Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

1

04.03.2004, 02:05

Risale-i Nura göre dost kardeş talebe kimlerdir

Onuncu Mes'ele
[Ziyaretçilere ait bazı dostlar tarafından ihtar ile, bir düstur izah edilmek istenilmiştir. Onun için yazılmıştır.]
Malûm olsun ki: Bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dünyeviye cihetinde gelir; o kapı kapalıdır. Veya hayat-ı uhreviye cihetinde gelir. O cihette iki kapı var: Ya şahsımı mübarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapalıdır. Çünki ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum. Cenab-ı Hakk'a çok şükür, beni kendime beğendirmemiş. ıkinci cihet, sırf Kur'an-ı Hakîm'in dellâlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri, alerre'si vel'ayn kabul ediyorum. Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.
Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat'iyyen, Sözler'e ve envâr-ı Kur'aniyeye dair olan hizmetimize ciddî tarafdar olsun; ve haksızlığa ve bid'alara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendine de istifadeye çalışsın.
Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözler'in neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını eda etmek, yedi kebairi işlememektir.
Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler'i kendi malı ve te'lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.
ışte şu üç tabaka benim üç şahsiyetimle alâkadardır. Dost, benim şahsî ve zâtî şahsiyetimle münasebetdar olur. Kardeş, abdiyetim ve ubudiyet noktasındaki şahsiyetimle alâkadar olur. Talebe ise, Kur'an-ı Hakîm'in dellâlı cihetinde ve hocalık vazifesindeki şahsiyetimle münasebetdardır.
şu görüşmenin de üç meyvesi var:
Birincisi: Dellâllık itibariyle mücevherat-ı Kur'aniyeyi benden veya Sözler'den ders almak. Velev bir ders de olsa.
ıkincisi: ıbadet itibariyle uhrevî kazancıma hissedar olur.
Üçüncüsü: Beraber dergâh-ı ılahiyeye müteveccih olup rabt-ı kalb ederek, Kur'an-ı Hakîm'in hizmetinde el-ele verip, tevfik ve hidayet istemek.


345 Eğer talebe ise; her sabah mütemadiyen ismiyle, bazan hayaliyle dahi yanımda hazır olur, hissedar olur.
Eğer kardeş ise, birkaç defa hususî ismiyle ve suretiyle dua ve kazancımda hazır olup hissedar olur. Sonra umum ihvanlar içinde dâhil olup, rahmet-i ılahiyeye teslim ediyorum ki, dua vaktinde "ihvetî ve ihvanî" dediğim vakit onlar içinde bulunur. Ben bilmezsem, rahmet-i ılahiye onları biliyor ve görüyor.
Eğer dost ise ve feraizi kılar ve kebairi terkederse, umumiyet-i ihvan itibariyle duamda dâhildir. Bu üç tabaka dahi, beni manevî dua ve kazançlarında dâhil etmek şarttır.



M e k t u b a t S.344 345

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

2

04.03.2004, 02:08

Üstad kimlerin dost kimlerin kardeş kimlerinde talebe olubilceğini beyan etmektedir.. bu konuyla alakalı zaman zaman açıklamalar olucak hem kaynaklarda olucak

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

3

04.03.2004, 02:16

yedi kebair meselesi:::::


Hem bir hikmeti şudur ki; itimad ettiğim mühim üstadlarımın mektublarının başlarında istimal etmeleridir.
Hem mektubunuzda "yedi kebair"i soruyorsunuz. Kebair çoktur, fakat ekber-ül kebair ve mubikat-ı seb'a tabir edilen günahlar yedidir: "Katl, zina, şarab, ukuk-u vâlideyn (yani kat'-ı sıla-yı rahm), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara tarafdar olmak"tır.


B a r l a L â h i k a s ı s.335

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

4

04.03.2004, 02:26

Risale-i Nur bir daire değil, mütedâhil daireler gibi tabakatı var. Erkânlar ve sahibler ve haslar ve naşirler ve talebeler ve tarafdarlar gibi tabakatı var. Erkân dairesine liyakatı olmayan, Risale-i Nur'a muhalif cereyana tarafdar olmamak şartıyla daire haricine atılmaz. Hasların hasiyeti bulunmayan, zıd bir mesleğe girmemek şartıyla talebe olabilir. Bid'a ile amel eden, kalben tarafdar olmamak şartıyla dost olabilir. Onun için, az bir kusur ile düşman sınıfına iltihak etmemek için dışarıya atmayınız. Fakat Risale-i Nur'un erkânlarında ve sahiblerindeki esrar ve nazik tedbirlere, onları teşrik etmemek gerektir.


K a s t a m o n u L â h i k a s ı s.248

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

5

07.03.2004, 06:32

bu konu biraz uzun olucak ve çok önemlidir.. bu yüzden saf saf anlatımlar ve kaynaklar verilecek kimin hagi konumda olduğunu anlasın diye ve Risale-i Nur bizlere nasıl bakıyor o bakışı delilerle sunulacak..

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

6

08.03.2004, 00:49

Risale-i Nur "Onuncu Mes'ele" de kendini bir nevi açar burayı iyi anlamak lazım...

Alıntı

Malûm olsun ki: Bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dünyeviye cihetinde gelir; o kapı kapalıdır.

dünya için refah içinde yaşamak yada menfaat dairesinde olması yönünden kapalıdır.. diyeceksiniz bu olmuyacakmı hiç? bu şeklde olmaz

Alıntı

Veya hayat-ı uhreviye cihetinde gelir. O cihette iki kapı var: Ya şahsımı mübarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapalıdır.

burda üsdat bizlere diyorki benim şahsım ön planda tutmayın uhrevi olsada dahi nur cemati bireysel olamaz şahsiyet yoktur cemeat olayı havuz olayı manevi şirket olayları vardır....

Alıntı

Çünki ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmiyorum. Cenab-ı Hakk'a çok şükür, beni kendime beğendirmemiş.

bu söz ilk duyduğumda nekadar tevazü bir zat diyordum .. halbuki hakikat olduğunu sonradan anladım.. burdaki sır şu Risale-i Nuru işaret ediyor muhatab olunacak esri söylüyor.. fakat şahsı sevilmez demek deildir yanlış anlaşılmasın Risale-i nur makamı çok farklı onun işaretini veriyor oraya yönlenmesine bir nevi teşfik ediyor..

Alıntı

Beşinci Sebeb: Ben kendi şahsıma ait takdirat ve medhi kabul etmem. Çünki manen büyük zarar gördüm. Onun için şahsıma karşı takdirat, fahr u gurura medar olduğu için şiddetle nefret edip korkuyorum. Fakat Kur'an-ı Hakîm'in dellâlı ve hizmetkârı olmaklığım cihetinden ve o vazife-i kudsiye noktasında takdirat ve medih bana ait olmayıp, nurlu Sözler'e ve belki doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı Kur'aniyeye ait olduğu için onu müftehirane değil, Cenab-ı Hakk'a karşı müteşekkirane kabul ediyorum. ışte bu iki şahıs, bu hakikatı herkesten ziyade anladıkları için, onlar bilmeyerek vicdanlarının sevkiyle yazdıkları takdirat ve medihlerini, Risale-i Nur eczaları içinde dercedilmeye sebeb olmuştur.B a r l a L â h i k a s ı s.22

meseleyi üsdat gayet net ifade etiği için sükut diyorum...

Alıntı

ıkinci cihet, sırf Kur'an-ı Hakîm'in dellâlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri, alerre'si vel'ayn kabul ediyorum.

işte bu açıdan bakılmasını istiyor Risale-i Nur ve bu tevazüdeğil hakikatdir..

yesghost

Stajyer

  • Konuyu başlatan "yesghost"

Mesajlar: 154

Konum: istanbul zeytinburnu

Meslek: derici

Hobiler: risale-i nur

  • Özel mesaj gönder

7

08.03.2004, 01:28

Onuncu Mes'ele devam ediyoruz...

Alıntı

Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.

şimdi bu kavramlar çok önemli.. neden bu kavramlar sınırlar çizgiler çekilmiş?.. bir mükafat var verilecek.. şu soruya yanıt olabilir diyelimki üç tane adam var ve davalarında kimi çok samimi kimi samimiyetten öte birdurum sözkonusu kimide davayı biliyor fakat mesele etmemiş kendine bu üç adam nasıl bir olmazsa Risale-i Nur bizlere bu tarz bakıyor..

Alıntı

Dostun hassası ve şartı budur ki: Kat'iyyen, Sözler'e ve envâr-ı Kur'aniyeye dair olan hizmetimize ciddî tarafdar olsun; ve haksızlığa ve bid'alara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendine de istifadeye çalışsın.

dost deyince birkaç kuralı uyması gerekir..
1. Risale-i Nura cidiyetle bakılması hata her kelimesine itirasız kabul etmeli.
2.dine ait olmayan unsurları kaydeleri ve haka zıt durumlarda dahi kabul etmemeli zoraki durumlar müstesnadır ve samimiyetle kalben red edilmeli
3. Risalelerden istifade maksat okusun ve derslere iştirak etsin...

Alıntı

Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözler'in neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını eda etmek, yedi kebairi işlememektir.

kardeştede 3 noktayı beyan eder
1.Risalerede aktif olmakla beraber yayılmasında yardımcı olmak..
2. ibadetlerini tam yapmak namaz oruç zekat hac vazifelerini vs..
3.kebair dediği yedi tane üstad söylemiş bunu işlemesi bunlar nelerdir
"Katl, zina, şarab, ukuk-u vâlideyn (yani kat'-ı sıla-yı rahm), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara tarafdar olmak"

Alıntı

Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler'i kendi malı ve te'lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin.

burdaki husu 3 ten fazladır hata 1000 dende fazladır çok zor ama mümkünü olan haldir..
1. sanki sözler kendinden çıkmış gibi hisetmeli ve canın bir parçası durumuna sokması
2. sözleri 1. fazifede görmesi herşeyden ileri de olması buna anne baba dahil hata üsdatda ve sevdiği alimde dahil ondan üstün tutması
3hizmetinde yaşama ve yaşatmak için uğraşması..
4.yayılması için uğraşı vermesi
5 ihlasla davasına sarılması
6sadakat göstermesi
7düsturlara uyması yani Risale-i Nurda talabeyi çok yakından ilgilendiren kuraları uyması

şimdilik bukadar devam edicez

Alkan

Usta

Mesajlar: 1,694

Hobiler: Risale-i Nur, Kur'an dinlemek

  • Özel mesaj gönder

8

13.07.2005, 14:35

Allah razı olsun gerçekten bu konular önemli yani nurcular olarak dairemizin geniş olduğunu bilmeye yardımcı oluyor yani herkes nurlara tam talebe olacak diye bir şey yok bazıları da nurlara dost oluyor... onları tekfir etmek bence NUR TALEBESıYıM diyenlere yakışmaz....nacizane...

9

13.07.2005, 17:47

tekfir yerine en fazla tehcir kullanılır, çünkü birini tekfir "o kişi kâfirdir." demektir.

Kendimi Nur talebesi göremiyorum, her babayiğidin harcı değil Nur talebeliği, şu an kendimde o hâli malesef müşahede edemiyorum, olabilenlerden Allah razı olsun. Kardeş veya dost olup, risalelerden tahkikî iman dersini alıp, kabir kapısını açıp, selametle girmek bile çok çok büyük bir kârdır, kazançtır, Allah cümlemize nasip ve müyesser eylesin. amin.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

10

13.07.2005, 19:40

Abdulkadir Said demiş ki ;

---"Kendimi Nur talebesi göremiyorum, her babayiğidin harcı değil Nur talebeliği, şu an kendimde o hâli malesef müşahede edemiyorum, olabilenlerden Allah razı olsun. Kardeş veya dost olup, risalelerden tahkikî iman dersini alıp, kabir kapısını açıp, selametle girmek bile çok çok büyük bir kârdır, kazançtır, Allah cümlemize nasip ve müyesser eylesin. amin."---


Ahirzaman'da yaşıyoruz ve Risale-i Nur'a Talebe olabilmek hiç kolay değil...
Bütünüyle katılıyorum... AMıN...
Güzellik ne oradadır, ne burada; ne şu zamanda, ne bu zamanda; ne Roma’da, ne Atina’da. Güzellik, hayran olabilen bir ruh neredeyse oradadır. Başka yerde ararsanız, nafile!
-Henry David Thoreau-

11

18.07.2005, 13:12

Arkadaşlardan Allah razı olsun tevazu sahibiler..
Ama Rn ye talebe değilsek burada ne işimiz var..
Biz talebeyiz yani talep edeniz....
Ne kadar risalelerden istifade etmişiz o ayrı mevzu...
Her talebeninde kıymeti farklıdır değilmi...
ıyi talebede kötü talebede vardır...
Aynı iyi müslüman ve kötü müslüman gibi...

Dinimiz kolaylaştırın zorlaştırmayın buyuruyor...
Bizlerde risale-inur dairesini geniş tutmalı...
Standartları fazla yükseltmemeliyiz...
Yoksa bir çok insanı nur dairesi dışına itmiş oluruz...
Bilmem kardeşlerimiz ne der..

12

18.07.2005, 14:25

Olaya kemiyet keyfiyet nazarıyla bakar ve Nur talebesinin standardını yüksek tutarsak ve o örnek modeli tağyir etmezsek, Üstad'ın tavus kuşlarındaki örneği gibi kârda oluruz. 100 tavus yumurtasımı, yoksa 80 i zayi olmasına rağmen 20 yumurtadan 20 tavus kuşu mu? Gözümdeki örnek, ahirzaman evliyası 20 nur talebesini, benim gibi tembel binler tanesine değişmem. Üstad yine "Birşey bütün bütün elde edilmezse, bütün bütün de vazgeçilmez." buyuruyor. Nur dairesinde kalan, inşa'Allah yine şahs-ı manevinin azim sevabından hissedar olur. Ama ön rekatta saf tutanlarla, arkadakiler bir olmaz. "Nur talebesi" ünvanı da ucuz olmasa gerek diye düşünüyorum. Üstad diyor "Sözlerin üstündeki, 'müellifi' yazan yerdeki isim, kendisininkiymiş gibi sahip çıkacak." Bu kadar efor sarfeden zaten bunu düşünmeye bile vakit bulamaz.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

barish

Orta Düzey

Mesajlar: 387

Konum: USA

Meslek: PHD ogrencisi

Hobiler: Risale, Pirlanta, Matematik

  • Özel mesaj gönder

13

18.07.2005, 20:16

belki Ustadin bu tabirinden sonra bizlere "Allah nasip eder ve de Ustad kabul ederse Nur talebesi adayiyim" demek dusebilir.... Allah nasip etsin...

hurmetler
barish
"Arkadas, gel bana bu Nur'larin elmaslarini kesfetmeye yardimci ol ve ben de sana "Allah razi olsun" diyeyim."

14

18.07.2005, 20:25

Evet, bu güzel oldu.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

15

21.07.2005, 12:55

Tüm şakirdlere ve kendini şakirt olmaya aday görenlere öyle hissedenlere sevgiler,hürmetler...

Hizmet-imaniye ve Kur'aniyyedeki herkese
hassaten talebet-i resailinnuri's-sadıkeyne baki selamlar...

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir