Giriş yapmadınız.

1

28.04.2007, 20:37

Saltanat, Osmanlıdan Selaniklilere geçti

Tarihin dönüm noktalarından biri, bundan 98 yıl evvel bugün (27 Nisan 1909) yaşandı.

Otuz üç yıldır Osmanlı tahtında oturan kudretli padişah Sultan II. Abdulhamid, Meclis–i Mebusanın aldığı bir karar neticesi halledildi, yani tahttan indirildi.

Padişaha "hal tebliği"ni götüren dört kişilik heyetin içinde hiç Türk yoktu.

Heyetin başında bulunan sözcü ise, Yahudi asıllı Selanik mebusu Emanuel Karasso vardı.

Heyette bulunan diğer üç şahıs ise şunlardı: Aram Efendi (Ermeni), Esat Toptani Paşa (Arnavut), Arif Hikmet Paşa (Gürcü.)

Esas çarpıcı ve dikkat çekici olan gelişme ise şudur: Padişahın düşürülmesi fikriyle Mebusan Meclisini toplayan ve kararı çıkartan başroldeki kişi, sekiz yıl sonra Sadrâzamlık da yapacak olan Meclis Başkanvekili Talat (Bey) Paşadır.

Hem mason, hem de köken itibariyle Selanik dönmelerine dayanan Talat Bey, ıttihat–Terakki komitasının en önde gelen siyasî lideriydi.

Bir Selanik Yahudisinin götürdüğü tebliğle tahttan indirilen Osmanlı Sultanı, yine Selaniklilerin marifetiyle derdest edilip Selanik'teki Alatini Köşküne götürülüp hapsedildi.

Bu tavrın zımnî mesajı şuydu: Ey Osmanlı Sultanı! Bundan böyle sen bizim yerimize, biz de senin makamına gelip oturuyoruz.

Tahtı elinden alınan bir Osmanlı padişahı, ilk defa ıstanbul dışına gönderiliyordu.

Balkan Harbine kadar (1912) Selanik'te mahpus tutulan Sultan Abdulhamid, daha sonra ıstanbul'a getirtilerek Beylerbeyi Sarayına hapsedildi.

Onu bu vaziyete düşüren mason Sadrazam Talat Bey ise, Dünya Savaşı ve Ermeni tehciri başta olmak üzere, Müslüman Osmanlı milletlerinin başına getirmediği helâket, felâket, musibet kalmadı.


Selanik merkezli muhalefet

1430 senesinde başlamak üzere, Fatih Sultan Mehmed zamanında kesin olarak fethedilen Selanik'te, ilk dönemde yaşayanların ekseriyeti Müslüman idi. Ancak, daha sonraki yüz yıllarda demografik yapı değişti ve nüfus ekseriyetini gayr–ı müslimler teşkil etmeye başladı.

Bunun sebebi, 1492'de yaşanan Yahudi göçüdür. ıspanya'dan kaçmak mecburiyetinde kalan binlerce Yahudi ailesi, o zaman dalgalar halinde gelip Selanik'e yerleştiler.

482 sene Osmanlı idaresinde kalan Selânik, 1912'de patlak veren Balkan Savaşı esnasında elden çıktı. Bu tarihlerde nüfus sayısı 100 bini aşan Yahudilerin (20 bini dönme, yani Sabetaist) az bir kısmı muhtelif Avrupa şehirlerine göçüp giderken, çoğunluğu ise ıstanbul ve ızmir başka olmak üzere Türkiye'ye gelip yerleştiler.

ışte, vaktiyle muhacir olup Osmanlıya sığınan Yahudiler, 1909'daki saltanat değişikliğinde en aktif rolü oynamaya muvaffak oldular.

Bu ibret verici vaziyeti, "Besle kargayı, oysun gözünü" atasözüyle şematize etmek mümkün.

Evet, provokatif 31 Mart Vak'asını (13 Nisan 1909) fırsat bilen Selanik Yahudileri, aynı gün içinde Selanik merkezinde kurdukları "Hareket Ordusu"nun kurmay heyetini dahi tesbit ettiler. Hemen ardından, hareketin çapını genişlettiler ve toplanan birlikleri ıstanbul üzerine harekete geçirdiler.

23 Nisan günü ıstanbul'a giren Hareket Ordusunun ilk işi, hükümete ve Millet Meclisine müdahale oldu. ıttihatçıların lideri olan Selanik kökenli Talat Bey, Meclis'te en etkili konuma getirildi. O da ilk iş olarak Meclis'ten Sultan Abdulhamid'in tahttan indirilmesi kararını çıkarttı.

Gariptir ki, bu kararın padişaha tebliği, yine bir Selanikli Yahudinin öncülüğündeki bir heyet tarafından gerçekleştirilmiş oldu.

Bediüzzaman Hazretleri, 1909'da yaşanan bu tarihî hadiseyi "tebeddül–ü saltanat" tâbiriyle ifade ediyor. (Bkz: Tarihçe–i Hayat, Kastamonu hayatı, "Karadağ'ın bir meyvesi".)

Bu tabiri, saltanat değişikliği, yahut saltanat idaresinin el değiştirmesi şeklinde yorumlamak da mümkün.

Zira, Sultan Abdulhamid'den sonra tahta geçen iki zâtı, gerçek anlamda birer padişah gibi görmek kabil değil. Abdulhamid'den sonra, saltanatın kuvveti, kudreti kırıldı; padişahlık gölgelendi ve M. Reşad ile M. Vahdeddin, askerin, ıttihatçıların ve bilhassa Selaniklilerin gölgesi altında yaşamaktan kurtulamadılar.

Nitekim, 1922'de Saltanatın tamamen kaldırılması ve hanedana mensup bütün fertlerin sınır dışı edilmesinde de, yine Selanik menşeli şahısların emir ve iradesi söz konusudur.

M. Latif SALıHOğLU - Yeni Asya
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

2

13.11.2007, 03:29

meşrutiyetin ilanında mıydı, Bediüzzaman'ın r.a. selanik'e gidişi?

3

10.07.2008, 14:13

evet o tarihte kabalacı siyonist liderler tarafından kasten yapılan kendi mesih planları doğrultusunda marrano yada konverso katolik dönmesi hahamlar tarafından bu sürgün gerçekleştirilmiş ve sefarat kökenli yahudiler mesih planı gereği bütün kıtalara dağıtılmışdır bunlar osmalının selanik topraklarına yerleşmiş ve 1648 kendini sahte mesih ilan sabetay sevi ölüme karşı konversoluğu seçmesiyle müslüman olup Aziz Mehmet Efendi adını almış selaniğe yerleştirilmiştir dönme tabiri aslında marrano ve konverso olarak kullanılsada bu hadiseden sonra yahudiden müslümamana dönen konversolarda sabetaist tabiri dilimize yerleşmiştir
Allahın selamı ve bereketi tüm müslümanların üzerine olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir