Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

Zehracan

Süper Moderatör

  • Konuyu başlatan "Zehracan"

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

1

23.01.2009, 12:55

Hazreti Muhammed´in (asm) Son Peygamber Olarak Gönderilmesin


Hazreti Muhammed´in (asm) Son Peygamber Olarak Gönderilmesinin Sebebi Hikmeti

“Madem Peygamberimiz (a.s.m) kâinatın yaratılmasına sebeptir ve Allah insanlara din olarak ıslâmı seçmiştir, o halde Peygamberimiz (a.s.m) niye en son peygamber gönderildi? Niye ilk olarak gönderilmedi?”


1- Allah’ın takdiri, tensibi ve zamanlaması böyledir. Beşer bu tensibe sadece boyun eğer. Eleştirmez. ılâhî takdir ve tensip eleştirilmez; olduğu gibi kabul edilir.

2- Hazret-i Muhammed (asm) kâinâta rahmet olarak gönderildi.1 Yani onun dîni ve mesajı kâinâta ve kâinâtta var olan her akıl sahibine necat verecek ve tüm zamanlarda tüm insanları kurtaracak bir bilgi deposu ve merhamet hazinesi olarak, insanın medenî seviyesine uygun şekilde kemâle ermiş bir biçimde nazil oldu. Eğer ilk din olarak gönderilseydi, ilk insanlarca anlaşılmaz, kavranmaz ve yaşanmazdı. Yani bu son zamana gelen Allah’ın dîni ve şeriatı, ilk insanlar için teklif-i mâlâyutak olurdu. Bu din ve kitapla Peygamberimiz (asm) ilk zamanda gelseydi, güç yetirilmeyen dinî emirlerle ve okunup anlaşılmayan âyetlerle gelmiş olurdu. Bu durumda ise bu din âlemlere necat kaynağı ve rahmet vesîlesi olmazdı.

Çünkü meselâ insanlar henüz sosyal hayatı teşekkül ettirmemişken zekât emri, sadaka emri, hac emri anlaşılır emirler olmazdı. ınsanların günahları henüz ayyûka çıkmamışken, Allah’ın bağışlayıcı olduğu haberi yeterince kavranmazdı. Fitne, fesat, kavga, gürültü, öfke, kin, nefret duyguları yeterince tanınmadan, yaşanmadan, bu duyguların arsızlığı bilinmeden, güler yüzlü olmanın, iyilik yapmanın, yardımsever olmanın, bağışlayıcı olmanın, hüsn-ü zan yapmanın iyi ahlâktan olduğu hakikatini insanlar kavrayamazlardı. Güzel ahlâk tüm üstünlükleriyle ortaya konamazdı. Çünkü insanın ferdî ve sosyal seviyesi buna hazır değildi.

3- Netice olarak; ilk insanın fizikî, sosyal ve psikolojik yapısına uygun şekilde Allah’tan vahiy gelmesi gerekiyor ve bu vahyi tebliğ edecek peygamber de onlara onların diliyle ve onların anlayış seviyesine göre hitap etmesi gerekiyordu. Cenâb-ı Allah tarafından yapılan da budur. ılk peygamber Hazret-i Âdem’e (as) ilk insanın seviyesine uygun biçimde on sayfalık vahiy geldi. Ona gelen ıslâmiyet, son peygamber Hazret-i Muhammed’e (asm) gelen ıslâmiyete nispeten elbette çok sâdeydi. Ayrıntıdan uzaktı. O günün insanının kaldırabileceği şekilde detaysız ve yalındı.

ınsanlar sosyal ve ferdî hayatlarında ayrıntıya, farklı yaşayış tarzlarına, farklı kültür ve alışkanlıklara girdikçe, Allah’ın gönderdiği din ve şeriatlar da insanların fehimlerine uygun şekilde ayrıntıya girdi. Bu fıtrî bir süreçtir. Allah hiçbir zaman hiçbir insan topluluğuna güç yetiremeyecekleri emirler ve yasaklar göndermemiştir. Allah’ın her peygamberle gönderdiği din, o zamanın insanının sosyal ve kültürel alt yapısına, kabiliyetlerine ve anlayış seviyesine uygunluk arz etmiştir.

Nihâyet Cenâb-ı Allah son zaman insanının ulaştığı medenî seviyeye ve anlayış düzeyine uygun biçimde kemâle erdirdiği dinini, son defa bir rahmet vesîkası olarak rahmet peygamberi Hazret-i Muhammed (asm) ile gönderdi. Güzel ahlâkın bütün unsurlarını içinde toplayan bu son din, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyuran Hazret-i Muhammed’in (asm) kâinâtın hem çekirdeği ve hem meyvesi olması ciheti ile bir bütünlük oluşturmuştur. Tıpkı ağacın en başında var olan çekirdeğin, ağacın bütün meyvelerinin rengi, kokusu, dokusu, rızık ciheti ve içinde sakladığı yeni çekirdekleriyle kemâlini göstermesi gibi. Bu din, insanlığın bütün kâbiliyetlerini kemâlâtın zirvesine taşıyacak bir istidatta, kemâlâtın bütün dallarında zirvede bulunan bir Peygamberle (asm) bize tebliğ edilmiştir.

Bize sadece bu dini anlamak ve bu rahmet peygamberine sorgusuz sualsiz ümmet olabilmek kalıyor!

Dipnotlar:

1- Enbiyâ Sûresi: 107.


Copyright © www.fikih.info - Kaynak gösterilerek veya izin alınarak yayınlanabilir.
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir