırakılmalıdır. Onun, hayatı zaman zaman tek başına keşfetmesi için imkânlar tanınmalıdır. Zira, gerekli serbestliği elde edemeyen çocuk, içinde biriktirdiği engellenmişlik duygusunu olumsuz davranışlara çevirerek anne babadan öç alma yoluna gidebilir.

Her tür menfi davranışta olduğu gibi bu konuda da çocukları etiketlendirmemek gerekir. Başkalarının yanında âdeta o yokmuşçasına, “Bu çocuk çok inatçı” şeklinde konuşursanız, çocuk da bu etiket üzerine hareket edip, inatçı davranışlarıyla gurur duymaya başlar. Olumsuz davranışlarla ilgi çekmeye alışan çocuk, zamanla bu davranışı yaşam tarzı şekline getirir ve inatçılık kişiliğinin bir parçası olur.

Ne yapabilirsiniz?
ınat ettiği noktalarda ona seçenek sunarak durumu yumuşatma yoluna gidebilirsiniz. “Yıkanırken şampuanını mı, yoksa güzel kokan sabununu mu kullanmak istersin? Uyurken yanında beyaz ayınla mı, bebeğinle mi birlikte olmak istersin?” gibi sizi çıkmaza sokan durumlarda basit çözümler üretebilirsiniz. Çocuğu inatçılık davranışına iten sebeplerden biri çoğu zaman anne-babanın da onunla birlikte aynı dili kullanarak inatlaşmasıdır. ınatlaşmakla hiçbir sonuç elde edemezsiniz. Bunun yerine soğukkanlı davranarak sakin bir şekilde çocukla muhatap olmanız doğru olacaktır. Çocuğun inat ettiği konu gerçekten zararınaysa, onu masal ya da hikâyecikler anlatarak ikna etmeniz doğru olacaktır. Ya da çocuğun keyifli bir anını kollayarak kolayca istediğinize ulaşabilirsiniz. Yeter ki onun bu davranışını değiştirmek için azmedin!

ınat konusunda evde fikir birliği de çok önemlidir. Özellikle sizin istemediğiniz bir davranışa ebeveynden herhangi biri ya da büyükler prim veriyorsa, işiniz bayağı zorlaşacak demektir. Çünkü çocuklar açık kalan kapılardan geçmeyi çok iyi bilirler. Bu yüzden herkesin fikir birliği yapması gerekir.
Eğer anne ve baba bu inatçı davranışlardan dolayı çok bunalmışsa çevreyi, konuyu, ortamı değiştirerek geçici de olsa bir çözüme ulaşabilirler. Çocuğu hırpalamak ve yıpratmak çok daha kötü sonuçlar doğurabilir ve çocuğunuzu âsi konumuna getirebilir.
Çocuğun enerjisini boşaltacağı ortamlar sağlamak da inatlaşma hallerini azaltabilir. Özellikle yuva ortamlarında çocuk sakinleşir ve kurallara uymak gerektiğini kavrayarak inatçılıktan vazgeçer. Bu aile için de iyi bir fırsattır. Çocuğunuzu bu kısıtlı saatlerde nitelikli beraberliklerle, eğlenceli paylaşımlarla mutlu etmek istemez misiniz?

Bir yaşındayken…
Çocuk kendini güçlü hissetmek için bir şeylere ulaşırken, diğer birçok şeyden kendini geri görüyorsa inatçılığı burada daha da belirginleşir. Bu dönemlerden biri yürümeye başladığı 1 yaş civarıdır. Bu dönemde sizin kurallar konusundaki kararlılığınızı test etmeye çalışır. Siz kararlı davrandıkça o da durumu kabullenir ve sınırları fazla zorlamaz. Yine de keşfetmek için sonsuz merakı olan ve yürümeye başlamış çocuğunuzun her teşebbüsünü inat olarak algılamanız ne derece doğrudur bunu düşünmeye değer değil midir sizce?

Üç yaşındayken…
Annelerin en çok zorlandıkları dönem ise iki buçuk yaş civarıdır. Bu dönemde fizyolojik bakımdan hızlı bir gelişim gösteren çocuklara, anne babanın yapacağı en iyi şey çocuğun yaptıkları karşısında bir sene kadar sabrı ve sükûneti elden bırakmamaktır. Zira bu dönem geçicidir ve çocuğun kişiliği açısından kritik bir dönemdir.

Dört yaş civarında dikkatini toplayamayan, yaptığı işi yarım bırakan çocuklarla karşı karşıya kalırız. Bu dönemde inatçılık varsa da “serkeşlik çağı” olarak adlandırdığımız dönem kadar aileyi yormaz.
Çocuğun yeni bir çevreye girip, arkadaşlar edinmesiyle inatçılık hali atlatılır. Bu dönem, tahmin edeceğiniz üzere okulla ilk tanışmasına rastlar.

Ergenlikte inatçılık!
Bundan sonraki özel dönem ise ergenlik çağıdır. Çocuğunuzun özerkliğini hissetmesi gereken bir çağ olduğundan inatçılıklarıyla sabrınızın sınırlarını zorladığına şahit olabilirsiniz. ınatlaşma sürecini tetikleyen şey, çocukların bağımsız birer birey olduklarının farkına varmaya başlamaları ve dış dünyayı keşfetme meraklarıdır. Bu yüzden girdikleri her yeni ortam sonrası, sizi deneme çalışmalarına devam edebilirler. Bir üst sınıfa geçtiklerinde, yeni bir kursa katıldıklarında… Hazırlıklı olun!

Anne, babalar dikkat!
Çocuğa her istediğini kabul ettirmeye çalışıp, aşırı titizliğe zorlamak, onunla inatlaşmak, konuşma bozukluklarından tutun evden kaçmaya kadar birçok davranış problemlerine neden olabilir. ıstediği imkânsız bir şeyse ona bunu yapmasını çok arzu ettiğinizi, ama koşulların buna izin vermediğini anlatabilir ve duygularını paylaşabilirsiniz. Çocuğa bağırmak yerine, onun çocuk olduğunu kabul ederek duygularını anlamaya çalışmak her zaman işe yarar.

ınatçılık dönemlerinde çocukların bu şekilde davranması sağlıklıdır. Önemli olan zıtlaşmadan kaçınıp uzlaşmaya geçilmesidir. Bir kez “Hayır” dediğiniz şeye, zorlanınca “Evet” deme yanlışına düşmeyin.
Çocuklarınızın birey olduğunu unutarak inatçılık yaptıklarını düşünüp, onları cezalandırmak ya da inatlarından vazgeçirmeye çalışmak da inatçılık değil midir? Doğru olan, sorunun kaynağına inip, onların da birey olduğunu kabul edip o yönde hareket etmek değil de nedir?

Unutmayın ki, unutulan olmayın! Sizler nasıl bireyseniz, çocuklarınız da bireydir. Acaba inatçılık, ayak diretme tamamen olumsuz bir davranış mı, yoksa çocuğun kendini ispatı mı ne dersiniz?

Çocuklarınızın ilk yaşlarındaki tepkilerini isyankârlık, inatçılık olarak yorumlayıp baskı kurduğunuzda ergenlik döneminde, kaynayan o volkanın patladığına şahit olabilirsiniz. Olumlu kişilik özellikleri olan ve kendini ifade eden çocuklar yetiştirmek istiyorsanız onun şahsiyetine, fikirlerine değer verdiğinizi hissettirin. ınatçılığın ilk başladığı anlarda tepkilerinizi kontrol edip, doğru yerde ve ölçülü kullanmayı başarabilirseniz birçok problemi daha başlamadan çözmüş olursunuz.

Bizim Aile Dergisi Kasım 2006 sayısından...
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

14.11.2006, 22:56

maşallah...güzel bir yazıydı ALLAH razı olsun ...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

15.11.2006, 09:27

Allah razı olsun bilgilendik :)

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

4

15.01.2007, 19:56

inatçı olan çocuk karekterini oturtmada sağlam adımlat atıyor demektir.
ilerde istedikleri uğruna gerktiği kadar savaşmasını bilecektir bu da onu başarılara daha da yaklaştıracaktır.
bütün inatçı çocukları severim.
hepsi bana benzer :lol:

5

16.01.2007, 19:03

yapma dedigin halde dizinin en heyecanli yerinde gidipte tv kapatan kardesine ne yapmak lazim acaba?? bayagi bir inatta. Onun yüzünden tv bakmiyoz. Gerci iyide oluyor :D :)

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

6

16.01.2007, 19:13

vardır bir amacı
çocuklar amaçsız hareket etmez

7

16.01.2007, 19:16

thequeen kardeşimiz, inatçı kelimeni azimli manasında kullanıyor. Hakkını söküp alan anlamında kullandığı için bence isabetli sayılabilir.

Seher kardeşimizde inatçının diğer manası olan dik başlı, haksız olduğu halde direnen manasında kullandığı için haklı.

Nasrettin Hocanın neden herkeze haklı dediği ortaya çıktı :wink:
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

9

16.01.2007, 19:37

azim~inat~dik başlı
birbiriyle ilişkilidir bence

10

16.01.2007, 19:43

Yo yanlış anlama senin mantığın doğru. Ama günlük dilde inatçı; tutuğunu koparan, istediğine azmi ile ulaşan anlamında kullanıldığı gibi. Seher kardeşin dediği gibi, haksız olduğu halde davasını gütmeye çalışan yani dik başlı anlamında da kullanılıyor.
Bu yüzden ikiniziki de doğru geldi.
Narettin Hoca meselesi ise latifedir. Başkaca bir hedef yok
Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

theQueen

Profesyonel

Mesajlar: 676

Konum: istanbul

Meslek: öğrenci

  • Özel mesaj gönder

11

16.01.2007, 23:22

ceka
yanlış anlamadım
kızmadım ki ben
sanki kızdım gibi anlamışşın
yanlış mı anladım :lol:

12

04.02.2007, 18:08

Kıskanç çocuklar saldırganlaşıyor



Küçük çocuklarda yeni doğan kardeşi kıskanmanın, kimi zaman hayatı etkileyecek ve davranış bozukluğuna sebep olacak derecede yoğun yaşanabilen bir duygu olabildiği belirtildi. Uzmanlar, konunun profesyonel bir yardım gerektirdiği uyarısında bulunuyor.

Özel Hayat Hastahanesi Psikoloğu Filiz Yakmaz, kardeş kıskançlığının, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bir bileşiminden oluşmakta olduğunu belirtti. Yakmaz, “Çocuk o güne kadar evde kendisi ilgi ve sevgi odağıyken birden ikinci plana itilmiş gibidir. Kâbus gördüklerini, çişlerinin geldiğini bahane ederek ilgiyi kendi üzerlerine çekmeye çalışırlar. Altını ıslatma, parmak emme gibi davranışlarla önceki gelişim evresine (bebeksi davranışlara) gerileme görülebilir” dedi.


Olumlu cümlelerle ilişkilerini güçlendirin

Hem gün içinde, hem de geceleri aşırı sinirli ruh haline sahip olan çocuğun, kendine ya da eşyalara yönelik saldırgan davranışlarda bulunabileceği konusunda aileleri uyaran Yakmaz, “Kardeşler arasında kıskançlık hissettiğinizde onları birbirinden uzaklaştıracak değil, yakınlaştıracak ortamlar oluşturun. ıki ya da daha çok çocuğun aynı ortamı paylaşması kaçınılmaz olarak çatışma oluşturur. Kardeş kavgasına sebep olan zaman ve ilgi konusu ortadan kaldırılamayacağına göre çocuklara kavga etmeyin demek çok etkili değildir. Bunun yerine çocuklar iyi geçinme konusunda yüreklendirilmelidir. ‘Ne kadar iyi anlaşıyorsunuz’ gibi cümleler çocuğu yüreklendirir ve sizin övgünüzün hakkını vermeye yönlendirir. Ayrıca çocuğun daha çok küçükken paylaşmayı öğrenmeye başlaması kardeşi olduğunda çok fazla bocalamasını engelleyecek, paylaşamamaktan doğan çatışmaları azaltacaktır” diye konuştu.


Kıskançlığın ardında anne-baba sevgisini kaybetme korkusu var

Yakmaz, kıskançlık duygusunu barındıran çocuklarda evden ayrılmayı reddetmeyle birlikte (meselâ, okula gitmek istememe) baş ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler, huzursuzluk, isteksizlik ve diğer stres belirtileri sık sık gözlenebileceğini vurguladı. Ailelerin yeni bir çocuk sahibi olurken çocukların psikolojilerini de göz önünde bulundurmaları gerektiğinin altını çizen Yakmaz, “Yeni bir kardeşin doğumu çocukta ilgi ve koruyuculuk, sıkıntı ve kıskançlık gibi çelişkili duygular yaşanmasına sebep olur. Bazı çocuklar kıskançlık duygularını açıkça ortaya koyarak kardeşine vurma, onun oyuncağını kırma, ‘ondan nefret ediyorum’ deme gibi davranışlar gösterirken, bazıları da bu duygularını bastırır ve aşırı sevgi gösterir. Bu davranışın altında çoğu zaman ana-babanın sevgisini kaybetme, tepki görme korkusu yatar” dedi.

Yakmaz, çocukların anne babaya sık sık onu sevip sevmediklerini sorma ve sevgilerinden bir türlü emin olamama duygusunu da yaşadıklarını belirterek şunları kaydetti: “Eğer çabalarınız bir sonuç vermiyorsa ya da çocuğunuzun yaşadığı kıskançlık duygusuyla baş edemediğinizi düşünüyorsanız zaman kaybetmeden bir uzmana başvurun.”

Yeni Asya / BURSA
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir