Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

21.08.2007, 15:29

2. Söz

ıKıNCı SÖZ

--
--(onlar gaybe iman ederler)

ımânda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle.
Bir vakit, iki adam hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri hodbîn, tâlihsiz bir tarafa; diğeri hudâbîn, bahtiyar diğer tarafa sulûk eder, giderler.
Hodbîn adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbîn olduğundan; bedbînlik cezası olarak, nazarında pek fenâ bir memlekete düşer. Bakar ki, her yerde âciz bîçareler zorba, müthiş adamların ellerinden ve tahribâtlarından vâveylâ ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hazin, elîm bir hali görür. Bütün memleket bir mâtemhâne-i umumi şeklini almış. Kendisi şu elîm ve muzlim hâleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünkü herkes ona düşman ve ecnebî görünüyor. Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve me'yusâne ağlayan yetimleri görür. Vicdânı azab içinde kalır.
Diğeri hudâbîn, hudâperest ve hakendiş, güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü. ışte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumi şenlik görüyor. Her tarafta bir sürûr, bir şehrâyin, bir cezbe ve neşe içinde zikirhâneler. Herkes ona dost ve akrabâ görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisât-ı umumiye şenliği görüyor. Hem tekbir ve tehlîl ile mesrurâne ahz-ı asker için bir davul, bir musiki sesi işitiyor. Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemi ile müteellim olmasına bedel; şu bahtiyar hem kendi, hem umum halkın sürûru ile mesrur ve müferrah olur, hem güzelce bir ticaret eline geçer. Allah'a şükreder. Sonra döner, öteki adama rast gelir, halini anlar. Ona der:
"Yahu, sen divâne olmuşsun. Batnındaki çirkinlikler, zâhirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve tâlân etmek tevehhüm etmişsin. Aklını başına al, kalbini temizle. Tâ şu musîbetli perde senin nazarından kalksın. Hakikati görebilesin. Zîrâ nihayet derecede âdil, merhametkâr, raîyyetperver, muktedir intizamperver, müşfik bir melikin memleketi, hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyât ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği sûrette olamaz."
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=12
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

2

21.08.2007, 15:30

hodbin adam ile hudabin adamın gördükleri neden farklı oluyor?

ikiside aynı yere bakıyorlar amma gördükleri ve anladıkları başka başka oluyor..

NEDEN ACABA?
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

3

21.08.2007, 15:33

Hodbîn adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbîn olduğundan; bedbînlik cezası olarak, nazarında pek fenâ bir memlekete düşer

Diğeri hudâbîn, hudâperest ve hakendiş, güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü

görüldüğü gibi NAZARINDA KELıMESı SORUMUZA CEVAP VERıYOR..AMMA YETERLı OLMUYOR..

HODBıNıN NAZARININ KÖTÜ OLMASININ NEDENı?

VE huDAbinin nazarının iyi olmasının nedeni?

nedir ACABA????
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

4

21.08.2007, 15:34

Hodbîn( Enâniyetli, bencil, kibirli.) adam

hem hodgâm,( Yalnızca kendini dert edinen)

hem hodendiş,(Kendisi için endişe eden, başkasının işine yaramayan)

hem bedbîn( Kötümser, ümitsiz.)olduğundan;

bedbînlik cezası olarak, nazarında

DEMEK Kı HODBıN ADAMIN NAZARININ KÖTÜ OLMASINA SEBEP OLAN

BU GıBı ÖZELLıKLERıYMış...

BAKALIM HUDABıNE..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

5

21.08.2007, 15:37

hudâbîn,(Cenâb-ı Hakkı tanıyan; hak ve hakîkati gören)

hudâperest (Allah`a ibâdet eden, dindar.)


ve hakendiş,( Hakkı düşünen, hakkı arayan, doğruluk için endişe eden.)


güzel ahlâklı idi ki, nazarında GÜZEL MEMLEKETE DÜşTÜ..

DEMEKKı HUDABıNıN BU ÖZELLıKLERı NAZARINI GÜZELLEşTıRMış..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

6

21.08.2007, 15:39

hANı SEKıZıNCı SÖZDE DAHA KAPSAMLI AÇIKLANIYOR..
oraya bakılabilir..

o örnek ibrahim as suhufunda geçiyor..

kulum beni nasıl tanırsa ona öyle muamele yaparım ...diye buyuruyor Hz.Allah cc..

şimdi bu bakış açısına göre bizde dünyayı farklı farklı görmekteyiz..

ACABA BAKIş AÇIMIZ NASILDIR? DıYE KENDıMıZı HıZAYA ÇEKMELı DEğıL Mı?
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

7

21.08.2007, 15:40

hani anlatıyorlarya kabir şöyle böyle...

şunu BıLELıM Kı BU YUKARDA AÇIKLANAN HAKıKATLAR ÇERÇEVESıNDE..

O ANLATILANLAR KışıNıN NAZARINA GÖREDıR..

kimisi için kabir tek başına hapis..

kimisi için kabir yokluk..

kimisi için cennet bahçesinde bir bahçe:..


sonra şunu hatırlayalım..üstad ne diyor..öyle gördüğü ve öyle itikad ettiği için...

AYNINI GÖRECEK...

BAşKA SÖZE NE HACET VAR MI..

maşaallah üstadım..sadakte..üstadım
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

8

21.08.2007, 15:41

şıMDı TEMSıLDEKı HODBıN ADaMIN GÖRDÜKLERıNE BAKALIM;NELER GÖRÜYOR..

ışTE...

Hodbîn adam hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbîn olduğundan; bedbînlik cezası olarak, nazarında pek fenâ bir memlekete düşer.

Bakar ki, her yerde âciz bîçareler zorba, müthiş adamların ellerinden ve tahribâtlarından vâveylâ ediyorlar.

Bütün gezdiği yerlerde böyle hazin, elîm bir hali görür.

Bütün memleket bir mâtemhâne-i umumi(AğLANILAN YAS TUTULAN YER) şeklini almış.

Kendisi şu elîm ve muzlim(DEHşETLı) hâleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz.

Çünkü herkes ona düşman ve ecnebî görünüyor.

Ve ortalıkta dahi müthiş cenazeleri ve me'yusâne(ümitsiz) ağlayan yetimleri görür.

Vicdânı azab içinde kalır.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

9

21.08.2007, 15:43

şıMDı HUDABıN ADAMA BAKALIM..NELER GÖRÜYOR GÜZEL AHLAKIYLA..

Diğeri hudâbîn, hudâperest ve hakendiş,

güzel ahlâklı idi ki, nazarında pek güzel bir memlekete düştü.

ışte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumi şenlik görüyor.

Her tarafta bir sürûr(SEVıNÇ), bir şehrâyin(şENLıK), bir cezbe ve neşe içinde zikirhâneler.

Herkes ona dost ve akrabâ görünür.

Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisât-ı umumiye(UMUMı ıZıNLER) şenliği görüyor.

Hem tekbir ve tehlîl(BıRLEME) ile mesrurâne(SEVıNÇLE) ahz-ı asker için bir davul, bir musiki sesi işitiyor.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

10

21.08.2007, 15:44

şıMDıDE ıKıSı ARASINDAKı FARKA BAKIP..HAKıKATIN GÜZELLığıNı ANLAYALIM..

Evvelki bedbahtın

hem kendi,

hem umum halkın elemi ile müteellim olmasına bedel;

şu bahtiyar

hem kendi, hem umum halkın sürûru ile mesrur ve müferrah olur,

hem güzelce bir ticaret eline geçer. Allah'a şükreder.

Sonra döner, öteki adama rast gelir, halini anlar. Ona der:

"Yahu, sen divâne olmuşsun.

Batnındaki çirkinlikler, zâhirine aksetmiş olmalı ki, gülmeyi ağlamak, terhisâtı soymak ve tâlân etmek tevehhüm etmişsin.

Aklını başına al, kalbini temizle.

Tâ şu musîbetli perde senin nazarından kalksın.

Hakikati görebilesin.

Zîrâ nihayet derecede âdil, merhametkâr, raîyyetperver, muktedir intizamperver, müşfik bir melikin memleketi,

hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyât ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği sûrette olamaz."
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

11

21.08.2007, 15:45

BU KONU ıMANLA KÜFÜR ARASINDAKı FARKIDA ANLATIYOR..

ÇÜNKÜ ıMANın verdiği nazarla aleme bakan..alemi cennet gibi görür..

KÜFÜRün verdiği nazarla aleme bakan..alemi cehennem şeklinde görür..

ve anlayalım ki..

CENNET VE CEHENNEM;KışıNıN ANLAYIşINA,NAZARINA GÖRE

şekillenir....

ne dersiniz..istidatlarımızı ulvileştirelim ki..bakışlarımız da ulvileşsin..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

12

21.08.2007, 15:46

Sonra o bedbahtın aklı başına gelir, nedâmet eder:

"Evet, ben, işretten divâne olmuştum. Allah senden râzı olsun ki, cehennemî bir hâletten beni kurtardın" der. Ey nefsim!

Bil ki, evvelki adam kâfirdir veya fâsık gâfildir.

şu dünya onun nazarında

bir mâtemhâne-i umumiyedir.

Bütün zîhayat firâk ve zevâl sillesiyle ağlayan yetimlerdir.

Hayvan ve insan ise, ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcudât ruhsuz, müthiş cenazeler hükmündedirler.

Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham,

küfründen ve dalâletinden neş'et edip, onu mânen tâzib eder.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

13

21.08.2007, 15:48

Diğer adam ise mü'mindir.

Cenâb-ı Hâlıkı tanır, tasdik eder.

Onun nazarında

şu dünya bir zikirhâne-i Rahmân,

bir tâlimgâh-ı beşer ve hayvan

ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır.

Bütün vefiyât-ı hayvaniye ve insaniye ise terhisâttır.

Vazife-i hayatını bitirenler bu dâr-ı fânîden, mânen mesrurâne, dağdağasız diğer bir âleme giderler.

Tâ yeni vazifedarlara yer açılsın, gelip çalışsınlar.

Bütün tevellüdât-ı hayvaniye ve insaniye ise,

ahz-ı askere, silâh altına, vazife başına gelmektir.

Bütün zîhayat birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakîm memnun memurlardır.

Bütün sadâlar ise, ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neş'esinden neş'et eden nağamâttır.

Bütün mevcudât, o mü'minin nazarında,

Seyyid-i Kerîminin ve Mâlik-i Rahîminin birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitâbıdır.

Daha bunun gibi pekçok latîf, ulvî ve leziz, tatlı hakikatler imânından tecellî eder, tezâhür eder.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

14

21.08.2007, 15:49

Demek,

ımân bir mânevî Tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor.

Küfür ise mânevî bir Zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor.

Demek selâmet ve emniyet,

yalnız


Öyle ise biz dâimâ, -1-

demeliyiz.
1- ıslâm dinini ve mükemmel ımân nimetini ihsan ettiği için Allah'a hamd olsun.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Alpaslan

Stajyer

  • "Alpaslan" bir erkek

Mesajlar: 84

Konum: Almanya

Meslek: Inşaat sektöründe

Hobiler: Hizmet

  • Özel mesaj gönder

15

24.08.2007, 17:52

selam
ailece okuduk ve faydalandik
tessek.
Allah razi olsun
saygilarimizla

16

24.08.2007, 17:55

hulusi abi Allah razı olsun ben hemencecik okuyamam okusamda anlayamam güzel yoruma benziyor çıktısını alıp vapurda irdeleyeyim arşive kaldırayım sağolasın var olasın

17

27.08.2007, 10:08

Risalelerde imanın manevî bir tuba-i cennet çekirdeği taşıdığı, küfrün ise manevî bir zakkum-u cehennem tohumu sakladığı belirtiliyor. Tûbâ ve zakkum hakkında bilgi verir misiniz?


Tuba:

Tuba, kelime olarak "tayyib" kelimesinden türemiştir, en güzel, en hoş, en iyi gibi anlamlara gelir.

Bu kelime Kur’anda sadece şu ayette geçer: "ıman edip güzel amel edenler için Tûbâ ve dönüp gidecek güzel yurt vardır” (Ra'd, 13/29)
Rivayetlere göre Tûbâ, Cennet veya Cennette bir ağaçtır. Müfessir Kurtubî, Tûbâ'nın Cennette bir ağaç olduğu görüşünü tercih eder ve: "Sahih olan görüş, Tûbâ'nın bir ağaç olduğudur" der (Kurtubî Tefsiri, IX, 317).

Buharî ve Müslim, Sehl ıbn Sa'd'dan rivâyet ettiklerine göre Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "şüphesiz Cennette bir ağaç vardır ki, bir binici gölgesinde yüz yıl yürür de o gölgenin sonuna erişemez” Bir rivâyete göre "süratle koşan at binicisi" olarak geçer.

Yine ıbn Abbas'tan, Ebû Hureyre'den ve birçok seleften gelen bir rivâyete göre, Tubâ, Cennetteki bir ağacın adıdır. Cennetteki her evde bu ağacın bir dalı mevcuttur (ıbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'ani'l-Azîm, ıstanbul 1985, IV, 376-378).
Mezkûr ayette geçen Tûbâ'ya güzellik, hayır anlamını verenler de olmuştur.


Zakkum

Zakkum, tadı acı ve yakıcı, kokusu nahoş, görünümü siyah son derece çirkin bir ağaçtır.

Ehl-i cehennem, açlıklarından zakkum gibi en nahoş bir yiyecekten yemeye mecbur kalacaklar, susuzluklarından, bağırsakları parçalayan "hamim"den, yani kaynar sudan, suya kanmaz develerin içişi gibi içeceklerdir.

şu ayetlerde de zakkum ağacı nazara verilir: "Nasıl, konukluk olarak bu mu hayırlı, yoksa o zakkum ağacı mı? Ki biz onu zalimler için
bir fitne kıldık. O, cehennemin kökünde çıkan bir ağaçtır. Tomurcukları şeytanların başları gibidir.

şüphesiz onlar ondan yiyecekler ve karınları ondan dolduracaklardır. Sonra onlara, bunun üzerine kaynar sudan bir içecek var..." (Saffat, 62-66)

"şüphesi o zakkum ağacı günahkar yemeğidir. Maden tortusu gibi olup, kaynar suyun kaynaması gibi karınlarda kaynar" (Duhan, 43-46)

Ayeti iki teşbihle bu zakkum ağacını anlatır: Maden tortusu gibi nahoştur ve karınlarda suyun kaynaması gibi kaynar, rahatsızlık verir.

Zakkum ağacı için başlıca iki görüş vardır:
1. Bu, dünyada bilinen bir ağaçtır. Çölde yetişir, meyvesi acıdır, çirkin bir görünümü vardır.
2. Bilinmeyen bir ağaçtır.

Kısacası, zakkum cehenneme münasip bir ağaçtır. Cennette her şey güzeldir ve keyif vericidir. Cehennemde ise bunun tam aksine her şey çirkindir ve ızdırap kaynağıdır.

Zakkum ağacının da –keyfiyeti meçhulümüz olmakla birlikte- bir azap kaynağı olduğu anlaşılmaktadır.
http://www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=article&aid=806
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

18

27.08.2007, 10:09

ıman bir manevi Tuba-i Cennet çekirdeği taşıyor. Küfür ise manevi bir Zakkum-u Cehennem tohumu saklıyor." ifadesinde 'çekirdeği taşımak' ile 'tohumu saklamak' denilmesinde ne gibi bir incelik olabilir?


Edebiyatta aynı kelimeyi sıkça kullanmaktansa ona eş veya yakın anlamlı kelimeler kullanmak tercih edilir. Belağatın zirvesinde olan Kur’andan şu ayete bakalım: “Nuh, kavmi içinde elli yıl eksiğiyle bin sene kaldı...” (Ankebut, 14)

Burada yıl ve sene birbiri yerine kullanılabilen kelimeler olmakla beraber her ikisinde farklı kelime kullanılması tercih edilmiştir. Bu ise manada bir zenginliktir.

Ayrıca, tohum küçük bitkiler için, çekirdek ise genelde daha büyükleri için kullanıldığından cennetin azamet ve büyüklüğüne işareten cennet için çekirdek kelimesi kullanılmış olabilir.


http://www.sorularlarisaleinur.com/subpage.php?s=article&aid=1560
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

19

31.08.2007, 14:32

Yâ Rab! Tevekkülsüz, gafletle, iktidar ve ihtiyarıma dayanıp derdime derman aramak için cihât-ı sitte denilen altı cihette nazar gezdirdim. Maatteessüf derdime derman bulamadım. Mânen bana denildi ki, "Yetmez mi dert, derman sana?"

http://www.risaleara.com/oku.asp?id=180
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

20

31.08.2007, 14:33

Evet, gafletle sağımdaki geçmiş zamandan teselli almak için baktım. Fakat, gördüm ki; dünkü gün, pederimin kabri ve geçmiş zaman, ecdâdımın bir mezar-ı ekberi sûretinde göründü. Teselli yerine vahşet verdi. Haşiye 1



Haşiye 1: ımân, o vahşetli mezar-ı ekberi, ünsiyetli bir meclis-i münevver ve bir mecmâ-ı ahbab gösterir.
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir