Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

09.03.2004, 00:59

26.Söz >Kader

Slm

26. Söz olan Kader bahsinde dersde takiliyoruz. Ama kafalarda soru isareti birakmamak icin bu meseleyi cözmemiz gerekiyor.
:roll:

- "Kader önceden yazildiysa, ben onu cüz-i irademle nasil degistiririm?"
"yani simdi kader önceden yazildimi yazilmadimi?"

- "Kaderimde doktor olmak varsa, ben hangi yoldan gidersem gideyim, beni yine o noktaya yani neticede doktor olmaya götürücek."
vs..... diye bu sekilde sorularla karsilasiyoruz.

Kardese, su mesur "dag basindaki oturan adam" misalini veriyoruz, "ama o trenler sonucda carpmayabilirde, frenlerini kulanabilirler" diye misallerin kendisinde takiliyor.

Bize bu konuda yardimci olursaniz memnun oluruz.

vslm
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

2

09.03.2004, 02:37

kader meselesi uzundur anlamak ise misalerle olabilir..

kader Allah'ın tayin etiği değildir.. eğer öyle olsaydı bu kainatı neden yaratı olurdu..

kader insan dene varlığın doğumundan başlayıp ölümünekadar ne yaptığını bilmektir..

işte Allah bunu bildiği için kader demiştir.. şimdi diyeceksiniz madem biliyordu neden yaratı? Allah biliyordu fakat bizler bilmediğimiz için bu alemi yaşıyoruz Risale-i Nur da geeçmektedir bir oran var bu oran ise %80 nin davayı kaybetiğidir %20 nin ise davayı kazandığıdır.. şöyle soru olabilir neden bu büyük oranda kayıpvar ve neden çok az kazanmış davayı.. bizim tesbitlerimizde %20 lik bölümün %1 yada 2 si her şarta davayı kazanırlar bu tayfa ise peygamber ve alim tayfasıdır.. şimdi diyeceksiniz nasıl olur bu aleme gelmeden evel ruhlar alemindeki neticeyi ispatını yaşıyoruz hatırlarsanız ruhların secde etme meselesini

bu benim görüşüm: secde edilmeden evel Allah ruh alemindeki alemde testlere tabi tutu.. yani ilim cihetinden ve imani meselerden öğretildi fakat kimileri bunu kalaya aldı kimileri ise almadı kalaya alan kısım %20 dir.. ve bunlar hayata 100.000 kere gelse hiçbiri fire bile vermeden davayı kazanırlar %80 liği ise 100.000 kere tekrar gelse yine sapıtırlar 1 tanesi bile davayı kazanamaz.. hata öylebir ayet bile var tam ismi aklıma gelmiyor cehenem ehli niyazda bulunur derki: Rabimiz bize yine dünyaya gönder biz sana iman edelim.. derler Allah'ın cevabı: Ben sizleri yine dünyaya yolasam yine sapıtanlardan olucaksınız...

yine şeytan ile Allah'ın konuşmasında şeytan : bana müsade ver senin o kularını pek çoğunluğunu sapıtıracam der. Allah'ın cevabı: o benim salih kularıma zere miktarda zararın olamıyacaktır şüpesiz der


bizler hatırlamıyoruz ruhlar alemini ama orda birçok testlerden geçtik ve ispat için kendimize o test sonuçlarını şuan görüyoruz işte buna kader derler.. ben ruhlar aleminde davayı kaybetmişsem burdada kaybedecem eğer kazanmışsam bbu dünyadada kazanıcam demektir

medicus

Acemi

Mesajlar: 39

Konum: Almanya / Köln

Meslek: doktor

Hobiler: bilgisayar

  • Özel mesaj gönder

3

09.03.2004, 02:47

Risale-i Nur`da 40/1 kazaniyor geciyor.

saygilarimla

4

09.03.2004, 15:04

kardeşlerim;

konuyu açan kardeşimizin kader hakkındaki sualine geçmeden önce yesgost kardeşimizin açıklamaları ile ilgili bir kaç hususa temas etmek gerekiyor.

1- Ruhlar aleminde test edildiğimize dair biz hiç bir kayıt duymadık. bu kardeşimiz bir kaynak biliyorsa lütfen belirtsin.
2- test için, imtihan için böyle bir dünya gerekiyor. itaat ve itaatsilik kavramı ancak böyle bir dünyada;yani hayır ve şer, iyi ve kötü vs zıtlıkların olduğu bir dünyada ortaya çıkabilir.
3-Ruhlar aleminde, semavat aleminde her şey Cenab-ı Hakkın emrine itaat eder. Bu alemin sakinleri olan melekler ve ruhlar Allah'a sonsuz bir itaat içindedirler. asla ki itiraz yoktur.
4-Ruh Allah'ın emrindedir. Her zaman Allah'a itaat eder. Ruh'un Allah'a itaatsizliği vaki değildir. Gerek müslüman, gerekse Kafir bir insanın ruhu Allah'a itaat eder. Ruh Allah'tan "Yuvandan çık" emrini aldığı zaman hiç itiraz etmeden yuvasından çıkar, yani o insan ölür. Kafir de olsa ölür, mümin de olsa ölür, münafık da olsa ölür...Kafirin ruhu ben ölmeyeceğim diyebilir mi? Hayır... Bu durum da ruhun her kimde olursa olsun her hal ve şart altında Allah'ın emrine itaat ettiğini gösterir.
5-"Peki, mümin ruhu ile kafir ruhu rasında bir fark yok mu?" diye bir sual akla gelebilir. Evet, mahiyet itibari ile bir fark yoktur, ama sıfat ve kazanımlar açısından ciddi farklar vardır: şöyle ki:
Ruhun mahiyetini farz-ı muhal olarak karbon atomu olarak kabul eder isek mümin bu karbon atomunu ibadet ve taati ile elmas şekline getirir. Kafir ise bu karbon atomunu inkar ve küfrü ile kömür şekline tebdil eder. Bilindiği üzere kömürün de, elmasın da aslı karbondur. Maddenin mahiyeti değişmediği halde biri elmas, diğeri kömür olmuştur. yani karbon şeklinde yaratılan insan ruhu da sonunda ya elmas olup alay-yi illiyine çıkmış, cennete layık bir durum almıştır;ya da kömür olup esfel-i safilinde cehennem bir odunu ve taş kömürü olmuştur.
Üstad Hazretleri 23. Sözde bu hususa şöyle dikkat çeker:
Eğer, nur-u imân, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar o ışıkla okunur. O mümin, şuur ile okur ve o intisabla okutur. Yani, "Sâni-i Zülcelâlin masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım" gibi mânâlarla, insandaki sanat-ı Rabbâniye tezâhür eder. Demek, Sâniine intisabdan ibâret olan imân, insandaki bütün âsâr-ı sanatı izhâr eder. ınsanın kıymeti, o sanat-ı Rabbâniyeye göre olur ve âyine-i Samedâniye itibâriyledir. O halde, şu ehemmiyetsiz olan insan, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatab-ı ılâhî ve Cennete lâyık bir misafir-i Rabbânî olur.
Eğer kat-ı intisabdan ibâret olan küfür insanın içine girse, o vakit bütün o mânidar nukuş-u esmâ-i ılâhiye karanlığa düşer; okunmaz. Zîrâ, Sâni unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz; âdetâ baş aşağı düşer. O mânidar âlî sanatların ve mânevî âlî nakışların çoğu gizlenir; bakî kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise, süflî esbâba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder. Her biri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar. Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyeye bakar. Maddenin gàyesi ve meyvesi ise, dediğimiz gibi, kısacık bir ömürde, hayvanâtın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde, yalnız cüz’î bir hayat geçirmektir. Sonra tefessüh eder, gider.
ışte küfür, böyle, mahiyet-i insaniyeyi yıkar; elmastan kömüre kalbeder.


6- Netice olarak:
ruhlar aleminde bütün ruhlar "ben sizin rabbiniz değilmiyim" hitabına karşı "evet, ya Rabbi sen bizim rabbimizsin" diye cevap vermişlerdir. asla ki bir itaatsizlik söz konusu değildir.

şimdi de kader ile ilgili sual soran kardeşimizde bir cavap yazmaya çalışalım:

5

09.03.2004, 16:08

Kader konusundaki suallere gelince...

Biz bu konuda aşağıda bir başlık açmıştık. fakat ilgi görmediği için devam etmedi. belki oradaki konular okunursa bir çok suale cevap bulunabilir.

Kader'in yazılı olduğu hususuna gelince:
ınsanın bütün fiil ve davranışlarının önceden yazılmış olmasına biz kader diyoruz. Evet, bütün mahlukatın olduğu gibi insanın da tüm hal ve davranışları levh-i Mahfuzda kayıt altına alınmıştır.
fakat biz fillerimizi önceden yazılı olduğu için yapmıyoruz. biz yaptığımız için önceden kader olarak yazılmış. yani Cenab-ı Hak sonsuz ilimi ile bizim ne yapacağımızı bilmiş, görmüş ve bu bilinen ve görülen fiillerimiz de kayıt altına alınmış. yoksa Cenab-ı Hak yazdığı için biz yapmak zorunda kalmıyoruz. öyle olsa idi imtihanın bir hikmeti kalmaz idi.
bunu bir misal ile açıklayalım.
şimdi bu gün 9 mart 2004. elimize bir takvim alalım. bu takvim yaprağından 30 mart tarihini açalım, bakalım. bu gün güneş 6,18 saatinde doğar iken 30 martta 6,45 saatinde doğuyor. şimdi biz yirmi gün sonraki güneşin doğuş tarihini 30 mart tarihli takvim yaprağı üzerine yazmışız. yani bir nevi güneşin kaderini tayin etmişiz. peki, Güneş biz 30 mart tarihine 6.45 yazdığımız için mi doğuyor, yoksa biz beşeri ilmimizle güneşin hareketini bildiğimiz için mi oraya yazmışız?Elbette ki biz ilmimizle bildiğimiz için oraya yazmışız. yoksa Güneş biz yazdığımız için 30 mart tarihinde 6.45 doğmuş olsa idi, biz oraya 8.45 yazar, güneşin doğuşunu iki saat geciktirir biraz daha fazla uyumuş olurduk!...
işte bizim kaderimiz de böyle.
Cenab-ı Hak sonsuz ilmi ile bizim ne yapacağımızı, ne olacağımızı, doktor mu, mühendis mi, işçi mi vs olacağımızı görmüş bilmiş ve yazmış. Beşerin ilmi eksik olduğu için belki 30 martta güneş doğmayabilir, belki kıyamet kopar vs...
ama Allah'ın ilminde bir eksiklik yoktur. her şey olmuş ve olacak bir anda görür ve bilir ve yazar... ve bizim de tüm fiillerimiz yazmış. Elbette ki biz yaptığımız için yazmış. yoksa o yazdığı için biz yapmıyoruz....O kader kaleminin mürekkebi bizim cüz-i ihtiyarımız...Biz cüz-i ihtiyarımızı hangi yönde kullanmışız, bunu Allah önceden bilmiş ve yazmış...

zannederim konu biraz açıklığa kavuştu.

Sendogan

Orta Düzey

  • "Sendogan" bir erkek

Mesajlar: 193

Konum: Ahlen / Almanya

  • Özel mesaj gönder

6

09.03.2004, 17:44

Var olunuz, bahtiyar olunuz değerli Ahmedsaid kardeşim.

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

7

09.03.2004, 22:40

Alıntı sahibi ""medicus""

Risale-i Nur`da 40/1 kazaniyor geciyor.

saygilarimla


sizin verdiğiniz osmanlı dönemine ait.. bu oran meselesi asırlara görede değişebilir mesela asır sadete yüksekti.. Risale-i Nura bağlı olanlarda ise bu oran 10 da 8 kazanç 10 da 2 de kayıptır umumen ise 5 te 1 kazanç var..

yukarıdaki konuşmalarımda iffade etiğim için söylüyorum kader meselesi uzun bir konu..

ahmedsaid kardeşimiz demiş.. bu testin ne maksat la söylediğime gelince ilk önce kendi görüşüm olduğu izah etmiştim ve bunu destekliyen meseler var.. fakat geniş bir araştırma yapıp o şekilde müzakere yapmak istiyorum.. ve bu kader meselesini her birimiiz yapsın neticeye daha evel kavuşabiliriz.. Alem-i ervafta ne olup bitiğini iyi kavrarsak ancak kader meselesini anlıya biliriz ve ruhunda ne olduğunu anlamalıyız şimdilik bukadar bukonuyu sizlerde araştırın

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

8

11.03.2004, 13:44

Âlem-i emir
Âlem-i ervah
Âlem-i şehadet
ene ve nefis meselerini araştırılması lazım bu konuda uzman kardeşlerimiz varsa katılsınlar ve bu konuyu enine boyuna konuşalım konuları yarım bırakmak benim tarzım hiç değildir..

şimdi kader meselesi ile ilgili sorular var bu soruların mantıklı akla uygunda yanıtları var ben ilk mesajımdaki konuda daha evel dersyaptıık ve çok uzun zaman olduğu için tam yerlerini bulamadım ama inşallah bulurum bir kısmını buldum onlarıda diğer eksikleri bulduğumda yayınlamayı düşünüyorum.. şimdi sorular

ben yada başkası neden peygamber olamadı?
ben yada başkası neden alim olamadı?
ben yada başkası neden deccal olamadı?

ve başka soruda var onlarda Risale-i Nurdan şimdilik bukadar

9

11.03.2004, 16:16

Allah Hakim-i Mutlaktır.
Kainatı ve kainatın içindeki görünür ve görünmez herşeyi O yaratmıştır ve O idare etmekdedir.
Allah Mülk sahibidir.
Mülkünde istediği gibi tasarruf eder.
Bütün iradeli ve iradesiz mahluklar O'nun idare ve tasarrufundadır.
Kulun haddi değildir ki Allah'ın yaptığı işi sorgulamaya kalkışsın.
Kul, kendisine verilen nimetlere şükürle mükelleftir.
Allah sonsuz Rahmet sahibidir de
Hikmet ve rahmetiyle şu kainatı yaratmıştır.
Kainatının içinde rahmet misali güneşini koymuş;
nadide dünyasını da güneşine başlamıştır
Dünyayı ise iradeli mahlukları olan insanlarına bir mesken yapmış.
Dünya içinde ise isim ve sıfatları tam olarak bilinsin ve tanınsın diye iyi-kötü, hayır-şer güzel-çirkin gibi zıtlıkları yerleştirmiş.
Kötü olmasa iyiyi nasıl anlayacaktık?
Çirkin olmasa güzel nasıl olacaktı?
Karanlık olmasa Nur nasıl anlaşılacaktı?
Hastalık olmasa sağlın ne anlamı vardı?
ıhtiyaçlarımız olmasa rahmetin ne önemi vardı?
Günah ve hatalarımız olmasa affın ve şefkatin ne anlamı kalırdı?

Fakat bazı insanlar bunları yanlış anladılar.
Çirkinliği, kötülüğü esas zannedip sapıttılar.
Allah ise rahmet sahibi.
Kullarının kötülüğünden razı değil.
Kullarının hep iyi, doğru ve hak üzere olmasını istiyor.
Haşa Allah kullarının kötü olmasını ister mi?
Öyle ki sonsuz rahmetinden kullarını uyarmak için peygamber ve kitap gönderiyor.
Onlara kainatın ve hayatın ne manaya geldiğini açıkça anlatıyor.
Güneşe itiraz eden varmı?
Yağmura itiraz eden var mı?
Ekmeğe suya ve Rahmete itiraz eden var mı?
ben niye güneş olmadım diye sorulmaz...
Ben niye yağmur olmadım diye sorulmaz...
sadece bu nimetlere şükredilir...
Allah'ım güneşi, ayı, dünyayı, yağmuru, suyu yarattığını için şükürler olsun denilir.
Allah'ım bize peygamberleri ve kitapları gönderdin, yolumuzu aydınlattın sana şükürler olsun denilir.
Çünkü bunların hepsi serapa rahmettir...

ışte tamamıyla rahmet olan peygamberi Allah seçer. Tıpkı Güneş gibi, nur gibi, Hayat gibi...

ama alim olmak için senin ve kimsenin önünde engel yoktur...
deccal olmak için de bir engel yok...

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

10

11.03.2004, 18:31

bu soruların nereye isabet etiğini anlamadın burda kader denilen bir ilmi konuşuyoruz ve neden peygamer olamıyacağını bu söylediklerin ispaat etmez.. ve neden alim (üstad gibi mevlana gibi alimlerden bahsedilmişti) olunamıyacağını yine tam cevap değil ve yine deccal meseleside öyle..

daha evel ilk mesajımda insanların 5 te 1 nin kurtuluşu yani iman noktasında durmalarını söylemiştim oysaki 5 te 4 kayıp var ve bu davayı kazananların %20 oluyor bu oranı tespit eden Risal-i Nurdur.. şimdi bu %20 içinde imanı parıl parıl parlayanlar var.. bu oranda yine ifade etim %1 ila 2 dir ve bu oranda peygamberler var ve alimler mevcüd ve bunlar imanları çok parlak şimdi bu parlak imanı bulunan zatlar.. bu dünyadamı kazandılar yoksa bu zatlar ALEM-ı ERVAHTA BıR ışLEMMı GÖRDÜLER. ve bu zatlar daha dünyadayken cennetle müjdelendiler.. yani onlar için iman meselesi yok farklı imtihanları var.. Allah'ın adaleti burda nasıl işliyorda daha dünyada bu müjdeyi verebiliyor.. şimdi insanda akıl kalp ve ruh denilen birçok varlıktan oluşmakta irade-i cüziye denilen kara verme mekanizmasıyla sorumlu tutulmuş ve bir teklif var bu teklif imanla başlayıp Allah'ı bilme noktasında devam ediyor ve bir teklif daha var buda red edilme teklifi acaba bu dünyadamı kara alındı yoksa başka alem demi olaylar biti bu ispat alemi denilen dünyadamı neticeye varıldı yani Alem-i emir veya alem-i ervah denilen ruhlar aleminde hiçmi işlem görülmedi yoksa bu alemler de sırası gelen dünyaya gönderilmek üzeremi bekletiliyor gibi birçok meseler var işin aşikar tarafına bakılmalı

madem soruyu ben sordum yine ben cevap vereyim... Allah'ın salih kuları denilen o muhterem zatlar her şarta neolursa olsun hakikatlere ulaşıcaktı bir kısmı din yoluyla diğer imanda çok ileri gidenler ise hertürlü şartlarda ve zorluklarda iman noktasında yine buluşajaklardı bunu Allah gayet net biliyordu fakat aynı şartlar altında %80 lik bir kayıp var bunlarda aynı şartlar altında teklifi red etmişler yani bunların kurtuluşu yok olmuyacakta.. şimdi bu işlem dünyada olmadı burası ispat alemi yani kim neyapmış onu görüyor Allah bu alemide adaletli olsun diye yaratmış mesela bu kaderde biliyordu ama bizler bilmiyorduk yani direk haşir olsaydı ve yaşanmasaydı bu dünya ve şu soru sorulabilirdi ben bu günahı işlemiyecektim ben bu hatayı yapmıyacaktım gibi sorulardan oluşan birtakım sorular olucaktı ve bu sanki Allah adaletsizmiş gibi olucaktı fakat buna meyil verilme imkanı yok yarın haşirde birtek soru bile Allah'ı sıkıntıya sokmuyacak ve bu soruların cevaplarınıda kader denilen ilimde yaşıyarak görüyoruz.. ilk sorum neydi ben yada başkası peygamber neden olamadı oysaki peygamberler dünyaya ilk gelişinde muğazam bir korumu altına girerler ve bu bebeklikten başlayıp taki ölümlerine kadar devam eder ve iman konusunda hata yapmamışlar nedeni seçilmekmi yoksa Allah'IN TASARUFUMU BÖYLE.. hayır o işlemde herbirimiz geçtik ama bu zatlar o işlem denilen hadiseden başarıyla geçtikleri için peygamber olma özelliğine sahiplenmişler ve bana göre Allah'ın en büyük sanatı insan denilen varlığı yaratmasıdır neden diyeceksiniz birazdaha ileri ye gideyim kainatanda sanatlı yaratılmış insanın asıl amacı Allah'ı tanımaktır bilmektir diyeceksiniz okadar sanatlar var nasıl olur.. bize bildirilen ilk varlık ise HZ. Peygamberimizin ruhu yaratılmış yani insan ve bu yaratılma esnasından sonrada kainat yaratılıyor ve bu yaratılışın son halkasıda yine insan daha evel dünyada 6 kavimdaha yaratılmış bizden önceki nesil ise can kavmi denilen bir kavim şeytan bu can kavmine mensup olan kişidir şimdi bizler imtihandan geçiyoruz irade denilen bir emanet var elimizde bunu doğru kulanılırsa %20 gurubuna dahil olucaz yok değilsek %80 gurubuna dahil olucaz buda dünyada başlamadı şimdilik bukadar o kaynağı bulamadım bulsam sorunda kalmıyacak zaten yani neden peygamber olumacağımız belli veya deccal olamıyacağımızda belli

11

11.03.2004, 21:55

Yesgost kardeşim;

ruhlar aleminde nasıl test edildik bilmiyorum ama, inanıyorum ki Allah sizin zat-ı alinizi bu foruma bizi ciddi bir imtihandan geçirmek için göndermiş.
Allah sizinle bizim sabrımızı test ediyor gibi geliyor...
ınşallah bu sabır imtihanını geçmeye çalışacağız...

saygılar...

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

12

11.03.2004, 22:08

Alıntı

ben yada başkası neden peygamber olamadı?
ben yada başkası neden alim olamadı?
ben yada başkası neden deccal olamadı?


neden olamıyacağına delil olarak başka misaldaha vermek istiyorum bu misal birçok hadiseye örnek olucak..

üniversite sınavları neden yapılır ? bilindiği gibi branj alanına göre okumaya hak kazanabilmek için yani burdan doktor mühendis profösör olmaya adaylar ilk önce bu sınavdan geçmek zorundalar ve bilirsiniz 1000 kişi için belki milyon müracat yapılmaktadır ama bu sorular ve cevapları çok yönlüdür bu sıanavda yapılacak hadiselerde kişiler üniversiteye girmeyi ve ordanda derecesine göre kabiliyetine görede vasıv alırlar işte herkez doktor olma kapısı açıktır fakat olamaz veya profösör gibi bu sınaf neticesinde 1000 kişi üniversiteye alınır müracat ise milyondur ve herkez arzu eder fakat emeline nail olamaz ... yukarıdaki sorulara bir nebze cevap olabilir bu misal..

aynı şekilde neden %80 kayıp oluyor sorusuna nasıl üniversiteye 1000 kişi lazımsa o 1000 kişidende elemeler olucak belki 100 inecek bu elemelerin neticesi şudur Allah çoğunluğa değil bil hakis neticeye bakıyor yani o %20 lik oranda kalite ön plandadır fakat %80 likte ise aradığı özelikler yoktur aynı milyon sınava giren ve burdada 1000 hata 100 bile inen kalite gibi

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

13

12.03.2004, 13:08

4 – Nisa – 137. Muhakkak o kimseler ki, imân ettiler, sonra kâfir oldular, sonra imân ettiler sonra kâfir oldular, sonra da küfürlerini arttırdılar artık Allah Teâlâ, onlar için af edecek değildir. Ve onları bir doğru yola sevk edecek değildir.


Bu ayetten anlaşılan bir mana şu olsa gerek: ınsanlar ilk yaratıldıklarında şirklerinden dolayı kafir idiler. Cehennemin kenarında hepsi iman etti. Sonra azapları kıyamet gününe tecil edilince inkar ettiler. Allah onlara nebiy kıldığı resüllerini Furkan isimli kitabını gönderip mucizelerini gösterince, “Galü bela” dediler ve iman ettiler. Bu hal üzere öldüler. Yani bütün insanlar müslüman olarak öldükleri için bu dünyada müslüman olarak doğarlar. Ancak tecil edilmiş şirk günahı üzerlerindedir. Bu dünyada tekrar kafir olur, küfründe ileri giderse Allah onu bağışlamayacak ve hidayete erdirmeyecektir. Buradan, kafirlerin mükellef olmadan ölen çocuklarının ahiretteki durumları ortaya çıkar. Onlar müslüman olarak doğarlar. Mükellef olmadan müslüman olarak öldükleri için Allah bilir cennet ehlidirler. Her şeyin en doğrusunu hakkıyla ancak Allah bilir.


5 – Maide – 110. (Allah, ısa’ya A.S. hitaben) O zamanı ki, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve ıncil'i öğretmiştim.

Alimler Kur’an’da, kitap ehli diye adlandırılan topluluğun Yahudi ve Hıristiyanlar olduğunu söylemişler. “kitap ehli” diye adlandırılan topluluk, bezm-i elest’te kendilerine kitap yani Zikir isimli kitabın verildiği topluluktur. Yukarıda geçen daha bir çok ayet bunun böyle olduğunu isbat ediyor. Bir işin ehli o işi bilendir, kitap ehli de kitabı bilendir. (Maide-110) ise ısa’ya (A.S.) Tevrat, ıncil ve hikmetten başka bir de kitap öğretilmiş. Bu öğretilen kitap, ısa (A.S.) yeni doğduğunda annesinin kucağında iken “Allah bana kitap verdi, beni nebiy kıldı” dediği kitaptır. Yani kendisine bezm-i elestte verilen furkandır. Bizim anladığımız budur. En doğrusunu Allah bilir.


34 – Sebe – 28. Biz seni ancak bütün insanlara bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Bu ayeti kısaca inceleyelim. Allah, tek başına bütün insanlardan ayrılıp kendisine yönelen kulunu nebiy kıldı ve ona risalet verdi. Müfessirler bu ayete “arab’a ve arab olmayana” diye mana vermişler. Bu mana doğrudur ama eksiktir. Efendimiz (A.S.) dünyaya teşrif ettiklerinde insanların tamamının bir kısmı ölmüştü. Yani onlardan teklif kalkmıştı. Onlara elçi nasıl olacaktı. “Bu mantıkla, Efendimiz (A.S.) bu dünyadaki vefatından sonra dünyaya gelen insanlara nasıl resul olacak” diye sorulacak olursa, sadece ayetlerle, Kur’an yeryüzünden kalkana kadar Efendimizin (A.S.) görevinin başında olduğunu isbat ederiz. Tabii ki anlamak isteyene. Ayrı bir konu olduğu için ona değinmeyeceğiz. Dolayısıyla Efendimizin (A.S.) bütün insanlara resul olarak bezm-i elest’te gönderildiği anlaşılmış oldu. vahiyler devam etti.

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

14

12.03.2004, 13:12

yukarıdaki ayetler yaratılış la alakalı ayetlerdir..

Bezm-i Elest: Cenâb-ı Hak, rûhları yarattığında: ''Ben Rabbiniz değil miyim?''diye sorduğunda rûhlar; ''Evet''diye cevap verdiler. Bu âna ''Elest meclisi'' veya ''Bezm-i Elest'' denir.

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

15

12.03.2004, 13:17

23 - Mü’minun - 117. Ve her kim Allah ile beraber bir ilâha da taparsa ki, bunun için ona biç bir delil yoktur, artık onun hesabı muhakkak ki Rabbinin katındadır. şüphe yok ki, kâfirler kurtuluşa nail olmazlar.

ışte Allah bezm-i elest’te söylemiş olduğumuz küfür sözünü ve cezasını bu iki ayetle açıklıyor.


39 – Zümer – 17. Ve o kimseler ki, tağuttan, ona ibadet etmekten kaçındılar ve Allah'a yöneldiler, onlar için müjde vardır. Artık kullarımı müjdele.

Bez-i elest’te şirk koştuğumuz şey ise tağut,yani nefsimiz idi. Yani herkes Allah’tan başka kendisinin de bir ilah olduğunu iddia ediyordu.

Risale-i Nurda nefislerin birer firevun nefsi olduğunu beyan eder...

16

12.03.2004, 15:47

Yesgost kardeşim;

zannediyorum bu yazılar size ait değil.
yanılmıyorsam "harunyahya.org" cephesinden geliyor.
mezkur isim çatısı altında yapılanmış siteleri gördüm.
fakat detaylı bir incelemem olmadı.

yukarıdaki bilgilere bakarsak:

ortada çok zorlamalı yorumlar var.
"ınsanlar ilk yaratıldıklarında şirklerinden dolayı kafir idiler" gibi ifadeler yorumdan öte mesuliyet gerektirir.

insan illa ki gaybi hadiseleri yorumlayacağım diye çok ağır yük altına girmemeli. Sonra ezilir...

yukarıda anlatılan yorum ve izahların bir benzeri temel dini eserlerde gözükmüyor.elest aleminde test edildiğimize ve hepimizin kafir olduğuna dair bir bilgiye rastlamak da mümkün değil.

acaba binlerce alim ve müctehidin nazarından gizlenen bir husus yukarıdaki satırların yazarına nasıl malum olmuş?
sakın yukarıdaki yazar Mehdi olmasın?

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

17

12.03.2004, 21:49

harun yahya ile bir alakası olduğunu zanetmiyorum sadece yorumuu beni çekti ve yayınlamayı düşündüm bu yorum nekadar doğru yada değil ona bakabiliriz kaynak

mehdi derken nedemek istediğinizi anlıyamadım.. yorumlar sertte olabilir ben peksertlikte göremedim.. asıl kaynak Risale-i Nurda var fakat ben bulamıyorum.. birtane buldum fakat bu konuyu tam kavrama noktasında yeterli olmuyor yani birbirine devam süresinde olursa ancak anlaşılır yoksa kopuk kopuk anlatımlar fayda vermez halen fırsatım oldukça bakıyorum ama olmazsa bir Abiden istifade etmem gerekecek


şimdi nedense lüzumsuz yazılarda bolca yazı yazarız ama gel gelelim hakikatleri araştıralım müzakere edelim ne doğru ne yanlış ortaya çıksın diye biretk ahmetsaid kardeşile bu konuya doğru yada yanlış müzakere yapılıyor neden bu imanın cüzlerinden olan kader bahsini enine boyuna konuşmuyoruz bu garip bir hal

18

13.03.2004, 10:36

Yesgost kardeşim;

mümkünse bir daha naklettiğiniz yazıların altına kaynağı yazar iseniz yanlış zanlardan kurtulmuş oluruz.

Naklettiğiniz sözler hususunda bir kaç şey söylemek gerekirse:

Yorumlar çok zorlamalı. inanın bunca yıl bu meselelerle uğraşıyorum sahih kaynaklarda hiç bir delile ve imaya rastlamadık.

üstelik mesuliyet gerektirecek sözler de edilmiş.

bence siz de uğraşmayın bunlarla...

size acizane tavsiyem:13.lema;26.söz adlı eserleri dikkatlice okursak bir çok suale cevap bulabiliriz.

konulardaki ilgisizliğe gelince:

Bizler ve sizler Allah rızası için imani ve ıslami konularda müzakere yapıyoruz. burada dile getirdiğimiz konulardan bir kişi bile istifade edip imanını güçlendirse buraya harcadığımız zamana değer diyorum
.

öyle değil mi?

yesghost

Stajyer

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

19

13.03.2004, 14:17

Alıntı

Bizler ve sizler Allah rızası için imani ve ıslami konularda müzakere yapıyoruz. burada dile getirdiğimiz konulardan bir kişi bile istifade edip imanını güçlendirse buraya harcadığımız zamana değer diyorum.

öyle değil mi?


bu görüş olmasaydı kesinlikle mücadele etmezdim..

Fakat Risale-i Nur Kur-an çok alakalı olduğundan çok sırlar var bazen bir kelime içine gizlenmiş hakikatler bazende cümleye bazende sayfalar dolusuna . her meseleyi anlamak çok zor fakat imkansız değil .. ve bizlerin bu formu canlı tutması lazım nedense hep tek online olmaktayım müzakere yapabilmemiz için şartlar oluşmuyor bu üzücü işte bu sebelerden dolayı pek sık ziyaret edemiyorum birde iş meseleri olduğundan ama bırakmışta değilim....

Risale-i Nur vakıf olmak çok güzeldir ve aktarmak dahada güzeldir..
size acizane tavsiyem:13.lema;26.söz malesef tam tatmin edici değil fakat remizli açıklamalar var bunları yakalanabilirse ki 26. sözde biraz olsun var 26. sözü birkaçkes okumak lazım ve okurkende sanki hiç okumamş gözüyle okumak lazım yani sorular olduğu gibi yanıtlarda var işte ben bu soruların yanıtını Risale-i Nurda bir ders esnasında görmüş ve anlamıştım fakat not almadığım için malesef yerini unutum..neden tatmin edici değildir dersen yanlış hatırlamıyorsam başka konuda geçiyordu.. birde alem-i şehadet meselesi var neden bu ismi almış onuda iyi bakmak lazım kime şahitlik olucak gibi

siz o yorumların nesini sert buldunuz..

birde şu mesele var Allah ruhları yaratığında :

Allah ruhları yarattığında sorar: "ben rabbiniz değil miyim?"
ruhlar: "evet" der...

sadece bu şekildemi olduğnu zanediyorsun?

fakat bu şekil olmadığıda kesin ben test demiştim sizse imtihan diyebilirsiniz kader ise oluşumu şöyledir başlangıçla başlar baka ile devam eder yani Allah bir varlık yaratacağı vakit öldürmez yada yok etmez zaten bu hakikatı Risale-i Nurda geçmektedir.. mesela hayvan ve bitkilerin akibiyetleri yada cansız varlıkların akibiyetleri

20

08.03.2007, 14:02

Tereccüh bila müreccih ve Tercih bila müreccih ne demektir.

Ayrıca bir soru var.

ılim maluma tabidir denmiş. Neden malum ilme tabid değil. Zira, o akla daha makul geliyor.

Ayrıca
Günahlar Allahın Ezeli iradesiyle mi yoksa iradesi dışında mı cereyan etmektedir? Allah günahlara müdahale eder mi?

Ayrıca, eğer insan fiili yaratsa iradesi ortadan kalkardı ,denmiş. Oysa akıl buna "esas irade orda "diyor.

Bu konuları teati etmek isterdim?
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir