Giriş yapmadınız.

1

30.12.2008, 22:12

Mağlup olmaz bir deha hakkında

Alıntı

Beraetimizden sonra Denizlide beni tarassudla taciz edenlere ve büyük amirlerine ve polis müdürüyle müfettişlere dedim: Risale-i Nurun kabil-i inkar olmayan bir kerametidir ki, yirmi sene mazlumiyet hayatımda, yüzer risale ve mektuplarımda ve binler şakirtlerde hiçbir cereyan, hiçbir cemiyetle ve dahili ve harici hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alaka dokuz ay tetkikatta bulunmamasıdır. Hiçbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki, bu harika vaziyeti versin? Birtek adamın, birkaç senedeki mahrem esrarı meydana çıksa, elbette onu mesul ve mahcup edecek yirmi madde bulunacak. Madem hakikat budur; ya diyeceksiniz ki, Pek harika ve mağlup olmaz bir deha bu işi çeviriyor"; veya diyeceksiniz: "Gayet inayetkarane bir hıfz-ı ılahidir." Elbette böyle bir deha ile mübareze etmek hatadır, millete ve vatana büyük bir zarardır. Ve böyle bir hıfz-ı ılahi ve inayet-i Rabbaniyeye karşı gelmek, firavunane bir temerrüddür.



Bediüzzaman hazretlerinin Emirdağı mektuplarındaki bu bahsini kısaca açarmısınız bilhassa harika ve mağlup olmaz deha kelimesi neden kullanılmış

2

31.12.2008, 23:14

burada risle- nurların müceddilik ve mehdilik vazifeleri var

3

31.12.2008, 23:14

risale-i nurların olacak

4

01.01.2009, 03:19

S.Aleykum,
karatoprak dikkatinden dolayi seni tebrik ederim.
Bu cumleyi soylemekle Ustadim Risale-i Nurlarin kendi sahsi ve Nur Talebeleri uzerindeki kerametlerinden bahsediyor degilmi?

"Pek harika ve maglup olmaz bir deha bu isi çeviriyor"
(Eger) boyle bir deha diye dusunuyorsaniz,bu dehayla mubareze etmek vatana millete buyuk bir zarardir(Cunku "Risale-i Nurun kabil-i inkar olmayan bir kerametidir ki, yirmi sene mazlumiyet hayatimda, yüzer risale ve mektuplarimda ve binler sakirtlerde hiçbir cereyan, hiçbir cemiyetle ve dahili ve harici hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alaka dokuz ay tetkikatta bulunmamasidir. Hiçbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki, bu harika vaziyeti versin?). Yok eger..
"Gayet inayetkarane bir hifz-i Ilahidir." diye dusunuyorsaniz,yine hicbir sekilde iyi gorulemeyecek,firavunane bir temerrud icerisindesiniz.

Yani bu iki dusunceden herhangi bir tanesine ittiba edilse bile,sonucta yapilanlarin bu iki dusunce acisindan haklilik payi kesinlikle yoktur.(ki bu iki dusuncenin hak oldugu aziz Ustad tarafindan nazara verilmektedir.)

Boyle anlamak yanlis olmasa gerek.
Ne dersiniz?

5

01.01.2009, 13:21

Re: Mağlup olmaz bir deha hakkında

Alıntı sahibi ""karatoprak1975""

Alıntı

Beraetimizden sonra Denizlide beni tarassudla taciz edenlere ve büyük amirlerine ve polis müdürüyle müfettişlere dedim: Risale-i Nurun kabil-i inkar olmayan bir kerametidir ki, yirmi sene mazlumiyet hayatımda, yüzer risale ve mektuplarımda ve binler şakirtlerde hiçbir cereyan, hiçbir cemiyetle ve dahili ve harici hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alaka dokuz ay tetkikatta bulunmamasıdır. Hiçbir fikrin ve tedbirin haddi midir ki, bu harika vaziyeti versin? Birtek adamın, birkaç senedeki mahrem esrarı meydana çıksa, elbette onu mesul ve mahcup edecek yirmi madde bulunacak. Madem hakikat budur; ya diyeceksiniz ki, Pek harika ve mağlup olmaz bir deha bu işi çeviriyor"; veya diyeceksiniz: "Gayet inayetkarane bir hıfz-ı ılahidir." Elbette böyle bir deha ile mübareze etmek hatadır, millete ve vatana büyük bir zarardır. Ve böyle bir hıfz-ı ılahi ve inayet-i Rabbaniyeye karşı gelmek, firavunane bir temerrüddür.


Bediüzzaman hazretlerinin Emirdağı mektuplarındaki bu bahsini kısaca açarmısınız bilhassa harika ve mağlup olmaz deha kelimesi neden kullanılmış


Ortada bir hâdise var; gözle görülüyor ve inkâr edilmesi mümkün değil. Nedir bu hâdise?
Yirmi sene müddetle bir kişiyi tarassut altında bulunduruyorsunuz. ıstediğiniz zaman, hiç bir kanun, kaide ve kural tanımadan o kişinin evini basıyor, arama yapıyor, bütün kitap, mektup ve notlarını toplayıp götürüyor ve ince ince tetkikten geçiriyorsunuz. Üstelik bunu öyle bir kin, garez ve ard niyetle yapıyorsunuz ki, en küçük bir emâreyi bile teville aleyhinde kullanmaya hazırsınız. Üstelik bu arama-tarama hadisesi yalnızca takip ve tarassut ettiğiniz kişi ile sınırlı da değil. O'nun bütün dost, arkadaş ve kardeşleri de bu tarassut dürbününün merceği altında.
ışte bu kadar geniş çaplı, uzun seneleri kapsayan ve inceden inceye yapılan tarassut ve takibatlarda "hiçbir cereyan, hiçbir cemiyetle ve dahili ve harici hiçbir komite ile hiçbir vesika, hiçbir alaka" bulamıyorsunuz.
Peki böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Eğer mümkün olabilir deniyorsa -ki olmuş- o zaman bunun başarılabilmesi için iki yol lâzım:
Birincisi:'ya diyeceksiniz ki, "Pek harika ve mağlup olmaz bir deha bu işi çeviriyor"
ıkincisi: 'veya diyeceksiniz: "Gayet inayetkarane bir hıfz-ı ılahidir."
Eğer birincisini söylüyorsanız, o zaman bilin ki, "böyle bir deha ile mübareze etmek hatadır, millete ve vatana büyük bir zarardır."
Eğer ikincisini söylüyorsanız, o zaman da "böyle bir hıfz-ı ılahi ve inayet-i Rabbaniyeye karşı gelmek, firavunane bir temerrüddür."
Bu hakikati tesbit ettikten sonra buradan ne anladığımızı ifade etmeye çalışırsak:
Auburn kardeşimizin yukarıdaki tesbitinde gayet güzel izah ettiği gibi; burada Üstadımız Risale-i Nur ve Risale-i Nur hizmeti ile mübareze etmeye kalkışanların şahsında bizlere şöyle bir hakikati anlatıyor: Risale-i Nurla mübareze edilmez. Risale-i Nur Hizmeti küçük görülmez. Bu hizmette tevakkuf gösterilmez. Bu hizmet insanların hayatında ikinci plâna atılmaz. Bu hizmet ve bu hizmete ait hakikatler hem âhir zamanın sahibi olan, âhir zamanın "vazîfelisi" olan, "felâket ve helâket asrının adamı" olan "Pek harika ve mağlup olmaz bir deha" sahibinin başlattığı ve emanet bıraktığı bir hizmettir; hem de "Gayet inayetkarane bir hıfz-ı ılahi" altındadır.
ıkinci bir ince ma'nâ da şu olabilir ki:
Bu zamanda aklı ön plâna çıkarıp -güya- mantıklı hareket ettiğini düşünen insanlara da ayrıca bir yol göstermektir ki, diyor:
Ey delil ile hareket eden ve aklına güvenen efendi; sen istiyorsan ki, tâbi olduğun yol, hizmet ettiğin hakikat hiçbir fikir ve hiçbir kuvvet tarafından cerhedilemesin, çürütülemesin, engellenemesin; işte sana"Pek harika ve mağlup olmaz bir deha" tarafından uygulanan ve "Gayet inayetkarane bir hıfz-ı ılahi" tarafından muhafaza edilen bir tarz-ı hizmet! Gel tâbî ol!
Asya'nın Bahtının Miftahı Meşveret ve şuradır.

"Nurculuk, bütün fenleri müslümanlaştırma hareketidir" M. KUTLULAR

dide_nur

Orta Düzey

Mesajlar: 285

Meslek: iman ve Kur'an hizmetkarı

Hobiler: hayırlı olan her şey

  • Özel mesaj gönder

6

01.01.2009, 14:47

Biliyoruz ki iki çeşit ilim vardır. Biri vehbi diğeri kisbi.Kisbi olan ilim kişinin dehası ve sa'yi ile alakalı olurken vehbi ilim ise insan yüz kere dahi bile olsa ilimde birçok mesafe de katetmiş olsa yine de çoğu zaman kendi iradesinin dışında kalan ilham gibi ihtar edilen ve nerdeyse sırf ihsan-ı ilahi olan bir ilim tarzıdır.

Bediüzamanın üstün bir dehasının olduğunu bilen kişilere seslenen Üstad onalara Risale-i nur ilimlerinin zannetteikleri gibi kendisinin kisbi ilminden değil de Cenab-ı Hakk tarafından verilen vehbi bir ilim olduğunun ve bundan dolayı asla yenilmeyeceğinin mesajını veriyor.

Ey bu yerlerin Hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehâlet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızânı istiyorum ve seni arıyorum

7

02.01.2009, 14:25

bu konuda geniş bir araştırma içerisine girdim sizin görüşlerinizide okudum okurken büyük haz aldım sizlere ilginiz için çok teşekkür ederim burdaki paylaşımları daha iyi etüd etmek üzerinde düşünmek için kayıt cihazıma dahil ediyorum .ama verilen cevaplardan deha tabirini kaba taslak anladım hepinizden Allah razı olsun.

8

02.01.2009, 14:35

birarkadaştan


En hafif tabirle dine soguk olan bir dönemde,ıslama hizmetin ve hizmet edenlerin baskıya,fiili tedbirlere maruz kaldıgı bir dönemde üstad hazretlerinin ve risale-i nurlarla hizmet etmeye çalışan kadın,erkek,çocuk,ihtiyar nurcuların bu hizmetlerdeki muvaffakiyetleri pek harika ve halisanedir.

Günümüzde de devamı olan bir anlayış en keskin haliyle o dönemde vardı.Dini hizmetler ve kişiler tarassut altında idi.Gericilik,şeriat,siyasi cemiyet,maddi çıkar saglama,nüfuz temini,yeni devletin düşmanlıgı gibi gerçekte olan veya olmayan her konuda insanların üzerine gidiliyor ve tedkik ediliyordu.

ışte bu şartlar içinde eger birisi ve muhtelif vakitlerde yazdıkları bunlara yakalanmıyorsa iki ihtimal akla gelir.Ya çok akıllı,tedbirli,ikna kabiliyeti ve muhakemesi,doktrini vs si yüksek,her işini gizli yapabilen ve yaptırabilen bir dehadır,otoritedir veya tedbirin aklın işi degildir.Bir inayet ve kolaylık vardır.Mesela üstad hazretleri kendisi sebeb-i mahkumiyet olabilecek bir hareketten kendisini korumuş olabilir ama muhtelif vilayetlerde farklı kişilerden kasıtlı veya kasıtsız herhangi bir kusur tesbit edilmemesi bir inayet sayılabilir.Mahrem risaleler mahrem ellere ulaşabilir,nur şakirtlerinden biri küçük veya büyük bir olaya karışabilir o gibi şeylerle genelleme yapılabilirdi.Yine casus kişiler eliyle planlı şeyler olabilirdi vb..

Öyle ise iki ihtimalden biri için bile olsa risale-i nur şakirtleri ve hizmetleriyle ugraşmamak gerekir.Çünkü eger bir deha ise aklı,tedbiri,ilmi vs ile bu harika ve maglup olmaz deha böyle devam edecektir.

Yahut hem kendisi hem şakirtleri halisane,garazsız,lillah için hizmet ediyorlar ki o şahsı manevinin bir kerameti olarak cüz'i olaylar ve hadiselerle mahcup olmuyorlar,ellerine hüccet vermiyorlar.Halbuki ham olgun farklı çok insanın oldugu bir yerde mutlaka bazı kusurların olması gerekir.Elbetteki nurcularda da küçük büyük vardır,ama gözükmemiş,gösterilmemiş,büyümemiş vs diye düşünebiliriz.

http://www.tevhid.gen.tr/risale-i-nur-okuyoruz-aciklamali/21472-maglup-olma z-bir-deha-hakkinda/#post90997

9

02.01.2009, 14:39

hani derler ya bu degirmenin suyu nereden geliyor

şimdi güzel hadiseler olur mübarek hizmetler edilir ancak hep arkasında bir seyler aranır maglup olmaz bunlar....

Allah rasülü sas ne güzel ifade eylemiştir

Eğer sağ elime güneşi,sol elime de ayı koysalar;vallahi ben bu davadan yine vazgeçmem.

kim maglup edebilir ki....

Yüzer milyon kahraman başların fedâ olduğu kudsî bir hakikate, başımız dahi fedâ olsun

başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa, her gün biri kesilse, hakikat-ı Kur’âniyeye fedâ olan bu başı zındıkaya eğmem ve bu hizmet-i imaniye ve Kur’ân’iyeden vazgeçmem ve geçemem

kim bu harika nuru def edebilir ki kudret Allah cc dan tevfik Allah cc dan....yeter ki vazifeni yap....korkma..ümitvar ol...

ayette müminler inandıkları ile hasımlara korku verirler değil mi....düsman ise korkusu Allah cc dan değildir dünyevidir

kaybedecekleri olmayanlar üstadın dediği gibi başlarını bu davaya feda eder ....sürgünler ...hapishaneler yıldıramaz ...bıraksın onlar düşünsünler nasıl bir şeydir diyenler kuranı kerim karsısında her asırda kuranın nuruna bakıp hayret edeceklerdir bu nasıl acaib şeydir diyeceklerdir...bu yol kuranın yoludur
http://www.nurforum.org/forum/index.php?topic=32567.new#new

10

02.01.2009, 14:41

bir kardeşten


Bismillahirrahmanirrahim ve bihi nestein...

Biz acizane şöyle anladık;

Üstad hzleri;Risalei nurların Cenabı hakkın ihsan ve inayeti ile ve de -Kuranı Kerim in bir tefsiri olması-sebebi ile Allahu Tealanın koruması altında olması dolayısı ile,20 senelik zulüm hayatında ne risaleler de ve ne de risalei nur talebelerinde hiç bir cemiyet,örgüt,siyasi bir birlik (ila ahir) hareketine dair bir delil bulunmadığını söyleyip ekliyor;

Ne kadar tedbir alınsa bile,ne kadar keskin zekalı olunsa bile,bu kadar araştırma inceleme ve gözetim altına alınan eser ve kişiler de bir şeyin bulunma ma sı mumkünmüdür ?
şayet diyor bir insanın gizli bir sırrı,bir hatası olsa illaki bu kadar araştırmaya incelemeye onunla ilgili,onu mağlup ve mahcup edecek 20 madde çıkarılır...

E hal böyle iken,risaleinurlarda herhangi bişey buluna ma masına karşı sizler dersiniz ki;

- Ya Bu işi harika mağlup olmaz bir deha çeviriyor ki; böyle bir deha ile çarpışmak,mücadele etmek zaten bir hata ve millete zarar vermek olur...
ya da

-Lutfu ilahiye ile,Cenabı hakkın lutuf ve inayeti ve ihsanı ile risaleinurlar koruma altında..
Buna karşı gelmek de zaten büyük bir bir hata firavun davranışıdır...

Selam ve Dua ile..tüm eksiklikler ve hatalar bizden;
güzellikler Cenabı Hakkın izni ile Risaleinurlardandır...


http://www.radyobedesten.com/

11

03.01.2009, 17:37

Mağlup olmaz deha hakkında



Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Sudan bahanelerle binlerce insanın asıldığı ve alimlerin idam edildiği bir zamanda üstadı idam etmek için bahane arıyorlar ve ancak bulamıyorlar. Halbuki, üstadın eserlerinden yanlış teviller yaparak bir sürü suç atfedebilirler. Nitekim, ıskilipli Atıf efendi, eskiden yazmış olduğu bir kitabının bir sayfasında yer alan ifadeler gerekçe gösterilerek idam edilmişti.

ışte üstadımız bunu nazara veriyor, Sizin bir bahane bulamamanız iki anlama gelmektedir, diyor. Ya müthiş bir deha vardır. Veya Allah'ın inayetidir. Üstad, bizce bir inayeti ilahidir, diyor. ınayet de olsa, deha da olsa onra karşı mübareze edilmez, diyor üstadımız.


Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur Editör

12

03.01.2009, 17:38

bakiduman 31-Aralık-2008 - 23:03:

Alıntı

soru
Sevgili Abimiz,deha sahibi bir insanla neden mübareze edilmez?Biraz açar mısınız?inğilizlerin Hindistanda Gandi ile mücadele edip yenilmeleri şeklinde anlayabilir miyiz?




Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Üstad, muhatablarının dili ile konuştuğu için deha tabirini kullanmıştır. Yoksa, üstadın asıl deha ifadesi ile kastettiği şey; ilahi inayettir ki, buna da karşı konulmaz.



http://www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=show_qna&id=18713

13

04.01.2009, 12:47

Alıntı sahibi ""karatoprak1975""

bakiduman 31-Aralık-2008 - 23:03:

Alıntı

soru
Sevgili Abimiz,deha sahibi bir insanla neden mübareze edilmez?Biraz açar mısınız?inğilizlerin Hindistanda Gandi ile mücadele edip yenilmeleri şeklinde anlayabilir miyiz?




Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;


Üstad, muhatablarının dili ile konuştuğu için deha tabirini kullanmıştır. Yoksa, üstadın asıl deha ifadesi ile kastettiği şey; ilahi inayettir ki, buna da karşı konulmaz.



http://www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=show_qna&id=18713

Bu cevabı biraz iddialı buldum. Yani Üstadın, "Ya bir deha eseri veya inayet-i ılâhiyedir" diye iki şık halinde getirdiği delili yalnızca "ınayet-i ılâhiye" şeklinde tek şıkka indirgemiş.
Bana göre Üstad orada muhtemel, yani aklen ve mantıken ileri sürülebilecek ıKı ihtimali nazara vermiş. Üstadımız'ın meselâ Tabiat Risalesi'nde de nazara verdiği "isbat yollarının neler olabileceği ve bu yolların teker teker izahı" şeklinde uyguladığı bir sistemi var ki, Risale-i Nur'un muhatabı ikna için tercih ettiği en önemli yollardan birisidir diye düşünüyorum.
Muhabbetlerimle...
Asya'nın Bahtının Miftahı Meşveret ve şuradır.

"Nurculuk, bütün fenleri müslümanlaştırma hareketidir" M. KUTLULAR

14

06.01.2009, 20:12

osman oğlu ağabey demişki


Alıntı


"Ya bir deha eseri veya inayet-i ılâhiyedir" diye iki şık halinde getirdiği delili yalnızca "ınayet-i ılâhiye" şeklinde tek şıkka indirgemiş.



ağabeyim bakış açınız için teşekkür ederim Allah razı olsun

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir