Giriş yapmadınız.

1

17.06.2008, 14:01

şarapçıları sevmek zorunda mıyım?

“ATATÜRK’Ü sevmiyorum” diyen Nuray Canan Bezirgan’i tenkit değil, linç etmek istediler. Nuray Hanım’ı bilmem, ama, ben ayrıca şarapçıları sevmem; demokrat olmayanları da sevmem, diktatörleri de, zorla falanı filanı sev diyenleri de sevmem! Sevmek zorunda da değilim!

“Atatürk’ün sofrasında 12 yıl hizmet veren Cemal Granda, ‘Moda koyundayız, Atatürk, ‘Buraya geldiğimizi kimse görmesin. Elektrikleri de söndürüp kendi kendimize rahat bir şekilde yeyip içelim’ dedi… Fakat daha on beş dakika bile geçmemişti ki, çevremizin sessiz sedasız sandallarla çevrilmekte olduğunu gördük… Atatürk, ‘Size ne ikram edeyim, ne istersiniz?..’

“‘Rakı, şarap ne varsa hepsini halka dağıt. Bana da bir şişe bırak’ dedi. Ben de ne kadar içki varsa, orada bulunan herkese dağıttım. Bağırış, çağırış gırla gidiyor. O zaman Atatürk, karşısında coşan, sevgi gösterisi yapan halka doğru kadehini kaldırarak şöyle konuştu:

“‘Vatandaşlarım... Buna rakı derler. Vaktiyle padişahlar gizli içerlerdi. Ben açık içiyorum. Siz de benimle beraber içiyorsunuz. Neticede unutmayın ki, ben de sizin gibi insanım.’”1

Ben sadece rakıcı, şarapçıları değil; şapka ıktisâ’ı Kanunu çıkarıp… 14 Aralık 1925’te şapka giymemekte ısrar eden ve aleyhte bulunan 143 sanıktan 8 kişiye idam, 14 kişiye 15’er, 22 kişiye 10’ar, 19 kişiye de 5’er sene hapis cezâsı kesen ıstiklâl Mahkemeleri’ni de sevmem. Tekke ve zâviyeleri kapatanları da sevmem! Takrir-i Sükûn Kanunu ile muhalefeti susturanları da sevmem! 1000 yıldan beri yoğrulduğumuz kültürün harflerini yasaklayıp, ıslâm kültürünü imhâ etmek; kökünü kazımak isteyenleri de sevmem! Eskiden beri ve hâlen, tarikat ve cemaatleri illegal sayanları, başörtülü kızları okumaktan men edenleri de sevmem! ılim ve fikir adamlarını hapis ve mahkemelere sevk edenleri, “tetik çekenleri” serbest, “tesbih çekenleri” mahkûm edenleri de sevmem!

Sevmek zorunda mıyım? Hayır! Ehl-i dünya bize derse ki: “Sen bizi sever misin? Beğeniyor musun? Eğer seversen, neden bize küsüp karışmıyorsun? Eğer beğenmiyorsan bize muârızsın. Biz muârızlarımızı ezeriz.”

“Elcevap: Ben değil sizi, belki dünyanızı sevseydim, dünyadan çekilmezdim. Ne sizi ve ne de dünyanızı beğenmiyorum. Fakat karışmıyorum. Çünkü ben başka maksattayım; başka noktalar benim kalbimi doldurmuş, başka şeyleri düşünmeye kalbimde yer bırakmamış. Sizin vazifeniz ele bakmaktır, kalbe bakmak değil. Çünkü idarenizi, âsâyişinizi istiyorsunuz. El karışmadığı vakit, ne hakkınız var ki, hiç lâyık olmadığınız halde ‘Kalb de bizi sevsin’ demeye?

“Kalbe karışsanız: Evet, ben nasıl bu kış içinde baharı temennî ediyorum ve arzu ediyorum; fakat irade edemiyorum, getirmeye teşebbüs edemiyorum. Öyle de, hal-i âlemin salâhını temenni ediyorum, duâ ediyorum ve ehl-i dünyanın ıslâhını arzu ediyorum. Fakat irade edemiyorum; çünkü elimden gelmiyor. Bilfiil teşebbüs edemiyorum; çünkü ne vazifemdir, ne de iktidarım var.”2

Kalplerimize dahi ipotek koymaya kalkan zorbalara asla aldırmayız. “Bütün mekteplerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hâl ise, âlem-i ıslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. şimdi ihtiyarımızın haricinde, onun mâhiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat’î hüccetler gösteren ve ispat eden Risâle-i Nur geçmesi, kemâl-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hadisedir ki, bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ idam olsalar, din-i ıslâm cihetiyle yine ucuzdur.”3


Dipnotlar:


1- Atatürk’ün Uşağı Cemal Granda Anlatıyor / Kristal Kitaplar, 2. baskı. (1) Sayfa: 222 (2) Sayfa: 215.; 2- şuâlar, s. 404.; 3- şuâlar, s. 298-299.

17.06.2008

E-Posta: afersadoglu@hotmail.com fersadoglu@yeniasya.com.tr

2

18.06.2008, 15:48

Bu gibi yazilarin bugün artik acik bir sekilde yayinlanmasi Türkiye adina büyük bir ilerleme insallah devam eder.
Ümitvar olunuz..

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

3

18.06.2008, 16:06

MAZLUMDER: Sevmeme hakkı var

[img:300:178]http://www.yeniasya.com.tr/2008/06/18/resim/05a.jpg[/img]

MAZLUMDER Genel Başkanı Gergerlioğlu, M. Kemal’i sevmediğini söyleyen N. Canan Bezirgan’ın bir medya lincine tabi tutulduğunu hatırlatarak, “Kişisel bir tercih olan bir hak hakaret olarak lanse edildi” dedi.

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu son günlerde Mustafa Kemal’i sevmediğini söyleyen Nuray Canan Bezirgan’ın bir medya lincine tabi tutulduğunu, sevmemek gibi tamamen tabiî, insanın iç dünyasını ilgilendiren ve kişisel bir tercih olan bir hakkın, hakaret olarak lanse edildiğini söyledi.

MAZLUMDER ıstanbul şubesinde düzenlenen basın toplantısına Nuray Canan Bezirgan ve MAZLUMDER ıstanbul şubesi’nden Avukat Elif Uzunpınar katıldı. MAZLUMDER Genel Başkanı Gergerlioğlu’nun okuduğu basın açıklamasında, “Fatih Altaylı’nın sunduğu ‘Teke Tek’ adlı televizyon programında yine kötü niyetli ve aciz bir tartışma başlatılmış, Altaylı’nın sorusu üzerine verdiği cevapla gündeme gelen Nuray Canan Bezirgan hakkında da insaf ölçülerine sığmayacak bir linç kampanyası yürütülmüştür” dedi.

Başörtüsü mağduru olarak nitelediği Nuray Canan Bezirgan’ın yıllardır yürütülen çirkin bir kampanyanın malzemesi haline getirildiğini ifade eden Gergerlioğlu, şunları kaydetti:

“Duygulara müdahale etme hakkını dahi kendisinde gören seçkinci bürokratik zihniyet ve onun basındaki uzantıları, gündemi gereksiz tartışmalarla meşgul ederek, yıllardır yaptıkları gibi, gerçek sorunların üzerini örtmektedirler. Söz konusu zihniyetin en önemli çarpıtması ‘sevmemek’ gibi tamamen doğal, insanın iç dünyasını ilgilendiren ve kişisel bir tercih olan bir hakkı hakaret olarak lanse etmeleridir. Geçmişe bakıldığında, Bezirgan’ın eğitim hakkının gaspedildiği, haksız ve ölçüsüz uygulamalar karşısında önemli sağlık sorunları yaşadığı açıkça görülecektir. Kendisinin bütün bu problemleri yaşamasına sebebiyet verenler, eylemlerini Atatürk adını kullanarak icra etmişlerdir. Yürürlükteki kanunlarda nelerin suç olduğu açıkça belirtilmiş olup, Bezirgan’ın ‘hakaret’ ve ‘sövme’ anlamı taşımayan eyleminin suç olarak değerlendirilmeyeceği açıktır.”

Gergerlioğlu, asıl provokatörler ortada iken mağdur bir bayanın provokatör olarak gösterilmesinin hak ve adalet duygusundan ne kadar uzaklaşıldığının göstergesi olduğunu söyledi. Gergerlioğlu, Nuray Canan Bezirgan’dan hakkında kullanılan ve eleştiri sınırını aşan, özellikle kendisini provokatör olarak tanımlayan ifadeler dolayısıyla özür dilenmesi gerektiğini belirtti.

Konuşmak istemediğini ifade eden ancak ısrarlı sorular karşısında kısa bir açıklama yapan Nuray Canan Bezirgan ise Yeni Asya muhabirinin “daha önce başörtülülere ağıza alınmayacak türlü hakaretlerde bulunmuş olan Fatih Altaylı’nın programına neden katıldığı” yönündeki sorusu üzerine “Davet direkt olarak bana gelmemişti. Biz orada Özgür-Der’i temsilen bulunuyorduk. Aslında başka bir arkadaşım katılacakken, ben katılmak durumunda kaldım” dedi.

Hakkında çıkan “Kanada’dan 2 buçuk saatte oturma izni aldı” söylentilerine de açıklık getiren Bezirgan, “Türkiye’de eğitim hakkım engellendiği için önce turist vizesi ile ABD’ye sonra oradan da iltica yoluyla Kanada’ya gittim. Hakkımda çıkan mahkeme kararı ve gazetelerde hakkımda çıkan haberler dolayısıyla Kanada’da iltica talebim bir kaç saat içinde onaylanabildi. Orada eğitimimi tamamladım ve 2005 yılında ülkeme döndüm” dedi.


BAşÖRTÜSÜ SEBEBıYLE HAPıS CEZASI ALAN ıLK ÖğRENCı


Nuray Canan Bezirgan 1998 yılında, ıstanbul Üniversitesi Tıbbî Dokümantasyon Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyken başörtülü sınava girmek isteyince 6 ay ceza almış ve cezası ertelenince Kanada’ya iltica edip bu ülkede 7 yıl yaşamıştı. Bezirgan, Türkiye’de başörtüsü sebebiyle hapis cezası alan ilk öğrenciydi.

Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teke Tek” programında, “Humeyni’yi seviyorum, Mustafa Kemal’i sevmiyorum” diyen Nuray Bezirgan ve Kevser Çakır hakkında, Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılmıştı. Programın yayınlanmasının ardından harekete geçen savcılık, polise yazı yazarak, Nuray Bezirgan ve Kevser Çakır’ın adreslerinin tesbit edilmesini istedi. Emniyet güçlerinin şüphelilerin adreslerinin belirlemesinin ardından, ifade vermeye çağrılacakları öğrenildi. Savcılık soruşturmasıyIa, “Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanun” çerçevesinde yürütmeye başladı. Buna göre, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” eden kimsenin, suçu basın yoluyla işlemesi halinde, 4.5 yıla kadar hapis cezası istenebilecek.

Umut YAVUZ / ıstanbul


http://www.yeniasya.com.tr/2008/06/18/haber/h3.htm
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

4

12.10.2008, 21:33

evet sevmemek hakkı önemli ama bu hakkın varlığpını bilmekde çok önemli
hy120 nickim değişti

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir