Giriş yapmadınız.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

1

25.01.2006, 12:35

Mu'cizât-ı Enbiyâ 'ya dair... Peki burdaki sır nedir?

Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm hakkında:

وَاَسَلْنَا لَهُ عَيْنَ االْقِطْرِ âyetleri işaret ediyorlar ki: Telyin-i hadid, en büyük bir ni’met-i ılâhiyyedir ki; büyük bir peygamberinin fazlını, onunla gösteriyor. Evet telyin-i hadid, yâni demiri hamur gibi yumuşatmak ve nühası eritmek ve mâdenleri bulmak, çıkarmak; bütün maddî sanayi-i beşeriyyenin aslı ve anasıdır ve esası ve madenidir. ışte şu âyet işaret ediyor ki: “Büyük bir resule, büyük bir halife-i zemine, büyük bir mu'cize sûretinde, büyük bir ni’met olarak; telyin-i hadiddir ve demiri hamur gibi yumuşatmak ve tel gibi inceltmek ve bakırı eritmekle ekser sanayi-i umumiyyeye medâr olmaktır.” Mâdem bir resule, hem halife yâni hem mânevî hem maddî bir hâkime, lisanına hikmet ve eline san'at vermiş. Lisanındaki hikmete sarihan teşvik eder. Elbette elindeki san'ata dahi tergib işareti var. Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı işaretiyle mânen diyor:

“Ey benî-Âdem! Evâmir-i teklifiyyeme itâat eden bir abdimin lisanına ve kalbine öyle bir hikmet verdim ki; Herşeyi kemâl-i vuzuh ile fasledip hakikatını gösteriyor ve eline de öyle bir san'at verdim ki; elinde bal-mumu gibi demiri her şekle çevirir. Halifelik ve pâdişahlığına mühim kuvvet elde eder. Mâdem bu mümkündür, veriliyor. Hem ehemmiyetlidir. Hem hayat-ı içtimâiyyenizde ona çok muhtaçsınız. Siz de evâmir-i tekviniyyeme itâat etseniz, o hikmet ve o san'at size de verilebilir. Mürur-u zamanla yetişir ve yanaşabilirsiniz.”
ışte beşerin san'at cihetinde en ileri gitmesi ve maddî kuvvet cihetinde en mühim iktidar elde etmesi; telyin-i hadîd iledir ve izabe-i nühas iledir. Âyette nühas, “kıtr” ile tâbir edilmiş. şu âyetler, umum nev'-i beşerin nazarını şu hakikate çeviriyor ve şu hakikatın ne kadar ehemmiyetli olduğunu takdir etmeyen eski zaman insânlarına ve şimdiki tenbellerine şiddetle ihtar ediyor...
Hem meselâ: Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm taht-ı Belkîs'i yanına celbetmek için vezirlerinden bir âlim-i ilm-i celb dedi: “Gözünüzü açıp kapayıncaya kadar sizin yanınızda o tahtı hâzır ederim” olan hâdise-i hârikaya delâlet eden şu âyet:

قَالَ الَّذِى عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ اْلكِتَابِ اَنَا اَتِيكَ بِهِ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ فَلَمَّا رَاَهُ مُسْتَقِرّ&#161 1;ا عِنْدَهُ

ilâ âhir... ışaret ediyor ki: Uzak mesâfelerden eşyayı aynen veya sûreten ihzâr etmek mümkündür. Hem vâkidir ki; Risâletiyle beraber saltanatla müşerref olan Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, hem mâsûmiyetine, hem de adâletine medâr olmak için pek geniş olan aktar-ı memleketine bizzât zahmetsiz muttali olmak ve raiyetinin ahvâlini görmek ve dertlerini işitmek; bir mu'cize sûretinde Cenâb-ı Hak ihsan etmiştir. Demek, Cenâb-ı Hakka itimad edip Süleyman Aleyhisselâm'ın lisan-ı ismetiyle istediği gibi, o da lisan-ı istidadıyla Cenâb-ı Hak'tan istese ve kavanin-i âdetine ve inâyetine tevfîk-i hareket etse; ona dünya, bir şehir hükmüne geçebilir. Demek taht-ı Belkıs Yemen'de iken, şam'da aynıyla veyahut sûretiyle hâzır olmuştur, görülmüştür. Elbette taht etrafındaki adamların sûretleri ile beraber sesleri de işitilmiştir. ışte uzak mesâfede, celb-i sûrete ve savta haşmetli bir sûrette işaret ediyor ve mânen diyor:

“Ey ehl-i saltanat! Adâlet-i tâmme yapmak isterseniz; Süleymanvari, rûy-i zemini etrafıyla görmeye ve anlamaya çalışınız. Çünki bir hâkim-i adâlet-pîşe, bir pâdişah-ı raiyet-perver; aktâr-ı memleketine, her istediği vakit muttali olmak derecesine çıkmakla mes'uliyyet-i mânevîyyeden kurtulur veya tam adâlet yapabilir.” Cenâb-ı Hak, şu âyetin lisan-ı remziyle mânen diyor ki: “Ey benî-Âdem! Bir abdime geniş bir mülk ve o geniş mülkünde adâlet -i tâmme yapmak için; ahvâl ve vukuat-ı zemine bizzât ıttıla veriyorum ve mâdem herbir insâna fıtraten, zemine bir halife olmak kabiliyetini vermişim. Elbette o kabiliyete göre rûy-i zemini görecek ve bakacak, anlayacak istidâdını dahi vermesini, hikmetim iktiza ettiğinden vermişim. şahsen o noktaya yetişmezse de, nev'an yetişebilir. Maddeten erişemezse de, ehl-i velâyet misillü, mânen erişebilir. Öyle ise, şu azîm ni’metten istifâde edebilirsiniz. Haydi göreyim sizi, vazife-i ubûdiyyetinizi unutmamak şartıyla öyle çalışınız ki, rûy-i zemini, her tarafı herbirinize görülen ve her köşesindeki sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz.
هُوَ الَّذِى جَعَلَ لَكُمُ اْلاَرْضَ ذَلُولاً فَامْشُوا فِى مَنَاكِبِه&#161 4;ا وَكُلُوا مِنْ رِزْقِهِ وَاِلَيْهِ النُّشُورُ 'deki ferman-ı Rahmânîyi dinleyiniz.” ışte beşerin nâzik san'atlarından olan celb-i sûret ve savtların çok ilerisindeki nihayet hududunu şu âyet, remzen gösteriyor ve teşviki işmam ediyor.

Hem meselâ: Yine Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervâh-ı habiseyi teshîr edip, şerlerini men ve umûr-u nafiada istihdam etmeyi ifade eden şu âyetler:  مُقَرَّنِينَ فِى اْلاَصْفَادِ ilâ âhir... وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلاً دُونَ ذَلِكَ ilâ âhir... âyetiyle diyor ki: Yerin, insândan sonra, zîşuur olarak en mühim sekenesi olan cin, insâna hizmetkâr olabilir. Onlarla temas edilebilir. şeytanlar da düşmanlığı bırakmaya mecbur olup, ister istemez hizmet edebilirler ki, Cenâb-ı Hakk'ın evâmirine musahhar olan bir abdine, onları musahhar etmiştir. Cenâb-ı Hak mânen şu âyetin lisan-ı remziyle der ki: “Ey insân! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de benim emrime musahhar olsan, çok mevcûdât, hattâ cin ve şeytan dahi sana musahhar olabilirler.”

ışte beşerin, san'at ve fennin imtizâcından süzülen, maddî ve mânevî fevkalâde hassasiyetinden tezâhür eden ispirtizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi şu âyet, en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli sûretlerini tâyin ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi; bâzan kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervâh-ı habîseye musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kur'aniyye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır.

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

2

25.01.2006, 12:45

Ey benî-Âdem! Evâmir-i teklifiyyeme itâat eden bir abdimin lisanına ve kalbine öyle bir hikmet verdim ki; Herşeyi kemâl-i vuzuh ile fasledip hakikatını gösteriyor ve eline de öyle bir san'at verdim ki; elinde bal-mumu gibi demiri her şekle çevirir.

Haydi göreyim sizi, vazife-i ubûdiyyetinizi unutmamak şartıyla öyle çalışınız ki, rûy-i zemini, her tarafı herbirinize görülen ve her köşesindeki sesleri size işittiren bir bahçeye çeviriniz

Ey insân! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de benim emrime musahhar olsan, çok mevcûdât, hattâ cin ve şeytan dahi sana musahhar olabilirler.”


Burada geçen evamir-i tekLiFıyiye(teklif edilen emirler) itaat ,vazife-i ubudiyet(kulluk vazifesi) tabirleri dikkatimi çekti.bir çok sır bu 2kelimede saklı gibime geldi bana.
Peki bizler bunu nasıl uygulayabiliriz? evamir-i teklifiyye itaat ,vazife-i ubudiyet kelimelerini açabilir miyizi?hayatımıza ne tür pratiği dökebiliriz?

3

25.01.2006, 15:14

Allah razı olsun, ilginç ve güzel konular, ben de bekliyorum yazılacakları.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

gladi

Stajyer

Mesajlar: 95

Konum: alem i ervah

  • Özel mesaj gönder

4

25.01.2006, 17:09

selam


kardeş bu çok güzel bir konu ; hayatta birşeyler in yapılabilinmesi için yol gösteren bir rehber ...

sadece bize verilenlerin ölçücükleri var ve bunların inkişafı sözkonusu ...

gerçekci olmak lazımsada , peygamberlere verilen lerin bir suretini bizimde onlara benzeterek yapabilmemiz mümkün , yolu açık ...


örnegin ; hz musa a.s ım asası gibi vurdugu yerden su çıkarması ve bunu beşer sonda lar vasıtası ile benzeri yapılır , mesala hz ibrahim a.s ın ateşin yakmamasının bir benzeri çeşitli yanmaz elbiselerin icadı ve ateşte öle bir derece var ki o derecede ateşin yakmaması , veya hz süleyman a.s bir yerden bir yere tahtın getirilmesi , şuanda da bir yerden bir yere aynen gelmesede cismin görüntü ve ses aktarımı söz konusu daha buna kıyas edilir ...

burda unutulmaması gereken ... Allah ın isimlerimlerinde talim ve özellikle peygamberlere verilen mucizelerin bir benzerini yapa bilmenin önünün açılması ...



a.e.o

Alıntı

"zaman ,imanı kurtarmak zamanıdır. sözler,716"

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

5

25.01.2006, 21:47

benim öğrenmek istediğim evamir-i tekLiFıyiye(teklif edilen emirler) itaat ,vazife-i ubudiyet(kulluk vazifesi) tabirleri
yani ustadın mucizelerden sonraki yorumu ilgimi çekti?
o tur teknoloji ya da icatlara ulaşabilmemizdeki sır o iki kelimede yatıyor
o iki kelimenin açılımını merak ediyorum

gladi

Stajyer

Mesajlar: 95

Konum: alem i ervah

  • Özel mesaj gönder

6

26.01.2006, 16:26

selam


orada sır derken , teşfik var , yani bize verilen lerin inkişafı var ...

yani ALLAH ın kanunları dairesi var bunlar fizik kanunları en başta hikmetleri var ... bir demiri nasıl şekil verirsin tekfini şeriati ile ... demirin belirli bir derecede istedigin şekli verirsin ... bakın bir demirden bir pilastikten günümüzde neler yapmak mümkün ... ama sadece tekfini şeriati dairesinde oluyor ... insan zamanlada o işte meleke sahibi oluyor ...


beşerin önünde açılan sadece bu ... mucuze ile demire şekil vermiyoruz , sadece tekfini şeriatını ögrenip ona göre çözüm bulmaktan ibarettir ...


uçakların havada uçması , gemilerin denizde gitmesi vb her şey bir kural dogrultusundadır ... bu kuralların zıddına hareket ise geminin batmasına uçagın uçmamasına sebeptir ... yani ... havanın kaldırma kanunu ,bunu göz ardı edip uçagı kanatsız yaparsan nasılki zıddına hareket ettigin için olmaz .. yukardada belirtilen bu ...


mesala ben hep bu bahsi okuyunca hep ibrahim a.s mı ateşin yakmaması ve orada ALLAH ın bize bildirdigi ayettede . diyor ki , ateşte öyle bir yer var ki o derecede ne yakıyo , ne donduruyo ... ve halen bunu çok merak ediyorum ... bir belgeselde bir muhteşem otel tanıtımı yapılıyordu ... orada ateşten ve aynı anda suyla fiskiye yapmışlar kocaman alevler ve aynı andada su fiskesi ile çalışan bir havuz insanlar ellerini ateşe tutuyorlar , ve resimler çekiyorlardı ...kocaman ateş yakmıyordu bir an dedim acaba sorumun cevabı bumu .. ama sora dedim kendime , buda degil ...

işte bende merak ettigim ... ateşin hangi derecesinde veya nasıl bir ateşte , ateş hem yakmıyacak ve hemde dondurmuyacak ... mucize olarak kolayda ... tekfini şeraitte bu nasıl dır... keşif lazım , deney ler lazım ...


ve insanların birde nankor yuzleri vardır ... unutmamalıki , her dara düştügümüzde ALLAH tan kurtar bizi diye yalvarırız ... düzlüge çıkıncada , ben yaptım ben ettim diyoruz ...

ve hatta , geçmişte bir çok bilim adamı bazı buluşlarında , bazıları 1000 lerce denemelerden sora buldukları bir keşiflerinden sora , heleki bu buluşlar lamba gibi elektrik gibi konularda .. bu buluşlarından sora , sanki imparator gibi , enaniyetin en yuksek tabakalarında bu dunyadan göçüp gitmişlerdir ...

yukardada bundan özellikle bahsedilir ... kulluk vazifeni unutma diye ... sora da ister alim ol , ister bilim adamı ol , ister zengin ieter fakir ol ...ne olursan ol ama vazifeni unutma ve şaşırma ...


yoksa sadece bu keşifler müslümanlara degil , sadece müslümanlara rbir rica bir tenbihtir , asli vazifeni unutma diye ...


edison lambayı buldu ama bu lamba onu ahirette nekadar aydınlatacak bende merak ediyorum ...

oysa basit bir insan ALLAH demekler , milyonlar buluşlardan , milyonlar bilim adamından daha önem taşır ALLAH katında ...


yani yukarda yapılan ikazda , hem kulluk vazifeni şaşırma ve hemde ilimde bilimde ilerle kanunlarıma yapış ki , sevabın kat kat olsun hem bu dunyada hem ahırette ... üstadın gene bir sözü vardır .. madem bu dünyan ağlıyor , ahiretin aglamasın ... gönulde isterki , her ikisinde de aglamasın ... herşey bizim elimizde ...

yukardaki sırrın sırrı bukadar da degil ben anca bir yerine degindim ...


a.e.o

Alıntı

"zaman ,imanı kurtarmak zamanıdır. sözler,716"

zınar

Stajyer

Mesajlar: 55

Konum: Bir efsanedir barla

Meslek: Hamiyet-i kuraniye

Hobiler: Sokak lambalarının altında oyun oynamak..!

  • Özel mesaj gönder

7

26.01.2006, 22:10

Alıntı sahibi ""gladi""

selam

orada sır derken , teşfik var , yani bize verilen lerin inkişafı var ...

yukardaki sırrın sırrı bukadar da degil ben anca bir yerine degindim ...


a.e.o


Sayıngladi çok güzel tebrikler lakin eger mimkünse a.e.o

kelimesi yerine ALLAH-a emanet olun denmesını tercih ederim belki hasene defderinize RABBImızın ismini tam okunuşu ile zikrettıgınız için daha fazla hasene yazılır

ALLAH ın gülleri yakanızı bırakmasın...

eyvallahhh
“şimdi ey arkadaş!. Söz senindir, söyle. Ne diyorsan de!”

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

8

26.01.2006, 22:56

gladi kardeş guzel bir yorum ve geniş bir bakıştı Allah razı olsun
fakat benim ilgimi çeken ve aklıma gelen şuydu:
Allah a has kul olma onun istediği tarza yaşama..bunları yapınca ordaki sırlarda açılıyor. dünyada ilk buluşlar hep peygamberler tarafından yapılmıştır.sonra zamanla insanlar geliştirerek ilerlemiştir.

gladi

Stajyer

Mesajlar: 95

Konum: alem i ervah

  • Özel mesaj gönder

9

27.01.2006, 12:12

selam kardeş bak risale i nurda bukonuyun neresinden okursan hangi bahsi olursan oku ... bende önce senin gibi acaba bir sır varda o sırra erince kuşlarla konuşacakmıyım diye çok sandım ...yani bende bir zaman öle sandım ve hatta öle sananlarda çok ... ama bak bunu farklı izah edeyim

şimdi ; ben elektronikciyim elektronik okudum ... inan bana bir elektronik bir cihazda içerisinden geçen akımlar elektronlar dahi hayalimden zihnimden geçer , ve size vakit olsa da örnegin hergün seyredilen bir tv nin nasıl çalıştıgını anlatsam , akıl secdesi yaparsınız ..

orda senini şaşırtan ve çokları şaşırtan kuşlarla , agaçlarla da konuşma bahisleri ,

zaten risale i nur ve kuran devamlı okumakla ve bu dairede bulunmaklar şunu yaparsın zamanla ... bir agaca baktıgında ağaçla konuşmaya başlarsın çiçekle konuşursun , kuşlarla konuşursun , yıldızlarla konuşursun .. ama bu konuşma ne haber nasılsın ağaçta iyiyim sennasılsın gibi dertleşme degil ... esma ül hüsnasıyla konuşursun ... o sana anlatmaya başlar ... hal dilidir ... yani yorgun perişan bir adamın görünüşü sana onun bir takım zorluklar geçirdigini halinden anlatması gibi hal dili ile anlatır ...vs ...

yani aklını kullanmayı akletmek oldugudur yukardaki yoksa keramet sahibi olmak amaç degil .... ki olsa bile bizim istikametimiz de bir konu; keramet degil ...bizdeki keramet bir nesnede ALLAH ın en az bir bakışta 50 -60 ismini okumak ...


hal böyle iken gene yukardaki gibi derim , çok şeyler var gizli bulunması gereken biraz eşelemek gerekir , ama asla yabancılar gibi yapmayalım

bakın zizinle bir ugraşımıda söyliyeyim yabancı yok nasıl olsa aramızda , ama ne hikmetse bir türlü başmamak nasip olmadı bana ... koku nakli


evet koku nakli ...herşey ALLAH ın yarattıklarının taklıdı ıle yapılır ... mesala bir gözün çalışmasının bir benzeri kameralardır... kulagın çalışma pirensibidir , haparlor ... yani elektrige cevirebilmek muhum olan ... eger insallah şartlar oluşursa ve nasip olursa başlıyacam ...inşallah bizim cemaatten birine nasip olur diyede dua ediyorum ... burunun çalışma pirensibinin bir taklidini yapmak sadece .. hepsi bu ...

a.e.o

Alıntı

"zaman ,imanı kurtarmak zamanıdır. sözler,716"

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

10

27.01.2006, 12:32

Alıntı sahibi ""gladi""


zaten risale i nur ve kuran devamlı okumakla ve bu dairede bulunmaklar şunu yaparsın zamanla ... bir agaca baktıgında ağaçla konuşmaya başlarsın çiçekle konuşursun , kuşlarla konuşursun , yıldızlarla konuşursun .. ama bu konuşma ne haber nasılsın ağaçta iyiyim sennasılsın gibi dertleşme degil ... esma ül hüsnasıyla konuşursun ... o sana anlatmaya başlar ... hal dilidir ... yani yorgun perişan bir adamın görünüşü sana onun bir takım zorluklar geçirdigini halinden anlatması gibi hal dili ile anlatır ...vs ...


Allah razı olsun şimdi daha iyi algıladım.dediğiniz gibi ben de bir an oyle sandım.sanki imanım takhikike erince onların dillerinden anlayacağım.halbuki sizin de dediğiniz üzre önemli olan Allahın yaratııgı en ufak bir zerrede dahi onun esmalarının nakışlarını görebilmek..marifetuulah ilmi bunun başlangıçı olsa gerek ve tarifi edilmez bir muhteşemlik.
Bir risale dersinizde vakıf bir abi şunu dile getirmiş:ınsan bir canlı varlıkta Allah ın 20 isminin tecellisini göremiyorsa imanından şüphe etsin yani orta noktalardadır.
bu cumle bizi umitsizliğe itmemeli yanlış algılanılmasın,aksine kuran ilmini daha geniş çerçevede görebilme çapası ve bu şekilde de kainatta yaratılanları inceleme fenni ,bir çok hakikatleri gorebilme ve ulaşabilme çabasıdı içinde olmaya teşvik mahiyetinde olur.
Çok faydalandım ALlah razı olsun gladi kardeş

  • Konuyu başlatan "insirah"

Mesajlar: 1,518

Konum: istanbul

Meslek: NURolog

  • Özel mesaj gönder

11

27.01.2006, 12:34

Alıntı sahibi ""gladi""

bakın zizinle bir ugraşımıda söyliyeyim yabancı yok nasıl olsa aramızda , ama ne hikmetse bir türlü başmamak nasip olmadı bana ... koku nakli


evet koku nakli ...herşey ALLAH ın yarattıklarının taklıdı ıle yapılır ... mesala bir gözün çalışmasının bir benzeri kameralardır... kulagın çalışma pirensibidir , haparlor ... yani elektrige cevirebilmek muhum olan ... eger insallah şartlar oluşursa ve nasip olursa başlıyacam ...inşallah bizim cemaatten birine nasip olur diyede dua ediyorum ... burunun çalışma pirensibinin bir taklidini yapmak sadece .. hepsi bu ...

a.e.o


bekleriz burada da bu araştırmalarını
hem bizlerde tefekkur etmiş oluruz

gladi

Stajyer

Mesajlar: 95

Konum: alem i ervah

  • Özel mesaj gönder

12

27.01.2006, 13:26

selam


ama şunuda unutmamakta genede fayda var .. keramet yönünden yapılan işlerde ise , keramt istenilmez verilir kaidesi vardır ... yani ne olursan ol ... keramet verilirse oluyor ... yani demek oluyorki , ne yaparsak yapalım keramet sahibi olacagız her istedigimizde olmuyor ...


bizde risale i nur derslerinden alıyoruz ki , meslegimiz keramet degil , herkezin elde edebilecegi şeyler ... zaten birçogumuzcada sabitki ihlasla okundugunda ALLAH yardım ediyor ... örnegin zaman dan ve bizi derslerden uzaklaştıracak meselelere bir suhulet veriyor ve kolaylaştırıyor ... bunları göremesek ve anlıyamasakta birer risale i nurun kerametidir ... burdada gene çok alim olmaya gerek olmuyor sadece ihlas ve samimiyet ve zaruret olması halinde veriliyor ... fark etmesekte

örnegin iki uzak noktada iki keramet ehli bulunsa ve bir birleri ile keramet vari konuşsalar ... nekadar hoş degil mi ... ama oysa beşere bir yol açılmış... cep telefonu ile kim kimle nasıl derleşecekse konuşa biliyor ve hemde arada sesler karışmadan net bir şekilde ve hatta öle dindar olmasınada gerek yok ... ama bize düşende bir tefekkür ve şükür ve fikir ...

a.e.o

Alıntı

"zaman ,imanı kurtarmak zamanıdır. sözler,716"

gladi

Stajyer

Mesajlar: 95

Konum: alem i ervah

  • Özel mesaj gönder

13

27.01.2006, 13:32

Alıntı sahibi ""zınar""

Alıntı sahibi ""gladi""

selam

orada sır derken , teşfik var , yani bize verilen lerin inkişafı var ...

yukardaki sırrın sırrı bukadar da degil ben anca bir yerine degindim ...


a.e.o


Sayıngladi çok güzel tebrikler lakin eger mimkünse a.e.o

kelimesi yerine ALLAH-a emanet olun denmesını tercih ederim belki hasene defderinize RABBImızın ismini tam okunuşu ile zikrettıgınız için daha fazla hasene yazılır

ALLAH ın gülleri yakanızı bırakmasın...

eyvallahhh



kardeş ALLAH razı olsun , bu inan ki alışkanlık yapmışım , istem dışı ... uyardıgın için tekrar ALLAH razı olsun .. kabalıgımı bagışlayın ..

ALLAH-a emanet olun

Alıntı

"zaman ,imanı kurtarmak zamanıdır. sözler,716"

zınar

Stajyer

Mesajlar: 55

Konum: Bir efsanedir barla

Meslek: Hamiyet-i kuraniye

Hobiler: Sokak lambalarının altında oyun oynamak..!

  • Özel mesaj gönder

14

27.01.2006, 14:07

Sayın Gladı Müslümana yakışır anlayışınızdan dolayı tebrikler..!

Ne kabalğı estafurllah aynı uyarıları bende sizden bekliyorum şahsımızın hatalarını mümine yakışır bir şekılde hatırlatmak ne güzell olsa gerek

ALLAH ın gülleri yakanızı bırakmasın...

eyvallahhh
“şimdi ey arkadaş!. Söz senindir, söyle. Ne diyorsan de!”

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir