Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

27.12.2006, 21:07

Hz.Muhammed (s.a.v.) Efendimizin Mucizeleri ve Faziletleri

Selamûn Aleykûm Müslüman Kardeşlerim.
Euzi billahi mineş şeytanirracim.Bismillahirrahmanirrahim.
Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve Resulühu.
Elhamdü lillâhi rabbil'âlemin.Allahümme salli ala seyyidine Muhammed.

Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimizin birçok fazileti ve mucizesi vardır.
1.Mahluklar içinde ilk olarak Muhammed alehisselamın ruhu yaratılmıştır.
2.Allahu teala onun ismini Arşa ,Cennetlere ve yedi kat göklere yazmıştır.
3.Hindistanda yetişen gülün yapraklarında (La ilahe illallah muhammedün resulullah)yazılıdır.
4.Basra şehrine yakın bir nehirde tutulan balığın sağ tarafında Allah ,sol tarafında Muhammed "sallallahü teala ayhi ve sellem" yazılı olarak görülmüştür.Bunlara benzeyen olaylar çoktur.1975 yılında Londrada yazılmış olan "Balıkların tarihi" adlı kitabın ikiyüzüncü sahifesinde ,kuyruğunda Kuran-ı Kerim harfleri ile (şanullah) yazılı balığın resmi mevcudtur.Verilen bilgide kuyruğun diğer tarafında (lailahe illallah) yazılı olduğu tespit edilmiştir.Bunun misalleri pek çoktur.
5.Muhammed aleyhisselamın adını söylemekten başka vazifesi olmayan melekler vardır.
6.Meleklerin adem aleyhisselama secde etmelerinin emirolunması alnında Muhammed aleyhisselamın nuru bulunduğu için idi.
7.Tevratta ilcilde Zeburda Muhammed alayhisselam , dört halifesi, eshabı ve ümmetinden bazı kişileri güzel sıfatlarla bildirmiş ve medh olunmuşlardır.Allahü teala kendinin Mahmud ismindan Muhammed kelimesini çıkararak Habibine isim koymuştur.Allahü teala kendi isimlerinden Rauf ve Rahim isimlerini Muhammed aleyhisselama vermiştir.
8.Dünyaya gelince şeytanlar, göğe çıkamaz ve meleklerden haber alamaz oldular.
9.Dünyaya geldiği zaman yeryüzündeki bütün putlar tapınılan heykeller yüzüstü devrildiler.
10.Muhammed alehisselamın Beşikte iken beşiğini melekler salladı.Beşikte iken konuşmaya başladı.
11.Çocuk iken açıklarda gezerken başının üzerinde bir bulut ona gölgelik yapardı.Bu durum peygamberliği verilene kadar devam etti.
12.Üç yaşıda iken,kırk yaşıdayken ve elliiki yaşında miraca götürülürken melekler tarafından göğsü yarıldı.Cennetten getirilen kab içinde kalbi cennet suyu ile yıkandı.
13.Ebu Hüreyre diyor ki resulullaha bir kaç hurma getirdim.Bunlara bereket verilmesi için düa etmesini söyledim.Bereketli olmaları için dua buyurdu ve,"Bunları al,kabına koy.Ondan almak istediğin zaman elinle içinden al.Onları kabtan boşaltıp saçma" buyurdu.Hurmaların bulnduğu çantayı gece gündüz yanımdan ayırmayıp Osman radıyallahü anh zamanına kadar hep yedim.Yanımdakilere de yedirdim ve avuç doluları sadaka verdim.Osman radıyallhü anh şehid olduğu gün zaman çantam zayi oldu.
14.Elini içine koyduğu kabdan sular taşırır ,bazı savaşlarda sahabeleri ve hayvanları susuzluktan Allahın izni ile kurtarırdı.Bir defasında Tebük Seferinde su dolu bir kaba mübarek elini koyarak yetmişbin müslümanın ve hayvanların su ihtiyacını karşıladı.
15.Hayber savaşıda önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında (Koyundan Ya Resulullah beni yeme ben zehirliyim) sesi işitildi.
16.Rasulullah, Bir gün elinde put bulunan kimseye (Put bana konuşursa iman edermisin?) dedi.Adam "Ben buna elli senedir ibadet ediyorum.Bana hiçbirşey söylemedi.Sana nasıl söyler?" dedi .Muhammed aleyhisselam "Ey Put ben kimim" deyince Sen Allahın Peygamberisin sesi işitildi.Putun sahibi Allahın izni ile iman etti.
17.ınsanlarda bulunabilecek bütün iyi huların (şefkat,Merhamet,cömertlik,haya,tavazu,sadakat v.b.) hepsi Ona ihsan olundu.
18.şefkati çoktu.Hayvanlara su verir.Su kabını eliyle tutarak doymalarını beklerdi.Bindiği atın yüzünü ve gözünü silerdi.
19.Kendisini kimseden üstün tutmazdı.Kendisini her çağırana "efendim" diyerek cevap verirdi.Yolda karşılaştığı müslümanlara önce kendisi selam verirdi.Hayası çoktu konuştuğu kimsenin yüzüne bakmaya utanırdı.Misafirlerine hizmet eder."Bir kavmin efendisi, en üstünü, kavmine hizmet edendir." buyururdu.Kahkağa ile güldüğü hiç görülmedi.Sessizce Tebessüm ederdi.
20.Çok cömert idi.Yüzlerce Deve ve koyunlar bağışlar kendisine az şey bırakırdı.Nice katı kalpliler bu ihsanını görüp imana gelmişlerdir.Kendisinden bir şey istendiğinde yok dediği işitilmemiştir.ıstenilen şey Varsa verir, yoksa sükût ederdi.
21.Bir gün kendisinden mucize isteyenlere karşı uzaktaki bir ağacı çağırdı.Ağaç köklerini sürerek gelip selam veridi,(Eş hedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resüluh) dedi.Sonra ağaç tekrar yerine gidip dikildi.
22.Önünden gördüğü gibi arkasındanda görürdü.Aydınlıkta gördüğü gibi karanlıktada görürdü.(Peygamberimizin Kalbine gelen vahiy yoluyla görürdü.)
23.Gözleri uyurken mübarek kalbi uyanık olurdu.Diğer peygamberlerimizde böyle idi.
24.Ömründe hiç esnemedi.Diğer peygamberlerimizde böyle idi.
25.Teri gül gibi güzel kokardı.Orta boylu olduğu halde uzun kimselerin yanında iken onlardan yüksek görünürdü.
26.Güneş ve Ay ışığında yürürken gölgesi yere düşmezdi.
27.Kendisine sivrisinek böcek gibi canlılar konmazdı.
28.Taş üstüne basınca taşta mübarek ayağının izi kalırdı.Kum üzerinde yürürken hiç iz yapmazdı.
29.Büyük bir mucizeside miraca götürülmesidir.Burak adındaki cennet atıyla Mekkeden kudüse götürüldü.Oradan göklere ve Arşa götürüldü.Kendisine Cennet ve Cehennem gösterildi.Peygamberleri ziyaret etti.Allah (c.c) ı bizzat gözleriyle gördü.5 vakit namaz Miraç`ta farz kılındı.
30.Peygamberimize bir defa salat ve selam okumaları ümmetine farz oldu.Meleklerde ona salat ve selam etmektedirler.
31.ınsanlar ve melekler içinde en çok ilim ona verildi.Aklı bütün insanların aklından çoktur.
32.Kelme-i şehadette ezanda, ikamette, namazdaki teşehhüdde,bir çok duada bazı ibadetlerde ve hutbelerde,kabirde, mahşerde Cennetlerde ve mahlukun lisanında Allah-ü Teala Onun ismini kendi isminin yanına koymuştur.
33.Üstünlüklerin en üstünü Habibullah olmasıdır.Allahü Tealanın ençok sevdiği dostudur.Onu herkesten her melekten daha çok sevmiştir.Allahü teala Hadis-i şerifte "ıbrahimi Halil yaptım ise,seni kendime Habib yaptım" buyurmuştur.
34.Muhammed Alyhisselam Masum idi .Bilerek veya bilmeyerek kırk yaşından evvel ve sonrada günah işlememiştir.Çirkin hiçbir haraketi görülmemiştir.
35.Hadisi kuside "Sen olmasaydın hiç bir şey yaratmazdım buyuruldu."
36.Rütbeyi,saltanatı istememiş,Peygamberliği fakirliği dilemiştir.Bir Sabah Cebrail aleyhisselam ile konuşurken "Bu gece evimizde yiyecek lokmamız yoktu" buyurdu.O anda ısrafil aleyhisselam gelip (Allahü Teala söylediğini işitti ve beni
gönderdi.ıstersen her elini sürdüğün taş altın olsun, gümüş olsun, zümrüt olsun.ıstersen melek olarak Peygamberlik yap) dedi.Resulullah üç defa "Kul olarak peygamberlik yapmak istiyorum" dedi.
37.Başka peygamberler belli bir zamanda belli bir memleketde peygamberlik yaptı.Muhammed aleyhisselam ise yer yüzündeki herkese Peygamber olarak gönderilmiştir.
38.Allahü teala Muhammed alyhisselamın razı olmasını istemiştir.Allahü teala, o razı luncaya kadar istediğini verecektir.Bu husus Duha Suresinde bildirilmiştir.Resulullah bu vahiy indiğinde Cebraile bakarak "Ümmetimden birinin Cehennemde kalmasına razı olmam." buyurdu.
39.Gece, gündüz yalnız iken evde iken harbde iken gülerken ağlarken mübarek kalbi hep Allahü teala ile idi.
40.Onu sevmek herkese farzdır.Ehli Beyt-i sevmek herkese vaciptir.Eshabının hepsini sevmek vaciptir.
41.Altı yerde şefaat edecekti.Birincisi (Makam-ı Mahmud) denilen şefaatı ile bütün insanları "mahşerde beklemek" azabından kurtaracaktır.ıkinci şefaatı ile de çok kimseyi hesapsız cennete sokacaktır.Üçüncüsü azap çekmesi lazım olan müminleri azaptan kurtaracaktır.Dördüncüsü günahı çok olan mümünleri Cehennemden çıkaracaktır.Beşincisi sevabı günahı müsavi olup (A`raf) denilen yerde bekleyenlerin Cennete girmelerine şefaat edecektir.Altıncısı Cennette olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir.şefaat ile azaptan kurtardığı yetmişbin kimsenin her birinin şefaatleri ile de yetmişer bin kişi hesapsız cennete gireceklerdir.
42.Resulullah sallallhü aleyhi ve sellemin Cenette bulunduğu makamın adı "Vesîle" dir.Burası Cennetin en yüksek derecesidir.Cennette bulunan herkese birer dalı yetişecek olan (Sidrt-ül Müntena) ağacının kökü oradadır.Cennettekilere her nimet, bu dallardan gelecektir.
43.Muhammed Aleyhisselamın ümmetinin sayısı diğer peygamberlerin ümmetlerinin toplamından daha çoktur.Cennete girecek ümmetlerin üçte ikisinin Muhammed aleyhiselamın ümmetinden olacağı hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.

Bismillahirrahmanirrahim.Allaha sonsuz sayıda şükürler Olsun.Allah Hz.Muhammed (s.a.v.) efendimize tüm ashabına Ehli beyt`e ve diğer peygamberlerimize sonsuz defa salat-u selam eylesin.Allah bize ve müslümanlara sonsuz yolculuğa çıkmadan önce bu dünyada hep hayırlı bir yaşam versin.Yüce Allah bu dünyada ve ahirette ecrimizi artırsın.Yüce Allah bize hayırlı bir rızık versin bu dünyada.Amin

Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ıbrahime ve alâ âli ıbrahim. ınneke hamidün mecîd.Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ ıbrahime ve alâ âli ıbrahim. ınneke hamidün mecîd.Allahümme salli ala seyyidine muhammedün inne biyyün ümmiyüm ve ala alihi ve sahbihi vesselim.
Vesselamün alel mürseliyn velhamdü lillahi Rabbil âlemin.(Fatiha süresini Okuyun)
Bismillahirrahmanirrahim.Elhamdü lillâhi rabbil'âlemin. Errahmânirra-hîm. Mâliki yevmiddin. ıyyâke na'budü ve iyyâke neste'în, ıhdinessırâtal müstakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.Amin.

2

28.12.2006, 09:02

Güzel kardeşim,güzel açıklamalrın için Allah razı ola,,

şimdi nurdaki şu güzelliklerede bir baksan a! olmaz mı!

Birinci Nükteli ışaret

şu kâinatın Sahip ve Mutasarrıfı(Allah), elbette bilerek yapıyor ve hikmetle tasarruf ediyor ve her tarafı görerek tedvir ediyor(idare ediyor) ve her şeyi bilerek, görerek terbiye ediyor ve her şeyde görünen hikmetleri, gayeleri, faydaları irade ederek tedvir ediyor(idare ediyor). Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. Madem konuşacak; elbette zîşuur(şuur sahibi) ve zîfikir(fikir sahibi) ve konuşmasını bilenlerle konuşacak.

Madem zîfikirle konuşacak; elbette zîşuurun içinde en cemiyetli ve şuuru küllî(büyük) olan insan neviyle(insanlarla) konuşacaktır.

Madem insan neviyle konuşacak; elbette insanlar içinde kabil-i hitap ve mükemmel insan olanlarla konuşacak.

Madem en mükemmel ve istidadı(Kabiliyeti) en yüksek ve ahlâkı ulvî ve nev-i beşere(insanlara) muktedâ(imam) olacak olanlarla konuşacaktır. Elbette, dost ve düşmanın ittifakıyla, en yüksek istidatta ve en âli ahlâkta ve nev-i beşerin humsu(insanların beşten biri) ona iktidâ etmiş (tabi olmuş)ve nısf-ı arz(yeryüzünün yarısı) onun hükm-ü mânevîsi altına girmiş ve istikbal onun getirdiği nurun ziyasıyla bin üç yüz sene ışıklanmış ve beşerin nuranî kısmı ve ehl-i imanı mütemadiyen(devamlı) günde beş defa onunla tecdid-i biat edip(bağlılığını yenileyip) ona dua-yı rahmet ve saadet edip ona medih ve muhabbet etmiş olan Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm ile konuşacak ve konuşmuş; ve resul yapacak ve yapmış; ve sair nev-i beşere rehber yapacak ve yapmıştır.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=795&t=&b=&s=&l=&p=3
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

3

28.12.2006, 09:11

ıkinci Nükteli ışaret

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm iddia-yı nübüvvet etmiş(peygamberlik dava etmiş), Kur'ân-ı Azîmüşşan gibi bir ferman-ı göstermiş ve ehl-i tahkikin yanında bine kadar mu'cizât-ı bâhireyi (geniş mücizeleri)göstermiştir. O mu'cizât, heyet-i mecmuasıyla(hepsi beraber olarak), dâvâ-yı nübüvvetin(peygamberlik davasının) vukuu kadar vücutları katidir(kesindir). Kur'ân-ı Hakîmin çok yerlerinde en muannid(inatçı) kâfirlerden naklettiği sihir isnad etmeleri(dayandırmaları) gösteriyor ki, o muannid kâfirler dahi mu'cizâtın(mücizelerin) vücutlarını(varlığını) ve vukularını(meydana gelmesini) inkâr edemiyorlar. Yalnız, kendilerini aldatmak veya etbâlarını(tabi olanları) kandırmak için (hâşâ) sihir demişler.

Evet, mu'cizât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) yüz tevatür kuvvetinde bir katiyeti vardır. Mucize ise, Hâlık-ı Kâinat tarafından, onun dâvâsına bir tasdiktir, "Sadakte" hükmüne geçer. Nasıl ki, sen bir padişahın meclisinde ve daire-i nazarında desen ki, "Padişah beni filân işe memur etmiş." Senden o dâvâya bir delil istenilse, padişah "Evet" dese, nasıl seni tasdik eder. Öyle de, âdetini ve vaziyetini senin iltimasınla(ricalarınla) değiştirirse, "Evet" sözünden daha kati, daha sağlam, senin dâvânı tasdik eder.



Öyle de, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm dâvâ etmiş ki:

"Ben, şu kâinat Hâlıkının(Allahın) mebusuyum(elçisiyim). Delilim de şudur ki: Müstemir(yerleşmiş) âdetini, benim dua ve iltimasımla(ricalarımla) değiştirecek. ışte, parmaklarıma bakınız, beş musluklu bir çeşme gibi akıttırıyor. Kamere bakınız, bir parmağımın işaretiyle iki parça ediyor. şu ağaca bakınız, beni tasdik için yanıma geliyor, şehadet ediyor. şu bir parça taama(yemeğe) bakınız, iki üç adama ancak kâfi geldiği halde, işte, iki yüz, üç yüz adamı tok ediyor."

Ve hâkezâ, yüzer mu'cizâtı böyle göstermiştir.

şimdi, şu zâtın delâil-i sıdkı(doğruluğun delilleri) ve berâhin-i nübüvveti,(peygamberliğinin delilleri) yalnız mu'cizâtına(mücizelerine) münhasır(ait) değildir. Belki, ehl-i dikkat için, hemen umum harekâtı ve ef'âli(fiilleri), ahval(halleri) ve akvâli(sözleri), ahlâk ve etvârı(davranışları), sîret ve sureti, sıdkını ve ciddiyetini ispat eder.
Hattâ, meşhur ulema-i Benî ısrailiyeden(israil oğullarının meşhur alimi olan) Abdullah ibni Selâm gibi pek çok zatlar, yalnız o Zât-ı Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın simasını(yüzünü) görmekle, "şu simada yalan yok; şu yüzde hile olamaz" diyerek imana gelmişler.

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=795&t=&b=&s=&l=&p=3
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

4

28.12.2006, 09:25

Umur-u gaybiyeye(görünmeyen işlere) dair hadislerin birkaç misalini zikrederiz.

* Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nakl-i sahihle ve mütevatir bir derecede(yalan ihtimali olmayan,kesin haber) bize vasıl olmuş ki, minber üstünde, cemaat-i Sahabe içinde ferman etmiş ki:



-- şu benim oğlum Hasan, seyyiddir. Allah onun vasıtasıyla Müslümanların iki büyük ordusunu barıştıracaktır. (Buharî, Fiten: 20; Sulh: 9; Fedâilu Ashâbi'n-Nebî: 22; Menâkıb: 25; Dârîmî, Sünnet: 12; Tirmizî, Menâkıb: 25; Nesâî, Cum'a: 27; Müsned, 5:38, 44, 49, 51. )
-


ışte, kırk sene sonra ıslâmın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (r.a.) ile musalâha(barışıp) edip, cedd-i emcedinin(dedesinin) mucize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

5

28.12.2006, 09:28

ıkincisi: Nakl-i sahihle, Hazret-i Ali'ye (r.a.) demiş:



Sen, biatını bozan, hak ve adaletten sapan ve dinden çıkan kimselerle savaşacaksın. (el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:139, 140; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 7:138; Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve: 6:414. )
-


Hem vak'a-i Cemel, hem vak'a-i Sıffin, hem vak'a-i Havâriç hadiselerini (cemel,sıffın,havariç olaylarını)haber vermiş.

Hem Hazret-i Ali (r.a.) Hazret-i Zübeyir ile seviştiği bir(muhabbet ettiği) zaman dedi: "Bu sana karşı muharebe edecek. Fakat haksızdır." -
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

28.12.2006, 09:32

Hem ezvâc-ı tâhirâtına(temiz hanımlarına) demiş: "ıçinizden birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek." ,"Sana Hav'eb köpekleri havlayacak." Müsned, 6:52, 97; ıbni Hibban, Sahih, 8:258, no: 6697; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:120 -

ışte şu sahih, kati hadisler, otuz sene sonra Hazret-i Ali'nin Hazret-i Aişe ve Zübeyir ve Talha'ya karşı vak'a-i Cemel'de; ve Muaviye'ye karşı Sıffin'de; ve Havârice karşı Harûra'da ve Nehruvan'da muharebesi, o ihbar-ı gaybiyenin bir tasdik-i fiilîsidir.

Hem Hazret-i Ali'ye, "senin sakalını senin başının kanıyla ıslattıracak bir adamı" ihbar etmiş(haber vermiş). Hazret-i Ali o adamı tanırmış; o da Abdurrahman ibni Mülcemü'l-Hâricîdir.

Hem Hâricîlerin içinde "Züssedye" denilen bir adamı, garip bir nişanla alâmet olarak haber vermiştir ki, Havâriçlerin maktulleri(katilleri) içinde o adam bulunmuş, Hazret-i Ali onu hakkaniyetine hüccet göstermiş, hem mucize-i Nebeviyeyi ilân etmiş.

Hem Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ümmü Seleme'nin, daha diğerlerin rivayet-i sahihiyle haber vermiş ki, "Hazret-i Hüseyin, Taff, yani Kerbelâ'da katledilecektir." Elli sene sonra, aynı vak'a-i ciğersûz vukua gelip o ihbar-ı gaybîyi tasdik etmiş.

Hem mükerreren ihbar etmiş ki: "Benim Âl-i Beytim, benden sonra yani "katle ve belâya ve nefye maruz kalacaklar." Ve bir derece izah etmiş, aynen öyle çıkmıştır.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=803&t=&b=&s=&l=&p=11
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

7

13.01.2007, 00:12

Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

8

15.01.2007, 11:24

Rabbim razı olsun,ilminizi artırsın Amin..

Alıntıdır;

"Andolsun, sizin sıkıntılarınızın, problemlerinizin en güzel çözümü, çaresi, kurtuluşunuzun şifalı reçetesi, Allah'ın Resûlü'nde. O'nun yiğitliklerle, fedakârlıklarla, sabırla, mücadelelerle dolu örnek hayatındadır. Allah'ın rızasını, ahiret hayatındaki mutluluğu umanlar, Allah'ı çok zikredenler, devamlı Allah'ın dininin tebliği ile uğraşanlar için O'nda vardır."
Ahzab Sûresi/21 (Tefsirli meal)

Yeryüzü insanının tek örneği ve tek lideri olan Peygamberimiz, bir resûl olarak, bir insan olarak, baba ve kayınpeder olarak, damat ve ev reisi olarak insanlığın hayatında boşluk bırakmamıştır. Peygamberimiz'in hayatından özet olarak bir demet sunmak istiyor ve özet olarak sunacağımız özelliklerle, kendi hayatımızı bir test yapmak istiyoruz. Işte örnek alacağımız, ders alacağımız ve paylaşacağımız bazı güzellikler ve özellikler:

1. Efendimiz; kapı komşusu olan Yahudi'nin hasta oğlunu ziyaret etmişlerdir. Bizler de zaman ve mekân şartlarımız oluştuğunda, hasta olanları ziyaret etsek, hiç ayırım yapmasak nasıl olur acaba?

2. Efendimiz; kızı eve geldiğinde onu ayakta karşılar, iltifat eder ve yanaklarından öperlerdi. Bizler de çocuklarımızı çarşıdan, okuldan, iş yerinden eve geldiklerinde bazen kapılarını açsak, hatta ayağa kalkarak karşılasak ve yanaklarını öpsek ne olur? Babalık otoritemiz sarsılır mı dersiniz?

3. Efendimiz; ayakları acıdığında, uzatması icap ettiğinde, yanındakilerden izin alırlardı. Kızı veya hanımı olsun fark etmezdi. Bizler de beraber olduğumuz zaman ve mekânlarda her türlü tavır ve hareketlerimize biraz dikkat etsek, edep ve terbiyemiz azalır mı acaba?

4. Önderimiz; yatsı namazından sonra lüzumsuz dünya bağlantılı konuşmaları sevmez, hatta yasaklardı. Bizlerin, geç vakitlere dayanan TV izleme oturumlarımıza bir çekidüzen versek diyorum, acaba medenî kimliğimizi ihlal etmiş olur muyuz?

5. Önderimiz; bazen elbiselerini diker ve bazen ev işlerinde hanımlarına yardım ederlerdi. Biz kocalar, ihtiyaç hissedildiğine ev işlerinde hanımlarımıza yardımcı olsak, erkekliğimiz, reisliğimiz buharlaşır mı acaba?

6. Önderimiz; kuduz köpeğin dahi işkenceye tabi tutulmamasını istemişlerdir. Çağdaş dünya, insanlara yapılan işkenceleri parlamenter sistemlerin gündeminden hiç düşürmüyor. Mutlak Örneğimiz'in yaşadığı asrı çağdışı ilan edenlerin, kendileri mi çağdışında yaşıyor acaba?

7. Rehberimiz; kendilerini çağıran herkese "buyur" diye karşılık verirlerdi. Bir amir memuruna, bir patron işçisine, bir müftü müezzinine acaba ömrü boyunca bir defa da olsa "buyur" dediler mi?

8. Rehberimiz; insanın yüzüne vurmayı yasaklamıştır. Günümüz dünyasında
hanımının, kız ve oğlunun yüzüne vurarak döven anne ve babalar, şefaatlerini istediği Peygamberimiz'in neresinde olduklarını hesap ediyorlar mı acaba?

9. Örneğimiz; kahkaha ile gülmemiş, "böyle gülmenin kalpleri öldürdüğünü" buyurmuştu. Günümüz insanı, ekran başlarında, "şakacı", "Çocuklar duymasın" programlarında gözleri yaşarırcasına gülmemizin, hangi terazide tartılacağını tahmin ediyor muyuz acaba?

10. Örneğimiz; üzüldüğü zamanlarda namaz kılarlardı. Üzüntü ve sıkıntılarımızda namazdan değil de, sövmeden, küfretmeden, sigaradan yardım istemenin, dinin neresine konulacağını biliyor muyuz acaba?

Her şeye rağmen, Peygamberimiz'den, Rehber ve Örneğimiz'den 1400 sene sonra dünyaya gelmemize rağmen, 1400 sene önceki hayatı benimsemiş, bunun ötesinde o hayata, hayatımız demiş, getirdiği ve tebliğ ettiği tüm gerçeklere müsbet yönde cevap vermiş, kınayanların kınamalarından korkmaksızın dinimizden, ibadetlerimizden, ahlâk ve edebimizden dolayı aşağılık duygusuna kapılmamış olmamızı terazinin bir tarafına; hata,
günah ve isyanlarımızı da diğer tarafına koyup, elimizi Rabbimiz'e açtığımızda öyle ümit ediyoruz ki, rahmet kapısından kovulmayacağımıza inanıyoruz.
Allah hepimizi O'nun (s.a.v) şefaatine nasip eylesin.

Amin.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir