Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

07.06.2004, 15:56

Kutb-u Âzam kimdir?

"Üstadın Kutb-u Âzamla konuşması" diye geçiyor bir risalede...

Kimdir üstadin kast ettigi Kutbu Azam ?

2

07.06.2004, 19:12

Risalede gecen yerini tam bildirirsen, insallah arastirabilirim

  • "recepsinap" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 9

Konum: BURDUR

Meslek: Memur

Hobiler: Müzik, araba kullanma

  • Özel mesaj gönder

3

09.06.2004, 12:04

Belki kardeşin sormak istediği soru şuydu;

KAMBUR BEN Mı HAKLIYIM, SEN Mı?

(Son şahitler-1,s. 114)

Çaycı Emin anlatıyor:

Üstad'la bir gün beraber ikindi namazını kıldık.Namazdan sonra tesbihatta iken:

"Kambur, ben mi haklıyım, yoksa sen mi haklısın?" diye birisine hitap ediyordu.

Çok zamanlar olduğu gibi yine hayretler içindeydim.Odasında ikimizden başka kimse yoktu.Merakımı görünce meseleyi şu şekilde izah etti:

"Onuncu Söz haşir ve ahiret hakkındadır.O eseri bir vakitler Barla'da yazıyordum(1926). O günlerde ıslah-ı gayr-i kabil bir islam düşmanına arefeye birkaç gün kala beddua ettim.Benim bedduama karşılık bütün Hicaz velileri ve Hicaz'daki Kutb-ı A'zam onun ıslahı için dua ediyorlardı. Benim bedduam ferdi kaldığı için iâde edildi.Aradan uzun seneler geçti.Baktım, bu sene (1938-1939) bana nihayet hak verdiler.Ben onun ıslahının gayr-i kabil olduğunu biliyordum.Onlar nihayet bu sene beddua etmeye başladılar.Benim konuştuğum Kutb-ı A'zam'dır; Mekke-i Mükerreme'dedir.Bütün Hicaz'la birlikte beddua etmeye başladı. Bana hak verdi. Ben de O'na hitap ettim.

4

17.06.2004, 15:03

Acaba beddua edilen şahıs bütün Hicaz ın bedduaya iştirak ettiği senede ölen,öldükten sonraki gerçek resmi saklanan kişi mi?

5

17.06.2004, 15:57

Da bu Kutbu Azam kimdi acaba?

6

17.06.2004, 19:42

Kutbu azam şudur denilecek bir cevap türü değildir.Ben şudur derim sen olur mu öyle şey dersin bir başkası ha keza.
Önemli olan dini celili islama son nefesimize kadar hizmet edebilmek.Yoksa mehdi kutbu azam bunlar nasip işidir..
"Benim indimde mütevazi olmayan insanın irabtan mahalli yoktur."

Sultan

Stajyer

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

7

18.06.2004, 15:41

Kutbu azam kim oldugu degil, acik ve net sekilde bediuzzamandan daha büyük bir liderin oldugu orta da öyle dimi. ben böyle anliyorum bu ifadelerden. Siz nasil anliyorsunuz?

Ayrica bu forumdan imam rabbanin yazilarini yazdi diye atilan MIFTAH den dolayi yöneticileri kiniyorum. Farkli fikirleri kaldiramiyacak kadar korkuyor muyuz biz.

Allah'a emanet olunuz
Sevgi Çiçekleri

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

8

18.06.2004, 15:47

Burada sorulması gerekenin Kutb-U Azam'ın kim olduğu değil, ıslahı için dua ettiklerinin kim olduğudur! Bu hakkında ıslahı için dua edilen veya Bediüzzaman tarafından beddua edilen kişi, ıslam deccalı olan Süfyan namıyla hadislerde geçen Mustafa Kemal'dir. ,

Bunu kabul edebiliyorsanız Bediüzzaman ve Risale-i Nur'un manevi makamının Kutb-u Azamandan daha yüksek bir makam olan Mehdiyyet makamı olduğunu da idrak edebilirsiniz.

Muhabbet ve dua ile...

NOT: Gerçek ilim Allah katındadır...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

Sultan

Stajyer

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

9

18.06.2004, 17:55

Arayisa birak hizmete kos

Alıntı

Burada sorulması gerekenin Kutb-U Azam'ın kim olduğu değil, ıslahı için dua ettiklerinin kim olduğudur! Bu hakkında ıslahı için dua edilen veya Bediüzzaman tarafından beddua edilen kişi, ıslam deccalı olan Süfyan namıyla hadislerde geçen Mustafa Kemal'dir. ,

Bunu kabul edebiliyorsanız Bediüzzaman ve Risale-i Nur'un manevi makamının Kutb-u Azamandan daha yüksek bir makam olan Mehdiyyet makamı olduğunu da idrak edebilirsiniz.


siz sanirsam 5. sualeri okumadiniz. Deccalin atatürkle ne alakasi var. Mehdinin kendisi olmadigini risalelerde acik olarak da ifade edilmiyor mu? insanlar karanlik ve esrarli seylerin pesine düsmekten o kadar hevesli ki, bütün sirri kesfetmisler gibi de ucuyorlar. Bize farz olanin disinda seylerin pesindeyiz. Kisaca yanlis yerde avlaniyoruz. Bize farz olan Rabbimizin kitabini ve onun rasulü muhammed mustafanin s.a.v.'in sünnetini önce ögrenmek sonra da yasamak ve yasamak isteyenlere ögretebilmektir.

Al sana bir aci daha, gecenlerde miftahin astigi isaret edilen zaat süleyman efendidir yazisinin disinda okudugum bir sözü aklima geldi: "Mehdi bizim usulümüz (yani uyguladigimiz sistem metod) üzerine gelecektir. Simdi de o devirdeyiz." Bunu diyen kisi mehdi kimdir söylemiyor. ama acik sekil de de bizim yaptigimizi yapacak diyor. Kitap yazmiyacak, insanlara kurani ögrecek. vs. vs. Yani sen insanlar icin bir isik bir mehdi bir onder olacaksan onlara kurani ögret demekte anlasilabiliyor buradan. Gerisini araman ise bos. buna en bariz delil ise yine ayni zatin: "Mehdi ve isa bir sirdir. Allah o sirri kime verdi ise onlar anlayabilir. herkes bilseydi bunun sir tarafi mi kalir" giibi birseyler söylüyordu. Kisaca insanlar icin isik verici kisi mehdi sensin. Süleyman efendinin ifadesi ile en az 10 kiseye islami ve rabbimizin kitabi kurani kerimi ögretmek mecburundasin. Arayisa birak hizmete kos. Eger insanlara ögretecek kadar kuran bilimlerinden uzaksan önce oradan basla SARF NAHIV ilimlerini ögren. Fikih kelam akaidi kuranin kendi dili ile ögren. Sonra durma hizmete kos. Unutma en az 10 kisinin mehdisi olmak mecburiyetindesin. yoksa ahirtte zor kurtulursun. Peygamberimiz demiyor muydu "benim ashabim yildizlar gibidir" diye. Sen de bir yildiz ol. Birileri senin isigin ile yol bulsun. Yildiz olabilmenin ilk sarti ol rasulün Ashabinin yasadigi gibi yasayabilmektir. Kurani ve sünneti rasülü bilmeyen de nasil yasayabilir ki? Bize düsen de kuran ilimlerini ögrenmek ve ögretmekten öte nedir ki?

Allah'a emanet olunuz

not: bunlar bir kurumun yada bir kisinin görüsleri kesinlikle degildir. Sadece sagdan soldan okuduklarimdan olusan kendi yorumumdur. Hatalar bendendir. Güzellikler islam büyüklerinden.
Sevgi Çiçekleri

10

18.06.2004, 17:59

Alıntı sahibi ""Sultan""

Kutbu azam kim oldugu degil, acik ve net sekilde bediuzzamandan daha büyük bir liderin oldugu orta da öyle dimi. ben böyle anliyorum bu ifadelerden. Siz nasil anliyorsunuz?

Ayrica bu forumdan imam rabbanin yazilarini yazdi diye atilan MIFTAH den dolayi yöneticileri kiniyorum. Farkli fikirleri kaldiramiyacak kadar korkuyor muyuz biz.

Allah'a emanet olunuz


Yukarıyı tekrar bir okursan,

Kutb-u Azam + Hicaz velilerinin (Mekke- Mükerreme & Medine-i Münevvere) ıslah duasına karşın Üstadın bedduasının olduğunu görürsün,

Üstad işin başından hissetmiş ıslahının olmayacağını,ama Kutb-u Azam+Hicaz velileri sonradan başlamış bedduaya,

11

18.06.2004, 18:03

Deccâlin M.Kemâl ile ne alakası var diyorsun?

Anlayarak baştan sona 5.şua'yı okursan ve Yeni Nesil'in çıkardığı Yakın Tarih ansiklopedisine sadece birazcık bakarsan (12 cilt,Yeni Asya bürolarında bulabilirsin,gidip göz atmana izin verirler sanırım) çok alakalar kurarsın.







ıSMET ıNÖNÜ’YE GÖNDERıLEN MEKTUP (1947)

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin devrin Cumhurbaşkanı ısmet ınönü’ye 1946-1947 yıllarında yazıp gönderdiği mektuptur ki; kendisine yapılan gayr-ı kanunî bütün muamelelerin can damarını ortaya koyan bir mektuptur. şöyle ki:

«Reisicumhur'a gönderilen istidanın zeylidir ki, mecbur oldum yazmağa.

Bana hücum eden garazkârların en esaslı sebebi; Mustafa Kemal'in dostluğu ve tarafgirliği vesilesiyle beni eziyorlar. Ben de o garazkârlara derim ki:

Ölmüş gitmiş ve dünyadan ve hükûmetten alâkası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir hadîs-i şerifin ihbarıyla, Kur'ana zararlı öyle bir adam çıkacak dediğimi ve sonra Mustafa Kemal o adam olduğunu zaman gösterdi.

Ben de beşyüz seneden beri kahramanlığıyla ve hakperestliğiyle dünyaya meydan okuyan kahraman bir ordunun şerefini ve zaferini, hilaf-ı hakikat olarak M. Kemal'e vermediğim için, garazkâr dostları beni yirmi senedir bahanelerle tazib ediyorlar.

Evet -mahkemede isbat ettiğim gibi- "şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganîmetler orduya, cemaata verilir, tevzi' edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatla, kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal'e verilmez. Belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir diye beni onu sevmemekle ittiham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla ittiham edip onlara hain-i millet nazarıyla bakıyorum.

Bu hakikatı mahkemede isbat ettiğim gibi, onun muannid dostlarına da isbat etmeye hazırım. Ben bu mübarek milletin bahadır ordusunun milyonlar efradı ve zabitlerini severim. Hürmetlerini, haysiyetlerini elimden geldiği kadar muhafaza ediyorum. Benim karşımdaki garazkâr muarızlarım, bir tek adamı sevmek yolunda, milyonlar efrada manen ihanet, belki adavet ediyorlar.

Evet çok emarelerle bildik ki; bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemal'e itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebebler bahanedir. Bunun için mecbur oldum ki, o muarızlarıma derim: O beni taltif etmek ve bütün vilayat-ı şarkıyeye vaiz-i umumî yapmak için Ankara'ya istedi. Ben oraya gittim. Bu gelen üç madde, beni onun dostluğundan vazgeçirdi. Yirmi sene inzivada azab çektim, dünyalarına karışmadım.

Birinci Madde: Bir hadîs-i şerifin, âhirzamanda an'anat-ı ıslâmiyenin zararına çalışacak diye haber verdiği adam, bu olduğunu ef'aliyle göstermesidir. Ben otuzaltı sene evvel o hadîsi tefsir etmiştim. Aynen bu adama manası çıkmış. Mahkemedeki müdafaatımın "Üçüncü Esas"ında izahı var.

ıkinci Madde: Bir şeyin vücudu ve tamiri ve hayatı, ona ait bütün erkân ve şeraitin vücuduyla olabilmesi; ve o şeyin ademi ve tahribi ve ölmesi, bir tek şartın bozulmasıyla olduğu bir kaide-i hakikattır. Umumun dillerinde "Tahrib, tamirden çok kolaydır" diye darb-ı mesel olmuştur. Bu kat'î kaideye binaen, meydanda görünen ehemmiyetli kusurlar ve tahribatlar o kumandanın hatasından ve ehemmiyetli şerefler ve zaferler ise ordunun kahramanlığından geldiğinden; o fenalıkları ona, o iyilikleri orduya vermek lâzım gelirken, bütün bütün aksine olarak cemaatın hayrını baştaki bir ferde ve o ferdin şerrini cemaata vermek dehşetli bir haksızlık olmasıdır.

Üçüncü Madde: Cemaatın hayrını ve ordunun zaferini başa vermek ve o başın kusurunu cemaata isnad etmek ise, binler hayırları birtek hayra indirmek ve birtek kusuru binler kusur yapmaktır. Çünki nasıl bir tabur bir dehşetli düşmanı öldürse, herbir neferi bir gazilik rütbesini alır ve yalnız binbaşısına verilse, binden bire iner, bir tek gazi olur. O binbaşının hatasıyla zalimane bir katil yapılsa ve ona verilmeyip tabura verilse, o bir tek katil bin cinayet hükmüne geçerek bin neferi mesul eder ve cezaya çarpar.

Aynen öyle de: Meydandaki görünen ehemmiyetli kusurlar onları işleyen ölmüş adama verilmezse, beşyüz belki bin seneden beri gaziliğini ve hakperestliğini dünyaya gösteren ve ferman-ı şerefini ve Kur'an bayrakdarlığını kılınçlarıyla ve kanlarıyla imzalayan bir orduya havalesiyle, o kusurlar binler derece ve erkânları adedince ziyadeleşir, o ordunun pek parlak mazisini dehşetli karartır ve bu asrın Ordusunu, geçen asırların aynı orduları önünde mahcub ve mes'ul eder.

Ve mevcud şerefler, zaferler tek adama verilse binler derece küçülür, erkân ve efrad adedince gazilik ve hayırlar bir tek hükmüne geçer söner, daha kusurlara karşı keffaret-üz zünub olmaz. ışte bu sebebler içindir ki; ben onun dostluğunu bırakıp, onun yerinde, ehemmiyetli bir zamanda içinde bulunduğum ve tesirli hizmet ettiğim o Ordunun dostluğunu aldım ve binler derece daha ehemmiyetli şerefini muhafazaya Risale-i Nur ile çalıştım.

Emirdağı'nda Said Nursî»

(Emirdağ Lâhikası-l sh:284)

***

12

18.06.2004, 18:49

Allah Razı Olsun Said kardeş.

Kalburüstü atmalara, (Okuduğunu söyleyip yanlış yorumlayanlara)çok güzel yanıt veriyorsun. Kuru bir lafla değil. Delille belgeyle gözlere sunuyorsun. Allah Senden Razı Olsun

Kızılrusya-harici
şahıs-dahili

ılim vardır yol şaşırtır.
ılim vardır insanı omuzlarda taşıtır.
Hasan ıleri

Talebe

Acemi

Mesajlar: 19

Konum: Köln / Almanya

  • Özel mesaj gönder

13

20.06.2004, 18:07

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Acaba beddua edilen şahıs bütün Hicaz ın bedduaya iştirak ettiği senede ölen,öldükten sonraki gerçek resmi saklanan kişi mi?


Esselamü aleyküm ve rahmetullah,

Abdulkadir Said kardeş bu 'öldükten sonraki gerçek resmi' meselesi nedir ?

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

14

20.06.2004, 18:26

Alıntı sahibi ""Talebe""

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Acaba beddua edilen şahıs bütün Hicaz ın bedduaya iştirak ettiği senede ölen,öldükten sonraki gerçek resmi saklanan kişi mi?


Esselamü aleyküm ve rahmetullah,

Abdulkadir Said kardeş bu 'öldükten sonraki gerçek resmi' meselesi nedir ?


Aslinda bende merak ettim ama sormamistim madem siz sordunuz bende sorunuza katilayim, insaallah cevap bizden esirgenmez.!!!
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

15

20.06.2004, 23:14

o resmi anlatmakla olur mu bilmem,görseniz bi

Talebe

Acemi

Mesajlar: 19

Konum: Köln / Almanya

  • Özel mesaj gönder

16

21.06.2004, 19:23

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

o resmi anlatmakla olur mu bilmem,görseniz bi

Esselamü aleyküm ve rahmetullah,

Abdulkadir Said kardeş, bizi böyle merakda bırakma.
Eğer bu resim sende bulunuyorsa lütfen e-mail ile bana yollayıver. Ama eğer yoksa bir tarifi bizden esirgeme.

17

21.06.2004, 23:42

özeline bir mesaj attım,

Sultan

Stajyer

Mesajlar: 99

Konum: Kütahya

Meslek: Dağcı

Hobiler: Kızak, yüzme, orman gezileri

  • Özel mesaj gönder

18

22.06.2004, 00:44

Alıntı sahibi ""hasanileri19""



Kalburüstü atmalara, (Okuduğunu söyleyip yanlış yorumlayanlara)



Kücük bir uyariyi göremiyecek kadar büyük olmalisin. ne diyelim, Allah büyüklügünü artirsin.

Bu arada ben bir T.C. Vatandasi olarak Mustafa kemal Atatürk üzerine yazilanlari kiniyorum. Üstadin yazisini kaynak gösterip deccaliyet yüklemenin ise sadece islamdan bihaber bilincsizce yazilmasi bir yazi olarak görüyorum.
Sevgi Çiçekleri

19

22.06.2004, 07:51

Ben asıl seni kınıyorum,
zira sen Üstad'a yöneltmiş oluyorsun bu ithamlarını dolaylı olarak,
onun Süfyan olmadığını iddia ediyorsan ne 5.şua'yı ne de aktardığım yazıyı iyi anlamadın demek ki,


sen bizi ıslam'dan bihaberlikle suçluyorsun,
ben ise seni gerçeklerden bihaberlikle suçluyorum,
yıllar yılı kahraman,müthiş adam öğretildi tabi,

ıslam'dan bihaber nasıl oluyoruz onu ilmi veya aklî bir yolla anlatabilir misin?

Pek sanmıyorum,

20

22.06.2004, 10:01

Alıntı sahibi ""Sultan""

Kücük bir uyariyi göremiyecek kadar büyük olmalisin. ne diyelim, Allah büyüklügünü artirsin.

Bu arada ben bir T.C. Vatandasi olarak Mustafa kemal Atatürk üzerine yazilanlari kiniyorum. Üstadin yazisini kaynak gösterip deccaliyet yüklemenin ise sadece islamdan bihaber bilincsizce yazilmasi bir yazi olarak görüyorum.

Kardeşim ben bir isnadda bulundum. Bu tamamen senin şahsına değil. Yazılanlara.Eğer böyle bir laf geldiyse bunun aksini ispat için o engin birikiminizden yazarsın yazarsın. ıspatlarsın. Kalbur üstü atmadığını .

şahsında grurunu kıracak bir durum yok. Allah Razı Olsun. Hakkını helal et.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir