Giriş yapmadınız.

zufar

Stajyer

  • Konuyu başlatan "zufar"

Mesajlar: 60

Meslek: öğretmen

Hobiler: kitap müzik yazı şiir

  • Özel mesaj gönder

1

28.03.2010, 19:46

Mekkenin Fethi

Elbette onlar
azın azı.

Dinlemiyorlardı ilâhi ikazı.

Küfrün başı, en insafsızı,

Rasüle en fazla nefret göstereni.

Yerlere batsın asılsız boş dava.



Sınanmadan,

Kurtulacaklarını sandılar.

O azgın şeytan önünde,

İnkarı ölçü ediniyorlar,

Şirkin bataklığında,

Böbürlenen babalar.

Biri,

Ûtbete bin Şeybe,

Diğeri,Velid bin Mûğıre.

Kibirlenerek,

Yanlarını eğip bükerler,

Lât ve Menâtın önünde,

Eğilenler bunlar değil mi?



Ölürcesine yalvardıkları,

Putların yanında,

Kurulmuş panayırlar,

Köle olarak satılan insanlar

Fuhuş yapılan bayraklı çadırlar.

Nankörlüğün cürmü bu.

Göğüslerdeki gözler kör.

En derin sapıklık bu,

Apacık hüsran.



Cebab-ı Hak c.c.

Zaman üzerine yemin ediyor.

Yerde ve göklerde,

Hiç bir şey O’na gizli kalmaz.



‘’Allah gerçeği hak olmasa,

Bu şüphe sizin içinizde dolaşır durur mu?

Müşriklerden daha sapık kim vardır’’.



Allah sözün doğrusunu söyler.

‘’Allahın kudretinden,

Ancak kafirler şüphe eder’’.

Ey gören gözleri olanlar!

Allah, bu burunları, yere sürter.



Yüreklerinde,

Küfre muhabbet besleyenler.

Gizlediklerine pişman olacaklar.

Allahı öğrenmemiş bir yürek.

Cenneti tasavvur edemiyecek.

Gönlünü, neye kaptırmışsa şaşarım.



Sevgi güllerini,Yolan eller kurusun.

O yüzler harap olsun, Allahım.



Her ne zaman,

Azgınlık ve gurur çarpıştıysa,

Hakkın önünde diz çökmüştür.

Kiralık kafalar,ne söylerse söylesin,

Ürken ve kaçan müşrikler,

Yaşamakta haklı değildi.



Cahiliyye şirki yere gömülürken.

Şirk ve küfrün rengine boyanmış,

İnatçı zülmün suratı,

Boyun eğmişti artık.

Ne kadar da şaşırtıcı.

Kaderin sinyalleri...



Fethin azameti karşısında,

Müşrikler evlere kapandılar.

Siyahlara bürünerek ağladılar.

Bu zafer,onların yüreğine indi.

Ebu Süfyan,

Savaş açanların başı öncüsü iken.

O gün, durumu garipti gerçekten.

Cihan peygamberini,

Yenilmiş, durumda karşılıyorlardı.



İki cihan güneşi efendimiz.

Mekke ehline,

Teselli dolu bakışlarla baktı.

Semavi risalet ve nübüvvetiyle,

Sevgi dolu nutkuyla, seslendi.

Bu, kalblere ışık tutan,

Sevgisinin ümmetine tezahürüydü.

Ne mutlu o kimseye ki,

O Rasüle uyar.



Hz. Bilâl,

Gür sesiyle,

Haykırıyordu,

Mekke de,

Kâbe’nin damında.

Bu ezan sesleri,

Tekbir sedalarıyla gürlerdi,

Beytullah’ın üzerinde.

Yüce göklere yükseliyor,

Arza yayılıyordu.



İslam nurunu parlatan,

Küfrün sesini susturan,

Kahraman Mücahitler,

Ubudiyet zirvesinde durup,

Vahdet potasında eridiler.



Bu sevdalı gönüllerde,

Cihan büyüklüğünde,

Alevlendi zafer ruhu.

Bu Sevdalı yüreklerde,

Yaşlar boşandı. O gün,



Putpereslerin,

Yürekleri acı çeksede,

Çirkin cahiliyye artıkları,

Toplanıp çöp sepetine atılıyordu.



Hak nurun sinyalleri,

Hiradan,

Halk kitlelerine

Dalga dalga iniyordu.



Allahın dini,

Kuşluk gibi apaydın.

Şükür dolu,

Gönüllerde dalgalanıyor.

İşte bu,

Nübüvvet güneşidir ki,

İnsanlık ondan haz alıyor.

Yeniden doğacak, mutlu umutlar.

İslam rahmete çağırıyor.

Samimi çağrı yetecek.

Sözlerin gönüle en hoş olanıyla,

Allahın kelamıyla.

Usanma bilmeyen gayretle,

Kalplere kafalara yerleşecek.

Onu Fırtınalar sarsmaz, saptırmaz.



Bu kul için huzur ve neşedir.

Yüce hedefe varmak için.

‘’O halde doğrularla beraber bulun’’



İslam,

Rasûl ve nebîlerin diliyle,

Tekrarlanan apaydın din.

Cenab-ı Hakk bunu Rasûlüne,

Rahmet buyurmuş.

İşte dürülüp saklanmış,

Sır ve hikmet bu.



Rabbimin lütfu olan,

Gül kokusu, varlık nuru,

Canım Peygamberim.

Daima ışığımız olsun parıldasın.

Risaletle imanımız şahlansın.



Güzel Rabbimiz,

Nurunu tamamlayacak.

Elbette rahmetiyle buyuracak.



Ey kudretinin enginliğini

Teyid eden Allahım!

Dünyanın mağrurları,

O izzet ve şerefe boyun eğdiler.

Ey günahları silen Allahım!

İslamı şereflendir.

Ey ayıpları örten Allahım!

İslamı heybetlendir, bereketlendir.

Ey Allahım! Bu dini öksüz bırakma.





Mekke / 1400H.


Ali Kılıç Kakiz

Benzer konular

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir