Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

17.05.2009, 07:34

Tola'nın hayatından kesitler..

Tola'nın hayatından kesitler..

ıhsan Atasoy, Bediüzzaman’dan ‘Bitkilerden yansıyan havadaki iyonlar’ üzerine aldığı dersten ve 70 gün aç kaldıktan sonra bitkilerin sırrıyla Lokman Hekim gibi tanınan merhum Ali ıhsan Tola ile ilgili hatıralarını anlattı

Hadis-i şeriflerde, “Yaşadığınız gibi ölürsünüz, öldüğünüz gibi dirilirsiniz” diye aktarılır diyen, Mehmet Paksu’nun Moral FM’de hazırlayıp sunduğu ‘Moral Kuşağı’ programına konuk olan ıhsan Atasoy, “Ali ıhsan Tola abi de Allah ile yaşadı, son sözü de Allah oldu” dedi. ıhsan Atasoy, Ali ıhsan Tola’nın ziyaretçilerini hiç reddetmediğini, misafir ederek dertlerini dinlediğini ve nasihatlerde bulunduğunu söyledi.

Programa telefonla katılan Ali ıhsan Tola’nın kızı Handan Tola, Mehmet Paksu’nun “Babanızın son günleri nasıl geçti?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Babam şuurunu hiçbir zaman kaybetmedi. Sık sık abdest aldı. Günde 30–40 defa yattığı yerden abdest aldı. Sürekli namaz vakitlerini sordu, gelen tüm misafirlere “Daima okuyun, okuyun, okuyun” dedi. En son bana ‘oku’ dedi. “Fatiha mı?” dedim. “Evet” dedi. Sabaha kadar “Fatiha” okuduk. Son sözleri “Allah” oldu.”

Tola ailesinin Ehl-i Beytten olduğunu söyleyen ıhsan Atasoy, Ali ıhsan Tola’dan dinlediği Bediüzzaman Said Nursi ile arasında geçen bir hatırayı şöyle anlattı:

“1950’li yıllarda, Ali ıhsan Tola’nın Emirdağ’daki ilk ziyaretinde Bediüzzaman hazretleri, ‘Ben sizinle akrabayım kardeşim’ diyor. Ali ıhsan Abi ise itiraz ederek ‘Hayır efendim. Siz doğudan (şarktan) gelmişsiniz, ben Isparta’dan. Akrabalık bunun neresinde?’ diye sormuş. ıkinci kez Bediüzzaman hazretleri ‘Akrabayız’ dediğinde susmuş ama içinden itiraz etmeyi de bırakmamış.
Bediüzzaman Hazretleri, üçüncü kez ‘Hayır kardeşim, biz seninle akrabayız’ demesi üzerine yıllar sonra bir sırrı anladığını söyleyerek, nüfus müdürlüğünde çalışan bir yiğeninin aile şeceresini çıkardığında ‘Evlad-ı Âl-i Resûl’den geldiğini öğrenince, Bediüzzaman hazretlerinin niçin öyle söylediğini anlıyor.”

Ali ıhsan Tola’nun karşısındaki herkese ‘Bu farklı bir insan’ dedirttiğini söyleyen ıhsan Atasoy, ziyaretleri sırasında gözlemlediği şu anısını kaydetti:

“Hali bir kere insana ders verirdi. Sesi çok az çıkardı. Onunla görüşmelerimde saatler geçmesine rağmen sanki dakikalar geçmiş gibi olurdu. Ufak çocuklar, pencerenin önünde ‘Ali ıhsan amca dut yiyebilir miyiz?’ diye sık sık soruyorlar, röportaj esnasında bile daima ‘Bismillah deyip yiyin’ demesi, O’nun ne kadar öfkesiz, sabırlı ve cömert olduğunu gösterebilir” dedi.

Mehmet Paksu’nun, ‘Ali ıhsan Tola’nun imani hizmetlerde bizler için örnek olacak dertleri ve ülkenin gelecekle ilgili önemli tespitleri nasıldı?’ sorusunu ıhsan Atasoy şöyle yorumladı:

“Küçük odasında yaşamasına rağmen sanki tüm kâinatı seyrediyor gibiydi. Dünyadaki hadiseleri duyar, uhrevi yönleriyle, ahirete bakan hususlarını çok ilginç ipuçlarıyla yorumlardı. Gelecekle ilgili hakikaten ehli keramet olduğuna hiçbir şüphe yok.”

En çok neyi anlatırdı?

Ali ıhsan Tola’nın ziyaretine gelenlere önemli dersler verdiğine değinen ıhsan Atasoy, bitkilerle ilgili çok önemli şifa reçetelerini paylaştığını söyledi. Adeta bir Lokman Hekim gibi hizmet gördüğünü de belirten Atasoy, “Bitkileri ve sırlarını çok iyi biliyordu. Bitkilerin esrarları ona açılmış” diyerek şu hatırasını ekledi:

“Ali ıhsan Tola’nın bitkilerle ilgili sırları, Bediüzzaman hazretlerini ziyareti sırasında, Bediüzzaman’ın bitkiler âleminden bir profesör gibi kendisine teknik bilgiler vermesiyle başlar. Bitkilerdeki, madenlerdeki ve sulardaki özellikleri kendisine anlatır. Bediüzzaman, bitkilerden havaya yansıyan iyonlardan bahsederek, teneffüs yoluyla alınan iyonların gıda olabileceğini söyler. Gıda, sadece yiyecek ve içecekten ibaret değildir der.
Hatta çoğu hastalığa iyonların şifa olabileceğine dikkat çeker. Bunun üzerine Ali ıhsan Tola abi, öyleyse gıdasız da yaşayabilirim diyerek, yiyecek ve içecekleri reddeder. 1, 2, 50 ve 70 gün aç kalır. Etrafındakilerin ısrarına rağmen bir lokma yemez. En sonunda Ali ıhsan Tola abiyi Bediüzzaman hazretlerine şikâyet ederler.
Üstad hazretleri, ‘Dokunmayın ona’ der. Bir süre sonra Bediüzzaman’ı ziyarete giderler. O sıra, Medine-i Münevvere’den hurma gelir. Bediüzzaman, ‘Ali ıhsan, al şu orucunu boz’ der. Ali ıhsan Tola’nın ilk defa ‘Bismillah’ diyerek hurmayı ağzına götürüşünü görenler, sevinçten yerlere yatar. O aç kaldığı günlerde, kendisine önemli sırlar açılır.”

MoralHaber
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün.
Gerisi zaten kendiliğinden gelir...

( ŞEMS-İ TEBRİZİ )


2

23.05.2009, 13:14

Allahrazı olsun çok güzel bir paylaşım.
''Ey gönül!Canına üflenen nefhayla yan da kavrul!Amma lale gibi ol ki;halinden sadece ''yar'' haberdar olsun.''

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

3

28.05.2009, 13:03


masaallah, mekani cennet insaallah..

Allah razi olsun genclik..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

4

30.05.2009, 21:13

Allah razı olsun
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

5

08.12.2009, 15:58

Sana da uçak alayım




Üstad'ın talebelerinden Ahmet Feyzi Kul'un lâtife olarak "Köylü" ismini
taktığı Mustafa Birlik ağabey, bu sene vefat eden Ali İhsan Tola ağabey için
şunları söylüyor:
"İzmir Patlıcanlı Yokuşu'ndaki evime Senirkentli Ali İhsan
Tola gelmişti. O, bana evimin bitişiğinde eskiden kalma bir mezarlığın
bulunduğunu söyledi. Temelleri kazıyorduk, mahalleden bir çocuk, buraya idrarını
yapmış ve anında çarpılmış. Hastaneye kaldırmışlar, doktor, beyin kanaması
olduğunu söylemiş. Çocuğun dedesi Hüseyin Efendi namazında bir insandı. Hatuniye
Camii'ndeki Sezaî Efendi'ye gitmiş. Sezaî Hoca'nın Namazgâh'ta evi vardı.
Geçerken bütün kahve ayağa kalkardı. Herkesin saygısı vardı. Dedesi durumu
anlatınca, Hoca, çocuğun gömleğini istemiş, getirmişler. Artık ne yaptı ise,
geri götürüp giydirmiş ve iki gün sonra çocuk Allah'ın izniyle şifa bulmuş."

"Sonra orasının Mevlevi Tekkesi olduğunu, vefat eden mühim zatların oraya
gömüldüğünü öğrendim. Ayrıca evimizin karşı yanında da Nakşî Dergahı varmış...
Evimin böyle bir noktada olduğunu ilk defa Ali İhsan Tola'dan öğrendim. Ben
zaten teheccüd vs. gece ibadetleri ile ilgili güzelliklerin bir kısmını da onun
yaşayışından öğrendim. Bu hususta gece hayatıma tesiri çoktur. Adalet
Partisi'nin kurulduğu günlerdeydi akşam bize geldiler ve yattılar. Gece
teheccüde kalktım, baktım Ali İhsan Tola yok. Sabah dükkana gittim, saat on
sıralarında geldi. 'Nereye gitmiştin?' dedim. 'Uyuyamadım dışarı çıktım. Kokluca
Mezarlığı'na gittim. Ayağım oraya varıvermiş. Sizin valide ile meşgul oldum.'
dedi. Kokluca Mezarlığı Altındağ'da. Ayrıca annemin mezar taşında, babamdan
ayrıldığı için 'Ayşe Yıldız' yazardı. Bulması normalde mümkün değil... Ben
sonradan, tanıyanlar uğrayınca Fâtiha okusunlar diye 'Mustafa Birlik'in annesi'
diye bir yazı ilave ettirdim."

"Fuar'a da çıkıyorduk. Ahmet Feyzi ağabeyle Ali İhsan Tola geldiler ve bana
'Risale-i Nurları Fuar'da da teşhir et. Hem şu iki vecizeyi de yazıp astır,
dediler: Marîz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi; ittiba-ı
Kur'an'dır. Azametli, bahtsız bir kıtanın, şanlı tâli'siz bir devletin, değerli
sahipsiz bir kavmin reçetesi; ittihad-ı İslam'dır.' Ben de dediklerimi
yaptım."

"Ali Bey namında bir taharri memuru vardı, ikide bir gelirdi. 1959 yılları...
Bize 'Siz hükümete güveniyorsunuz ama bize bırakmayın takip edin diyorlar, size
de hizmetinizi yapın diyorlar. Tavşana kaç, tazıya tut yani.' dedi. Çekip
kendisini ikaz ettim. Sadece Ali'den ibaret değildir. Behresiz (nasipsiz)
insanlardan da vardı. Hiç imtihansız 27 Mayıs sonrası müftü yardımcısı olan
birisi daha vardı. Naturzade Camii'nde görevliydi, bizi takip ederdi. Sonradan
Kestane Pazarı'na gelen Kemeraltı Camii imamı İbrahim Kılıç Hoca ile ilk
zamanlar Kemeraltı Camii'nin meşrutasında kalırlardı. İbrahim Hoca onun
durumunu, yanına gidip gelenleri çok iyi bilirdi... Onun için biz onun
mâhiyetini bilirdik. Bir gün elinde bir paketle dükkana geldi. Emaneten
durmasını istiyordu, ben kabul etmiyordum. 'Hemen şuraya gidip geleceğim, bu
kadar da mı itimadın yok.' dedi ve paketi bırakıp gitti. Biraz sonra polis
baskın yaptı. Onun paketini açtılar içinden teksir edilmiş Risaleler çıktı. Alıp
götürdüler, paketin ona ait olduğunu söyledim. Allah'tan sardığı kağıtta ismi
çıktı. Demek Allah yanıltmış da fark etmemiş... 'Ha bizim Necati mi?!.' dediler
ve adamlarını da deşifre ettiler. Bir gün kendisine, nereden geldiklerini, kimin
oğlu olduğunu açıkça söyledim. 'Yahu sen benim hakkımda neler biliyormuşsun!'
dedi. Ben de 'Artık senin saflığınla benim köylülüğümü yutan yok.' dedim."

"Konyalı Halıcı Sabri ağabey de gelir giderdi... Üstad Emirdağ'da iken
kendisine çevreyi gezsin, dolaşsın diye bir araba almışlardı. Onun için Sabri
ağabeyi hâkim sorgulamış ve 'Bediüzzaman'a araba almışsın.' demiş. O da 'Evet
aldım.' demiş. Hâkim 'Sen herkese araba alır mısın? Bana da alır mısın mesela?'
deyince 'Sen de Bediüzzaman Hazretleri gibi benim kalbimi kazan sana da uçak
alayım!' demiş. Demiş ama 1948'deki Afyon Mahkemesi'nde bunun bir rövanşı
olarak, Üstad ile beraber idamı istenenlerin içinde Sabri Halıcı ağabeyin de
ismi vardı."

Mustafa Birlik ağabeyin anlattığı siyasî hayatımızla ilgili olan hatıralar
vardı, onlara temas etmedim.

6

05.12.2010, 06:29



Barla ziyaretimizde bir hatıra bize anlatılmıştı. Aynı olayı Necmi İlgen Ağabey şöyle anlatıyor.

Alıntı

Ali İhsan Tola Abi çok muhterem, melek gibi, kerametleri olduğunu bildiğim bir insandı.
Ben kendisinden duyduğum bir özelliğini anlatmak isterim:

Üstad Hazretleri Çam Dağında iken bu zat sabah namazlarına yürüyerek Üstad’ın yanına gidiyor ve birlikte namaz kılıyormuş. Cenab-ı Allah Adetullah’ın fevkınde bir hal yaratıyor ve o da tayy-ı mekan ederek yanına gittiğini duymuştum.
Necmi İLGEN (Çantacı Necmi)
Burda süreden bahsedilmiyor. Bize anlatılan hatırada 30 dakikalık bir sürede Çam Dağı'a Üstad'ın yanına varmış. Bediüzzaman'ın olmadığı bir zamanda denemiş ama yarım saatte gidememiş.




Barla'dan Çamdağı'na yürüyerek 3-4 saatte gidiliyormuş. Barlaya göre daha uzak mesafede olan Senirkent'ten 30 dakikada. Bu da Üstad'ın ve Ali İhsan Tola Ağabeyin kerameti olması gerek.

Allah Rahmet eylesin. Bizlere de ahirette onlarla görüşmeyi nasip eylesin İNŞALLAH...
"Milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım,.."
Bediüzzaman said Nursi

7

05.12.2010, 09:07

SÜBHANALLAH!iman kur'an hizmetiyle geçen hayatlar, elbette kerametler olur. yüzündeki nurlu sima çok şey anlatıyor.
ALLAH rahmet eylesin.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

8

05.12.2010, 14:00

Biz bu sene Barladan Senirkente dolmusla gittik. Bana öyle bile uzun gelmisti. Tola agabey gibi zatlara basti zaman sirri ile uzun zamanlar kisaltilmis ve hizmete daha cok vakit ayirabilmislerdir.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir