Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

29.07.2008, 01:25

Evlilik öncesi dini nikah

EVLıLıK ÖNCESı DıNÎ NıKÂH
Bir zamanlar, çok iyi niyetlerle, "Nişanlılık döneminde günaha girmeyelim" diye başlayan dinî nikâh kıydırma âdeti, giderek bir sürü suistimallere kapı açtı. Artık öylesine istismar ediliyor ki, "Sakın resmî nikâhtan önce dinî nikâh kıydırmayın" der hâle geldik.
Meğer insanlarda imanın zayıf olması, sorumluluk şuurunun gelişmemesi, Allah ve ahiret korkusunun yetersizliği, ne büyük yaralar açıyor. Bunu yapan sözde Müslüman, hatta dindar olsa bile...
ısterseniz, konuyu yaşanmış bir olayla örneklendirelim.
Günlük yazı yazdığım yıllarda şahsen tanıdığım bir okuyucumdan aldığım bir mektubu, ağlayarak okudum. Mektup, birçok yönden olduğu gibi dinî nikâh bakımından da ibretlerle dolu:
"Geçenlerde 'Vazgeçilmez Bir Görev' başlıklı yazınızda yer verdiğiniz bağrı yanık bir kardeşimizin mektubunu okuyunca, yüreğim derinden derine sızladı ve ister istemez kaleme sarıldım. Çok doldum ve ağlayarak yazmaya başladım. O mektubu okuyunca, aslında bu mektubun çok gecikmiş olduğunu düşündüm. Sizi gereksiz meşgul etmek ve bizlerin sıkıntılarıyla hayal kırıklığına uğratmak istemezdim; ama...
"Bundan yaklaşık 8 sene önce üniversiteyi bitirmek üzereyken, içinde bulunduğum dinî cemaate mensup bir genç geldi yanıma. Benimle bir husus konuşmak istediğini söyledi. Kendisini bir hafta kadar önce bir kermeste görmüştüm. Her ne kadar kapalı yaptıysa da, açık ve net bir teklifte bulundu. Benim de en büyük arzumdu dindar bir gençle evlenmek. Üstelik ailesi de aynı cemaattendi. Benim babam o zamanlar bir türlü dinî sohbetlere gitmiyordu. O yüzden ailesinin durumu benim için çok önemliydi. Bana bir lütuftu âdeta. Üstelik fiziği de güzeldi. Kabul etmemem için bir sebep yoktu. Ailem benim fikirlerime saygılı olduğu için daha ilk söylediğimde kabullendiler onu. ıki-üç haftalık bir arkadaşlık döneminden sonra okulu bitti ve memleketine gitti. Ben Karadeniz'de bir şehirde oturuyordum, o ise ıç Anadolu'da idi.
Bir bahaneyle işi bitirdi
"Bu arkadaşlık döneminde çabucak kaynaşmıştık birbirimize. O da ailesini alıp gelecekti. Ailesini ikna etmesi biraz zor olmuş ve bir ay kadar sonra geldiler. Benim ailemin hiçbir şartı ve isteği olmadı. Onları tanıyan dindar çevre referans olunca araştırma gereği bile duymadık. Ailesi en çok uzaklığı problem yapmış. Yaklaşık sekiz-on saatlik yoldu. Tabiî fakir oldukları için değil. Tam tersi benim babam çok fakirdi. Onun babası, 'Bir nişanda, bir düğünde geliriz' dedi, hiç kimse sesini çıkarmadı.
"Benim fakir babam, ah gönlü zengin babam, daha ilk fırsatta bizi, onlara iade-i ziyarete götürdü. Nişanlım, kendisine güzel bir iş buldu. Bir sene nişanlı kaldık. O zamanlar dindarlarda yaygın kanaat, nişanlı olanların dinî nikâhlı olması yönündeydi. Biz de dinî nikâhımızı yaptık. Bir sene sonra ne olduysa, 'fıtraten uyuşmadığımız' gibi bir bahaneyle bu işi bitirmek istediğini söyledi. Babam şehir dışında bir iş yapıyordu. Bir ay her gün ölmek gibi her gün ayrılık acısı yaşadım. Acaba neden böyle yaptı, şimdi ne olacak, diye.
"Bizim durumumuz, çevremizin dikkatini çekiyordu. Bazen dedikodulara maruz kalıyordum. Çevremden güvendiğim, samimî bulduğum insanlardan yediğim darbe, bu ayrılık acısını ikiye katlıyordu. ınanın, kimsenin ettiği kimseye kalmadı. Üstelik o yaralı kalbimle, ona, ailesine ve dedikodu edenlere dua ettiğim halde... şimdi o insanların hayatlarında yaşadıklarına bakıyorum da... Sadece acıyorum. Cahillik ne kadar kötü. Allah yardımcıları olsun. Onlara darılmak, kırılmak bile istemedim. Mademki, mü'min kardeşim dedim, varsın nefsim yansın, nefsim ağlasın.
"ıstemiyorsan kızımı ezdirmem"
"Bazı şeyleri okumak, anlatmak güzel de yaşamak ne kadar zormuş ağabey? Bu olaydan önce ben yine eski nişanlımın tabiriyle, 'elleri ayakları uçuşan, fıldır fıldır dönen, son derece güler yüzlü, şevkli, gayretli' birisiydim. Yolda yürürken âdeta koşuyordum. Bütün hayalim, gayem, dinime hizmetti, o aşk heyecanında bile. ınsan gençlikte ne kadar delikanlı, hayalperest oluyormuş be ağabey! Ailesine, ailemden daha fazla verdiğim değer, benim ailemin onu kendi evlâtları gibi görmesi, hepsi bir anda kayboluverdi. O değer verdiğim aile, bir kez dahi, 'Ne oldu kızım, neden böyle oldu?' diye aramadı.
"Bu arada, babam konuşmak üzere eski nişanlımı çağırdı. Bize değil de, bir başka tanıdığımın evine geldi ve bizi ayağına çağırdı. O gün babamın dediklerini asla unutamam. 'Oğlum, ben sevginizi bölmeye gelmedim. Eğer arkanda ailenin desteği yoksa ben sonuna kadar destek olurum. Ama istemiyorsan da kızımı ezdirmem' demişti canım babam. Babam ailesinde, çevresinde, kim bilir yıkılmak üzere olan kaç yuvayı kurtarmıştı? Ama, kendi kızı için bir şey yapamamanın acizliğini, ıstırabını yaşıyordu. Eski nişanlım, getirdikleri her şeyi ve bu ayrılığın vebalini sırtına yüklenip gitti. Gitti ama, benden de birçok şeyi alıp götürerek gitti. Fatih Kısaparmak'ın, 'Gitti ah' şarkısı herhalde böyle bir durumda yazılmış olsa gerek.
"Ben, eski ben değildim artık. Sık sık kendime, kişisel gelişim kitaplarında tavsiye edilen, 'Dik durmalısın, yıkılmamalısın' desem de, içimden bir şeyler kopmuştu artık. Yıkılan ben olmadım sadece. O olaydan sonra annem damatlarını oğlu gibi sevemiyor. Ben şimdiki eşimin ailesine aynı derecede sevgi gösteremiyorum.



Yol boyunca ağladım
"Evet, her şeyde bir hayır vardır. Bundan sonra bir başka şehirde işe başladım. Kendimi dinî hizmetlere verdim. Akademik kariyerimi yükseltmeye çalıştım. Bu meselede, olgun davranmakla, metin olmaya çalışmakla, kendimi hizmete vermeye çalışarak biraz olsun kaybettiklerimi telâfi etmeye çalıştığıma inanıyorum.
"ışe başladıktan sonra kendi memleketime geliyordum. Birden birini aramak geldi aklıma. Karşıma, aynı yerde çalışan bir arkadaşı çıktı. Kendi düğününe, evlenmeye gittiğini öğrendim. O yolculuğu hayatım boyunca unutamam. Yol boyunca o bir senenin filmini, otobüsün camından ağlayarak seyrettim. Sonradan öğrendim ki, kendi çalıştığı iş yerindeki bir elemanla evlenmiş. Türk toplumunun yapısı işte.
"Artık yaşadığım bu olay, yeniden evlenmem konusunda bir engel teşkil etti. Olayı bilenlerden talibim olmadı. Olanlar da nişanı bahane etti. Ancak yıllar sonra birisiyle evlenebildim."
Bozulan nişanlarda, yarım kalan nikâhlarda sadece kalpler kırılmıyor, hatıralar mahvolmuyor; aynı zamanda bundan sonraki evlilik teşebbüsleri de darbe alıyor. Bozulan dinî nikâhtan bilhassa kız tarafı büyük mağduriyet yaşıyor. Bu ve başka sebepler için resmî nikâha çok zaman kala kıyılan dinî nikâhı hiç tavsiye etmiyoruz.
Bazı gençler, aşk ilişkisinin ilk günlerinde, günaha girmemek gibi saf bir düşünceyle dinî nikâh yapıyorlar. Diyelim ki, aynı okulda okuyorlar, aynı iş yerinde çalışıyorlar. Bilhassa ailesinden uzak bir şehirde okuyan gençleri takip etmek bile mümkün değil. Tabir yerindeyse "iki hödük" kafa kafaya verip dinî nikâhla sözde evleniyorlar.

Dinî nikâh çocuk oyuncağı değil
Niye "sözde" diyorum? Çünkü, dinî nikâh çocuk oyuncağı değil, ciddî bir olay. Bunu yapan artık karı koca demektir. Birbirlerine helâl oldukları gibi, kocalığın ve karılığın görev ve sorumluluklarını da yerine getirmek zorundadırlar. Söyler misiniz, hangi genç bu sorumluluğun bilincinde?
Ve evlendiklerine göre, artık dinen gerçek bir sebep olmadan boşanamazlar. Dinî nikâhtan sonra ne yapıyorlar?
Bir kısmı, dinî sınırların şuurunda. Nikâhı sadece görüşüp konuşmaları günah olmasın diye kıydırmış. Daha ileriye gitmiyor. Bir kısmı ise, sanki normal karı kocaymış gibi son derece serbest davranıyor.
Yine bu serbest davrananlar da iki kısım: Bazıları işin şuurunda ve kesinlikle birbiriyle evleniyorlar. Hiçbir engel, tehdit, baskı dinlemeden birlikte olmayı başarıyorlar. Bir kısmı ise sanki birkaç aylık veya birkaç yıllık nikâh yapıyormuş gibi, "Boşandık" deyip çıkıyor işin içinden. Bu şekilde bana gelen yığınla sorun var. ıki genç ailelerinden izinsiz dinî nikâh yapmışlar. Yıllarca çok serbest hareket etmişler. Erkek vazgeçmiş. Kim taşıyacak bunun vebalini?
Bunun ıslâm'la, insanlıkla ilgisi var mı? Özellikle üniversite öğrencileri arasında bu tür olaylar oluyor. Nikâhı çok hafife alıyorlar, sanki flörte "dinî nikâh" kılıfı uyduruyorlar. Oysa isimlerin değişmesiyle gerçek değişmez. Eğer bir müddet sonra boşanmak düşüncesiyle yapıyorlarsa, bu geçici nikâh olan "mut'a"dır ki, dinimizde kesinlikle yeri yoktur. Artık ne yaparlarsa, günahtır, haramdır ve zina hükmüne geçer.
Aceleye gerek yok
Gençler! Dünyada vicdan azabı çekmemek, göz yaşı dökmemek ve pişmanlık yaşamamak istiyorsanız, bu konuda daha duyarlı ve dikkatli olun. Ahiretteki azabınız ise apayrı bir dert…
Gelelim nişanlılık dönemindeki dinî nikâha. Bazıları nişanı yaptığı gün dinî nikâhı da kıyıyor. Oysa nişan gençlerin birbirlerini daha iyi tanıması için. Aceleye gerek yok. Nasıl olsa yakında evleneceksiniz. Eğer ayrılık olursa, dinî nikâh büyük bir sorun oluyor.
şayet aileler çok köklü ve evlâtları üzerinde ağırlığı büyükse, gençler dinî şuur ve evliliğin sorumluluğunu biliyorsa, evlilik öncesi dinî nikâh yapılabilir. Fakat bu durumda da resmî nikâhı ve düğünü geciktirmemek en iyisi. Ayrıca aile büyükleri de kefil olmalı, bu dinî nikâhın korunmasında bütün ağırlıklarını göstermelidirler.

Kaynak: Cemil Tokpınar, Gençlik ve Aşk, Nesil Yayınları.
68. Sayı - Ağustos 2006

CEMıL TOKPINAR
Kaynak: Cemil Tokpınar, Gençlik ve Aşk, Nesil Yayınları.
68. Sayı - Ağustos 2006

CEMıL TOKPINAR
SıKıNTıNMı VAR???...
Secdeye Sığın, Secdede Sığın..!
..
Huzura ulaşmanın tek yolu vardır; o da huzura durmaktır...

2

29.07.2008, 01:25

Nişanlılık döneminde dini nikah yapıp, daha sonra ayrılma durumu olduğunda, erkek hanımı boşamazsa ne olur? Nişanlılık döneminde dini nikah kıymak doğru mudur?



Bir bayan, nikahlandığı kimsenin dinen eşi konumunda olduğundan, kocası kendisini boşamadıkça bir başka erkekle evlenemez.

Bu durumda yapılacak şey, ya bir şekilde erkeğin boşamasını sağlamak, ya da hakemler kanalıyla aralarını tefrik etmektir.

Böyle bir durumda erkeğin, sırf kadına zarar vermek amacıyla kadını boşamamakta ısrar etmesi dinen doğru değildir. (Bakara, 2/231).

Dolayısıyla söz konusu olayda öncelikle sözü dinlenir ilim ve fazilet sahibi bir aracı, erkeğe giderek kendisine hiç de yarar sağlamayan böyle bir nikaha son vermesi gerektiğini, dini nikahın karşı tarafa zarar vermek amacıyla nefsi bir tatmin aracı yapılamayacağını, bunun ıslâm'ın ruhuna aykırı olduğunu anlatmalı ve erkeğin boşamasını sağlamalıdır.

Erkek boşamamakta ısrar ederse, resmi nikah bulunmadığı için mahkemeye de başvurulmayacağına göre, kadın ve erkeğin aileleri bu konuda bir sonuca varmak üzere birer hakem seçerler. Ailelerden biri direnir, hakem seçmezse karşı taraf onun yerine adil ve tarafsız bir hakem seçebilir.

Seçilen hakemler öncelikle arabuluculuk yaparlar. Lüzûm ve zarûret bulunduğunda eşlerin rızası olmasa bile bu kişileri boşamaya da karar verebilirler.
Böyle bir boşama gerçekleştikten ve boşanan kadın iddetini bitirdikten sonra nikah kıyarak yeni bir evlilik yapabilir.

Bu tür olayların yaşanmaması için yapılan akitlerin mutlaka kayıt altına alınıp hukuki güvenceye kavuşturulması elzemdir. Çünkü dindar olduğunu söyleyen gençler ve/veya aileleri resmen tescilin olmadığı durumlarda aralarında akdedildiği ifade edilen akitleri inkar etmekte ve taraflardan biri ve genellikle kız tarafı mağdur duruma düşmektedir.

Böylece, dinimizin nikahtan gözettiği ulvi gaye gerçekleşmek şöyle dursun, insanlar din adına birbirlerine zulmeder hale gelmektedirler.
Nişanlılık dönemi tarafların biribirlerini tanıma dönemidir. Böyle tanışma döneminde işi hemen sonuca götürüp de dinî nikah yapılmaz. Halbuki nişanlılık, dönülmesi mümkün olan bir devre olmalı; bu dönemi taraflar tanışma süreci olarak yaşamalılar.

Bir kadın ve erkek şahitler huzurunda nikahlansalar karı koca sayılacaklarından erkek boşamadan kadın başkasıyla evlenemez. Bu açıdan çok tehlikelidir. Nitekim bize bu konuda onlarca soru geliyor. "Ben bir erkekle dini nikah kıydırmıştım. O beni boşamıyor ne yapayım" " Ben dini nikahtan boşanmadan başkasıyla evlendim. Zina sayılır mı" gibi tüyler ürperten pek çok problemle karşılaşıyoruz. Bu açıdan her ne kadar gizli olarak şahitler huzurunda nikahlanmak caiz ise de sonunda telafisi imkansız olaylar olabiliyor. Bu nedenle resmi nikah olmadan dini nikah yapılmasını asla doğru bulmuyoruz. sorularlaislamiyet
SıKıNTıNMı VAR???...
Secdeye Sığın, Secdede Sığın..!
..
Huzura ulaşmanın tek yolu vardır; o da huzura durmaktır...

Laz_muraT

Stajyer

Mesajlar: 76

Konum: Günahkar Kul

Meslek: Muhasebe

Hobiler: Kastamonu Lahikası

  • Özel mesaj gönder

3

08.01.2009, 11:44

sonuna kadar okudum çok zor durum bilirimde o duyguları.peki nişanlılık dönemi uzun bi dönemse dini nikahı kıymamak ne kadar doğru ? görüşmelerde günah olmuyormu ? veya dini nikah birazdaha bağlamıyormu insanı ? dini nikah olmasa ayrılmak daha kolay olurdu gibi.
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme''

dide_nur

Orta Düzey

Mesajlar: 285

Meslek: iman ve Kur'an hizmetkarı

Hobiler: hayırlı olan her şey

  • Özel mesaj gönder

4

08.01.2009, 12:23

Allahım biz senin aciz kullarınız.Bizi kendi nefislerimizin ve bütün nefislerin şerrinden muhafaza eyle.amin..

Ey bu yerlerin Hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehâlet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızânı istiyorum ve seni arıyorum

5

08.01.2009, 13:08

Alıntı sahibi ""Laz_muraT""

sonuna kadar okudum çok zor durum bilirimde o duyguları.peki nişanlılık dönemi uzun bi dönemse dini nikahı kıymamak ne kadar doğru ? görüşmelerde günah olmuyormu ? veya dini nikah birazdaha bağlamıyormu insanı ? dini nikah olmasa ayrılmak daha kolay olurdu gibi.


Nikah olursa ve ayrılma gene vuku bulursa, nikaha güvenerek ölçüsünü aşmış haller ne olacak peki?

Nişanlılık devresi zaten ayrılmaya karşı sigorta olsun diyedir kardeşim..

Nikah adı üstünde artık geri dönüşü olmayan nokta olmalı..

Buna rağnem nişanlılık devresi nikah kıydırılarak bir çeşit gasb edildiği için, taraflar birbirini daha tam tanımadan, nikah akdiyle mecbûri bir kayıtla bağlanmış oluyor..

Seçme ve tercih etme hakkı elinden alınmış oluyor tarafların..

Nişanlılık Efendimiz'in a.s.m. sünnetlerindendir..

Nikahla bu devrenin fâideleri zâyi olur..

Ve insanların zihninde, "nikahlı" nişanlıların ayrılmasından sonra daha kötü fikirler kalabilir..

Hem evliler hem değiller ama, görüşmeler günaha yazmasın gibi bir bahane ile, bu sınır aslında zorlanmış ve kız tarafı zarar görmüş olur..

Nikahın getirdiği mesuliyetler yerine gelmemiş olur..

Erkeğin eşinin her türlü iâşesini karşılama mecbûriyeti göz önüne alınmazken, kız tarafından namusa dokunan taleblerde bulunabilir erkek tarafı..

Eşiya nikahı var nasılsa gibisinden..

Bir çeşit Mut'a nikahı gibidir "nişanda nikah" ve son yıllarda flörtün kılıfı hâline gelmiş durumdadır maalesef..

Nikahlılar diye rahatça gez toz hatta çok daha mahrem şeyler yaşa, az ihtilafta da "eee nasılsa nişanlıyızya, ayrılalım gitsin.."

Nikahın izzetine dokunan hâl "nişanda nikah.."

Laz_muraT

Stajyer

Mesajlar: 76

Konum: Günahkar Kul

Meslek: Muhasebe

Hobiler: Kastamonu Lahikası

  • Özel mesaj gönder

6

08.01.2009, 14:34

Nikah olursa ve ayrılma gene vuku bulursa, nikaha güvenerek ölçüsünü aşmış haller ne olacak peki?

ayrılma olmazda nikahsızken nişanlılık döneminde ölçüyü aşılan haller olursa ne olcak ? olaylara bence olur veya olmaz la bakmamak gerek.dinimizde nişanlılık devresi kısa olmalı diye biliyorum ama 2-3 sene zaruri olarak nişanlı kalmak gerekenler var bunlarda nasıl olcak ?yanlışda anlama kardeşim sadece bilinçlenmek için yazıyorum.aynı şeyleri bende yaşadım çünkü.
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme''

7

08.01.2009, 14:48

Kizin Cemil Tokpinara yazdigi mektupta kendimi buldum canlar icim acidi..

Bir sene öncesi geldi aklima..

Canim babam nisani bozdugumda oturup aglamaya baslamisti..

Ilk defa onu öyle bitkin durumda görmüstüm

Ben " baba aglama istersen yüzügü geri takarim üzülme ne olur" dedim

O ise "sen en dogrusunu yaptin arkandayim, helal olsun olsun sana" dedi

Dini nikahimiz bizimde kiyilmisti canlar.. Tongaya düsürdü beni..

Nikahin ciddiyetini sonradan anladim, o cahil halimle düsenemedim..

Ayrilik arefesi son noktayi koyacagimda bosa beni dedim, bosamadi,

Ondan sonra ki günlerde defalarca ayni seyi söyledim

Sen baska birsey bilmezmisin bosamadim hala dedi

Bir süre sonra kiz kardesinin verdigi habere göre beni hala bosamamis..
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

8

08.01.2009, 15:11

Nisanlilik döneminde nikah


ıstanbul’dan bayan okuyucumuz: “Kızım dört buçuk aydır sözlü. Görücü usûlü ile tanıştılar damat adayıyla. Bir yakınımız, sözlülük ve nişanlılık döneminde dînî nikâh yaptırmamızın ıslâma göre uygun olmayacağını söyledi. Bu gençler, zaman zaman konuşmak için bir araya geliyorlar. Bir araya geldiklerinde tabiî olarak birbirlerine bakıyorlar. Dînimizce nâmahreme ilk bakış helâl, diğerleri ise haram. Aralarında her hangi bir evlilik bağı olmadığına göre, biz bu gençleri âile olarak bir araya gelmeleri için izin vererek bir haram işliyor muyuz? Bu dönem içinde gençlerin birbirleriyle görüşmelerinde dînen bir sakınca var mıdır? Sözlülük, nişanlılık devresinde dînî nikâh kıydırılması konusunda neler söylersiniz?”


ıslâmda ve tüm dinlerde nikâh, nişanlılığın başladığını değil, evliliğin başladığını bildirir. Nişanlılık devresi ise evlilik değil, evliliğe atılan bir adımdır. Bizim kültürümüzde bu devre, genellikle, birer yüzük takılarak kesilen bir sözle başlatılır. Söz kesilir, sözü nişanlılık devresi izler, nişanlılık devresini ise evlilik izler. Bu dönemler içerisinde bütün sorumluluklar peyderpey yerine getirilir.

Nişanlılık dönemi hakkında şu önemli kriterleri hatırlayalım:

1- Nişanlılık, bizzat evlilik demek olmayan, ancak evlilikle sonuçlanan yeni bir ahlâkî dönemin adıdır. Bu dönemde taraflar birbirlerini tanırlar. Yalnız evlenecek adaylar değil; her iki adayın ailesi de birbirleriyle tanışır ve kaynaşırlar. Böylece, evlenecek adaylarının evliliklerinin huzurlu başlaması ve problemsiz devam etmesi için gerekli olan adımlardan birisi atılmış olur. Bu yeni kurulan yakınlığın getirdiği şefkat ve sıcaklık zemininde nişanlılar birbirleriyle, karşılıklı saygıya ve nezâkete dayalı, ama mahrem esaslar çerçevesinde ilgilenirler.

2- Nişanlanma bir evlilik vaadidir, ama bir nikâh akdi değildir. Vaad olması taraflara şu ahlâkî yükümlülükleri berâberinde getirir:
a) Taraflar vaatlerine sâdık kalmalıdırlar.
b) Taraflar birbirlerini aldatmamalıdırlar.
c) Taraflar birbirlerine dürüst ve nâzik davranmalıdırlar.
d) Taraflar birbirlerine karşı güven sarsıcı davranışlardan uzak kalmalıdırlar.
e) Taraflar yer yer yaşanan anlaşmazlıkları büyütmeden ve başka kişilere taşımadan sağ duyulu hareket ederek çözmelidirler.
f) Taraflar birbirlerinin kusurlarını eleştiri konusu yapmaktan kaçınmalıdırlar.
g) Taraflar birbirlerini olduğu gibi kabul etmeli ve sevmelidirler.

3- Nişanlanma, ıslâm hukukunda taraflara bir evlenme mecburiyeti getirmez. Evlilik birliğini sürdüremeyeceklerini anlayan nişanlılar, nişanı bozma yetkisine ve hakkına sahiptirler. Nişan bozulduğunda, verilen hediyeler karşılıklı olarak iâde edilir. Kız tarafı aldığı mehri geriye verir.

4- Nişanlılık, kız ve erkeğe, evliliğin helâl kıldığı berâber yaşama hak ve salâhiyetini vermez. Bu dönemde ne kadar karşılıklı sevgi, güven ve iyi niyet olursa olsun; kız ve erkeğin, mahremiyet bakımından birbirlerine—neredeyse—iki yabancı gibi oldukları ve mahremiyet sınırına dikkat etmeleri gerektiği unutulmamalıdır.

5- Kendi başlarına karar verebilecek derecede yetişkin ve aklı başında olan nişanlıların, üçüncü bir şahsın berâberliğinde görüşmelerine, konuşmalarına ve problemlerini tartışmalarına imkân verilebilir. Sırf görüşmek ve konuşmak için mahremiyeti kaldırmaya ve erken bir nikâha gerek yoktur.

6- Nişanlılar arasında sırf rahat görüşme yapılsın, haram ortadan kalksın diye yapılan nikâh, bir çok yönden mahzurlar taşır. Belli başlı mahzurları sıralayacak olursak:
a) Henüz evlilik hayatına adım atılmamıştır. Anlaşmazlık söz konusu olduğunda ayrılmak problem haline gelir. Erken gelen boşanma her iki tarafı da yıpratır.
b) Erken yapılan nikâhın kıymetini her iki taraf da takdir edemez. Nişanlılık döneminin fevrîliklerinden nikâh kurumu zarar görür. Meselâ, erkek daha sonra pişman olacağını düşünmeden fevrî biçimde boşama yaparsa; daha başlamamış olan evlilik, yüzeysel kırılganlıklar nedeniyle, barışma imkânına kavuşmadan suya düşer. Veya kız tarafı—tek taraflı olarak—nişandan vazgeçmek istediğinde, bunu kolay başaramaz; erkeğe boşama yaptırmak gibi bir sıkıntı ile yüz yüze gelir. Erkeği boşamaya mecbur kılmaksa, onur kırıcı gelişmelere yol açar.
c) Anlaşmazlık ve ayrılık gündeme geldiğinde, yapılmış olan erken nikâh, kızı ve kız tarafını beklenmedik mağduriyetlere uğratabilir.
d) Dînî nikâhın sû-i istimal edilmesine zemin hazırlanmış olur.

Bu bakımdan sözlülük ve nişanlılık döneminde erken nikâh yapılmaması, nikâhın evliliğe yakın ve sırf evlilik amacıyla yapılması her iki tarafın, bilhassa kız tarafının huzurunun ve onurunun korunması açısından fevkalâde önemlidir.

Cenâb-ı Hak evlâtlarımıza hayırlı kısmet ve tükenmez nasip lütfetsin. Âmîn..


Süleyman Kösmene

www.fikih.info
Ben beni biraktigim zaman, sen beni birakma Yarab! Yunus Emre

9

08.01.2009, 17:00

Alıntı sahibi ""Laz_muraT""

Nikah olursa ve ayrılma gene vuku bulursa, nikaha güvenerek ölçüsünü aşmış haller ne olacak peki?

ayrılma olmazda nikahsızken nişanlılık döneminde ölçüyü aşılan haller olursa ne olcak ? olaylara bence olur veya olmaz la bakmamak gerek.dinimizde nişanlılık devresi kısa olmalı diye biliyorum ama 2-3 sene zaruri olarak nişanlı kalmak gerekenler var bunlarda nasıl olcak ?yanlışda anlama kardeşim sadece bilinçlenmek için yazıyorum.aynı şeyleri bende yaşadım çünkü.


Aşılmasın efendim ölçü..

Niye aşılıyor ki?

Tesettürün sınırları belli zaten..

Kimin kiminle nerde ne hallerde bulunabileceği hep mâlum dinimizde..

Hz Âişe r..a validemizle Efendimiz a.s.m. de uzun nişanlılık dönemi yaşamış..

Bizlerdeki gibi miydi onların nişanlılıkları sanki..?

Herhangi bir nâmahremden farkı nedir "nişanlı" nın ki..?

Ölçüyü aşacak kadar samimiyete ne gerek var hem..

Nasılsa, eğer gerçekten nasib ise zaten evlilikte yeterince yaşanacak şeyleri bir nâmahremle yaşayamayız ki..?

Bu nişanda nikâhdan çok fazla zarar gören var..

Hele de kız tarafları..

Not: Yazdıklarım nişanda nikaha dair umumi fikirlerim yoksa size karşı yazılmış şahsi şeyler değil kardeşim..

10

08.01.2009, 17:04

Alıntı sahibi ""nurciv""

Kizin Cemil Tokpinara yazdigi mektupta kendimi buldum canlar icim acidi..

Bir sene öncesi geldi aklima..

Canim babam nisani bozdugumda oturup aglamaya baslamisti..

Ilk defa onu öyle bitkin durumda görmüstüm

Ben " baba aglama istersen yüzügü geri takarim üzülme ne olur" dedim

O ise "sen en dogrusunu yaptin arkandayim, helal olsun olsun sana" dedi

Dini nikahimiz bizimde kiyilmisti canlar.. Tongaya düsürdü beni..

Nikahin ciddiyetini sonradan anladim, o cahil halimle düsenemedim..

Ayrilik arefesi son noktayi koyacagimda bosa beni dedim, bosamadi,

Ondan sonra ki günlerde defalarca ayni seyi söyledim

Sen baska birsey bilmezmisin bosamadim hala dedi

Bir süre sonra kiz kardesinin verdigi habere göre beni hala bosamamis..


ışte bir mağdur, nasıl çıkacak şimdi bu kızcağız bu işin içinden.. :(

Mecbur mu kendine denk olmayanla, nikahlı kalmaya..

Eskiden kadılar vardı da bu işleri çözmek kolaydı..

şimdi nasıl çıkılacak işin içinden..

Bir de bunu fıkhen araştırmak lâzım..

Ne erkek ne de kadın nikahın gereği olan hakları yerine getirmediği halde nikah hâlâ devam eder mi ki..?

Laz_muraT

Stajyer

Mesajlar: 76

Konum: Günahkar Kul

Meslek: Muhasebe

Hobiler: Kastamonu Lahikası

  • Özel mesaj gönder

11

08.01.2009, 17:22

Hz Âişe r..a validemizle Efendimiz a.s.m. de uzun nişanlılık dönemi yaşamış..

Bizlerdeki gibi miydi onların nişanlılıkları sanki..?


herşeyimizi peygamber efendimize göre yaşasak tabiki sorun olmaz.zaten sorun yaşıyamamızdan kaynaklanıyor.ben nişanlılık döneminde nikahı kesin olarak savunmuyorum.bende nişanlılık döneminde nikahdan zarar gören biriyim.ama herseferinde nikahım beni çoğu şeylerden koruduğunu düşünüyorum.belkide nikahım olmasa en küçük sorunda herşeyi bitirip bırakmam daha kolay olurdu diye düşünüyorum.
"Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme''

12

08.01.2009, 18:14

netice itibariyle, nişanlılık dönemi uzun sürecekse yapılmalı tabi belli konularda taviz verilmeyekcekse ki buda tartışılır... kısa sürecek bir nişanlılık dönemi ise yapılmamalı öylemi :roll:
Allah Yar ve Yardımcımız olsun...

13

08.01.2009, 19:29

(=

Uzun sürüp de tarafları zor durumda bırakacak kadar olacaksa eğer, o zaman nişana da gerek yok..

Taraflar birbirinin sözüne güvenip, hiç olmazsa adları da çıkmadan, (= sessiz sedasız nişan devresinin bitmesini de bekleyebilirler..

Yâni o zaman ne şiş yanar ne kebab..

şöyle de düşünebiliriz, niye "nişanlılar" deniyor da ""evliler" denmiyor nikahları olanlara?

"Filancanın eşi" değil de "nişanlısı" gibi..

Demek ki nişanın bambaşka bir fâidesi var..

Bağlayıcılığı yok..

Nikâh olunca arasatta kalmış gibi..

Hem evli, hem değil.. :?

Nasıl işse..

14

08.01.2009, 21:19


Dilinde tüy bitmiş smiyli arıyorum (!)
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

15

26.07.2009, 11:26


Ne erkek ne de kadın nikahın gereği olan hakları
yerine getirmediği halde nikah hâlâ devam eder mi ki..?


Bu suâl hâlâ cevabsız..

16

28.07.2009, 10:25

Dini nikah oyuncak değildir. Nişan döneminde yapılmaz. İmamın kıydığı her nikah da sahih değildir. Mesela gelin ve damat bir arada bulunmaksızın vekil tayin edilen, telefonla onay alınan dini nikahlar kıyılıyor. Bunların hiç biri sahih değil. Gelin ve damat bizzat bulunarak hiç bir baskı altında kalmadan nikahı kabul ettikleri, nikahı kıyan kişi tarafından açıkça görülmelidir. Ve dini nikah kıyılmışsa o iki kişi evlenmiştir. Birbirlerine helal hale gelmişlerdir. Bu nişan döneminde büyük bir risktir. Bunu nişan döneminde yapmak bid'attır. Bid'atlara taraftar olmak ise en büyük günahlardandır...

17

29.07.2009, 16:59

aslında dini nikahı yapmamak en mantıklısı...sonunda istenmeyen üzücü şeyler yaşanabiliyor..nurciv anlattıgından hem çok etkilendim hem de çok üzüldüm...rabbim müslüman kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun...
şu âlemde mü'minin mü'mine karşı en büyük yardımı dua iledir.Barla -247

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir