Giriş yapmadınız.

1

20.10.2009, 08:31

Büyük Avrupa’ya kıymetli örnek


Büyük Avrupa’ya kıymetli örnek


OSMANLI Devleti, İrlanda’da 1845 yılında yaşanan ve halkın büyük bir bölümünü açlıkla yüz yüze getiren kıtlık sebebiyle bin altın yardımda bulundu. Derlenenen bilgilere göre, 1845’te kıtlık yaşanan İrlanda’ya Osmanlı Devletinin yaptığı maddi yardım üzerine İrlandalı asilzadeler bir teşekkür mektubu gönderdi. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığında yer alan ve Padişah Abdülmecid’e hitaben yazılan 1847 tarihli mektupta, şu ifadeler yer alıyor:

‘’Majesteleri Osmanlı Padişah’ı Sultan Abdülmecid Han’a, Tanrı majestelerinden razı olsun. Biz aşağıda imzası bulunan İrlandalı asilzadeler, ileri gelenler ve bütün halk olarak, majesteleri tarafından çilekeş ve ıztıraplı İrlanda halkına gösterilmiş olan ihsan ve teveccühün cömertliğine en derin teşekkür ve minnetimizi ifade etmek ve halkımız adına İrlandalıların sıkıntılarını hafifletmek ve acılarını dindirmek için gönderilen bin poundluk cömert yardıma, teşekkür için müsaadenizle hürmetlerimizi sunuyoruz. Eşine az rastlanır türde, ülkemizde ansızın ortaya çıkan kıtlık ve fakir halkın karşı karşıya kaldığı çaresizlik Allah’ın hikmetiyle takdir olunmuştur. İrlanda halkının, bu durumda kendilerini ve ailelerini açlık ve ölümden korumak adına diğer ülkelerin şefkat ve cömertliğine başvurmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Majestelerinin bu zor durumdaki insanların yardım talebine verdiği mertçe cevap büyük Avrupa devletlerine kıymetli bir örnek olmuştur. Bu, vaktinde yapılmış hayırlı davranış, pek çok kişiyi ferahlatmış ve ölümden kurtarmıştır. Onlar adına tekrar majestelerine minnettarlığımızı sunmak, idareniz altında bulunan ve ihsanınızda payı olan halkınızın ve ülkenizin, katlanmak zorunda kaldığımız sıkıntılardan muhafaza buyrulması dileğimizi izninizle ifade ediyoruz.’’ İstanbul / aa


11.10.2009
Yeni Asya



2

20.10.2009, 08:35

Büyük patates kıtlığı

İrlanda'da 1845-1850 yılları arasında patates, kısmi ürün kaybına neden olan bir parazit istilasına uğradı. O dönemde büyük çoğunluğu tarıma bağlı İrlanda halkının 1 milyona yakını, bunun üzerine baş gösteren kıtlık sonucu kıtlıkla ilişkili hastalıklardan hayatını kaybederken, pek çoğu da Amerika Birleşik Devletlerine göç etti. Bu sırada İrlanda asilzadeleri de çeşitli ülkelerden İrlanda halkına yardım çağrısında bulundur.

Muhtaca yardım

Konuya ilişkin AA muhabirine bilgi veren Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanı Önder Bayır, Osmanlı parasıyla 1000 altın lira değerindeki yardımın, dönemin İngiliz Büyükelçisi Mösyö Velsle kanalıyla İrlanda halkına iletildiğini aktardı.

19. yüzyılın ortalarında Avrupa'nın başka ülkelerinde de kıtlık yaşandığını belirten Bayır, Osmanlı'nın Macaristan, Hollanda, Polonya, Sumatra hatta ABD gibi ülkelere de bu tür yardımlarda bulunduğunu kaydetti.

Bayır, şöyle konuştu:

"Osmanlı İmparatorluğu'nun bir şiarı var; dünyanın neresinde kıtlık varsa özellikle geçimini ziraatla temin eden ülkelere yardımda bulunuyor. İlla ki bir yardım talebi gelmesini de beklemiyor. Koruyucu bir yapısı var. İmparatorluk olarak kendisini gerek Avrupa gerek Orta Doğu ve Afrika topraklarından mesul addediyor. Yardım ihtiyacını tespit ederse büyük devlet olmanın şiarıyla yardım ediyor.

Bu yardımlar sadece maddi de olmuyor. Gerekirse askeri, gerekirse sözlü yardım ediyor. Mesela Macaristan Kralı ve İsveç Kralı Demirbaş Şarl bize sığınıyor. Fransa Kralı Fransuva, Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlken'e esir düştüğünde İmparator'a 'Bu devirde kral esir almak caiz değildir. Ya kralı bırakırsın ya gerekeni yaparım' şeklinde haber gönderiyor."

Önder Bayır, İrlanda'ya yapılan yardım sonucunda teşekkür mektubunun gönderilmesinin yanı sıra, bu yardımın anısına İrlanda'nın başkenti Dublin yakınlarındaki Drogheda adlı kentin belediye binasına da bir teşekkür plaketi asıldığını sözlerine ekledi.

RADİKAL



3

20.10.2009, 08:49


Büyük İrlanda Kıtlığı


Tarih, çoğu kez güçlü heyecanlar uyandıran bir konudur. Bazı insanlara sınırlı bir akademik konu gibi görünen şeyler, diğerleri için derinlerde tutulan ve tutkulu duyguların kaynağıdır. Tarihçinin görevi, belirli bir zamanda ve yerde gerçekten ne olduğunu mümkün olduğu kadar tarafsızca tespit etmeye çalışmak ve olan şey­lerin nedenini ve nasılını açıklamaya çalışmaktır.Bu noktada sıkıntı başlar, çünkü bu, kaçınılmaz olarak tartışmalı olabilecek takdire dayalı bir yargıyı içerir. Bazı çevrelerde, güvenilir ya da doğru tarihsel olaylar fikrinin bir aldatmaca olduğu, bütün tarihsel hikayelerin bir gündeme göre yönlendirildiği ve efsane yahut kurgu olarak görülmesi gerektiği fikrini ileri sür­mek, bugünlerde modadır. Bu görüş ikna edicidir, o kadar ki, yaygın olarak kabul gören çoğu tarihsel hikayeler bu türdendir ve geçmişi açıklamaktan daha çok, bugünü etkilemiş oldukları hesaba katılarak inşa edilir. Yine de bu, geleneksel olarak anlaşıldığı gibi, tarih biliminin imkânsız
olduğu
anlamına gelmez, sadece tarihçiliğin zor olduğunu gösterir. Tarihin incelenmesi, halkın çoğunluğu tarafın­dan kabul edilen geçmişe dair görüşleri sarsabilir ve Artemus Ward'ın ifadesiyle, halkın bildiklerinin çoğunun pek de öyle olmadığını açığa çıkarır.

İrlanda tarihi, buna yerinde bir örnektir. Yakın zamana kadar irlanda tarihine. İrlandalıların baskıcı İngiliz yönetimine ve işbirlikçilerine karşı nasıl direndikleri ve sonunda onlardan nasıl kurtulduklarıyla ilgili anlatımlar egemen olmuştur. Son zamanlarda yeni kuşak İrlanda tarihçileri tarafından bu sorgulanmış, yeni ve daha
ayrıntılı bir tablo ortaya çıkmıştır.' Bu tablo, daha kapsamlı bir bakış açısına ön­cülük etmiş ve bizim geçmişten farklı sonuçlar ve dersler çıkarmamızı sağlamış­tır.

Bunun klasik örneği, 1840'larda İrlanda'daki Patates
Kıtlığı'dır. Modern İngi­liz tarihinin en trajik olaylarından biri sayılan bu olayın temel gerçeklerinden hiç bahsedilmez. 1845 'te İrlanda'nın patates mahsulü, kısmî ürün kaybına neden olan bir mantar parazitinin istilasına uğradı. Nadir görülen yağışlı hava da hem ertesi yıl hem de 1847 ve 1848'de toplam rekoltenin düşmesine neden olmuştur. Sonuç, 1,5 milyon insanın, kıtlıktan ya da kıtlıkla ilişkili hastalıklardan ölmesiydi. Aynı sayıda insan da, çoğu Birleşik Devletler'e (ABD) olmak üzere göç etti. Bundan ve takip eden göçten dolayı İrlanda, kayıp nüfus yapısını bir daha telafi edemedi. Bugün İrlanda'da, 1841'deki 8 milyona kıyasla 6 milyon nüfus vardır.

Geleneksel İrlanda tarihinde bu büyük felaketin baş suçlusu olarak İngiliz hükümeti gösterilir. Bu görüşün Cecil Woodham-Smith gibi temsilcilerine göre, ölümlere ve ıstırap verici şeylere, İngiliz hükümetinin ve onun genel valisi Char­les Trevelyan'm yetersizliği, katı umursamazlığı ve laissez faire'e (bırakınız geç­sinler -serbest dış ticaret anlayışı - ç.n.) katı bağlılığı sebep oldu. Bazı suçlama­lar çok ciddiydi. Milliyetçi tarihçilere göre, İngiliz politikası soykırımcıydı ve bu sonuç
amaçlanmış ya da hoş karşılanmıştı. Bu
görüş, yalnızca İrlanda'da değil başka yerlerde de hâlâ çok taraftar bulur. 1996'da New York Eyaleti'ndeki bütün
okullarda, İrlanda'daki kıtlığın
bir İngiliz soykırım hareketi olarak öğretilmesini zorunlu kılan bir kanun çıkarıldı. Oysa gerçek çok daha karmaşıktır, bazı yönler­den çok daha ilginçtir, bugünkü ve geçmişteki olaylar hakkında çok farklı mütala­alara yol açar.

4

20.10.2009, 09:01

İngiltere Suçlu mu?

İngilizler bir bakıma bu felaketin suçlusuydu. Bununla birlikte, bu sorumlu­luk, yalnızca Lord John Russell ve 1846'daki meslektaşlarına değil, fakat daha öncesine, 17. ve 18. yüzyıllardaki meslektaşlarına kadar gider. II. James'in 1690'daki yenilgisinden sonra, III. William'ı destekleyen Protestan azınlığın ege­men olduğu İrlanda Parlamentosu'nda bir dizi "ceza kanunu" kabul edildi. 1695'te kabul edilen ilk kanun, Katoliklerin silah taşıma hakkını kaldırdı. Bir diğeri, hem Katoliklerin eğitim için denizaşırı (seyahate) gitmelerini yasakladı hem de İrlan­da içindeki okullarda öğretmenlik yapmalarını ve okul açmalarını engelledi. Yine de en önemlisi,
"Papalığın Daha Fazla Gelişmesini Engelleme Yasası" (1704) idi. Bu yasa, Katoliklerin toprak satınalmalarına veya onu Protestanlardan miras ola­rak edinmelerine ya da toprağı 31 yıldan fazla kiralamalarına engel oldu. Bu sıralarda patates başlıca ürün olarak ortaya çıktı. Yasama faaliyeti ve yeni mahsu­lün bileşimi, sonuçta felaket getiriciydi.

Ceza Kanunları, diğer kanunlarla birlikte, bir takım güçlü ve ters etkili müşev­vikleri ortaya çıkardı. Katolik kiracı çiftçiler, toprak sahibi olamadıkları ve topra­ğı kullanım güvenliği az olduğu ya da hiç olmadığı için kısa dönemli kiralamalar dışında ellerinde tutamadıklarından dolayı, topraklarını geliştirecek veya tarımsal faaliyetlerini modernize edecek teşviklerden mahrum kaldılar. Bütün kazançlar, nefret edilen Protestan yabancı toprak sahipleri sınıfına daha yüksek rantlar ve daha pahalı kiralar olarak gidecekti.

Patates emek-yoğun bir ürün olarak, bir aileyi küçük bir toprak parçasıyla beslemeye imkân sağlamıştı. Yasal düzenlemelerle patatesin bileşimi şu sonuçla­ra yol açtı: İrlanda tarımı ne ilerledi ne de gelişti. Fakat buna rağmen emek-yoğun faaliyetli bir geçim vasıtası olmaya devam etti. Toprak sürekli bölündü, çünkü toprakları birleştirerek üretimi ve kârlılığı arttırma güdüsü yoktu ve aileler ancak, besleyici patatesin yüksek verimi sayesinde küçük bir alanda varlığını (ya­şamını) sürdürebilirdi. 1841'de kira ile tutulan arazilerin hepsinin % 45'i beş dönümden küçüktü. Sermaye eksikliği ve Katolik çoğunluk üzerindeki kısıtlamalar, İrlanda ticaret ve üretiminin gelişmediği anlamına geliyordu ve 1841 'de 8 milyondan fazla nüfusun 5,5 milyonu tümüyle tarıma bağımlıydı. Son ilave düğüm, 19. yüzyılın
başında oluşturulan, fiyatlar belli bir düzeye ulaşıncaya kadar tohum ithalini yasaklayan İngiliz tarımını koruma sistemi Tahıl Yasaları'nın etkisiydi. Bu durum, sakat hale gelmiş İrlanda çiftçilik sistemini koruyucu bir etkiye sahipti.

19. yüzyılın başlarında İrlanda, patlamayı bekleyen Maltusgil bir saatli bom­baydı. 1820'ler ve 1830'larda birkaç yerel kıtlık yaşandı ve son Ffelaket neredeyse kaçınılmazdı.

Çeviren:
Fatih DEMİRCİ

Kaynak:
Stephen DAVIES

5

28.10.2009, 09:00

Büyük İrlanda Kıtlığı cecil woodham smith

This is very interesting and I would love to share with my Turkish friends...Are ther any books published in Turce on this subject..mny thanks i advance

6

28.10.2009, 10:22


Acaba tercümenin aslının yazarı mı bu son mesajı yazan..?

Bir de buna tercüman lâzım..(=

Kötü birşey demişse yandık..(Değil gibi görünüyor ama..)





7

28.10.2009, 10:59

Sanırım diyor ki ,

This is very interesting and I would love to share with my Turkish friends...Are ther any books published in Turce on this subject..mny thanks i advance

"Bu çok ilginç ve Türk arkadaşlarımla paylaşacağım, Bu konu hiçbir türkçe kitapta yayınlamamıştır , teşekkür ediyor "

gibi bişey inşallah
:)
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


8

28.10.2009, 13:17


Aman, kötü birşey olmasın da..(=


Bu Patates kıtlığını beş yıl kadar evvel bir gazete köşesinde okumuştum. Bu başlıktakilerle beraber özetleyecek olursak:

O yıllarda İngiliz sömürgesi olan ve beslenme kaynağının neredeyse büyük kısmını temin eden patates ekimi için,

gene ingilizlerin devreye girmesiyle Amerika'dan getirtilen patates tohumluklarından, bir çeşit virüs bulaşmış İrlanda tarlalarına..

Başedilemeyen hastalık neticesi patates üretimi yapılamadığı için, "patates kıtlığı" neticesinde

binlerce İrlanda'lı tam mânâsıyla bir soykırıma uğramış..

Yazının devamında da görüleceği üzere, bu açlıktan kaçan İrlanda'lıların bir kısmı Amerika'ya göç etmiş.

Yâni bir çeşit kıyımla, açlıktan -kıtlığa sebeb virüslü tohumu ekim yaptırarak- öldürebildikleri ölmüş,

ölmeyenler göç etmek zorunda kalmış..

O topraklarda yaşayan esas İrlanda'lıların sayıca azalmasıyla İngilizin sömürme işi daha da kolaylaşmış..


Bu mevzû neden dikkatimi çekmişti o yıllarda, onu da diyeyim:

Beş yıl kadar evvel patates tarlalarında bizim ülkemizde de buna benzer başedilemeyen bir hastalık bulaşmış,

eski tohumluklarında ekilemez hâle gelmesine sebeb olan şeyler yaşanmıştı..

Toprak bulaşan hastalığı kolay kolay atlatamaz..

Ve araştırmalarım neticesi, bu hastalığın gene Amerikan tohumluğundan kaynaklı olduğu öğrenmiştim..

Yâni tarihten ve başka milletlerin yaşadıklarından dersler çıkarmayan ülkeler, hep aynı acıları yaşayabiliyorlar..

Allah'tan bizim tek gıda kaynağımız patates değildi..


"Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi..?"

Merhum Âkif ne güzel söylemiş..





9

29.10.2009, 02:29

Sanırım diyor ki ,

This is very interesting and I would love to share with my Turkish friends...Are ther any books published in Turce on this subject..mny thanks i advance

"Bu çok ilginç ve Türk arkadaşlarımla paylaşacağım, Bu konu hiçbir türkçe kitapta yayınlamamıştır , teşekkür ediyor "

gibi bişey inşallah
:)
Evet yazının çok ilginç olduğunu ve bunu türk arkadaşlarıyla severek paylaşacağını belirtiyor. Ayrıca bu konu hakkında türkçe kitap yayınlandı mı diye soruyor. Peşin olarakta teşekkür ediyor. :)
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

Bu konuyu değerlendir