Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

15.08.2006, 11:34

Haydi sünnete! Haydi şefaate... ;)


Arkadaş!

Vesvese ve evham zulmetleri içinde yürürken, Resul-i Ekrem’in (a.s.m.) sünnetleri birer yıldız, birer lâmba vazifesini gördüklerini gördüm. Her bir sünnet veya bir hadd-i şer’î, zulmetli dalâlet yollarında güneş gibi parlıyor. O yollarda, insan zerre miskal o sünnetlerden inhiraf ve udûl ederse, şeytanlara mel’ab, evhama merkeb, ehval ve korkulara ma’rez ve dağlar kadar ağır yüklere matiye olacaktır.
Ve keza, o sünnetleri, sanki semâdan tedellî ve tenezzül eden ipler gibi gördüm ki, onlara temessük eden yükselir, saadetlere nâil olur. Muhalefet edip de akla dayananlar ise, uzun bir minareyle semâya çıkmak hamakatinde bulunan Firavun gibi bir firavun olur.

Mesnevî-i Nuriye, s. 66



Hergün herhangi bir sünneti okuduğumuz andan itibaren uygulayalım mı? Yani mesela bugün pazartesi ve ben buraya yazılan bir sünneti okudum...Okuduğum andan itibaren en azından pazartesi günü tam harfiyle yapmaya gayret edicem...Başlıyorum...

1-Tebessümlü bir yüzümüz olsun;)...Zira Bir mü'min kardeşin yüzüne gülmek sadaka hükmündedir değil mi;) ?

2

15.08.2006, 11:43

Allah razı olsun ablacım.(bugün günlerden salı bu arada :) )

Bende 11. Lemanın 1.Nüktesini yazmak istiyorum sünneti seniyenin önemi hakkında:

Alıntı

BıRıNCı NÜKTE

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:

"Fesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse, yüz şehidin ecrini, sevabını kazanabilir."

Evet, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ, mutlaka gayet kıymettardır. Hususan bid'aların istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyyeye ittibâ etmek daha ziyade kıymettardır. Hususan fesâd-ı ümmet zamanında Sünnet-i Seniyyenin küçük bir âdâbına mürâât etmek, ehemmiyetli bir takvâyı ve kuvvetli bir imanı ihsas ediyor. Doğrudan doğruya Sünnete ittibâ etmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı hatıra getiriyor. O ihtardan, o hâtıra, bir huzur-u ılâhi hâtırasına inkilâp eder. Hattâ en küçük bir muamelede, hattâ yemek, içmek ve yatmak âdâbında Sünnet-i Seniyyeyi mürâât ettiği dakikada, o âdi muamele ve o fıtrî amel, sevaplı bir ibadet ve şer'î bir hareket oluyor. Çünkü o âdi hareketiyle Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma ittibâını düşünüyor ve şeriatın bir edebi olduğunu tasavvur eder. Ve şeriat sahibi o olduğu hatırına gelir. Ve ondan, şâri-i Hakikî olan Cenâb-ı Hakka kalbi müteveccih olur. Bir nevi huzur ve ibadet kazanır.

ışte, bu sırra binaen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.

3

15.08.2006, 11:45

dayanamadım yaw 2. ve 3. nükteyide yazayım konuyla tam alakadar :)

Alıntı

ıKıNCı NÜKTE

ımâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî (r.a.) demiş ki: "Ben seyr-i ruhanîde kat-ı merâtip ederken, tabakat-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı esas-ı tarikat ittihaz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmi evliyaları, sair tabakâtın has velîlerinden daha muhteşem görünüyordu."

Evet, Müceddid-i Elf-i Sâni ımam-ı Rabbânî (r.a.) hak söylüyor. Sünnet-i Seniyyeyi esas tutan, Habibullahın zılli altında makam-ı mahbubiyete mazhardır.



Alıntı

ÜÇÜNCÜ NÜKTE

Bu fakir Said, Eski Said'den çıkmaya çalıştığı bir zamanda, rehbersizlikten ve nefs-i emmârenin gururundan gayet müthiş ve mânevî bir fırtına içinde akıl ve kalbim hakaik içerisinde yuvarlandılar. Kâh Süreyya'dan serâya, kâh serâdan Süreyya'ya kadar bir sukut ve suud içerisinde çalkanıyorlardı.

ışte, o zaman müşahede ettim ki, Sünnet-i Seniyyenin meseleleri, hattâ küçük âdâbları, gemilerde hatt-ı hareketi gösteren kıblenâmeli birer pusula gibi, hadsiz zararlı, zulümatlı yollar içinde birer düğme hükmünde görüyordum. Hem o seyahat-i ruhiyede, çok tazyikat altında, gayet ağır yükler yüklenmiş bir vaziyette kendimi gördüğüm zamanda, Sünnet-i Seniyyenin o vaziyete temas eden meselelerine ittibâ ettikçe, benim bütün ağırlıklarımı alıyor gibi bir hiffet buluyordum. Bir teslimiyetle, tereddütlerden ve vesveselerden, yani, "Acaba böyle hareket hak mıdır, maslahat mıdır?" diye endişelerden kurtuluyordum. Ne vakit elimi çektiysem, bakıyordum, tazyikat çok. Nereye gittikleri anlaşılmayan çok yollar var. Yük ağır, ben de gayet âcizim. Nazarım da kısa, yol da zulümatlı. Ne vakit Sünnete yapışsam yol aydınlaşıyor, selâmetli yol görünüyor, yük hafifleşiyor, tazyikat kalkıyor gibi bir hâlet hissediyordum. ışte o zamanlarımda ımam-ı Rabbânînin hükmünü bilmüşahede tasdik ettim.

4

15.08.2006, 11:49

şimdi sünnetleri burayamı yazalım?

Gerçekten çok hoş olur okur ve tatbik etmeye çalışırız.ve inşallah da Peygamber Efendimizin ahlakıyla ahlaklanırız..

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

5

15.08.2006, 14:43

Bugün yapabileceğimz hadisleri..
Mesela sılahı rahim
oturrarak su içe
Yemeğe tuzla başlama gibi...

6

15.08.2006, 16:40

Çok güzel olur dewam inş.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

7

21.08.2006, 08:25

Resulu ekrem(a.s.m) Efendimizin sünneti seniyelerinden biri de;


Düşen ekmek kırıntılarını yemek.
-Zira yiyen darlık görmez ve çocuğu ahmak olmaz-

bizde şimdi bu sünneti uygulamaya gayret edelim herkes yemek yerken hatırlar inş :)

8

21.08.2006, 08:45

Peygamberimiz önce en çok tevhidi anlatırdı.
sonrada Ahirete imanı.

bizde risalei nur sünneti ekber olup özelliklede farz üstü farz olan
Allaha imanı ve ahirete ve sair rükünlere imanı bu forumda anlatarak
sünnete uymuş oluyoruz.

bir sünnette bu ..

9

21.08.2006, 08:47

la ilahe illallah diyerek imanınızı yenileyen buyuran Allah resuluna uyarak
risaledeki iman hakikatlarını okuyarak imanımızı yeniliyoruz.

ve sünnete uymuş oluyoruz.

10

21.08.2006, 10:33

Alıntı sahibi ""yunusum""

la ilahe illallah diyerek imanınızı yenileyen buyuran Allah resuluna uyarak
risaledeki iman hakikatlarını okuyarak imanımızı yeniliyoruz.

ve sünnete uymuş oluyoruz.


Allah razı olsun abi.

ımam-ı Rabbânî ve Müceddid-i Elf-i Sânî Ah­med-i Farukî (r.a.) demiş: “Hakaik-i imaniyeden birtek meselenin inkişafı ve vuzuhu, benim in­dimde binler ezvak ve kerâmâta müreccahtır Hem bütün tarikatlerin gayesi ve neticesi, ha­kaik‑i imaniyenin inkişafı ve vuzuhudur.”

Madem şöyle bir tarikat kahramanı böyle hük­mediyor. Elbette, hakaik-i imaniyeyi kemâl-i vu­zuhla beyan eden ve esrar-ı Kur’âniyeden tereş­şuh eden Sözler, velâyetten matlup olan neticeleri verebilirler. (Mektubat sh: 355)



Rabbim bize Kuranın nuru olan Risale-i nurdan tam manasıyla istifade etmek nasip eylesin inşallah.Amin

11

21.08.2006, 10:51

Sünneti Seniyeye Yapış Selameti Bul..(Lemalar)

devam inş..

12

21.08.2006, 11:18

Allah razı olsun nuraşığı ;
yeterince terakki etmişsin.
devamı gelir inşaallah.

13

21.08.2006, 11:20

Resulullah a.s.m efendimiz mekkede kaldığı 13 sene boyunca
devamlı iman hakikatlerini anlatmış.

nur talebeleride iman hakikatlerini anlatmakla sünnete uyuyorlar.

14

29.10.2006, 21:09

şafaat'in Hak olduğunu ispat olan ayetler.


Bakara Sûresi 255 . Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur.Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. ızni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.

Yûnus Sûresi 3 . şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. ışte o, Rabbiniz Allah’tır. O halde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?

Meryem Sûresi 87 . Rahmân’ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.

Tâ-Hâ Sûresi 109 O gün, Rahmân’ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.

Enbiyâ Sûresi 28 Allah onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar onun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi onun korkusuyla titrerler.

Sebe’ Sûresi 23 Allah katında, onun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. (şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O yücedir, büyüktür.

Zuhruf Sûresi 86 Onu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek (ilim sahibi olup) hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.

Necm Sûresi 26 Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

15

29.10.2006, 21:14

Kuran-ı Kerim'de Sünnete uymayı emreden ve ona itaat etmeyen münafıklara işaret eden bazı ayetler.

Nisa Suresi 13. Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Nisa Suresi 59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.
Nisa Suresi 61. Onlara: Allah'ın indirdiğine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.
Nisa Suresi 63. Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir; onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında tesirli söz söyle.

Nisa Suresi 64. Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.

Nisa Suresi 65. Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.

Nisa Suresi 80. Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!

Al-I ımran 31. (Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

Al-I ımran 32. De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.

Enfal Suresi 24. Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.

Enfal Suresi 46. Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

Nur Suresi 46. Andolsun biz (bilmediklerinizi size) açık seçik bildiren âyetler indirdik. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Nur Suresi 47. (Bazı insanlar:) "Allah'a ve Peygamber'e inandık ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.

Nur Suresi 48. Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.

Nur Suresi 49. Ama, eğer (Allah ve Resûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler.
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

16

29.10.2006, 21:36

Yemekten önce ve sonra ellerinizi yikayiniz! Muhammed (SAV)
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

Mesajlar: 19

Konum: hatay

Meslek: ögrenci

  • Özel mesaj gönder

17

01.11.2006, 21:32

gece yatmadan önce yataga çarşaf sermek.
pijamalrı giydikten sonra kıyafetlerimizi katlayıp kaldırmak.
HER ışE BESMELEYLE BAşLAMAK.
akşam olunca ışıgı açmadan önce perdeyi çekmek.
selam vermek.
vitr namazını yatsı namazından ayrı bir vakitte kılmak.
Kuranı Kerim okumak.
evden çıkmadan önce aynaya bakmak.
keraat vakitlerinde uyumamak.
dua etmek.
kaylule uykusu.
az uyumak,az konuşmak,az yemek.
doymadan sofradan kalkmak.
(aklıma gelenler şuan bunlar,,,Rabbim hepsine ittiba etmemizi,O'nun gib bir hayat yaşmamızı nasip etsin..binler aminn.)
''Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuycak kitap ararken,Risalei Nuru okudugum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladıgını hissettim....'' Zübeyir GÜNDÜZALP

18

02.11.2006, 19:14

Hem sünnet şudur;
Hz. Muhammed(s.a.v) insanlığın en yüksek mertebesine çıkmıştır.Hatta denilebilir ki,Allah'ın kainatı yaratmasının sebebi olmasa bile bir gerekçesi bu eşref-i mahluku göstermek içindir. Elbette bir insandır. Onlar gibi hiyerarşik ihtiyaçlara sahiptir. Onlar gibi yaşamalı, onlar gibi hissetmeli,sevinmeli, kızmalı,acı çekmeli,üzülmeli,hasret çekmelidir. Yoksa melek gibi olsa peygamberlik hükmü ortadan kalkar. Zira, tebliği zayıf olur. Öyle ya, kendisine verilen ve getirdiği hükme, önce o tabi olmuyorsa, ben niye tabi olayım.Melek olsa ibadete lüzüm yoktu. Korkmaz, üzülmez, hasret çekmezdi. Olağan üstü bir hal alır ya red edilir yada imtihan sırrına münafi olarak herkez ister istemez onu kabul ederdi.
şimdi Rasulullah(s.a.v) madam eşref-i mahluktur, madem insandır,madem peygamberdir,madem, kainatın yaratıcısının hükümlerini tebliğ etmektedir. ılk önce ona uyacak, bevl etmesinden, yemek yemesine, gülmesinden, kızmasına, ibadetinden, itikatına her şeyine dikkat etmesi mecburidir. Böyle icab eder. şimdi, Kur'an'ı en iyi anlayan birine tabi olup onun her hareketinin taklid edilmesi itab olunamaz. Çarpıtmalar dahi mevzu dışıdır. Sünneti ilzam etmez.
O Eşref-i Mahluk(s.a.v) nin imani ve islami konulardaki Kur'an yorumu elbette haktır ve en doğru tanımdır. Ona itaat Kur'an'ın emridir. O imani,itikadi ve islami konularda zaten Kur'an dışına çıkmamıştır. Ameli meselelerde ise yine rabbinden aldığı emirler doğrultusunda hareket edip bir düzen ve intizam dini olan ıslam'a uygun olanı yapmıştır. Hem bazı Sünnet vardır terk edilebildiği gibi inkar dahi edilebilir. Bazı sünnet vardır, terk edilebildiği gibi inkar edilemez. Bazı sünnet vardır terki caiz olmadığı gibi inkarı küfürdür. Bunlarda Kur'an'ın Rasulullah tarafından yapılmış en has tevilleridir,Kur'anda hükmedilmiş emirlerin çıkarılmasıdır,denilebilir.Hüküm koymak değildir.
Hem pek çok Kur'an'da yeri yok gibi gözüken Sünnet bilmemekten Kur'an'da yeri yok sanılır. Mesela, Kuddüs ismi temizliği farz kılar. Ayakta bevl etmek necis olduğundan ,ama her zaman oturarak bevl etmek mümkün olmadığından sünnete girmiş, Kur'an'a girmemiştir.Yani, hem temizlik düsturuna uyup ayakta bevl etmesin, hem terki mecbur olursa bir itab olunmasın,ceza görmesin.
Sünnet o odur ki, Allah'ın kelamını tebliğ eden kişi, acaba ilk kendisi nasıl anlamış ve uygulamış, görmek ve ona itaat etmektir.
Ama bir meseleye çok parmak karışırsa ister istemez sürçmeler olacaktır.
Selam ve muhabetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

19

04.12.2008, 22:50


1 ıle 100 Arası bir sayı tutun

ıçimizden 1 ile 100 arası bir rakam tutalım.Sonra aşğıda hangi sünnete karşılık gelkiyorsa onu okuyup bir hafta boyunca uygulamaya çalışalım-ki çoğu günlük hayatımızda yaptığımız şeyler-.
Böylelikle her hafta bir rakam tutup bir sünneti hayatımıza geçirelim... Bir hafta içinde birden fazla sünnet de alabiliriz...
Allah (cc) razı olsun...

" Ahir zamanda unutulan sünnetimi ortaya çıkarana (uygulayana) yüz şehit sevabı verilecektir." (Kütüb-i Sitte)




1. Hayırlı işlerde sağı, adi işlerde solu kullanmak.

2. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.

3. Yemeğe besmele ile başlamak, 'ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.

4. Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.

5. Yerde bir sofra bezinin üstünde yemek. ıhtiyaç olduğu takdirde masada da yenilebilir.

6. Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.

7. Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.

8. Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.

9. Sofrada sağ dizi dikip, sol dizi yere yatırmak.

10. Saf ipek ve saf altın Ümmet-i Muhammed'in erkeklerine haram kılınmıştır.

11. Selamı yaymak. Selam, kelamdan önce gelir.

12. Eve girince ilk söz ev halkına selam vermek olmalıdır.

13. Selamla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.

14. Musafaha ile birlikte, hürmet, samimiyet ve şefkate vesile olan kucaklaşmalar yapılabilir. Süfli hisleri uyandıracak sarılmalar caiz değildir.

15. Musafahada önce eli uzatan çekmelidir. Biz çekersek buluşmadan memnuniyetsizlik manası çıkabilir.

16. ılmiyle amil din adamları ile adil devlet başkanlarının eli öpülür, beşeri hisleri yok olmuş yaşlı hanımlara selam verilebilir, gerekirse eli de öpülebilir. Yeter ki fitneye sebep olmasın.

17. Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.

18. Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. Mütebessim olmak.

19. Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.

20. Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. Çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.

21. Konuşmaya 'ın adıyla başlamak ve 'ın adıyla bitirmek.

22. Nefsi ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek. Bir hak zayi olduğunda ve uhrevi meselelerde, ve din hakkı için öfkelenmek.

23. Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.

24. Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.

25. Uyku için yatınca önce sağ tarafına yatmak, sağ yanağını sağ avucunun içine koymak ve o günün muhasebesini yapmak.

26. Yüzükoyun yatmamak.

27. Yatağa girdiğinde avuçları açık olarak birleştirerek ıhlas, Felak ve Nas surelerini okuyup avucunun içine üfleyip sonra bütün vücudunu sıvazlamak, bunu üç defa tekrarlamak.

28. Beyaz giymek.

29. Mest giymek.

30. Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.

31. Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.

32. Soğan ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak.

33. Üzerinde kudsi kelimeler ve ayetler yazılı eşya ile tuvalet ve pis yerlere girmemek.

34. Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. Misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamalı.

35. Aksırınca sesi az yükseltip, "Elhamdülillah" demek. Böyle diyene de "Yerhamükellah" demek. Bize dediklerinde "Yehdina ve yehdikümüllah" diye cevap vermek. Bu üçe kadar böyle mukabele şeklinde devam edebilir. Üç defadan fazla aksıran olursa, nezleden aksırmıştır ve mukabele gerekmez.

36. Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. Ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek. Namazda iken esneme gelirse, ayakta ise sağ elin, diğer hallerde ise sol elin tersi ile ağzı kapatmak münasip olur.

37. Davete icabet ve hediyeyi kabul etmek.

38. Gelen misafire ikramda bulunmak.

39. Gözlere sürme çekmek (yatarken)

40. Misvak kullanmak

41. Çevreyi temizlemek

42. Sadaka vermek.

43. Büyük ve umumi banyolarda tesettürle yıkanmalı, peştamal kullanılmalı.

44. Mümkünse her abdest alışta misvak kullanmak.

45. Abdest aldıktan sonra kıbleye dönüp su içmek

46. Cömertlik. Cömert 'a yakın, cimri ise 'a uzaktır. Cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. Kim o dala tutunursa o dal onu cennete çeker.

47. Çok tefekkür etmek. "Tefekkür gafleti izale eder. Ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. Eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir."

48. Suyu üç yudumda ve oturarak içmek

49. Kabristandan geçerken selam vermek ve onbir ıhlas okumak

50. Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.

51. Tırnak kesmeye şehadet parmağından başlamak

52. Tırnağını Cuma günü kesmek

53. Kabirleri ziyaret etmek. Gafleti dağıtır ve uhrevi tefekküre vesile olur. Kabristanın kapısına yaklaşınca, kabir halkına gizlice selam verilir. "Ey kabir sakinleri, esselamu aleyküm. Sizler bizden önce geldiniz, bizler de sizleri takip edeceğiz. Size 'tan af ve mağfiret dileriz." şeklinde selam ifade edilebilir. Sonra ziyaret edilecek merhumun ayakucu tarafından yaklaşılır. Yüzüne müteveccihen veya kıbleye karşı durulur. Kur'an ve dualar okunabilir. Ziyaret esnasında mezarları çiğnemek mekruhtur. şayet geçip gitmek için başka müsait yol yoksa, merhuma sevap hediye edilerek, geçilebilir. Mezar üzerindeki yeşillikler yolunmaz, bilakis çiçekler ekilir. Kurumuş otlar ayıklanır.

54. Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. Onlara teselli ve ümit vermek. Ziyareti uzun tutmamak. Hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.

55. Yatarken sağ tarafına yatmak

56. Abdestli yatmak

57. Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır dualarını almak.

58. Yemeğe tuz ile başlamak

59. Sofrada sirke bulundurmak

60. Ayakkabıyı giymeden önce ters çevirmek, içine birşey girmişse silkelemek.

61. Yolda başı öne eğik yürümek

62. Biri seslendiğinde seslenene doğru bütün vücudu ile dönmek

63. Cuma günü gusl abdesti almak

64. Güzel koku sürünmek

65. Yemeği tek bir kaptan yemek

66. Yemekte güzel şeylerden bahsetmek (Yemekte konuşulmaz lafının aslı yoktur)

67. Günde iki öğün yemek


68. Camiye Girerken birileri varsa selam vermek yoksa Esselamu Aleyna ve Ala iba dilla hissalihiyn demek.

69. Suyu üç yudumda oturarak içmek

70. Evden çıkarken aynaya bakmak

71. Sabah hiç birşey yapmadan önce elini yüzünü yıkamak.

72. Tebessüm etmek.

73. Yanında ayna taşımak.

74. Yanında tarak taşımak.

75. Yatmadan önce dişlerini temizlemek.

76. Yanına gelen çocuklara güzel muamele etmek, onlara dua etmek.

77. Davete icabet ve hediyeyi kabul etmek.

78. Dua ederken " Subhane Rabbiyel aliyyül ağlel vehhab " ile başlamak.

79. Sofra hazırlanırken yardımcı olmak.

80. Büyükleri sofraya oturmadan sofraya oturmamak.

81. Yemeğe başlarken Besmele çekip, 'a vermiş olduğu nimetler için şükür etmek.

82. Sağ eliyle yemek.

83. Ağızda yemek varken konuşmamak, gülmemek.

84. Yemek seçmemeye özen göstermek.

85. Lokmasını ve aldığı yemeği bitirmek.

86. Toplu yemek yenirken herkes yeyip bitirmedikçe sofradan kalkmamak.

87. Yemek bitince "Elhamdülillah" demek.

89. Yemeği yapana teşekkür etmek.

90. Sofra kaldırırken yardımcı olmak.

91. Gezinerek yemek yememek.

92. Acıkmadan yemek yememek.

93. Yemek tabağını iyice sıyırmak.

94. Meyveleri sağ elle yiyip çekirdeğini sol elle çıkarmak.

95. Gömleğin düğmelerini aşağıdan yukarı doğru iliklemek,çözerken yukardan aşağı doğru çözmek

96. Yeni bir elbise edindiklerinde, onu cuma günü giyerlerdi

97. Akşam olduğunda ışığı yakmadan önce perdeleri çekmek.

98. Her gün ölümü düşünmek

99. Haksızlığın karşısında susmamak

100. Her gün saçları iki kez taramak
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

20

04.12.2008, 22:52

"75. Yatmadan önce dişlerini temizlemek."

herzaman yaptigim bisey cikti.. simdi ise Sünnet niyetini daha cok ön plana cikartip siradan bir seymis gibi yapmamaya calisacam insaAllah
:oops:
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Bu konuyu değerlendir