Giriş yapmadınız.

1

30.10.2006, 08:22

Nurlarda Çocuk Terbiyesi

Çocukla konuşmak

Evet, yüksek bir insan, bir çocukla konuştuğu zaman çocukların şivesiyle konuşursa, çocuğun zihnini okşamış olur. Çocuğun fehmi, onun çat pat söylediği sözlerle ünsiyet peyda eder; söylediklerini dinler ve anlar. Aksi halde, o insanla o çocuk arasında bir malumat alışverişi olamaz.

ışârâtü’l-ıcâz, s. 209



Çocukla konuşulsa, çocukça tâbirât istimâl edilir.

Sözler, s. 354


--------------------------------------------------------------------

Çocuklara şefkat neyi gerektirir?


Eğer insan bir cesed-i hayvânîden ibaret olsaydı ve kafasında akıl olmasaydı, belki bu masum çocukları muvakkaten eğlendirecek terbiye-i medeniye tabir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu firengî usul, onlara çocukçasına bir oyuncak olarak, dünyevî bir menfaati verebilirdi.

Madem ki o masumlar hayatın dağdağalarına atılacaklar, madem ki insandırlar. Elbette küçük kalblerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük maksatlar tevellüt edecek.

Madem hakikat böyledir; onlara şefkatin muktezası, gayet derecede fakr ve aczinde, gayet kuvvetli bir nokta-i istinadı ve tükenmez bir nokta-i istimdadı, kalblerinde iman-ı billâh ve iman-ı bi’l-âhiret sûretiyle yerleştirmek lâzımdır. Onlara şefkat ve merhamet bununla olur. Yoksa, divane bir validenin, veledini bıçakla kesmesi gibi, hamiyet-i milliye sarhoşluğuyla, o bîçare masumları mânen boğazlamaktır. Cesedini beslemek için beynini ve kalbini çıkarıp ona yedirmek nevinden, vahşiyâne bir gadirdir, bir zulümdür.

Mektûbât, s. 409


----------------------------------------------------------------------

Çocuklara neyi öğretmeli?

Çocuklar hamiyet-i milliyeden merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da, zaaf ve acz ve iktidarsızlık noktasında, merhametkâr, kudretli bir Hâlıkı bilmekle ruhları inbisat edebilir, istidatları mesudâne inkişaf edebilir. ıleride, dünyadaki müthiş ehval ve ahvâle karşı gelebilecek bir tevekkül-ü imanî ve teslim-i ıslâmî telkinatıyla o masumlar hayata müştakane bakabilirler. Acaba, alâkaları pek az olduğu terakkiyât-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i mâneviyesini kıracak ve ruhlarını söndürecek, nursuz, sırf maddî, felsefî düsturların taliminde midir?

Mektûbât, s. 409


-------------------------------------------------------------------


Çocuğa şefkatin ölçüsü


O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum paşa olsun” diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor. Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?” diye şekvâ edecek. Dünyada da, terbiye-i ıslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.

Lem’alar, 24. Lem’a, s. 259

2

30.10.2006, 14:05

maşallah...bu hassas konuları paylaştıgın için ALLAH razı olsun...
RABBıM yolundan ayırmasın...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

3

30.10.2006, 14:26

Bu vesile ile çocuğumla ilgilenmeyi bir programa bağladığımı ve onun işlerinde disipline olaması için zevkli bazı kurallar koyduğumu söylemek istiyorum. Hem sizinle paylaşmak hem size danışmak istiyorum.
Kızım 7 yaşına girdi ve namaza başlattım. Ona kuralları yavaş yavaş veriyorum. Bir sürü dua öğeretmekten ziyade ona Allah'ı ve namazı sevdirme hesaplarım var. Duaları nasıl olsa öğrenir, diye düşündüm. Ama dualar ona Allah'ı tam tanıtmayacağından ilerde zorluk çeker tahmin ettim.

7 günlük programım şöyle;

Öğlenci olduğundan okuldan gelir gelmez ders çalışmasını uygun görmedim. Biraz dinlenip sonra derslerini yapıyor. Akşam ben gelince pazartesi günü ise dersleri bitmişse onunla 1 yada 1,5 saat oyun oynuyorum. Zevkten çıldırıyor. Sonra yatıyor. Sabah serbest istediğini yapabilir. Tabiki iğrenç diziler hariç.

Salı günü ise ben sohbette oluyorum. Bu sefer annesi devreye giriyor. Resim falan çiziyorlar. Zeka geliştirici küpler, yap bozlarla oynuyorlar. Çarşamba günü ise ben sohbette olduğum için bu sefer kızım yatana kadar serbest kalıyor. Kimse karışmıyor.
Perşembe yine benimle oyun günü. Cuma sohbetim olduğu için yine annesi ile oynuyor. Cumartesi hikayeler anlatma, hayaller kurma yani sohbet günü. Televizyon kapatılıp üç kişlik sohbetler yapılıyor. Pazar günü gün boyunca işim yoksa oyun oynuyoruz, varsa mümkünse ya bir arkadaşını çağırıyoruz veyahut onu yakın sevdiği birine gönderiyoruz. Pazar akşamı ise ona 15 dakika risale okuyorum. 15 dakika namazı anlatıyorum. 15 dakika dua ezberletmeye çalışıyorum.

Yemek saatlerini disiplin altına alma palanlarım var ,ancak bir çıkış yolu bulamadım. Çünü benim eve gidiş geliş saatlerim belirsiz. Ben disiplinli olmayınca kızım bir türlü düzenli yemek yiyemiyor.

Bu disiplin sayesinde kızımın yeteneklerini keşfediyorum. Mesela, resime kabiliyetli, ama başka bir uğraş olsa çokta sevmediğin fark ettim. Hafızasının ve hayal gücünün kuvvetini gördüm. Birde insanlara bir şeyler öğretmeye bayılıyor.

Size çok katımı geldi bilmiyorum. şimdilik kızım çok mutlu. Ama sonucu benim istediğim gibi olur mu sizce?

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

4

30.10.2006, 14:36

birde şöyle duymuştum çocuga peygamber efendimizi tanıtma ve sevdirme adına...annesi küçük kızını programlarada götürüyormuş...orda efendimizin güzel ahlakından bahsediyorlar ve efendimiz yanımızda olsa nasıl davranırız diye konuşmalar oluyormuş..annesi o akşam yemegi hazırlayınca küçük kızı masaya bir sandalye fazla getirmiş,bir tabakta fazla koymuş babası bunun nedenini soruncada peygamber efendimiz içinde yer ayırıyorum demiş...

yani çocukları sıkmadan ama onların yüregine ALLAH ve PEYGAMBER sevgisini usulca koyalım...abi sizin yöntemlerinizde çok güzel ...

inşallah hayrını görürsünüz...RABBıM yardıncınız ve yardımcımız olsun...
hayırlı evlatlar yetiştirmek nasip olur inşallah...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

5

30.10.2006, 15:22

inş. cevat abi inş. Rabb'imin saliha kullarından biri olur kızın

Nuraşığı kardeşim den de Allah razı olsun çok güzel bir konu
"Sevdir bize hep sevdiklerini, yerdir bize hep yerdiklerini, yâr et bize erdirdiklerini"

6

30.10.2006, 16:02

Allah sizden de razı olsun inşallah..nurlardan ayrmasın mevlam her konu var..çocuk psikoljisi dahi... :)

Mesajlar: 15

Konum: istanbul

Meslek: istanbul hukuk

  • Özel mesaj gönder

7

20.02.2007, 23:11

harika çalışma olmuş allah razı olsun bunla ilgili kitap da hazırlanabilir
Ümitvar Olunuz! şu ıstikbal ınkılabı içinde En yüksek gür sada ıslamın sadası olacaktır...
El Baki Hüvel Baki
^^öse^^

8

02.03.2007, 03:39

Alıntı sahibi ""nurdan damla""

birde şöyle duymuştum çocuga peygamber efendimizi tanıtma ve sevdirme adına...annesi küçük kızını programlarada götürüyormuş...orda efendimizin güzel ahlakından bahsediyorlar ve efendimiz yanımızda olsa nasıl davranırız diye konuşmalar oluyormuş..annesi o akşam yemegi hazırlayınca küçük kızı masaya bir sandalye fazla getirmiş,bir tabakta fazla koymuş babası bunun nedenini soruncada peygamber efendimiz içinde yer ayırıyorum demiş...



cok etkilendim ya :(
allah razi olsun

suan kizin 8 yasinda olmasi lazim cevat abi
insallah anne ve babasina hayirli evlat, rabbime hayirli bir kul peygamberimize hayirli ümmet olur..
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

9

18.03.2007, 17:42

Üstadın mâsum çocuklarla sohbet ve muhâveresi ise, çok ibretli ve saadetlidir. Emirdağ'ı ve civan köylerinde, yanına gelen mâsumlara, büyükler gibi ehemmiyet verip, kalben onlara müteveccih olurdu. "Evlâtlarım, siz mâsumsunuz, daha günahınız yoktur. Ben çok hastayım, bana duâ ediniz, sizin duânız makbuldür. Ben sizi mânevî evlâtlanm ve talebelerim olarak duâma dahil ettim" derdi. O çocuklar, gözlerinden akan muhabbet nurlarıyla Üstadı selâmlarlar; Üstad, gafil büyüklerden ziyâde, onlara samîmi ve ciddî selâm ederdi. Ve "Bunlar istikbâlin Nur Talebeleridir. Bana olan bu alâka ve teveccühlerinin sebebi ise, mâsum ruhları hissediyor ki, Risâle-i Nur onların imdâdına gelmiş. Ben de o Nurun bir tercümanı olmam hasebiyle, gayr-i ihtiyârî, bu fedâkârâne muhabbet ve alâkayı gösteriyorlar" derdi.

Üstad, yanına gelen gençlere de dâimâ Nur derslerini okumalarını, zamanın ahlâksızlık tehlikelerinden sakınmalarının büyük menfaat ve saadetini onlara telkin ederek, namaz kılmalarının lüzumunu ihtar ederdi. Bu tarzdaki dersinden, belki binlerce gençler intibâha gelmişlerdir.

Tarihçe-i Hayat | Emirdağ Hayatı | 404

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir