Giriş yapmadınız.

1

26.02.2008, 16:08

Boşanma ve Mehir hakkında...

merhaba benim için çok ve hayati önemde bir konu soru sormak istiyorum. ben 4.5 ay önce bir evlilik yaptım. Hayatımda ilk evlilik denememdi.malesef tanıdık hoca götürmeme rağmen mehir adı altında 100 gram altın sözünü etti. Ama gelin kız helal ederse vermezsin dedi. ben 100 gram altını 1 milyar civarı sanıyordum. Malesef şuan itibarı ile 3.5milyar ediyor. Ve ben hayatımda 3.5 milyar değil 1 milyar paraı bir arada görmedim. Ayrıca evi kendisi terketti.ılişki dışında ev hanımı olmasına rağmen çok sıkıntı verdi. Ve bana hizmeti sadece yemek konusunda oldu. Bu mehri vermem gerekirmi. Ayrıca kendisi bu mehirle beraber haksız zenginleşmiş olacak. Görüşlerinizi bekliyorum.

2

26.02.2008, 17:25

Evvela gecmis olsun. Bundan sonra ins hayatinizda ümit ettiginizi versin Allah.
Ancak sorunuz cok fikhi bir soru. Burda ancak yorum yapilir ama fetva verilmez. Ehli olan birine sormanizi tavsiye ederim, belki arkadaslar iletisim noktasinda yardimci olabilirler, bildikleri bir adres varsa...

3

26.02.2008, 20:00

Götürdüğünüz tanıdık hocaya danıştınız mı? Ne dedi?

4

26.02.2008, 20:32

hoca

zaten tanıdık diye götürdüm.helal ederse vermeye gerek yok kızla erkek arasında demişti.Bir daha sormadım.Zaten zor durumdayım .rezil oldum.Annesine gitti diyorum sorana :(

5

27.02.2008, 07:41

Sualinizi birde www.fikih.info ya gönderin bakalım....
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

6

27.02.2008, 19:35

Zifaf gerçekleşmişse vermek zorundasınız Mehri..
Ev işlerini yapsın diye verilmez Mehir..
Namusun hakkıdır..

7

27.02.2008, 20:45

of offfffffffffffff

hayatımda ne cok hata yapmısım ama bizim hoca beni batırdı3.5 milyarlık kız değil üzgünüm kendisi ayda 400 milyona asgari ücrete çalışıyordu.O zaman hoca 3aylık para dedi ben tam hesap etmedim.Hocaya hakkım haram olsun sağolun.ıyice iflas etcem hamallık yapsam da kazanamam o parayı ışte bilincsiz evilik bundan oluyor

8

28.02.2008, 02:18

“Mehirle ilgili dinimizin emirleri nelerdir? Düğün nişan gibi mesut günlerde hanım kızlarımıza erkek tarafından takılan takıların mülkiyeti kime aittir? Tasarruf hakkı kimindir? Dört mezhebe göre şerh ve izah eder misiniz? Mehrin asgarî ve azamisi ne kadardır? Nasıl ve neye göre vaz edilmiştir? ıslâm tarihinden örneklerle izah eder misiniz?”Mehir, nikâh akdi sebebiyle erkeğin kadına ödediği veya ödemeyi taahhüt ettiği nikâh bedelidir. Nikâhı yapılan kadın için mehir bir hak; nikâh eden erkek için ise bunu ödemek farzdır. Peygamber Efendimizin (asm) ifadesiyle mehir, kocanın, ırzını kendine helâl etmesi karşılığında kadına vermekle yükümlü olduğu bedeldir.1 Mülkiyeti kadına aittir. Tasarruf hakkı kadınındır.

Kadına mehir namına olmayarak takılan takıların mülkiyeti de kadına aittir. Çünkü kadına takılmıştır. Kadın dilerse kendi rızasıyla bunu evi ve geçimi için harcar, dilerse harcamaz. Fakat kadın evi ve geçimi için harcamada bulunmaya zorlanamaz.

Mehir olarak verilecek mal ister belirlensin, ister belirlenmesin, kocanın onu vermesi gerekir. Hatta taraflar mehir verilmemesi konusunda anlaşsalar bile, erkek az veya çok kadının mehrini vermekle mükelleftir. Çünkü mehir Allah’ın emridir.

Kur’ân şöyle buyurur: “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin.”2 Peygamber Efendimiz (asm) bütün evliliklerde mehrin mutlaka verilmesini emretmiştir.

Mehir nikâhın bir unsuru veya şartı değil, bir bağış veya bir hediye değil, nikâh akdine rıza gösteren kadının hakkıdır. Nikâh esnasında bu hak hiç mevzubahis edilmese dahi kadın bu hakkını alır. Bu hak, nikâh esnasında verilebileceği gibi, kocanın bir borcu olarak daha sonra da verilebilir. Koca bu borcunu mutlaka vermelidir. Koca vermeyip, kadın da hakkını helâl etmediği takdirde, koca kul hakkı yemiş olur.

Mehir belirlenmiş olup olmama durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i Müsemma. 2- Mehr-i Misil

1- Mehr-i Müsemma: Nikâh akdi sırasında belirlenmiş olan, adı ve miktarı konusunda anlaşmaya varılmış olan mehirdir.

Âmir bin Rabî (ra) bildirmiştir: Fezare oğullarından bir kadın, mehir olarak bir çift ayakkabı karşılığında evlendi. Resûlullah (asm) kadına:

“Nefsinin karşılığı ve hakkın olduğu halde bir çift ayakkabıya razı oldun mu?” buyurdu.

Kadın: “Evet!” dedi.

Bunun üzerine Resûlullah (asm) buna izin verdi.3

2- Mehr-i Misil: Mehrin miktarı nikâh akdi esnasında belirlenmemişse, kadın dengi olan kadınların aldığı kadar mehir almaya hak kazanır. Buna ortalama mehir veya rayiç mehir de denebilir. Eğer nikâh esnasında her hangi bir miktar üzerinde anlaşmaya varılmamışsa kadın mehr-i misil alır.

Mehir peşin veya veresiye olma durumuna göre iki türlüdür:

1- Mehr-i muaccel (peşin mehir) 2- Mehr-i müeccel (Veresiye mehir)

1- Mehr-i muaccel: Nikâh esnasında peşinen verilen mehirdir. Mehir peşin vermek, hiç olmazsa cinsel beraberlikten önce bir kısmını vermek faziletlidir.

2- Mehr-i müeccel: Nikâh esnasında verilmeyip sonraya bırakılan mehre mehr-i müeccel, yani veresiye mehir denir. Mehr-i müeccel için bir ödeme plânı belirlenmişse, bu plân çerçevesinde zamanı geldiğinde ödenmelidir. Eğer bir ödeme plânı yapılmamışsa boşanma anında veya eşlerden birinin ölmesi durumunda mehrin ödenmesi kadın lehine bir hak olur.

Mehrin miktarı:

Mehrin en az miktarı üzerinde tartışılmış, en çoğu üzerinde tartışılmamıştır. Çünkü mehrin tavanını Kur’ân serbest bırakmıştır. Kur’ân buyurur ki: “Hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile...”4

Mehrin en azı Hanefîlerce on dirhem (yaklaşık 32 gram) gümüştür. şafiîlerce ve Hanbelîlerce mehrin tavanı gibi tabanı da, yani en azı da taraflara bırakılmıştır. ımam-ı Malik’e göre ise mehrin en azı çeyrek dinar altın veya üç dirhem gümüştür. Alım satım kapsamına giren her mal mehir olabilir.

Eğer on dirhem gümüşten daha az bir mehir belirlenmişse, ımam Züfer’e göre kadın mehr-i misil almaya hak kazanır.5

Kadın hangi durumda ne kadar mehir hak eder?

Mehrin tamamının verilmesini gerektiren durumlar:

şu üç durumda, mehrin tamamını vermek kocaya farz olur:

1- Cinsel temas kurulmuşsa: Nikâh akdinden sonra cinsel birleşme meydana gelmişse, hemen ardından boşanma olsa bile mehrin tamamını vermek kocanın borcudur. Eğer mehrin tamamı daha önce verilmişse, cinsel birleşmeden sonra meydana gelen boşanmada koca geriye hiçbir şey almaz.

Bu hakkı Kur’ân şöyle bildiriyor: “Hanımınızı boşayıp başka biriyle evlenmek isterseniz, evvelki hanımınıza yükler dolusu mehir vermiş olsanız bile, ondan hiçbir şeyi geri almayın.”6

2- Halvet-i sahîha meydana gelmişse: Nikâh akdi yaptıran kadın ile erkek, cinsel birleşmelerine dinî veya tabiî bir engel yokken, tenha bir yerde baş başa kalırlarsa halvet-i sahiha meydana gelmiş olur.

Dinî engel: Eşlerden birinin veya ikisinin Ramazan orucu tutuyor olması, ihramlı olması, kadının hayızlı veya lohusa olması cinsel birleşmeye dinî birer engel olduğu için, halvet-i sahihanın meydana gelmesine de engeldir.

Tabiî engel: Eşlerden birinin veya her ikisinin küçük olması, cinsel birleşmeye güç yetiremeyecek kadar hasta olması, eşlerin yanında üçüncü bir şahsın bulunması cinsel birleşmeye tabiî birer engel olduğu için, halvet-i sahihanın meydana gelmesine de engeldir.

Mehir konusunda halvet-i sahiha, cinsel birleşme hükmündedir. Eşler eğer halvet-i sahihadan sonra boşanmışsa, koca mehrin tamamını vermek zorundadır. Eğer mehir vermişse verdiği mehirden hiçbir şey geri almaz.

Kur’ân buyurur ki: “Verdiğiniz mehri hanımlarınızdan nasıl geri alırsınız ki, siz birbirinize o kadar yakın oldunuz, karı koca olarak o kadar hukukunuz geçti ve onlar nikâh sırasında sizden, haklarını koruyup gözetmeniz hususunda kuvvetli bir ahit almıştı.”7

3- Erkek ölmüşse: Nikâhtan sonra eğer erkek ölürse, kadın mehrin tamamını almaya hak kazanır. Burada cinsel birleşmenin veya halvet-i sahihanın meydana gelip gelmediğine bakılmaz. Eğer mehir belirlenmemişse, kadın mehr-i misil alır.

Mehrin yarısı şu durumda verilmelidir:

Mehrin belirlenmesi şartıyla, nikâhtan sonra, cinsel birleşme veya halvet-i sahiha olmadan evlilik sona ererse, kadın belirlenen mehrin yarısını almaya hak kazanır. Bu durumda eşler boşanma sebebine göre hareket edebilirler. Eğer boşanmaya sebep erkekse, erkek mehrin hiç olmazsa yarısını vermeden kadını serbest bırakamaz.

Eğer boşanmayı kadın istiyor ve boşanma karşılığında mehrinden vazgeçeceğini de bildiriyorsa, ancak bu durumda kadına mehir verilmez.

Delili şu âyettir:

“Eğer onları daha temas etmeden boşar da, onlar için bir mehir takdir etmiş olursanız, o halde mehrin yarısını vermek gerekir. Eğer kadın kendi hakkından vazgeçer ve mehri bağışlarsa veya nikâhı elinde bulunduran erkek tamamını verirse o başkadır. Sizin mehrin tamamını vermeniz ise takvaya daha yakındır. Aranızda fazileti ihmal etmeyin. Muhakkak ki Allah yaptıklarınızı hakkıyla görür.”8

şu durumda mehir yerine hediye verilir:

Mehrin miktarı belirlenmeden nikâh kıyılmış, ancak cinsel birleşme veya halvet-i sahiha öncesinde ayrılık (boşama) olmuşsa, bu durumda kadına uygun bir hediye verilir.

Delil şu âyettir:

“Kadınlarınızı, daha kendilerine temas etmeden ve bir mehir takdir etmeden boşamanızda bir günah yoktur. Ancak onları, gönüllerini alacak bir şeyle faydalandırın. Zengin olanın gücü yettiğince, fakir olanın da haline göre, iyilikle bir şeyler vermesi gerekir. Bu, başkalarının hukukuna riayet edip iyilik yapmak isteyenler üzerine bir haktır.”9

şu durumlarda mehir verilmez:

1- Sahih olmayan bir nikâh akdi yapılır ve cinsel birleşme olmadan ayrılık meydana gelirse mehir vermek gerekmez. Meselâ nikâhı kıyılan eşlerin birisinin bulunmadığı, bulunmayan eşin şahitlerden birisine ya da nikâhta hazır bulunan birisine vekâlet verip vermediği bilinmediği, şahidin bulunmadığı veya şahitlik şartlarına haiz olmayan birisinin şahitliğini yaptığı, eşlerden birisinin açık ve anlaşılır biçimde ‘evet’ demediği veya ‘hayır’ dediği nikâhlar sahih nikâh değildir. Böyle sahih olmayan nikâhlar erkeğe mehir mesuliyeti getirmez. (Sözlülük ve nişanlılık da mehir mesuliyeti getirmez.)

2- Sahih bir nikâh akdi yapılmış olsa da, cinsel birleşme veya halvet-i sahihadan önce kadının fiiliyle veya isteğiyle ayrılık meydana gelirse mehir verilmez.

Dipnotlar:
1- Nesâî, Talak, 44
2- Nisâ Sûresi: 4
3- Tirmizî, Nikâh, 21
4- Nisâ Sûresi: 20.
5- Hidâye, 1/204.
6- Nisâ Sûresi: 20.
7- Nisâ Sûresi: 21.
8- Bakara Sûresi: 237
9- Bakara Sûresi: 236

Kaynak: www.fikih.info
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

9

28.02.2008, 02:20


“Mehir farz mıdır, sünnet midir?”


Kur’ân, “Evlendiğiniz kadınlara mehirlerini gönül hoşluğu ile verin”1 buyurur. Bir diğer âyette: “Kadınların nikâhına, halinize uygun bir mehir karşılığında talip olmanız size helâl kılındı”2 buyurur.

Görülüyor ki Kur’ân, mehri kadının özlük hakkı olarak görüyor ve teşvik ediyor.

Mehir, Kur’ân’ın teşviki olan bir meseledir ve farzdır. Mehir miktarı erkeğin haline, kızın da rızasına uygun olacak biçimde kız tarafınca belirlenir. Nikâh esnasında belirlenmemiş olursa nikâh yine geçerlidir. Fakat bu durumda erkek otomatik olarak kıza mehr-i misil vermeye borçlanmış olur. Mehr-i misil rayiç mehirdir. Yani eşinin dengi olan kızların evlenme mehri ne ise, erkek onu eşine ödemeye borçlanır.

Erkek bu borcunu kızın da rızası çerçevesinde belirli bir süre içinde ödemeyi taahhüt eder ve taahhüt ettiği zaman geldiğinde eşinin mehrini öder. Eğer ödeme için belirli bir zaman dilimi tayin edilmemişse, bu durumda erkek boşanma esnasında kadının mehrini derhal ödemekle yükümlü olur. Boşanma olmadığında ise mehrin ödeme zamanı ölünceye kadar geniş tutulabilir. şu da var ki, kadın eğer helâl ederse erkeğin üzerindeki mehir borcu kalkar. Fakat eğer kadın mehri helâl etmez ve erkek de karısına mehir ödemeden ölürse, mahşere borçlu gitmiş olur.

Dipnotlar:
1- Nisa Sûresi: 4
2- Nisa Sûresi: 24

Kaynak: www.fikih.info
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

10

28.02.2008, 02:27

Evlilikte iki eşit hak: Mehir ve boşanma

ızmir/Bornova’dan Dr. Mehmet Fırat: “Boşama hususunda kocanın ve kadının hak ve yetkileri nelerdir? Boşanmak istemeyen bir kadın için, kocanın veya mahkemenin boşama yetkileri nereye kadardır?”

şırnak/Cizre’den bir okuyucumuz: “Bir karı-koca, sırf formaliteden, Almanya’ya gitmek için mahkemede usûlen boşansa, gerçekte evli sayılırlar mı?”


Kur’ân’a göre, evlilikte “mehir” ve “boşama”, terâzinin iki kefesi gibi iki eşit haktır ve mehir kadına, boşama ise kocaya aittir. (1) Mehir, kadının, birey olarak, bağımsız biçimde ekonomik varlığının ve hakkının adıdır. Boşama ise, kocanın, nikâhı düşürmek irâdesini beyan etmesinden ibârettir.


Mehir, ne evlilik öncesi erkeğin almayı taahhüt ettiği ve aldığı mobilya, buz dolabı, çamaşır makinesi gibi ev araç gereçleridir; ne de—bazı yörelerde—kız babasının istediği ve haram olduğu halde insafsızca aldığı başlık parasıdır! ıslâm’a göre evlenecek kız herhangi bir ev araç-gereci almakla yükümlü değildir. Çeyizi sadece sünnet olarak hazırlar. Bütün evlilik hazırlıklarını erkek yapar. Bütün ev araç-gereçlerini erkek alır. Bütün evlilik masraflarını erkek çeker. Evlenmek istediği kızın, birey olarak kendi adına istediği “mehri” kendisine erkek öder. Evlendikten sonra karısının ve çocuklarının bütün nafakasını erkek temin eder. Bütün bu sorumluluklara karşılık boşama yetkisini de elinde bulundurur.


Toplumumuzda ne acımasız bir örf ve âdet çizgisi benimsenmiştir ki; erkeğin boşama yetkisi bâkî kalmıştır; ama kadının mehir hakkı ya evlilik masrafları içinde geri plâna atılmış ve iyiden iyiye eritilmiş, ya kız tarafının başlık parası hırsına kurban verilmiş, ya kızın aşkının ve sevgisinin getirdiği iyi niyete karşılık gözden düşürülmüş, dikkatlerden kaçırılmış ve her halde devede kulak mesâbesinde bırakılmıştır. Kızın koluna takılan üç-beş çift bilezikle kızın “mehir hakkı” neredeyse geçiştirilmiştir. Ve ne dehşet vericidir ki, aynı örf ve âdetler, “mehir” hakkı yeterince verilmeyen kadının, kocası tarafından uğratıldığı mağduriyete de göz yumabilmiştir.


Bu, dehşetli bir hak ihlâlidir; ve karısının mehrini hakkıyla ödemediği halde, tek taraflı bir beyanla karısını boşayıp onu mağdur eden koca haksızlık ve zulüm yapmıştır, Allah’ın emrine itaatsizlik etmiştir. Çünkü mehir farzdır. Nitekim, bir âyette, “Aldığınız kadınlara mehirlerini cömertçe veriniz” (2) buyuran Cenâb-ı Hak, bir diğer âyette, “Eğer kadınlardan her hangi birine bir yük altın da vermiş olsanız, ondan bir şey geri almayın” (3) buyurmuştur.
Hazret-i Âişe (ra), Peygamber Efendimiz’in (asm) mehri on iki buçuk ukiyye üzerinden, yani beş yüz dirhem üzerinden yaptığını bildirir. (4) Allah Resûlü (asm) pâk zevcelerinden Ümmü Habîbe (ra) ile de dört bin dirhem mehirle evlenmişti. Habeşistan’da bulunan Ümmü Habîbe’nin (ra) mehrini, o sıralarda Müslüman olan Necâşî karşıladı. (5)



Hazret-i Ömer (ra), günün birinde kadınlara fazla mehir vermeyi yasaklamıştı. Bir kadın karşısına çıkarak:
“Yâ Emîre’l-Mü’minîn! Allah’ın kitabı ile senin sözünden hangisine uyulmalıdır?” dedi. Hazret-i Ömer (ra):
“Elbette Allah’ın kitabına. Fakat bunu niçin söyledin?” dedi. Kadın: “Sen kadınların mehrinde aşırı gidilmemesini söyledin. Oysa Yüce Allah Kur’ân’da “Kadınlardan her hangi birisine bir yük altın da vermiş olsanız, ondan bir şey geri almayın” buyurmuştur” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hazret-i Ömer (ra) üç kez:
“Herkes fıkhı, Ömer’den daha iyi bilir!” dedi. Ve tekrar minbere çıkarak mehri serbest bıraktığını açıkladı. Hazret-i Ömer (ra) kadına iki bin dirhem, Hazret-i Osman da (ra) dört bin dirhem mehire müsaade ettiler. (6)


Asr-ı Saadette bir koyunun bedeli yaklaşık beş dirhemdi. Buna göre yukarıdaki dirhemlerin bu günkü değerini yaklaşık olarak hesaplamak mümkündür. Hazret-i Peygamber’in (asm) uygun gördüğü beş yüz dirhem mehir, yüz koyun, yani yaklaşık on beş milyar lira eder; Hazret-i Peygamber (asm) adına Ümmü Habîbe’ye verilen mehir yaklaşık sekiz yüz koyun, yani yaklaşık yüz yirmi milyar lira eder. Hazret-i Ömer’in (ra) bunca titizliğine rağmen izin verdiği mehir ise altmış milyar liraya yaklaşmaktadır.



Bu hesapları çıkardık ki, ıslâmiyet’in ilk devirlerinde böylesine önemsenmiş olan “mehir farziyetini” biz de önemseyelim, en azından geçiştirmeye hakkımızın olmadığını bilelim; bu konuda örf ve gelenekleri aşmamız gerektiğini kavrayalım; aksi takdirde eşinden boşanan kadını sosyal, ekonomik, psikolojik, ahlâkî, her yönden zaafiyete uğratacağımızı, bunun ise geri dönüşsüz mağduriyetlere neden olacağını aklımızdan uzak tutmayalım.


Asr-ı Saadetin güven ortamında bir kadının mehri yaklaşık yüz milyar lira civarında seyretmişse, günümüzün güvensiz ve kötülüklere açık sosyal yapısında mehir hakkının nerelere çıkacağı ve ödenmediği takdirde boşanan kadının ne denli mağdûriyetler yaşayacağı varsın, hesap edilsin. Günümüzde hâkimlerin tayin ettikleri nafakalar bile bu miktarın çok altında seyretmektedir.


Madem örf ve âdetler, tek taraflı bir tercih ile kadının hakkını korumamışlar ve erozyona uğratmışlar; öyleyse koca da bu irâdesini kendi başına kullanmamalı, kendi başına boşama yapmamalıdır. Eğer boşama yapacaksa, kadına yukarıdaki ölçülerde, ya da en azından günümüz şartlarında kâfî miktarda mehir ödemelidir. Veya, mahkemeye baş vurmalıdır ki, en azından hâkim boşandırdığı kadının ekonomik mağduriyetini önleyecek tedbirler almakta; kocayı nafaka ödemeye mecbûr kılmaktadır. Aksi takdirde, kadının hakkı mahşere kalacaktır ki, bu da kocayı ebedî âlemde mahkûm ve perîşan etmeye yetecektir.


Mahkemelere boşanmak için yapılan müracaat sonucunda hâkimin tarafların görüşleri ve kararları çerçevesinde boşama kararı vermesi, “boşama irâdesinin bir defa kullanımı” demektir ve sahihtir. Bunun şakası, usûlü, iş olsunu, formaliteden olanı yoktur. Hâkim boşarsa, boşanma dînen de gerçekleşmiş olur. Bu boşanmadan sonra aynı çiftlerin, yeniden bir araya gelip evlenmeleri için, yeniden nikâh yapmaları gerekir.

Dipnot:
(1) Bakara Sûresi, 2/227-230; Talak Sûresi, 65/1,2;
(2) Nisâ Sûresi, 4/4;
(3) Nisâ Sûresi, 4/20;
(4) Müslim, Nikah, 78; Nesâî, Nikâh, 66;
(5) Nesâî, Nikâh, 66;
(6) H. Sahâbe, 3/323, 324 ;

Kaynak: www.fikih.info
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

11

13.03.2008, 13:58

ıYı güzel de

Sayın sevgili arkadaşlar.Değerli zamanınızı ayırıp bu konuya verdiğiniz cevaplara çok teşekkür ederim.Allah razı olsun.Ama şunu söylemek istiyorum.Eşimle 2 yıllık tanışmadan ve 1 yıla yakın nişanlı kaldıkatn sonra evlendim.Asla ayrılmak için değil.Kendisine de söylemiştim özlüm bizi ayırmalı demiştim.Kabul etti.NEyse evlendik.Fakat bana hep kötüşük yaptı.YAlan söyledi.En sonunda 1kac kez denedi ve evi terketti.daha sonra gelmek istedi ama cok gec kaldı.Bana eş olarak bakmadı.KAlbim kırık yani.Ailesini savundu.Onların karnını doyurmak istedi.Bir bileziğe satıldım resmen.ailesi evimden cıkmıyordu.Ama o benim aileme saygı duymuyordu.Mehir hakedene verilmeli düşüncem.100 gram altını o gün hesap etmedim 3.5 milyar ediyormuş:OYsa bu sahıs hayatında 600 ytli görmemiş bile.HAksız zenginleşcek.

12

13.03.2008, 17:25

2 yılda nasıl tanıyamadınız bu karakterini onu anlamadım şahsen.. :?

13

31.03.2008, 04:59

Cüneyt arkadaşım'o mehri evli olsanız da vereceksiniz boşanmış olsanız da vereceksiniz...Mehir bayanın hakkıdır.Arkadaşın dediği gibi ev işi yapsın diye verilmez.Ayrıca tanıdık hoca da ne demek?Mehiri hoca belirlemez bayan belirler...ıstese daah fazla da isteyebilir'ama boşanma halinde kesinlikle iade edilmesi gerkir.Zifafa girilmediyse yarısı'zifafa girildiğiyse mehirin heosi.Eğer vermezseniz kul hakkına girmiş olursunuz 'ahirette hesaplaşırsınız.Ayrıca siz boşadıysanız'bence bir daha düşünün'çünkü o sizin namusunuz'böyle kolay mı namusu atmak.Medemek yemeğinden başka birşey görmedim.Daha ne görmeyi düşünüyordunuz.Hadi'diyelim kızcağızın eksikleri vardı'bunun için boşar mı insan hanımını?Bir erkeğe dünya konuları yüzünden hanım boşamak hiç yakışmaz.Evlilklerde ilk yıllarda sıkıntı olur zaten.Vebalini almış oluyorsunuz hanımınızın'size hakkınızı helal etmezse'dünya ahirette rahat edemezsiniz.Hiç yuakıştıramıyorum'hemde buraya katılan bir beyin namusunu atmasını'hiç yakıştıramıyorum...Hata mı yaptım diye bir düşünün.Çünkü anlatışınızdan sizi hatalı gördüm.Bir d ebayanı dinlesek ne duyacağız kimbi,lir....Allah akıl fikir versin size...Düzelecek şeyler bunlar...Zaman tanımalıydınız kendinize.Ona şans vermeliydiniz.ınsan hata yapa yapa öğrenir.Etraftaki bayanları örnek alıyorsanız 'herkesin aynı olmaması çok normal..Kısmetinize sarılmanız ve durumunuzu düzeltmeniz gerekirdi...Nişanlılıktan ayrılsanız ne ala.Ama siz onun namusunu almışsınız şimdi de boşamak istiyorsunuz.Ne demek geç kaldı...Geç kalınmış tek şey'son nefeste imandır.Hiçbirşey için geç değildir...Dünyalık şeyler için eş boşanmaz...Hadi hata yaptı'şans tanıyın'çözmeye çalışın'çocukluğuna verin.Büyüyecek'benim hanımım''deyin...Çok kızdım açıkçası...3 ay içinde boşanma'nekadar dened,iniz de olmamış...3 ay süremidir Allah aşkına?...Usturubunca düşünün lütfen...O hanıma yazık.Hadi size birşey olmaz 'toplumca toleranslarınız var...ınşallah tekrar biraraya gelirsiniz.Biratraya gelirseniz maddi olarak sizi yormamasını talep edersiniz'size sıkıntı olan şeyleri konuşur'uzlaşırsınız.O da hatasını anlamıştır'yuvasının bozulmasını istemez.Bayanlar nazlı olur'bu yönden düşünün.Nazlanmak isterler eşleri tarafından.Gidiyorum dese bile gitmek istediğinden değildir.Sizin onu nekadar sevdiğiniz bu şekilde çıkacak ortaya zaten.Yine biraraya gelirseniz'mehir için de süre istersiniz.Ama yok boşanmaya hevesliyseniz'zaten peşinen vermek zorundasınız...Boşanma arşın titrediği bir olaydır ve ikinci, evlikte mutluluk garantisi yoktur.Harcamayın yuvanızı...Herşeyin ilki güzeldir'unutmayın.Umarım ailenizde ayrılık için destek vermiyordur...Çevrede görüyorum aileler bile boşanmayı destekliyorlar'vebaldir...Bu konuda Allah'tan korkmak ve boşanmayı desteklememek ve uzlaşma aramak lazımdır...Kuranda da uzlaşma hakkında belirgin bir ayet vardır...
Evlenmeni,zin sebebi'ev işlerimiydi acaba sadece...Onun bir önemi yokmuydu'onun bazı hakları yokmuydu'sizin eviniz döndürmek içinmi gelmiş sadece(ev işi yapılmasın demiyorum'bunun için boşanılmaz diyorum)Nasıl bir zihniyet bu'kadına değer vermeyen bir zihniyet 'anlattıklarınıza bakılırsa...Kusura bakmayın.Hatanızdan dönmenizi isterim.Bu açıklamalarım o yüzden...Boşanma bu kadar yaygınlaşmamalı...Duyuyoruz boşanmış 'niye?eften püften?Yazık ya...Beylerin daha çok dikkatini çekmek isterim...çünkü abyanların boşanma isteği daha çok naz niyaz'beylerinki ise 'gerçek oluyor...ınsanları gözlemleyen biri olarak bunu bilmenizi isterim'sizin gıyabınızda tüm beylern...Hle hele namaz kılan bir beye 'namusunu atmak hiç yakışmaz...
Ve hanımınızın mahkemece boşanmam hakkı var'eğer boşanmayı istemiyorsa'yıllarca mahkemede uğraşırsınız'resmi nikahınız da durduğu için başka biriyle çabucak evlenemezsiniz 'en az 3 yılınızı alır boşanma süreci...
Çevremde görüyorum 'çok zorluklar yaşıyorlar insanlar'kadın da erkek de...ınşallah tekrar biraraya gelirsiniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir