Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek
  • Konuyu başlatan "Hasan_Sinan"

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

1

21.02.2011, 22:47

21 Şubat 1970, Nur hareketi ve Türkiye için bir dönüm noktasıdır

Dahilî ve hâricî engellemelere rağmen, İttihad, Zülfikâr, İhlâs’tan sonra Yeni Asya, Bediüzzaman’ın, “Âlem-i İslâm’ın bu mübarek vatanın ahâlisine karşı pek şiddetli itiraz ve ittihamlarını izâle etmek için matbuat lisanıyla konuşmak lâzım gelmiş diye kalbime ihtar edildi.” 1 sözünden de ilham alarak, 21 Şubat 1970’te Bediüzzaman’ın talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’in öncülüğünde bütün Nur Talebesi ağabeylerin de iştirakiyle kuruldu.

Ali FERŞADOĞLU
afersadoglu@hotmail.com fersadoglu@yeniasya.com.tr

İşte bu tarih, hem Nur hareketi, hem de Türkiye için bir dönüm noktasıdır. Zira, Yeni Asya’nın gayesi, Risâle-i Nur’un hakikatlerini gazete yoluyla ve lisanıyla âleme neşretmekle beraber, dindarlara yapılan hücumları durdurmak, Kemalizm, zalim ve dessasların oyunlarını deşifre etmek, vatan sathını bir mektep yapmaktır.

Yeni Asya, ilklerin gazetesidir. Hemen hemen olumlu bütün çığırların arkasında Yeni Asya ekolü var: Dinî hikâye, roman ve sinemacılıkta, tarih şuurunun uyanmasında, tabuların yıkılmasında, darbe ve diktatörlere direnilmesinde, haksızlıklara karşı kamuoyu oluşturulmasında, Türkiye’nin demokratikleşmesinde, bütün hak ve hürriyetlerin ihyasında, teknik, sosyal ilim ve irfan dünyasında vs…
Yeni Aysa ekolü, deccalizmle, Süfyanizmle, Kemalizmle, müstebit sistemle mücadele ede geliyor…

Peki, 41 yıldır bir takım dahilî, pekçok haricî engellerle karşılaşmasına, maddî imkânsızlıklara rağmen hizmetlerini sürdüren Yeni Asya, bu aşk ve şevkini, hizmet stratejisini kimden alıyor? Âlimlerimizden H. Basri Çantay’ın şu ifadeleri, bu sorumuza cevap veriyor sanırım:

“Kardeşim, sizler Üstadın nasıl bir insan olduğunu bilmiyorsunuz. Kimse Üstadla mukayese edilemez. Bizler Üstadın sayesinde müellif olduk. Bizler korkumuzdan ne eser yazabiliyorduk ve ne de kimseye anlatabiliyorduk. Üstad Hazretleri Risâle-i Nurları te’lif etmeye başladı; hem Türkiye’de okuma çığırı açtı, hem de hapishanelerde dayak, kelepçe, açlık, susuzluk her zulme tahammül etti. Fakat onun ihlâsı, onun şefkati, onun merhameti, onun tevazuu, onun şecaati ve kahramanlığı her şeye galip geldi.

“İlk mecliste Bediüzzaman ne kadar haklıymış, biz hocalar Üstad Bediüzzaman’ı desteklemedik ve yalnız bıraktık. Biz hocalar Bediüzzaman biraz fazla gidiyor, diye kendilerine mani olmaya çalışmıştık. Kendilerini durdurmak için, aman fazla ileri gitme diyerek, ceketinin eteğini çekmiştik. Bizler biraz da korkuyorduk. Bediüzzaman çok pervasızdı. Hiç kimseden çekinip korkmuyordu. Ama yıllar geçinci Bediüzzaman’ın ne kadar haklı olduğunu gördük, bizlere hakkını helâl etsin.” 2

İşte Yeni Asya da, Üstad’dan aldığı bu cesaret ve hizmet tarzını sadakat ve sebatla devam ettirerek büyük hizmetlere imza attı, hâlen de atmaya devam ediyor. Meselâ, zamanında bütün mal varlığının elinden alınmasına sebep olan Kemalizmi, Süfyanizmi, müstebit rejimi, diktatörleri deşifre eden Yakın Tarih Ansiklopedisi ile tabuları yıkıp, bu konuda da öncülük etti.
Bugün millî ve mânevî değerler çerçevesinde neşriyat yapan yayınevlerinin yüzde 80’inin kurucusu, yöneticisi, yazarı Yeni Asya ekolünden yetişmiş.
Vatan sathını bir mektep yapan ve okuyucularıyla bütünleşerek yürüyen Yeni Asya hizmet kervanıyla daha nice yıllara…

Dipnotlar: 1- Mektubat, s. 467. 2- Necmeddin Şahiner, Son Şahitler.
21.02.2011
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Bu konuyu değerlendir