Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

41

25.01.2010, 14:59

SIRAT KÖPRÜSÜ

Dünya misafirhane, konulur ve göçülür.
Takdir edilen kadar, yenilir ve içilir.
Misafirlik bitince yalnız düşülür yola.
Sırat Köprüsü salih amel ile geçilir.



Abdulkadir MENEK

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

42

26.01.2010, 16:53

nasipten öte köy yok..

Köprüden salih amelle gecmeyi cümlemize nasip etsin Allah..

Allah razi olsun agabey.. devamini bekleriz insaallah..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

43

01.02.2010, 13:11

URFA'DA VUSLAT

Tamamlanmış ulvi ve nurlu hizmet
Kur’an’i bir cadde bahşetmiş rahmet.

Bütün hayatını adamış nura.
Müminler kavuşmuş böyle huzura.

Yorgun düşmüş, altmış yıl bu çileyle.
Boğuşmuş bir ömür; inkar, hileyle.

Cesaretle, bir kale gibi durmuş.
Dessas hücumlara, Kur’an’la vurmuş.

Hep müstakim durmuş; sebat, şiarı.
İmana hizmette bütün nazarı.

Dünya zevki diye bir şey tatmamış.
Kaygısız, telaşsız bir gün yatmamış.

‘’Bu gençler kurtulsun, yansam da ne gam.’’
Hep bunu düşünmüş, sabah ve akşam.

Hep duacı olmuş ehl-i imana
Büyük vazifedar, ahir zamana.

Her sürgün diyarı, vatanı olmuş.
Nur aşıklarıyla ünsiyet bulmuş.

Bütün dünyalığı, bir tek elinde
Müspet hizmet tarzı, daim dilinde

Isparta’da yatağında yatıyor.
Kalbi, vuslat aşkı ile atıyor.

Aldırmamış sürgünlere, cefaya.
‘’Hazırlanın, gidiyoruz Urfa’ya’’

Bu emri ısrarla verince Üstad.
Hazırlık yapılır, hemen son sürat.



ABDULKADİR MENEK


(Devam edecek)



Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

45

03.02.2010, 21:24

cok güzel olmus.. masaallah.. devamini merakla bekliyorum..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

46

09.02.2010, 10:37

URFA'DA VUSLAT (II)

Yirmi mart sabahı yolculuk başlar.
Tahiri uğurlar, gözünde yaşlar.

Ev sahibi Fitnat Hanım çok üzgün.
Isparta’da kalan dostlarda hüzün.

Yola çıkılır yağmurlu zamanda.
Polisler yağmurdan kaçar o anda.

Yoldaş olur; Zübeyir, Hüsnü, Bayram.
Dillerde dualar, gönüllerde gam.

Konya’ya biraz tedirgin girerler.
Sağnak yağmur ile devam ederler.

Korunurlar mücessem rahmet ile.
Yağmur himayeye olur vesile.

Kardeşine veda eder Konya’da.
Maddeten uzak kaldılar dünyada.

Abdülmecid üzgün, gözünde yaş var.
Seyda’sına bakar, hasret kalpte bar.

Yola devam ederler aranmadan.
Emniyet ile geçerler Konya’dan.

Yollarının üstünde ‘’Gavur Dağı.’’
Bundan böyle ismi olur ‘’Nur Dağı.’’

Antep’e sabah erkence varılır.
Burada kısa bir mola verilir.

Çamurlu bir yağmur yağar bu saat
Bu ulvi vedaya ağlar kainat.

ABDULKADİR MENEK



Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

47

11.02.2010, 14:07

masaallah.. harika desem bile az kalacak yaninda..

gercekten süper.. masaallah, barakallah..

yüreginize saglik agabey.. Allah razi olsun insaallah.. :çiçek:
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

48

20.02.2010, 16:06

URFA"DA VUSLAT III



Yirmi bir mart günü öğleye yakın.
Urfa’ya varırlar, izniyle Hakkın.

Bir Aziz Misafir gelmiş Urfa’ya.
Hiç önem vermemiş, fani dünyaya.

Hizmet, meşakkatle geçmiş bir hayat.
Zalimler Ona hiç vermemiş rahat.

Abdullah Yeğin’i bulurlar önce.
Buruk sevinç duyar, böyle görünce.

İpek Palas Otel’inde bir oda.
İki gün misafir kalır burada.

Yirmi yedi nolu oda, son makam.
Hizmetinde itina ile Bayram.

Urfalılar duyunca bu haberi.
Otelin önü andırır mahşeri.

Üstad kabul eder gelen herkesi.
Dua, şefkat dolu, hafifçe sesi.

Tahir Küçük, Üstad’la gelir aşka.
Ahmet Rüzgar’da heyecan bambaşka.

Aylardan mübarek Ramazan Ayı.
Dostlara açıktır gönül sarayı.

Farklı her zamandan bugünkü hali
Sanki veda eden yolcu misali.

Zübeyr, Bayram şaşırırlar bu hale.
Üstad yönelmiş bir kutlu visale.

Emniyette büyük bir telaş başlar.
Haber duyulunca çatılır kaşlar.

Amirlerden emir alır polisler.
Otele gelirler, karışık hisler.

Yaşlı bir alim zat hasta yatıyor.
Burada kalpler sevgiyle atıyor.

Arka arkaya gelince emirler.
İstemeden emri tebliğ ederler.

‘’Ankara’dan talimat var Urfa’ya.’’
‘’Döneceksiniz hemen Isparta’ya.’’

Urfalılar tepki gösterir buna.
Toplanırlar otelin etrafına.

Kızgınlıkla gelirler galeyana.
Sahip çıkarlar Manevi Sultan’a.

‘’Üstad’ı göndermeyiz hiçbir yere.’’
‘’Kıymetli bir misafirdir bizlere.’’

‘’Hem yaşlı, hem hasta, hem de alim zat.’’
‘’Son zamanlarında eylesin rahat.’’

Ankara’ya bir telgraf yağmuru:
‘’Bozmayın Urfa’da mevcut huzuru.’’

Odada sükunet , dillerde dua.
Hemen hissedilir manevi hava.



(Devam edecek)

49

05.03.2010, 14:37

URFA'DA VUSLAT IV

Davet edilir otele bir doktor.
Seyahat edemez diye bir rapor,

Hazırlar, vererek yetkililere.
‘’Bu ateşle dayanamaz sefere.’’

Göndermek isterler, rapora rağmen.
‘’Ambulans da tahsis edelim hemen.’’

Mehmet Hatiboğlu bir aziz insan.
Demokrat Partiye Urfa’da başkan.

Haberi duyunca otele koşar.
Üstad’ı bu halde görünce şaşar.

Oradan da emniyete gidiyor.
Müdüre saygıyla rica ediyor.

‘’Misafirimizi rahat bırakın.’’
‘’Çok hasta, vefatı belki de yakın.’’

Müdür bu ricaya kulak vermez pek.
‘’Kesin talimat var, gitmesi gerek.’’

Mehmet Hatiboğlu çeker silahı.
‘’İşlemeyin böyle büyük günahı.’’

‘’Gönderemez kimse burdan bu zatı.’’
‘’Urfa, kabul etmez, bu icraatı.’’

Görevliler tekrar otele gider.
Kendileri Üstad’a rica eder.

‘’Isparta’ya dönün büyük baskı var.’’
‘’Ankara’da hükümet vermiş karar.’’

‘’Bu halde dönemem, ben Isparta’ya.’’
‘’Belki de ölmeye geldim buraya.’’

Yirmi iki mart günü böyle geçer.
İftarda sadece biraz su içer.

Ateşi daha da yükselir akşam.
Ona pervanedir, Zübeyir ve Bayram.

Sürekli üstünden atar yorganı.
Uçacak faniden artık bu canı.

Bir manevi hava çökmüş odaya.
Kapanmış kapılar, sanki dünyaya.

Zübeyir çıkar, Bayram kalır Üstad’la.
Maziyi düşünür bir ulvi yadla.

Bu asrın sultanı ediyor veda.
Kıyamete kadar baki bu sada.

Cemiyetin imanına hizmetkar.
Bir büyük davada eylemiş karar.

Hiç tereddüt göstermemiş hizmette.
Hep geride kalmış lezzet, ücrette.

Bu dünyadan fani beden gidiyor.
Manevi bir hizmet devam ediyor.


(Devam edecek)

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

50

05.03.2010, 14:52

masaallah size abi.. cok güzel devam ediyor.. Beslemeyi okur gibi oldum.. :)

Allah razi olsun..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

51

15.03.2010, 12:15

URFA'DA VUSLAT V


Mart’ın yirmi üçü, sahur zamanı.
Hakka kavuşacak, huzur zamanı.

Kadir Gecesinin nuru var gibi.
Bu beden, bu ruha artık dar gibi.

Eliyle dokunur son kez Bayram’a.
Ardından kavuşur, Rabb-ül Azam’a.

Göğsünde birleşmiş halde kolları.
Bu dünyada sona erer yolları.

Bir ömür sürgünde, zindanda geçmiş.
Bir otelde ecel şerbetin içmiş.

Bayram habersiz bu büyük vuslattan.
Namaz vakti bir ses bekler Üstad’tan.

Ses çıkmayınca çağırır Zübeyr’i
Namaza kaldırmak için o eri.

Uhrevi aleme gitmiş o Bedi.
Hakkın gani rahmetine, ebedi.

Ramazanın yirmi beşi bu gece.
Nur aleminin güneşi bu gece.

Kavuşmuş alemin Büyük Rabbine.
O sonsuz mağfiret ve rahmetine.

Muayene eder sabah bir doktor.
Vefatıyla ilgili yazar rapor.

İlave de eder: ‘’Vücut çok sıcak.’’
‘’Hemen defnetmeyin, bekleyin ancak.’’

Telgraflar çekilir her tarafa.
Haberi alanlarla dolar Urfa.

Tespit yapar bir tereke hakimi:
‘’Seccadesi ve Kur’an-ı Kerim’i,’’

‘’Bir saati, çaydanlık, birkaç bardak.’’
‘’Cübbesiyle yirmi lira var ancak.’’

‘’Sarık, birkaç kitap tüm sermayesi.’’
Allah’ın rızası, bir tek gayesi.

Evlenmemiş, çoluk, çocuk yok ama.
Milyonlarla hizmet etmiş İslam’a.

Alınır mübarek naaş dergaha.
Avuçlar açılır, Rahim Allah’a.

Dergahta yıkanır ve kefenlenir.
Abdulhamid Hoca bunu üstlenir.

Yakın şakirtleri hazır bulunur.
Buradan Ulu Camiye alınır.

Dergahın üstünde misafir kuşlar.
Beyaz güvercinler devamlı uçar.

Kur’an’lar okunur sabaha kadar.
Dualar, niyazlar göklere çıkar.

Perşembe gününün ikindi vakti.
On binlerce mümin dergaha aktı.

Bütün ekabirle, vali, binler can.
Belediye Başkanıyla, tüm ihvan.

Katılırlar duayla merasime.
Hürmet gösterilir, bu nur isime.

İki saatte alınır kısa yol.
Bu tabuta uzanır binlerce kol.

Parmakların üstünde gider tabut.
Gönüllere mahbup yapmış ol Mabud.

Garip kuşlar tabuta eşlik eder.
Beyaz güvercinler ardından gider.

Çiseliyor yağmur, rahmet misali.
Karşılar kainat, kutlu visali.

Defnedilir dergahtaki mezara.
Tevdi edilir ebedi diyara.


(DEVAM EDECEK)

52

15.03.2010, 16:01

Maşallah hepsi çok güzeller.

53

06.04.2010, 10:30

URFA'DA VUSLAT (6)

Üstad yatar kabrinde gufran ile
Şakirtler hizmet eder, iz’an ile.

Mezara büyük bir alaka olur.
Halk dualar eder, ünsiyet bulur.

Üstad sağ iken rahatsız bu halden.
Şöhret, hürmet, ilgi türü ahvalden.

Vasiyeti: ‘’Mezarım gizli kalsın.’’
‘’Dostlarım şevk ile nurlara dalsın.’’

‘’Bu hal mevtten sonra devam etmeli’’
‘’Mezarı birkaç şakirdim bilmeli.’’

Bu arzuyu yazar, vasiyet eder.
Beşer zalim, kader adalet eder.

Yirmi yedi mayıs bir kara gündür.
Millete verdiği elem, hüzündür.

Milli iradeye karşı bir darbe
Tezgahlanır, ‘’kubbe yapılır habbe.’’

Dessas komiteler fitne peşinde.
Vatandaş habersiz, kendi işinde.

Rahat durmaz, kaynatırlar kazanı.
Kabullenemezler asli ezanı.

İnanca hürmet edince iktidar,
İhtilal yapmaya verirler karar.

Ufak tefek bahaneler bulurlar.
Sonra idareyi ele alırlar.

Devleti öfkeye ederler alet.
Üzülür, içine kapanır millet.

Yüz on bir gün geçer, vefattan sonra.
Bir gece saldırı olur mezara.

Hukuk tanımazlar bir kılıf bulmuş.
Abdulmecid Nursi hüzünle dolmuş.

Zorla imzalatılmış bir dilekçe.
Boğazına geçmiş sanki bilekçe.

Sokağa çıkma yasağı konulur.
Naaş alınınca biter sanılır.

Askerlere kırdırırlar mermeri.
Emirle iner balyoz darbeleri.

Çıkarırlar mezarından Üstad’ı.
Nurlarıyla yaşar şerefli adı.

‘’Yıkılmış bir mezarım ki’’ demişti.
Bu zulmü önceden haber vermişti.

Yeni vefat etmiş gibi bedeni.
Çoğunluğu beyaz kalmış kefeni.

Bindirirler tabutu bir uçağa.
Gizli bir yerde verirler toprağa.

Yıllar önce eylemişti vasiyet.
‘’Mezarım gizli kalsın,’’ da var hikmet.

‘’Alet edilmesin kabrim dünyaya.
Yanlışlara, bid’alara, fenaya.’’

‘’İki üç talebem bilsin sadece.
Hep nura çalışın gündüz ve gece.’’

‘’Dostlar uzaktan okusun fatiha.’’
İltica edilsin Rahim Allah’a.

Hatırlanır nebbaşlar nefret ile.
Üstad gönüllerde muhabbet ile.

Her gün biraz daha parlıyor bu nur.
Nafile, ne kadar eyleseler dur.

Şahıslar fanidir, dava sürüyor.
Hakka hizmet eden kervan yürüyor.

Talebeler devam eder hizmete.
Mazhar olup İlahi inayete.

Nur hizmeti yayılır tüm dünyaya.
İhlas sırrıyla yol vermez riyaya.

Varlığı olmamış, dünya adına.
Kulak vermiş gençliğin feryadına.

Görevini yapmış asrın alimi.
Kolaylaşmış onunla din ilimi.

Mümin kardeşlerin gönlünde yaşar.
Ehli dünya bu muhabbete şaşar.

Milyonlarca insan nura kavuşmuş.
İnkar zihniyeti sinmiş, savuşmuş.

Risaleler, insanlığa mirası.
Bu başarısının sırrı; İHLASI.

ABDULKADİR MENEK

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

54

06.04.2010, 11:39

masaallah size.. :)

cok güzeldi siir.. ellerinize, emeklerinize, hissiyatiniza saglik..

Allah razi olsun..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

55

31.05.2010, 14:54

Ebedi Yar

Ölüm varken bu dünya, ruhlara dar her zaman.
Vicdanlarda sonsuzluk arzusu var her zaman.
Hayatında ihlâsı rehber yapan mü’mine,
Allah bu zorlu yolda Ebedî Yar her zaman.

Abdulkadir MENEK

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

56

01.06.2010, 15:36

yüreginize saglik.. siirlerinizin kisa olanlarida güzel.. az ve öz..

Allah razi olsun insaallah..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

57

23.11.2010, 15:59

BARLA
Nurlara ilk merkez, mübarek belde
Şeytan mağlup olur, kaçar Barla’da
Barla Sıddıkları dilde, gönülde
İslam düşmanları naçar Barla’da



Nurun ilk şakirdi, işte geliyor.
Hulus-u kalb ile tensib diliyor.
Üstad heyecanlı, yüzü gülüyor.
İhlasın gülleri açar Barla’da



Mübarek Süleyman, Sıddık Süleyman.
Şamlı Hafız Tevfik, hizmette her an.
Cennet Bahçesi bir asude mekan.
Cennet kokuları saçar Barla’da.




Çınar Ağacı bir zikir otağı.
Çam Dağına bakar, Gelincik Dağı.
Barla Kabristanı erler yatağı,
Bayram Yüksel, Ali Uçar Barla’da




İhlasın gülleri açar Barla’da;
Cennet kokuları saçar Barla’da,
Şeytan mağlup olur, kaçar Barla’da,
İslam düşmanları naçar Barla’da.



Hafız Ahmed, Hafız Halid duada.
Abdullah Çavuş postacı Üstad’a.
Bedre’den Sabri yetişir imdada,
Dünya gamlarından geçer Barla’da.



Nurun ilk menzili, ilk dershanesi,
Nur aşıklarına açık sinesi.
İslamköy’den gelir Hafız’ın sesi,
Vuslat şerbetini içer Barla’da.



Tefekkür kürsüsü, Katran Ağacı.
Dallar göğe açık, sanki duacı
Hasta kalbimizin nurdur ilacı
Maksudunu aşkla seçer Barla’da.



Çam Dağı bir mesken, Ulu Sultan’a
Ordan hitab eder bütün cihana.
Sözler ve Mektubat dermandır cana.
Küfrün kaleleri göçer Barla’da.



Gönül, gamlarından geçer Barla’da
Maksudunu aşkla seçer Barla’da.
Vuslat şerbetini içer Barla’da.
Küfrün kaleleri göçer Barla’da


ABDULKADİR MENEK



(Barla Sıddıklarının Aziz Hatırasına)

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir