Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

11.12.2006, 12:18

Dost- Kardeş- Talebe Daireleri

26. Mektub 10.Mesele'de Üstad kendini ziyaret edenleri bir kaç bölüme ayırdıktan sonra müsbet manada ziyaret edenleri de üç ayırmıştır. Bizi ilgilendiren bu üç dairedir ki Risale-i Nur'un bakası bu nüktenin anlaşılmasından gücünü alıyor.

Ben bunu teati edilmesini isterdim..

şöyle denmiş;

Dostun hassası ve şartı budur ki:
Katiyen Sözlere ve envâr-ı Kur'âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid'alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki:
Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.


Ben bu üç dairden en önemlisini Dostlar dairesi olarak görüyorum. Maksat bu dairenin genişlemesidir.
Üstad Risale-i Nur'un hakikatlerinden ders alınabileceği halde kendi mesleğini terke gerek olmadığını söylemektedir. Çünkü, Risale-i Nur'un maksadı imanın muhkem kallerini göstermektir. ıman ise bir mesleğe bir meşrebe münhasır değildir. Ehl-i Sünnet cemaati içinde olan herkez Risalelerin ispatladığı iman hakikatlerini ders alsa mesleğini terk etmeye gerek kalmadan imanını kurtarabiliyor.
Nasılki ımam-ı Gazali hazretleri gibiler bütün meslek ve meşreblerin ortak noktasıdır. Her meslek onu kendi mesleğinin içinde kabul ediyor. Ehl-i Nur'un da Risale-i Nurları bu şekilde telakki etmesini sağlamalıyız ki, maksadımız olan iman hakikatleri delallığı tarifi tam gözüksün. Maksad olan Risale-i Nur hakikatlerinin bütün meslek ve meşreblerin üstünde bir güce sahip olup herkez kendi malı gibi kabul etsin.

Evet maksad Risale-i Nur'un dairesine sokmak değildir. Risale-i nur'un mesleği olan iman hakikatlerinin vazıh bir şekilde şüpheye yer bırakmadan açıklamak ve sünnet dairesindeki ifrat ve tefriti kırmak ve yine Risale-i Nur ışığında içtimai hayatta bir asayiş polisi gibi davranıp ,siyaset üstü bir tavırla siyaseti yalan, yalan adına takiye kavramlarından kurtarıp dine hizmetçi kılmaktır.

Ancak Ehl-i Nur olmayan bir kısım kardeşlerimiz tarafgir bir dürbünle bakıp Nur hakikatlerini okumayı kendi meslek ve meşrebine cinayet veya ihanet telakki edip ondan kaçıyorlar. Ehl-i Nur ise bu tarafgirliği kırıp, iman hakikatlerinin meslek ve meşrebe münhasır olmadığını göstermek ve onların mesleklerini terke gerek olmadan bu hakikatleri kana kana içebileceğine ikna etmekle mükelleftir ki Risale-i Nur'un külli bir eser olduğu lokal bir zümreye hitab etmediği hakikati gerçekleşmiş olsun.
Bence Nur cemaati bu hususu tartışması gerekir. Bu meseleyi ön plan çıkarması gerekir.
Teati-i efkara değer bir konu.

Baki Selam
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

2

11.12.2006, 15:36

güzel tespitlerde bulunmuşsun abi sagol

3

13.12.2006, 12:28

Allah razı olsun cevat abi.

Rabbim bizi bu yoldan ayırmasın

amin.
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

4

26.02.2007, 13:04

http://www.muhabbetfedaileri.com/viewtopic.php?t=619
aynı konu burda işlenmiş,faydalı olur inşaallah..
Bugün ne kadar risalei nur okudum acaba?

Okumamışsam karlımıyım acaba?

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

5

26.02.2007, 14:24

Allah razı olsun Abi güzel bir konuya değinmişsiniz...şuandaki önemli problemlerden birisi bence... çünkü bazı insanlar risale-i nurlara nur cemaatinin malı olarak bakıyor yani dışarıdan bakan insanlar... eğer fazla da bilgisi yoksa tarafgirlik gözüyle baktıından muarız tarafa geçebiliyor...halbuki risale-i nurları kimsenin kendi hegomanyası altına almaya hakkı yoktur... sonuçta iman herkese lazım üstadın yolu da cadde-i umumi... yani dediğiniz gibi imam-ı Rabbaniyi ansıl herkes sevip sayıyor eserlerini okuyorsa üstadta öyledir belki daha ileridir... bu makamda nur talebelerine çok vazife düşüyor... bence bütün nur talebeleri bunun farkındalar...
daireler konusunda bence talebelik dairesi daha üstün... talebe çünkü sözleri ve risale-i nuru kendi malı gibi görüyor hizmeti daha makbul ve fazladır gibime geliyor...
muhabbetle...
"ey bedbaht nefsim! acaba ömrün ebedi midir? hiç kat'i senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

6

28.02.2007, 17:22

Konuyu çok açıklayıcı olduğundan iyi idrak ettiğime inanıyorum. Aklıma bir soru takıldı.

Eğer kişi Risale-i Nur eczalarından tam olarak yararlanıyorsa
ve Ehl-i Nur gibi ilme sahipse
ve ihlası da mecutsa
fakat risaleleri okuma niyetine göre mi derecesi olacak.

// Yada

Herşeyi yapıyor da ihlası yoksa ?

Baki Selam.


7

28.02.2007, 19:35

Soruyu tam anlamadım. ıhlası mevcut ise niyetide halistir.
Biraz açarmısın.

ıhlası yoksa fayda etmez biliyorum.

Mesela bir Zat Uhud Savaşına Sahabe ile katılıyor. Peygamberimiz, yinede ona cehennemlik olarak bakıyor. Sahbabeler sonradan hikmetini anlıyorlarmış ki adam korktu denmesin ,diye savaşmış

ışte Allah için savaşmış bir Sahabe nerde, ınsanların takdiri için savaşmış adam nerde.
Gerçi ikiside yarar vermiş. Zira, ikisindede samimiyet var. Biri Ukba için samimi bir dünya için...

Anladın?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

8

01.03.2007, 01:22

Niyet ve amel farkı diyorsun yani.
Ama o zaman eksik birşeyler olmuyor mu? / Yarım giden bir kişilik olmuş olmaz mı.. eksikler hep herşeyi eksiltmez mi ?


9

25.11.2007, 22:49

Alıntı

Dostun hassası ve şartı budur ki: Katiyen Sözlere ve envâr-ı Kur'âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid'alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.

Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin

bu üç maddeye de uyup, cemaate derse gitmeyenlerin hali nedir? hizmeti kendi çevresinde, Nurun esaslarına göre yapmaya çalışıyorsa?

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir