Giriş yapmadınız.

1

27.02.2010, 16:30

Ahmet Tanrıverdi

Risale-i Nur her şeye kâfi ve vâfidir...



(1.BÖLÜM)

Emektar hizmetkar, Risale-i Nur ile tanışan ve hayatı değişen Ahmet
Tanrıverdi ağabeyin hikayesidir.

Bu keyifli röportaj okurlarımıza armagandır.



Röportaj: Mehmet ÖZÇELİK – Nurettin GÜRSOY – Muhammed ZORLU



Ahmet Tanrıverdi kimdir?

Gaziantep harıban Süpürmüş köyündeyim, Babam iyi duyulmuş bir alimdi
adı Abdulfettah dı, ondan çok istifade ettim. Ama Kuran-ı Kerim
talimatı onundur. Babamı urfa’nın Koçhisar köyünde hocalığa istediler,
babamla beraber gittim bende hafızlığa çalışıyordum. Hafızlıkta her
cüzden bir sayfa alabildim.Bende bir köye hocalığa başladım.

Bir zamanlar ki zorluklardan bahsedermisiniz?

Ezanı Arapça okuduğum için çok zorluklar çektim, beni şikâyet ettiler.
Üç gün sonra jandarmalar geldi, Urfa-yaylak’dan seni istiyorlar
dediler, bende tamam dedim vardığımızda Karakola çıktım, komutan ehli
imanmış sonra öğrendim, komutan bu sıcakta neden zahmet ettin ve hocam
sen ezan okumuşsun yasaktır, Ezanın Arapça okunduğunun yasak olduğunu
bilmiyormuydun? Ben sustum.

Sonra kimseye bahsetme sen kanunen yasak olduğunu bilmiyordun, 25
günlük hapisten kurtuldun dedi. Allah razı olsun,sonra köye gittim
fahri olarak hocalığa devam ettim.

Risale-i Nurlarla ne zaman ve nasıl tanıştınız?

1951 seneleriydi .Antep’teydim, bir tornacı arkadaşım vardı. O bana
dedi: Burada Kerim hoca var, onunda bir hocası var Isparta da ama ben
1948 de biliyordum ama faaliyetim yoktu.

Kerim hocanın da hocası Üstad Bediüzzamanmış, ben üstadı görmek
arzusundaydım.

O zaman müftüye gittim izin istedim bana izin verdi hocanın yanına mı
gideceksin dedi, haberi de varmış. Velhasıl yalnız olarak afyon
karahisar’a gittim bir camide Kur’an dinledikten sonra yolda yürürken
bir ihtiyarı gördüm ve yanına yaklaştım. Üstad Bediüzzaman nerde dedim,
o da burada bugün pazar var araba kalkıyor Emirdağı’na doğru git orda
iyi bilirler, hemen bin git dedi, bende bindim gittim. Emirdağında biri
yolda ‘’hoca efendi ne gezersin burada’’ diye arkamdan seslendi biri
arkama döndüm baktım ki benim hocalık yaptığım sırada jandarma komutanı
seslenmiş. Bana yaklaştı bende Bediüzzamanı görmek için geldim, o da
benim dayım iyi bilir dayısıda; Mehmet Çalışkan mış yanına gittik
selamlaşmadan sonra Mehmet çalışkan abi ,üstad Isparta’da dedi. Neyse
ordan çıktık at arabasıyla bor vadisine gittik orda ticari arabayla
afyona vardık, bir gece kaldıktan sonra trenle Isparta’ya vardık. İlk
olarak Rüştü Çakın’ı gördüm, ne kadar güzel gülerdi, iki dişide
düşmüştü gülünce sanki insanı kucaklıyordu. Sen eğer çıkarabileceksen
sana tarif edeyim dedi, Hüsnü de ordadır, belki tanırsın dedi bende
gittim Bayram ağabey açtı kapıyı ben üstadı görmek istiyorum dedim
anlattım. Hüsnü Bayramıda urfa da tanıyordum.



Çık yukarıya üstadın evine tahiri abi var beraber konuşuruz dedi.
Tahiri ağabey bana dedi ki: Risaleyi Arapça okudun mu? Okumadım dedim,
okursun okursun dedi. Tahiri ağabey hüsnüye dedi bak var mı hediye
edelim. Fakat kalmamıştı, Tahiri ağabeyde ‘’Urfa’ya yaz kardeşe
yollasınlar’’ şeklinde söyledi.

Velhasıl sabah oldu. İki Erzurumlu arkadaşla arabaya bindik, şoför
bize hitaben böyle büyük insanları görmeye giderken abdestli
olmalısınız, şoför Ceylan Çalışkanın da kardeşiymiş. Abdest aldık yola
çıktık.

Eğirdir’ den geçtik, vardık üstadın evine…Evin kapısından Zübeyir
ağabey çıktı ‘’Kimsiniz? Nerden geldiniz’’ dedi.İki arkadaşım
Erzurumluyuz Zübeyir ağabey bana hitaben ‘’sen?’’ arkadaşlarım
Gazianteplidir diyerek kestiler.Ben de devamını getirdim; Adıyaman
Besni ilçesinde imamım.

Zübeyir ağabey ‘’ha tamam, öğrendim’’ dedi. Demek benden bahsedilmiş
diye anladım ve sonra Zübeyir ağabey Üstad istirahat ediyor ayılsın
söyleyeceğim.

Ben oturmaya dayanamıyordum, sıcak gelmiş gölgelikler bitiyor
çömelerek oturup kalkıyordum, üçüncüde Zübeyir ağabey, Üstad ayılmış
söyleyeceğim dedi. Üstadın yanına gitmiş durumu izah etmiş, üstad demiş
ki ben şimdiye kadar vazifeli kardeşlerimden başka, başka yerlere
yolculuk yapmadım. Fakat bunlarla bahanesiz yolculuk yapacağım dedi,
Üstad Bediüzzamanla arabada beraber olduk Erzurumlu iki kardeşle biraz
konuştuktan sonra benimle uzun uzun konuştu. Bir yerden geçerken burada
bir şehit var Fatiha okuyalım dedi.Üstad arabadayken benle çok
ilgilendi.

Ben üstadımıza Risale-i Nur elime geçti böylece tarikat evradını terk
ettim. Bunu Üstadımıza yolda söyledim (1956 Ağustos) Oda bana cevaben
‘’Risale-i Nur her şeye kâfi ve vâfidir.’’ dedi.

Üstad sık sık Hulusi ağabeyden bahsetti, benim neslimden olan hacı
hulusiye de selamımı söyleyin anladığım kadarıyla seyyid olarak üstad
tespit etmişti. Üstadla görüşmemiz böyle oldu, ben ayrıldıktan sonra
artık benim her şeyim Risale-i Nurdur dedim.

Selamını ilettim, çok sevindi ve bana dedi ki ben seni önceden
seviyordum fakat daha da seveceğim. Hulusi ağabey benside karşıladık
hizmet için bensiye sık sık giderdi. Adıyaman’a Hulusi ağabey hizmet
için çok gelirdi.

Üstadı Rüyanızda gördükten sonra tayininiz çıkmış?
Anlatırmısınız.


Tabi ki, Üstadı Rüyamda gördüm. Siyah cübbeli sarıklı şekilde rüyamda
üstad Adıyaman- Samsat’a gelmiş bende oraya gitmek istedim. Fakat
uyandım, rüyamdan sonra gerçektende tayinim samsata çıktı.

Muhammed

Moderatör

  • "Muhammed" bir erkek

Mesajlar: 1,122

Konum: The Collection of Risale-i Nur

Meslek: The Collection of Risale-i Nur

Hobiler: The Collection of Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

2

28.02.2010, 11:51

Ahmet Tanrıverdi ağabeyle Röportaj ( 1 ve 2.bölüm)

Röportaj: Mehmet ÖZÇELİK – Nurettin GÜRSOY – Muhammed ZORLU



Ahmet Tanrıverdi kimdir?
Gaziantep harıban Süpürmüş köyündeyim, Babam iyi duyulmuş bir alimdi adı Abdulfettah dı, ondan çok istifade ettim. Ama Kuran-ı Kerim talimatı onundur. Babamı urfa’nın Koçhisar köyünde hocalığa istediler, babamla beraber gittim bende hafızlığa çalışıyordum. Hafızlıkta her cüzden bir sayfa alabildim.Bende bir köye hocalığa başladım.

Bir zamanlar ki zorluklardan bahsedermisiniz?
Ezanı Arapça okuduğum için çok zorluklar çektim, beni şikâyet ettiler. Üç gün sonra jandarmalar geldi, Urfa-yaylak’dan seni istiyorlar dediler, bende tamam dedim vardığımızda Karakola çıktım, komutan ehli imanmış sonra öğrendim, komutan bu sıcakta neden zahmet ettin ve hocam sen ezan okumuşsun yasaktır, Ezanın Arapça okunduğunun yasak olduğunu bilmiyormuydun? Ben sustum.

Sonra kimseye bahsetme sen kanunen yasak olduğunu bilmiyordun, 25 günlük hapisten kurtuldun dedi. Allah razı olsun,sonra köye gittim fahri olarak hocalığa devam ettim.

Risale-i Nurlarla ne zaman ve nasıl tanıştınız?

1951 seneleriydi .Antep’teydim, bir tornacı arkadaşım vardı. O bana dedi: Burada Kerim hoca var, onunda bir hocası var Isparta da ama ben 1948 de biliyordum ama faaliyetim yoktu.

Kerim hocanın da hocası Üstad Bediüzzamanmış, ben üstadı görmek arzusundaydım.

O zaman müftüye gittim izin istedim bana izin verdi hocanın yanına mı gideceksin dedi, haberi de varmış. Velhasıl yalnız olarak afyon karahisar’a gittim bir camide Kur’an dinledikten sonra yolda yürürken bir ihtiyarı gördüm ve yanına yaklaştım. Üstad Bediüzzaman nerde dedim, o da burada bugün pazar var araba kalkıyor Emirdağı’na doğru git orda iyi bilirler, hemen bin git dedi, bende bindim gittim. Emirdağında biri yolda ‘’hoca efendi ne gezersin burada’’ diye arkamdan seslendi biri arkama döndüm baktım ki benim hocalık yaptığım sırada jandarma komutanı seslenmiş. Bana yaklaştı bende Bediüzzamanı görmek için geldim, o da benim dayım iyi bilir dayısıda; Mehmet Çalışkan mış yanına gittik selamlaşmadan sonra Mehmet çalışkan abi ,üstad Isparta’da dedi. Neyse ordan çıktık at arabasıyla bor vadisine gittik orda ticari arabayla afyona vardık, bir gece kaldıktan sonra trenle Isparta’ya vardık. İlk olarak Rüştü Çakın’ı gördüm, ne kadar güzel gülerdi, iki dişide düşmüştü gülünce sanki insanı kucaklıyordu. Sen eğer çıkarabileceksen sana tarif edeyim dedi, Hüsnü de ordadır, belki tanırsın dedi bende gittim Bayram ağabey açtı kapıyı ben üstadı görmek istiyorum dedim anlattım. Hüsnü Bayramıda urfa da tanıyordum.



Çık yukarıya üstadın evine tahiri abi var beraber konuşuruz dedi. Tahiri ağabey bana dedi ki: Risaleyi Arapça okudun mu? Okumadım dedim, okursun okursun dedi. Tahiri ağabey hüsnüye dedi bak var mı hediye edelim. Fakat kalmamıştı, Tahiri ağabeyde ‘’Urfa’ya yaz kardeşe yollasınlar’’ şeklinde söyledi.

Velhasıl sabah oldu. İki Erzurumlu arkadaşla arabaya bindik, şoför bize hitaben böyle büyük insanları görmeye giderken abdestli olmalısınız, şoför Ceylan Çalışkanın da kardeşiymiş. Abdest aldık yola çıktık.

Eğirdir’ den geçtik, vardık üstadın evine…Evin kapısından Zübeyir ağabey çıktı ‘’Kimsiniz? Nerden geldiniz’’ dedi.İki arkadaşım Erzurumluyuz Zübeyir ağabey bana hitaben ‘’sen?’’ arkadaşlarım Gazianteplidir diyerek kestiler.Ben de devamını getirdim; Adıyaman Besni ilçesinde imamım.

Zübeyir ağabey ‘’ha tamam, öğrendim’’ dedi. Demek benden bahsedilmiş diye anladım ve sonra Zübeyir ağabey Üstad istirahat ediyor ayılsın söyleyeceğim.

Ben oturmaya dayanamıyordum, sıcak gelmiş gölgelikler bitiyor çömelerek oturup kalkıyordum, üçüncüde Zübeyir ağabey, Üstad ayılmış söyleyeceğim dedi. Üstadın yanına gitmiş durumu izah etmiş, üstad demiş ki ben şimdiye kadar vazifeli kardeşlerimden başka, başka yerlere yolculuk yapmadım. Fakat bunlarla bahanesiz yolculuk yapacağım dedi, Üstad Bediüzzamanla arabada beraber olduk Erzurumlu iki kardeşle biraz konuştuktan sonra benimle uzun uzun konuştu. Bir yerden geçerken burada bir şehit var Fatiha okuyalım dedi.Üstad arabadayken benle çok ilgilendi.

Ben üstadımıza Risale-i Nur elime geçti böylece tarikat evradını terk ettim. Bunu Üstadımıza yolda söyledim (1956 Ağustos) Oda bana cevaben ‘’Risale-i Nur her şeye kâfi ve vâfidir.’’ dedi.

Üstad sık sık Hulusi ağabeyden bahsetti, benim neslimden olan hacı hulusiye de selamımı söyleyin anladığım kadarıyla seyyid olarak üstad tespit etmişti. Üstadla görüşmemiz böyle oldu, ben ayrıldıktan sonra artık benim her şeyim Risale-i Nurdur dedim.

Selamını ilettim, çok sevindi ve bana dedi ki ben seni önceden seviyordum fakat daha da seveceğim. Hulusi ağabey benside karşıladık hizmet için bensiye sık sık giderdi. Adıyaman’a Hulusi ağabey hizmet için çok gelirdi.

Üstadı Rüyanızda gördükten sonra tayininiz çıkmış? Anlatırmısınız.

Tabi ki, Üstadı Rüyamda gördüm. Siyah cübbeli sarıklı şekilde rüyamda üstad Adıyaman- Samsat’a gelmiş bende oraya gitmek istedim. Fakat uyandım, rüyamdan sonra gerçektende tayinim samsata çıktı.
Bismillahirrahmânirrahîm

" Dedim:''Çok yalnızım.”
Dedi: “Ben sana çok yakınım
.”


Bakara: 186 Ayeti Kerime

Muhammed

Moderatör

  • "Muhammed" bir erkek

Mesajlar: 1,122

Konum: The Collection of Risale-i Nur

Meslek: The Collection of Risale-i Nur

Hobiler: The Collection of Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

28.02.2010, 13:33

2.BÖLÜM

Adıyamandan üstadı ziyaret edenler kimlerdi?
Mahmut Allahverdi,Dursun Kutlu,Abdulkadir Kayır,Hamsiyaroğlu Mehmet,Emin Akbaş,Hacı Pektaş gibi kimseler idi. Hacı Pektaş bana şunu anlattı;Ben Üstadın elini öpmek istediğimde,elini çekti ve ‘’Ben şeyh değilim’’ diyerek,öptürmedi.

Ben ziyaret ettiğimde, Hacı Pektaş’ın durumunu düşündüm. İşte ben de elini öpüp ayrılacağım sırada, o hatırıma geldi.Elini öpünce elini serbest bıraktı. Elini öp tüm yüzüme sürdüm ve yedi defa bunu tekrarladım. Hem öptüm ve hem de yüzüme sürdüm.Ve ondan sonra ayrıldım.O dönemde Adıyaman da Risale-i Nuru tanıyan dört kişi idik;Ben,Dursun Kutlu,Emin Akbaş,Abdulkadir Kayır idik.


*-Dursun Kutlu da Üstadı ziyarete gitmiş ve sonrasında Üstada; İstanbul’a muayene için gideceğini söyleyince üstad kendisine; ‘’Senin bir şeyin yok,git evine’’ demiş.Dursun Kutlu da İstanbul’a gitmek amacıyla trene binmiş.Tren değişmiş,birde bakmış ki,Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde ve hastalığı olan veremden kurtulduğunu öğrenmiş.
*Hacı Mahmut Allahverdi ye Risale-i Nurları ben tanıttım. Kendisi tarikattaydı, Şeyh Ali’nin tarikatına mensub du.Üstadın mektuplarını kendisine okuduğumda,çok hayran kalmış ve bu ne büyük bir insan,demişti.Kardeşimiz Mahmut Allahverdi çok fedakârdı.Terziliğini de hizmete feda etti.Dışarı hizmetleriyle çok uğraşırdı.Bir çok devlet adamlarıyla iç içeydi ve onlarla mücadele ederdi.Hakimler bile ona itiraz etmeye yol bulamıyorlardı.Hatta evinin altında bir gazete bile çıkarmıştı.Valiye cesurane karşı koyuyordu.

Memleketimizde Molla Çerkez de şeyh olacak bir dereceye gelmiş olduğu halde,şeyhliği bırakıp,Risale-i Nura talebe olmuştu.Ve şunu demişti:"Eğer ben Risale-i Nuru tanımamış olsaydım,istikametimi koruyamazdım."…



Mahkemeye girişiniz nasıl oldu?




Nüfus memuru idim. Üstadın vefatından sonra beni Halk partililer şikâyet etmişlerdi.

Savcı evimize geldi. Aradılar ve Risale-i Nurları topladılar. yatağın arasında Kur'an-ı Kerim vardı. Onu da aldılar.Onun Kur'an-ı Kerim olduğunu söyleyip,onu da mı alacaksınız,dediğimde, ‘’Biz okumasını bilmediğimiz için,onuda alacağız’’ dediler.Beni de götürüp dört gün nezarethanede yatırdılar.Gece saat onbirde bizi mahkemeye çağırdılar.Sanki bizi çağırırlarsa,halk galeyana gelecekmiş düşüncesiyle gece mahkemeye çıkarıldık.

O sırada bana bir arkadaşım,kendisinin istifa ettiğini ve bana da istifa etmemi söyledi.Ben de istifa etmeyeceğimi söyledim.Eğer istifa edersem ’’Ne ile idare olacağım?’’ dedim.

Hakimin karşısına çıkarıldığımızda, Hakim bize; üç gün içerisinde ağır cezaya istersek itiraz edebileceğimizi, söyledi.

Ben de bu düşünceyle hapishanede itirazımı yazdım. Arkadaşım ise kendisi yazmadığı gibi,bana da yazmamamı söyledi.Aksi takdirde bizi yassı adaya sürerler,dedi.Ben ise bunun bizim bir hakkımız olduğunu söyledim.

Bu olay 1960 ihtilalinden on gün sonra olmuştu.Mecburen arkadaşımda itiraz dilekçesini yazdı.Ve Arif Atalay’a gönderdik.Sonuçta beraat ettik.Avukat Bekir Berk abi, Adıyaman’a iki defa mahkemeye savunmak için gelmişti.



Sizi etkileyen en çok ne olmuştur?



Beni en çok Sebilürreşadın neşrettiği Üstad hakkındaki hayatı ile ilgili yazısı etkilemiştir."Bana, 'Sen şuna buna niçin sataştın?' diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, îmânım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, îmânımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler!.. "Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin îmânını kurtarmak yolunda dünyamı da fedâ ettim, âhiretimi de. Seksen küsûr senelik bütün hayatımda dünya zevki nâmına birşey bilmiyorum. Bütün ömrüm harb meydanlarında, esâret zindanlarında, yâhut memleket hapishânelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefâ, görmediğim ezâ kalmadı. Dîvân-ı harblerde bir câni gibi muâmele gördüm, bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan menedildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyâde, ölümü tercih ettim. Eğer dînim intihardan beni menetmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti."(Tarihçe-i Hayat | Sekizinci Kısım : Isparta Hayatı | 543)

Birde şu var Adıyaman da gördüğüm o ki,Risale-i Nurun aleyhinde olan pek kimse bulunmamıştır.Hulusi abi Adıyaman için;"Adıyaman taşıyla toprağıyla mübarek bir yerdir."dedi.




Antep’de Nazım abiyle hatıranız oldu mu?
Nazım abiyle bir gün ben antepde yürürken benim cebimde YeniAsya Gazetesi görmüş, bana dedi ki senin cebin Dünyaya meydan okuyor haa…! bu söz benim çok hoşuma gitti.

Risale-i Nurun önünde en büyük engel nedir?

Risale-i Nurun önünde en büyük engel varsa oda ancak enaniyet yani benliktir.



Yeni gençlere tavsiyeniz ne olur

Gençlere yumuşak ve müsamahalı davranmalı,onlara Allahı tanıtmalıdır.Ve arkasından Risale-i Nuru onlara alıştırmalıdır.

*SON*
Kaynak ( SentezHaber)
Bismillahirrahmânirrahîm

" Dedim:''Çok yalnızım.”
Dedi: “Ben sana çok yakınım
.”


Bakara: 186 Ayeti Kerime

Bu mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenlemeyi yapan "Muhammed" (28.02.2010, 13:50)


4

28.02.2010, 13:47

allah razı olsun istifade ettik
"Her bildiğini söyleme, ama her söylediğini mutlaka bil."

Muhammed

Moderatör

  • "Muhammed" bir erkek

Mesajlar: 1,122

Konum: The Collection of Risale-i Nur

Meslek: The Collection of Risale-i Nur

Hobiler: The Collection of Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

5

28.02.2010, 17:46

ecmain bilmukabele inş
Bismillahirrahmânirrahîm

" Dedim:''Çok yalnızım.”
Dedi: “Ben sana çok yakınım
.”


Bakara: 186 Ayeti Kerime

Bu konuyu değerlendir