Giriş yapmadınız.

81

20.09.2008, 14:23

Diğer bahislerinize bende katılabilirim belirli ölçülerde; fakat altını çizdiğim, yazınızda bahsettiğiniz hususun, biz müslümanlara ve tüm saf milletlere yapılan, bir aldatmaca kakalamaca ve kurgu olduğunun düşüncesindeyim.Hz. ısa as.gelişi ayrı bir konu, ve bu dünya arenasında oynanan, bu tiyatro ayrı bir konudur, kanaatindeyim. Bunların asıllarının gerçekleşmesinin daha vakti olduğu, kanaatine sahibim.Yukarıda verdiğim örnekler araştırılır, takip edilip, iyi düşünülürse o yakınlaşma gibi gözüken şeylerin, aslının ve arkasının, farklı olduğunun tesbitleri, sizlercede yapılabilir kanaatindeyim.Saygılarımla.. Allah nefsin, şeytanının ve deccaliyetin ve deccalin fitne şer ve belalarından müminleri emin eylesin inşaallah.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.

82

20.09.2008, 15:41

Haklısın kardeşim. Senin dediğin ayrı, benim demek istediğim ayrıdır. Mesleğimiz hakikattir. Dalaleti izhar yerinde hak ölçülerle hakikati avlamak lazımdır.

Avrupa ikidir. Birincisi Hz. ısa(a.s)'in din-i hakikisi olan ısevilik yolundaki Avrupa -zuhur mukaddemeleri ortadadır- diğeri senin bahsettiğin sefil ve sefih, deccale tabi ve mağlp olmuş Avrupadır.

ışte o ikinci Avrupayı mağlup etmek ve etkisin kaldırmak için; ısevi dini ile ıslamiyetin ittihadı ile bir tesannüd, bir muavenet lazım ki mağlup edilebilsinler. Yoksa ayrı ayrı iken mağlup birinci Avrupa ile ıslamiyet ancak bir ittihad-ı hakiki ile tam galip gelebilir.

şunu kabul etmek lazım ki, Avrupada inkişaf etmiş hürriyet şeriatın malıdır , Avrupanın terakkisine vesile ve sebep olan ne varsa Müslümandır. Bizim malımızdır. Güya biz kaybettik, onlar bulmuş ve istimali ile terakki olmuşlar ve medenileşmişler. Avrupanın ihraç ettiği ne kadar süfli işler ve şeyler varsa deccalin istibdat ve zulmü ile beraber, yarım hürriyete sahip olmalarındadır. Güya Müslümanlar da istibdata sebep olan o yarı hürriyetin süfli kısmını alıp tedenni etmişler.

ışte, Avrupa'daki yarım hürriyetin müsbet yanı Müslüman olmakla beraber, hristiyanları taassubtan azad edip hakikate bulmaya teşvik etti. (Demek hürriyet Mesih'in malıdır). Hürriyetin eksik kısmı da Avrupayı taasub dininden bütün bütün uzaklaştırıp ortada bıraktı. Sefil bir sefahet daldırdı. Yada decalin elinde maskara etti.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

83

20.09.2008, 15:49

Bu kısmı biraz siyasete temas ediyor. Hoş görün.

Madem Avrupanın terakki ve medenileşmesi Müslüman sıfatları iledir. Yani, Kur'anın getirdiği ve verdiği ölçüleri istimal ile tekammül etmişler. Madem bu hal yarımda olsa Hürriyet-i şer'iye vesilesi iledir. Madem hürriyet-i şer'iye Avrupa Birliğinin en bariz sıfatdır. Biz dahi, Avrupa Birliğinin ekonomisinden faydalanmak perdesi arkasında, bizim malımız olan hürriyeti ve kaidelerini geri alıp, yarım kısmını tamir ederek ve belki tekrar onlara hediye ederek tam ve hakiki hürriyet-i şer'iyeye sahip olabiliriz.

Böylece ısevilik ile ıslamiyetin ittihadı dahi o perde arkasında gerçekleşebilir. Faraza Mesih gelmemiş olsa geldiği zaman ortamı hazır bulur ve icraatına yardımcı olur. Buna hissedar olan herkez bilerek bilmeyerek Mesih'in ordusuna dahil olur.

Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

84

02.12.2008, 19:30

ışte böyle bir sırada,

o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda,

Hazret-i ısa Aleyhisselâm’ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan

hakikî ısevîlik dini zuhur edecek,

yani rahmet-i ılahiyenin semasından nüzul edecek;

hâl-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek,

hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak,

hakaik-i ıslâmiye ile birleşecek;

manen Hristiyanlık bir nevi ıslâmiyete inkılab edecektir.


15. Mektup | 60


Üstteki mesajları daha geniş bir zamanda okumak kaydıyla,

şu an aklımıza takılan, bu iktibas ettiğimiz kısımdan,

ısa a.s. 'ın bedenen nüzul etmeyeceği neticesi mi çıkıyor?

Muha1

Profesyonel

  • "Muha1" bir erkek
  • "Muha1" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 1,194

Meslek: gazeteci

Hobiler: Kitap ve getirdikleri

  • Özel mesaj gönder

85

02.12.2008, 20:10

şu ahirzamanda görüldü ve görülecek meczuplar var, ben mesihim diyor ve şarlatan damgasını yiyor . Çok yakın tarihimizde birileri ısa' lık davasında bulundu ve akabinde şarlatan olduğu söylendi o divane sakallı çocuklara. Vucud olarak inzal edecek De...de de... eğer Hz. ısa vucud olarak arza inzal ederse ilk safahatta, ben ısa'yım dese kimse inanmayacaktır ve mazaAllah nahoş kelimeler kullanılacaktır. Rabb-i Rahim bir peygamberine böyle denilmesini istemez.Çünkü Peygamberler Ismet ve Sıdk sıfatlarına sahiptirler...

Peygamber efendimizin Ümmetinden olacaüını fakat bir kaç kişi dışında kimse bilmeyeceğini biliyoruz. Manen arza inzal edeceğini anlıyoruz. Burdaki manen inmesinden kasıt, hrsitiyanların ahirzamanda ruhanilerinin, giderek ıslamiyete bakış açılarının genişlemesi. şam' da Papa' nın Mehdi r.a' ın namaz kıldığı camiye gitmesi mesela... Kızıl kominzmi fesh etmesi buna emare de olabilir???

Rica: Yanlışımız varsa tashih edersiniz değil mi :oops:

Not: Dinler arası diyaloğa biraz değinmek istersek de dinler arası diyalog, Risale-i Nur' dan anladığımız kadarıyla hristiyanlarla yapılır. Bazılarının yaptığı gibi yahudiler ile de değil!!!
Hayat Saklambaç(sa) Ölüm Sobe(ler)...

" Zulm ile âbad olanın sonu berbad olur! "

86

02.12.2008, 21:02

ısa (as) nüzulü meselesini Risale-i Nurlar sır-ı imtihana muhalif olmadan ve gereği kadar izah etmiştir.şahsım adına bu meseleyi Risale-i Nurlardan bazı kavram ve klimelerle anlamaya çalışıyorum.O kelime ve kavramlar ise şunlardır.Açıklama yapmayacağım sadece kelimelere ve kavramlara dikkat çekmeye çalışacağım.Çok manidar kavramlar ve kelimelerle meseleyi izah etmiş Üstad Hazetleri.ışte o kavram ve klimeler ve cümlelerin bir kısmı.

Hazret-i ıdris ve ısâ Aleyhimesselâmın tabaka-i hayatlarıdır ki,

beşeriyet levazımatından tecerrüdle,
melek hayatı gibi bir hayata girerek
nuranî bir letâfet kesb eder.
Âdetâ beden-i misalî letâfetinde
ve cesed-i necmî nuraniyetinde olan
cism-i dünyevîleriyle semâvatta bulunurlar.

...nasıl ki ısevîlik şahs-ı mânevîsi,
vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür.

...yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek.(Birinci Mektup)

Evet, her vakit semâvattan melâikeleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz' eden (Hazret-i Cibril'in Dıhye suretine girmesi gibi) ...

Hazret-i ısâ Aleyhisselâm geldiği vakit, herkes onun hakikî ısâ olduğunu bilmek lâzım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u imanla onu tanır. Yoksa, bedâhet derecesinde herkes onu tanımayacaktır.(On Beşinci Mektup)

87

02.12.2008, 21:06

Yukarıda verdiğim iktibasdan,

bedenen inmeyeceği,

şahs-ı mânevi olarak,

rahmet-i ılahiye semâsından nüzul edeceğini anladım ama.. :?:

88

02.12.2008, 21:11

Alıntı sahibi ""ruhefza""

Yukarıda verdiğim iktibasdan,

bedenen inmeyeceği,

şahs-ı mânevi olarak,

rahmet-i ılahiye semâsından nüzul edeceğini anladım ama.. :?:

Sanırım burası izah ediyor.

Evet, her vakit semâvattan melâikeleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz' eden (Hazret-i Cibril'in Dıhye suretine girmesi gibi) ve ruhanîleri âlem-i ervahtan gönderip beşer suretine temessül ettiren, hattâ ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını cesed-i misaliyle dünyaya gönderen bir Hakîm-i Zülcelâl, Hazret-i ısâ Aleyhisselâmı, ısâ dinine ait en mühim bir hüsn-ü hâtimesi için, değil semâ-i dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i ısâ, belki âlem-i âhiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir netice-i azîme için ona yeniden ceset giydirip dünyaya göndermek, o Hakîmin hikmetinden uzak değil. Belki onun hikmeti öyle iktiza ettiği için vaad etmiş ve vaad ettiği için elbette gönderecek.(15.Mektup)

89

02.12.2008, 21:15

Neam..Bu kısmı biliyoruz Ağabey..

"Elbette" bunun kesinliğini mi ifâde ediyor?

Peki, "rahmet-i ılâhiye semâsı" n dan murad nedir?

90

02.12.2008, 21:27

Alıntı sahibi ""ruhefza""

Neam..Bu kısmı biliyoruz Ağabey..

"Elbette" bunun kesinliğini mi ifâde ediyor?

Peki, "rahmet-i ılâhiye semâsı" n dan murad nedir?

O bahsettiğiniz kısmı bir üst cümle ile birlikte okumak sanırım daha geniş bakış açısı veriyor.

Hazret-i ısa Aleyhisselâm’ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan

hakikî ısevîlik dini zuhur edecek,yani rahmet-i ılahiyenin semasından nüzul edecek;


O halde hakiki isevilik dininin tasaffisine ne sebep olacak?

Onu da bir mektupla anlamaya çalışabiliriz.

Dereli Hafız Ahmed Efendinin çok mânidar rüyalı bir fıkrasıdır.

Aziz ve müşfik üstadım efendim,

Birgün âlem-i menamda bir sahrada gezerken, birçok kalabalık ahalinin içine girdim. Dersim olan kelime-i tevhide devam ediyordum. O ahâlinin cümlesi Nasârâ imiş. Biz âşikâre kelime-i tevhidi çektiğimizden, hepsi bize iştirak etti. Her yüz başında, "Muhammedün Resulullah" diyorum. O Nasâralar, "ısâ ruhullah" diyorlar. Onlara dedim ki: "Yahu, biz ısâ Aleyhisselâmı tasdik ediyoruz." Ve kedilerine kelime-i tevhidi okudum, "ısâ ruhullah" dedim. "ışte bakınız, ben sizin peygamberinizi tasdik ediyorum. Siz de bizim peygamberimizi tasdik etseniz ne olur" dedim. "Hayır! ısâ Aleyhisselâm gökten inmedikçe ve sizin peygamberinizi âşikâr tasdik etmedikçe, biz tasdik etmeyiz" dediler. Bunun üzerine yanımda iki arkadaş bulundu. Lâkin arkadaşlarım kimler olduğunu bilemiyorum. "Biz dua edelim de ısâ Aleyhisselâm gelsin ve bizi nasıl tasdik ediyor, göreceksiniz." Dua ettik. ıki kişi "Âmin" dediler. Lâkin ısâ Aleyhisselâm gelmeyince müteessir olduk. Yine dua ettik, "Ya Rabbi! Bizi bunların yanında niçin mahcup çıkarıyorsun?" dedik. "Bu din âlî değil mi?"

Tahminen, arası bir saat veya bir buçuk saat sonra, karşıdan üç kişi çıktı. Elhamdü lillâh, ısa Aleyhisselâm geliyor. Baktım, birisi sakallı, ikisi şâbb-i emred. Dedim: "ısâ Aleyhisselâm otuz üç yaşında olduğu halde göğe huruç etti, niçin sakalında beyaz var?" Kalbime geldi ki, "Allahu a'lem, ısâ Aleyhisselâm değilse?" Bu zat ve iki arkadaşıyla yanımıza geldiler. Dikkatle baktım, Üstadımızın simâsı ve elbisesidir. Bizim yanımıza gelince, bizim altımız mağara imiş. Yanındaki iki kişiye emretti: "şurada kilitli salipler, haçlar var. Cümlesini çıkarınız." Çıkardılar. Nasâralara karşı hepsini kırdı ve Kelime-i Tevhid getirip Peygamberimizi tasdik edince, biz de Nasârâlara, "Bakınız, işte ısâ Aleyhisselâmın vekili geldi" deyince, cümlesi tasdik ettiler.

Allahu a'lem, bu rüyanın bir tabiri şudur ki: Üstadımızın Kur'ân-ı Hakîmden aldığı ve neşrettiği Risale-i Nur vasıtasıyla Nasârânın bir kısmı ıslâmiyeti kabul edecek ve Nasârâ Müslümanları veya Hıristiyan mü'minleri hükmüne geçip Üstadımızın sözlerini ısâ Aleyhisselâmın sözleri nev'inden hüsn-ü kabul edeceklerine işârettir.

Evet, Risale-i Nur'da öyle bir kuvvet vardır ki, Avrupa'nın en müannid filozoflarını dahi teslime mecbur eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan hakikî iman nurunu arayan Hıristiyan muvahhidler, elbette Risale-i Nur'u görseler, Hazret-i ısa Aleyhisselâmın vesâyâsı nev'inden kabul edip sarılacaklardır...

Dereli Mutâf Hafız Ahmed
(Barla Lahikası)

91

02.12.2008, 21:37

Alıntı sahibi ""Abdulbaki""

Üstadımızın sözlerini ısâ Aleyhisselâmın sözleri nev'inden hüsn-ü kabul edeceklerine işârettir

Evet, Risale-i Nur'da öyle bir kuvvet vardır ki, Avrupa'nın en müannid filozoflarını dahi teslime mecbur eder. Her ruhun bir ihtiyac-ı hakikîsi olan hakikî iman nurunu arayan Hıristiyan muvahhidler, elbette Risale-i Nur'u görseler, Hazret-i ısa Aleyhisselâmın vesâyâsı nev'inden kabul edip sarılacaklardır...

Dereli Mutâf Hafız Ahmed
(Barla Lahikası)


Acib..Hem de çok..

92

11.04.2010, 21:56

Sikke-i Tasdik-i Gaybi | Yirmi Yedinci Mektubun Lahikasından Alınmış Mühim Parçalar | 43

Şarkta Japonların mağlup olmasıyla, dünyanın salah-ı selamete ve emn ü emana kavuşması beklenirken, deccalane bir hareket şimalde kendini gösterdiği görülüyor. Şu vaziyet herkesi heyecana, endişeye sevk ediyor. İstikbalin zulmetlerine gittiği zannıyla, merakla radyoları takibe koşturuyor. Lillahilhamd, Risale-i Nur, ali beyanatıyla ruhlarımızı teskin ediyor, hakiki dersleriyle kalblerimizi tatmin ediyor.
İşte, bu günde meydana çıkan bu dehşetli cereyanı, ancak ve ancak Hıristiyanlık aleminin Müslümanlıkla ittihadı, yani İncil, Kur'ân ile ittihad ederek ve Kur'ân a tabi olması neticesi elde edilecek semavi bir kuvvetle mağlup edileceği iş ar buyuruluyor ki, Hazret-i İsa Aleyhisselamın da vüruduna intizar etmek zamanının geldiğini mana-yı işari ile ihtar ediyor.

İkincisi: Bu hakir talebeniz Hüsrev de, bu fıkranın vusulünden birgün evvel Refet Beyle konuşurken demiştim: "Aziz Refet, biz Hazret-i İsa Aleyhisselâmın nüzulüne intizar ediyoruz. Bu peygamber-i âlişân, din lehinde hareket eden cereyanın başlarına nüzul etse gerektir; ve o millet de Müslüman olacaktır. Sevgili Üstadımızın son mektuplarından böyle anlıyorum. Bu hususta ümidim kuvvetlidir. İnşaallah öyle de olacaktır" demiştim

Hazret-i İsa (a.s.) Deccalla mücadelesi zamanında, Hazret-i İsa onu öldüreceği vakitte, on arşın yukarıya atlayıp sonra kılıcı onun dizine yetiştirebilir derecesinde, vücutça o derece Deccalın heykeli Hazret-i İsa'dan büyüktür" diye meâlinde rivayet var. Demek Deccal, Hazret-i İsa Aleyhisselamdan on, belki yirmi misli yüksek kametli olmak lazım gelir.
Bu rivayetin zahirî ifadesi sırr-ı teklife ve sırr-ı imtihana münafi olduğu gibi, nev-i beşerde câri olan âdetullaha muvafık düşmüyor.
Halbuki bu rivayeti, bu hadisi, (hâşâ) muhal ve hurafe zanneden zındıkları iskât ve o zahiri, ayn-ı hakikat itikad eden ve o hadisin bir kısım hakikatlerini gözleri gördükleri halde, daha intizar eden zahirî hocaları dahi ikaz etmek için, o hadisin, bu zamanda da aynı hakikat ve tam muvafık ve mahz-ı hak müteaddit manalarından bir manası çıkmıştır. Şöyle ki:
İsevîlik dini ve o dinden gelen âdât-ı müstemirresini muhafaza hesabına çalışan bir hükümetle, resmî ilânıyla, zulmetli pis menfaati için dinsizliğe ve bolşevizme yardım edip terviç eden diğer bir hükümet ki, yine hasis, pis, menfaati için İslamlarda ve Asya'da dinsizliğin intişarına taraftar olan fitnekâr ve cebbar hükümetlerle muharebe eden evvelki hükümetin şahs-ı manevisi temessül etse ve dinsizlik cereyanının bütün taraftarları da bir şahs-ı manevisi tecessüm eylese, üç cihetle bu müteaddit manaları bulunan hadisin bu zaman aynen bir manasını gösteriyor. Eğer o galip hükümet netice-i harbi kazansa, bu işârî mana dahi bir mana-yı sarih derecesine çıkar. Eğer tam kazanmasa da, yine muvafık bir mana-yı işârîdir.
Birinci cihet: Din-i İsevînin hakikîsini esas tutan İsevî ruhanilerin cemaati ve onlara karşı dinsizliği tervice başlayan cemaat tecessüm etseler, bir minare yüksekliğinde bir insanın yanında, bir çocuk kadar da olamaz.
İkinci cihet: Resmî ilânıyla, "Allah'a istinad edip dinsizliği kaldıracağım, İslamiyeti ve İslamları himaye edeceğim" diyen bir hükümet yüz milyon küsur iken, dört yüz milyona yakın nüfusa hükmeden bir diğer devlete ve dört yüz milyon nüfusa yakın ve onun müttefiki olan Çin'e ve Amerika'ya ve onlar ise zahîr ve müttefik oldukları olan bolşeviklere galibâne, öldürücü darbe vuran o hükümetteki muharip cemaatin şahs-ı manevisiyle, mücadele ettiği dinsizlerin ve taraftarların şahs-ı manevileri tecessüm etse, yine minare boyunda bir insana nispeten küçük bir insanın nispeti gibi olur.
Bir rivayette, "Deccal dünyayı zapteder" manası, "ekseriyet-i mutlaka ona taraftar olur" demektir. Şimdi de öyle oldu.
Üçüncü cihet: Eğer, küre-i arzın dört kıt'aları içinde Haşiye en küçüğü olan Avrupa'nın ve bu kıt'anın da dörtte biri olmayan bir hükümetin memleketi, ekser Asya, Afrika, Amerika, Avustralya'ya karşı galibâne harp edecek, Hazret-i İsa'nın vekâletini dâvâ eden bir devletle beraber dine istinat edip çok müstebidâne olan dinsizlik cereyanlarına karşı semavi paraşütlerle muharebe ve mücadele eden o hükümetle, ötekilerin şahs-ı manevileri insan suretine girse, ceridelerin eskiden beri yaptıkları gibi, devletlerin kuvvetlerini ve hükümetlerin derecelerini göstermek nev'inden o manevi şahıslar dahi rû-yi zemin ceridesinde, bu asır sayfasında birer insan suretinde tersim ve tasvirleri gibi temessül etseler, aynen ve tam tamına hadis-i şerifin mucizâne ihbar-ı gaybi nev'inden beyan ettiği hadise-i ahirzamanın müteaddit manalarından bir manası çıkıyor.
Hatta, şahs-ı İsâ'nın (a.s.) semâvattan nüzulü işaretiyle bir mana-yı işârîsi olarak Hazret-i İsâ'yı (a.s.) temsil ederek ve namına hareket eden bir taife dahi, şimdiye kadar işitilmemiş ve görülmemiş bir tarzda tayyarelerle, paraşütlerle semadan bir bela-yı semavi gibi nüzûl ettiriyor, düşmanların arkasına indiriyor. Hazret-i İsâ'nın nüzulünün maddeten bir misalini gösteriyor.
Evet, hadis-i şerifin ifadesiyle Hazret-i İsa'nın semavi nüzûlü kat'î olmakla beraber; mana-yı işârîsiyle başka hakikatleri ifade ettiği gibi, bu hakikate de mucizâne işaret ediyor.

isa a.s temsilen hareket eden bır hukumet yada muharıp bir güc yada bir ülke noktasında ,karşısında ise hadısı serıfe uyan güç dengesi karşısında isa a.s şama alnında ter lemi gibi yada başından su damlarmış gıbı benzetmeli verılen örnekler ALLAHÜ ALEM KARŞITLAR KARŞISINDA TERLEYEN TEMSILCI YADA KENDISIDIR BELKİDE

hy120

Profesyonel

  • "hy120" bir erkek

Mesajlar: 654

Konum: usak

Meslek: esnaf

  • Özel mesaj gönder

93

12.04.2010, 17:03

aslında bazı hadislerin tevil gerektirdiğini ve bu tevili asfiyaların yaptığını risaleninde bir asfiya olduğunu unutmadan bu hadislere bakmalı ´, şüphesiz. evet önemli bir konu ama bizi isa a.s 'ın gelmesi yada gelip gelmediği pek o kadarda ilgilendirmese gerek diye düşünüyorum. hele şahıs olarak kim olduğu hiç ilgilendirmez gibi tek sorun bu konuda şaşıranların çok olması..
hy120 nickim değişti

94

30.04.2010, 15:51

Bu konu uzun süre önce müzakere edilmişti.
ancak ihtiyaç var ki devam ediyor.
bu konuyu biz açmıştık.
inşallah devam etmeye çalışalım.
Bu noktada ruhefza kardeşin bir suali açıkta kalmış.
isterseniz oradan başlayalım.

ışte böyle bir sırada,

o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda,
Hazret-i ısa Aleyhisselâm’ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan
hakikî ısevîlik dini zuhur edecek,
yani rahmet-i ılahiyenin semasından nüzul edecek;
hâl-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek,
hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak,
hakaik-i ıslâmiye ile birleşecek;
manen Hristiyanlık bir nevi ıslâmiyete inkılab edecektir.


15. Mektup | 60


Üstteki mesajları daha geniş bir zamanda okumak kaydıyla,
şu an aklımıza takılan, bu iktibas ettiğimiz kısımdan,
ısa a.s. 'ın bedenen nüzul etmeyeceği neticesi mi çıkıyor?
ruhefza kardeşim;
İsa(as) cismen ve bedenen inecektir.
Bu konuda çok açık ve net hadis var.
İslam alimlerin kahir ekseriyeti de bu yönde düşünüyor.
ancak bu noktada bir izaha ihtiyaç var:
o da cisimler hakkında.
zira Peygamber cisimleri normal insan cismi gibi değildir.
Mesela Peygamberimizin(asm) gölgesi yere düşmezdi.
yani ışıktan bile daha şeffaf ve nurani bir cisme sahipti.
işte İsa(as) da nurani bir cisme sahiptir.
bu nedenle yeme ve içmeye mecbur değiller.
işte bu nedenle 2000 sene semada yaşamıştır.
zaten zaman izafidir.
bize göre iki bin sene ama, belki kendi yaşantısında bir gün çıkış, bir gün de iniş zamandır.
zira bize göre bir günün bin yıl olması Kuranda geçer.
İsa(as) da semada belki 2 gün, veya 2000 yıl yaşayarak ardından nüzul eder.
cismen nüzulunda hiç bir engel yok.
saygılar


Bu konuyu değerlendir