Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

28.12.2010, 13:49

Yeni Asya

Yeni Asya içtimâî ittihadın buluşma noktasıdır
Çoktan beri Yeni Asya hakkında yazı yazmıyordum. Daha doğrusu gerek görmüyordum. Çünkü Yeni Asya okuyucularına Yeni Asya’yı anlatmak ‘tereciye tere satmak’ gibi geliyordu. Ama son zamanlarda bazı tenkitlerin yapıldığını görmek, beni ve benim gibi kırk yıllık Yeni Asya mensuplarını tedirgin etmiş bulunuyor. Onun için böyle bir makale yazmayı kendime bir görev telâkki ettim. Belki de durumdan vazife çıkarttım. Ama kadîm bir dostumun yanlış anlaşılarak hakkında sûizanda bulunulmasına daha fazla gönlüm razı olmadı. Habbeyi kubbe yapmanın ve pire için yorgan yakmanın Yeni Asya’ya haksızlık olacağını düşündüm.
Yeni Asya’nın bugününü doğru değerlendirmek için geçmişini iyi bilmek gerekir. Hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığını, hangi şartlar altında yayın hayatına başladığını ve hangi engelleri aşarak bu günlere geldiğini hatırlarsak, bu günkü hâlimizi tenkit ederken daha insaflı oluruz. Yeni Asya’nın geçmişi iyi bilinirse, hayatının tam bir destan olduğu da görülecektir.
Yeni Asya gerçekten destanlar yazarak bu günlere gelmiştir. Çok dar bir kadro ile, çok kısıtlı imkânlarla ortaya çıkmış, çok büyük düşmanlarına karşı şanlı bir direnişle karşı koyarak hayatına devam etmiştir. Çıktığı günden beri üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallanan şer güçlerin istibdadı hiç eksik olmamıştır. Her zaman iman demiş, Kur’ân demiş, hak demiş, hürriyet demiş, demokrasi demiş, başka bir şey dememiştir. Bu yüzden de başına gelmedik kalmamıştır. Ama hiçbir zaman hizmetin temel prensiplerinden ve tavizsiz istikrar çizgisinden ayrılmamıştır.


Abdil YILDIRIM
abdilyildirim26@hotmail.com
Yeni Asya, iman kalesinin yüksek burçlarında şerefle dalgalanmaya başlamıştır. Bediüzzaman’a ve Risâle-i Nur’a gönül verenler bu bayrak altında bir araya gelerek içtimâî istikametlerini muhafaza etmişlerdir. Bu istikamet, meşveret sistemiyle tayin ve tespit edildiği için her zaman doğru yönde olmuş, hiçbir kararında okuyucularını mahcup ve mağdur etmemiştir.
“Lahana yaprağı kadar” bir gazeteye muhtaç olunduğu günleri düşünürsek, Yeni Asya’nın değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Bugün Risale-i Nur’a ait her türlü haberi rahatça duyurabildiğimiz, fikir ve düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edebildiğimiz bir gazetemiz var. Bu gazete her gün Risale-i Nur’dan ve Bediüzzaman’dan bahsediyor. Attığı manşetlerle Bediüzzaman’ı ve Risale-i Nur’u gündemden düşürmüyor. Manşetleri gündem belirliyor. Hiçbir kişi ve kuruluşa karşı minnet borcu olmadığı için manşetlerinde ve köşe yazılarında pervasız davranabiliyor. Hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmeden yoluna devam ediyor.
Her okuyucu gazetesini kendi malı gibi kabul ettiğinden, herkes kendini bu gazetenin hem okuyucusu, hem de yazarı olarak görebiliyor. Zaten bu yüzden Yeni Asya kendi yazarlarını kendi yetiştiren bir mektep olarak kabul ediliyor. Eli kalem tutan, parmakları klavye kullanan ve dağarcığında söyleyecek bir şeyleri olan herkes, Yeni Asya’da kendisini ifade edebiliyor.
Yayınlarda zaman zaman hatalar da olabilir. Yapılan yanlışlıkları, görülen eksiklikleri dile getirmek herkesin hakkı ve hatta vazifesidir. Bunu yaparken hasmane bir tavır takınmak insafsızlık olacaktır. Gerçekten Risâle-i Nur hassasiyeti ile hareket edenler, yapıcı bir üslûpla ve iyi niyetle tenkitlerini dile getirirler. O zaman hem eksikler ve hatalar düzeltilir, hem de ittihat ve irtibat kuvvetlenir
Yeni Asya, her zaman Risale-i Nur’un içtimâî görüşünü yansıtan bir çizgi takip etmiştir. Dün olduğu gibi bugün de okuyucularını ve Risale-i Nur’a gönül verenleri bu çizgide birleşmeye davet etmektedir. İmânî konularda zaten herkes aynı noktada buluşuyor. Bu konuda bir ihtilâf söz konusu değildir. Ama Risale-i Nur’un içtimâî ve siyasî konulardaki görüşleri herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmıyor. Farklı yorumlar, farklı anlayışlar ve farklı siyaset üretenler oluyor. Yeni Asya’nın en önemli misyonu, içtimâî ittihadı sağlamaktır. Bugüne kadar bu misyon başarı ile yerine getirilmiştir. Çünkü burada şahısların görüşleri değil, meşveret sisteminden çıkan görüşler ortaya konmaktadır. Bu yüzden, bugüne kadar takip ettiği ve okuyucularını da teşvik ettiği içtimâî görüşlerinde hep isabet kaydetmiştir. Bugün de Risale-i Nur’daki içtimâî esaslara uygun bir yayın politikası takip edilmektedir. “Artık şartlar değişti, biz de duruşumuzu değiştirelim” demek, tavizsiz istikrar çizgisinden taviz vermek demektir.
Yeni Asya’dan başka hangi gazete var ki, her gün Bediüzzaman’dan bahsediyor? Hangisi Risâle-i Nur’a hizmeti esas gaye edinmiştir? Ve hangi gazete var ki, dâvâsı için Yeni Asya’nın yüzde biri kadar bedel ödemiş olsun?
Yeni Asya hakkında bu kadar tahşidat yapmamızı abartılı bulanlar olabilir. Eski ve eskimez bir dost olarak duygusal davrandığımız, bu yüzden ifrat ettiğimiz düşünülebilir. Ama içtimâî ittifakımız için “müfritane irtibat” esasına azamî derecede riâyet etmemiz gerektiğini düşünüyor, onun için bu kadar ifrat etmemizin de hoş görüleceğini ümit ediyorum.
28.12.2010

Bu konuyu değerlendir