Giriş yapmadınız.

81

29.09.2006, 13:40

Bugün nt den Senai Demircinin virinci söz kitabını aldım.Hemn başlamayı düşünüyorum.Güzel bir kitaba benziyor ki muhakkak öyledir.Haydi Bismillah



Kitap hakkında;

BıRıNCıSÖZ

Besmele bahsi, bir esmâ bahsidir. Çünkü Allah’ın adıyla başlamak, her işte, her şeyde Allah’ın ismini okumayı gerektirir. Risale-i Nur’un kronolojik olarak değilse de, metodolojik olarak başı olan Birinci Söz, her şeyin başı olan Besmele’ye başlar.

“Biz dahi başta ona başlarız” derken, bu derse sadece başlanacağını ama hiç bitirilemeyeceğini ima eder. Ömrümüz, esmâ-i hüsnânın talimine harcansa da talimimiz bitmese, boş bir ömür geçirmiş olmaz aksine sadece ölümümüzü değil, yaşayışımızı da Rabbimize şehit, yani tanık olarak geçirmiş oluruz.



Besmele’nin ‘be’si, tıpkı iki dudağımızı birbirine bitiştirdiği gibi, bizi hayrı ve vücudu elinde tutan Saniimize nisbet eder. O’nun için şerleri hayra kalbetmenin, yokluğu vücuda çevirmenin ne kadar kolay olduğunu hissettirir. Yani Besmele ve onun başındaki ‘be’ bizim kendimizi Rahman ve Rahîm olan Allah’a bağlamamıza, O’na dayanmamıza denk gelir. ‘Be’ bizim kendi niyetimizle, kendi tercihimizle, kendimizi o gerçeğin gölgesi altına dahil ettiğimizin işaretidir.



Risale-i Nur’da esmâ-i hüsnâ didaktik bir üslupla anlatılmaz. Esmâ-i hüsnâ hayatın ana dokusu içinde, tefekkürün doğal akışı içinde, yeri geldikçe, ihtiyaç duyuldukça zikredilir. Hangi bahis olursa olsun, ilgili bahsin gerektirdiği ve b/aktığı esmâlarla Rabbe muhatap olunur; bir bakıma, kendi fıtratımızdan ve yaşayışımızdan ipler örülerek, esmâ-i hüsnânın miracına erişilir. Bu açıdan bakınca, Risale sanki esmâyı zikretmek için yazılmış gibidir. Yani aslolan esmâdır, diğerleri esmâya bahanedir.



“birincisöz”, besmele ve esmâ ile irtibatımızın daima diri kalmasına vesile olmak düşüncesinden doğdu. Senai Demirci, “birincisöz” ile okurları “Birinci Söz”ün, Besmele’nin sırrını yeniden düşünmeye ve hakikatle yeniden tanışmaya davet etmek istedi. Okumalarıyla bizlere yeni kapılar açan yazar, “zaten biliyoruz” doygunluğunun okuma iştahımızı kesmesinin önüne geçecek yorumlar taşıdı kitaba.



“birincisöz”, Risale’yle zaten irtibatlı olanları ilk defa okuyormuşçasına coşkulu bir okuma serüvenine çağırırken, okumaya yeni başlayanlara ise yeni tanışmış olmanın heyecanına layık bir bakış sunuyor.

www.timas.com.tr/kitap
'

Bağ-ı cennette ümidim bu durur kim Zatî'yi
Cümle müminlerle ol server ede hem sâyesi


_

Mesajlar: 19

Konum: hatay

Meslek: ögrenci

  • Özel mesaj gönder

82

01.11.2006, 21:21

evet harika bir kitap,birıNCı sözü mütalaa etmiş Senai abim,okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum..
''Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuycak kitap ararken,Risalei Nuru okudugum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladıgını hissettim....'' Zübeyir GÜNDÜZALP

83

01.11.2006, 23:56

Birinci sözün başındaki ihtar hakkında

Forumda bir kardeşimiz gençlerle ilgilendiğini ve onlara hangi dersleri hangi uslübla yapacağını sormuştu. Ona yazdığım yorumumu burada sizinle paylaşmak istiyorum. ınşaallah faydalı olur:
Allah râzı olsun; bir kardeşimin birinci sözün başındaki Üstadımızın inşaallah alıntı yapacağım notuna dikkatimi çekmesiyle bazı noktalara değineceğim. ınşaallah yanlış yorumlamıyoruzdur. Sizin de düşüncelerinizi merak ediyorum.

Öncelikle

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Mektubâtından Onikinci Mektubda""

gazete gibi okumayınız

Alıntı sahibi ""Bediüzzaman Birinci Sözde""

Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle. Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca nefsime demiştim. şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.

şimdi buranın üzerinde beraberce duralım.
Birinci Cümle [["Ey kardeş!"]] Burası uhuvvet risalesine bakıyor. Uhuvvet risalesindeki düsturları iyice öğrenip onlarla amel etmemiz lazım. Bediüzzamanın ihlas risalelerinde dediği gibi mesleğimizin esası uhuvvettir.ısterseniz oradan da bir alıntı yapalım:

Alıntı sahibi ""21. Lem'ada""

Zaten mesleğimizin esası uhuvvettir. Peder ile evlât, şeyh ile mürid mâbeynindeki vasıta değildir. Belki hakikî kardeşlik vasıtalarıdır. Olsa olsa bir üstadlık ortaya girer. Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.


Birinci cümleye -"Ey kardeş!"- geri dönersek gençlere kardeş olarak bakıp onlara pederâne ve mürşidane yaklaşmamak gerekmekte sanırım. Ve onlara en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza ediyor. şimdi Birinci Söz'ün başındaki ihtarın ikinci cümlesine geçelim:

Alıntı

Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati nefsimle beraber dinle.

Demek ki muhatap olduğumuz kişilerin haline göre dersler okuyup sohbetlerimizi o minval üzerine yapabiliriz.Mesela ilgilendiğiniz kişi bir öğrenci ise o konuda dersler yapabilirsiniz. Mesela 11. şuadaki Meyve Risalesinin 6. Meselesindeki "Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. "Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar" dediler." bahsini okuyarabilirsiniz.Zira üstadımızın da dediği gibi ata et, arslana ot atılmaz.şimdi üçüncü cümleye geçelim:

Alıntı

Çünkü ben nefsimi herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum.

Burası Risale-i Nur'daki çok yerle açıklanabilir.Vaktim ve ilmim çok kısıtlı olduğu için sizlerin araştırmalarınıza havale ediyorum.Yalnız 'muhtaç görüyorum' ibaresiyle acz,fakr mesleğine 'nasihat' kelimesi ile tefekkür mesleğine, 'nefsimi' ifadesiyle nefsin hizmet ve say zamanında unutulmasının dalalet olduğuna delalet gibi bir çok şeyle alakalı olabilir.Bir de muhtaç görmek kısmı da ilginç.Demek ki bir gencin Kuran'a ve imana ihtiyacını göstermemiz gerekebilir.Bunun için de evvela kendimiz ihtiyacımızı bilmeliyiz diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz? şimdi de beşinci cümleye atlıyorum izninizle:

Alıntı

şimdi kısaca ve avam lisanıyla nefsime diyeceğim.

Dersleri fazla uzatırsak sıkıcı olabilir ve ders yaparken Risale-i Nur'a bağlı kalmak lazım çünkü Risale-i Nur en müşkül meseleleri en avamın da anlayabileceği bir dille anlatıyor. Ve gençlere ders yaparken de Risale-i Nur gibi keskin nazarlı bir Kuran tefsirini tercih etmek lazım.Nedenini Risale-i Nur'da bulabilirsiniz.Ona girersek çok uzar.Bu arada "nefsime diyeceğim" ibaresi de dikkatimizi çekti herhalde. Son cümle:

Alıntı

Kim isterse beraber dinlesin.

Burayı Risale-i Nur'dan şu gelecek yerle açıklayabilir miyiz?

Alıntı sahibi ""Barla Lahikasında""

Ümit ediyorum ki, Cenab-ı Hak kabul etse, tevfik verse, yazılanlar dalâlet bulutlarını dağıtmaya kâfidirler. Her derdin devâsı içinde var demeyeceğim; fakat mühlik dertlerin ağleb devâsı, yazılanlarda vardır. Siz onların mütalâasını, kıymettar bir ibadet olan tefekkür nev'inde telâkki ediniz. Ve onlardaki ilmi, envâr-ı imandan ve mârifetullahtan tasavvur ediniz ki usanç vermesin. Hem sizde ve müstemiînde iştiyak olduğu zaman okuyunuz Bakî selâm ve dua.

84

02.11.2006, 09:56

Re: Yukarıdaki parçaya bir ek...

Afedersiniz, yukarıdaki Sözler kitabının başındaki Üstadımızın yazdığı notun incelemesinde bir cümleyi anlattığımı farkettim. O da şu:

Alıntı

(2.cümle)Benden birkaç nasihat istedin.

Bu cümle aşağıda Barla Lahikasından yaptığım alıntı:

Alıntı sahibi ""Barla Lahikası'nda""

Hem sizde ve müstemiînde iştiyak olduğu zaman okuyunuz
ve

Alıntı sahibi ""Emirdağ Lahikası'nda""

Hem Risale-i Nur, müşterileri aramaz; müşteriler onu aramalı, yalvarmalı.

ile düşünülebilir mi?"

Bu arada belki bu yazdığım yerler Birinci Söz'e dahil değildir, ancak yine de yazmış bulundum artık, hakkınızı helal edin...

pegasoszaza

Orta Düzey

Mesajlar: 206

Konum: ANTALYA

Meslek: TOPTAN

Hobiler: HıZMET

  • Özel mesaj gönder

85

30.11.2006, 08:31

BıSMıLLAH bir nişandır...
Kuran-ı Kerim in bir fihristesidir...Kuranı en iyi anlatan Besmeledir.....
yani şöyleki Besmele dendiğinde biz bilirizki bizi bir gören,duyan ve kaydeden ve hesap soran bir zat var...
ve biz bütün hayırlı işlere onla başlarız...(bütün işlerimize değil)
ve böylece Allah ın her an gördüğünü,duyduğunu,kaydettiğini ve bunlarla hesap soracağını bilerek yaşarız...bunu hayatımıza bir nişan yaparız.....
Besmeleden uzakşan gaflete yaklaşır..sarılan da o kadar Rabbinin rızasına yaklaşır ve öyle hareket eder....
bir misal.
saat gece 02.00 araba ile kırmızıda geçmek yasak olmasına rağmen genelimiz kuralı ihlal eder ve geçer...(ben geçiyorum)
eğer orada bir fotoğraf makinası ışıkta geçenleri resimleyip cezayıda evine gönderiyorsa akıl sahibi beklemeye başlar...
bu fotoğraf makinasını yanında bide motorlu trf.polıisi varsa oraya çakılır....
bide bunlara ilaveten güçlü motorlu bide polis arabası varsa artlık yeşilde bile geçerken azami dikkat eder......
besmelede bize bu dikkati ve özeni müracaatımızın çokluğu nisbetinde melekeleştirir.......
saygılar...
Sözlerin kalbinin sesi ve yansıması değil ise, gevezeliğin manası ne...?...

86

18.12.2006, 05:38

Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

87

24.12.2006, 00:47

Esselamu Aleykum çok kısa katılmak istedim . Bismillah her hayrın başıdır , çünki Bismillahda Allahın en önemli ismi Allah lafzı vardır bütün isimlerini kapladığı için yani 99 ismini kapladığı ve kendisini temsil ettiği Bismillah içindedir .müslümanın nişanı Bismillah tevhidi gösterir.Virdi zebanıdır.sürekli okunan zikir varlık Allah'ı zikretmek için yaratılmıştır.Allah kendini tanıtmak için kainatı yaratmıştır(zümer suresi Allah'a dayanan,Allah'a güvenen,ondan gelene razı olan kişiye Allah içinde bulunduğu bütün sıkıntılarını kaldırır.Besmele nurani bir iptir,bir ucu arşa bir ucu insana bağlıdır.şimdilik bu kadar hepiniz Allah'a Emanet Olun.

Ziya

Acemi

Mesajlar: 1

Konum: Antalya

Meslek: ışletmeci

Hobiler: Kitaplar ve belgeseller

  • Özel mesaj gönder

88

20.02.2007, 13:07

Bismillah Her Hayrin Basidir..

Sevilen hatirlanmak ister, sevilen her daim anilmak ister. Yüce Yaradanimiz, yarattigi her mahkulatta kusursuzlugunu göstermis, bizlerin ise ne kadar aciz ne kadar eksiklerle dolu oldugumuzu bize hatirlatircasina cevremizi mucizelerle donatmistir. Her zayif mahluk kendini, bir GÜC'e dayar, bizler de kendimizi ALLAH'a dayamisiz. Ona dayandigimizi, ondan medet umdugumuzu, her isimizde O'nun rizasini kazanmak istedigimizi göstermek icin O'nun ismiyle baslariz her hayirli isimize. Bediüzzaman Hazretlerinin de söyledigi gibi, O'nun adiyla gezer, O'nun adiyla is yapariz. Madem ki bizi en iyi taniyan bizi Yaradandir, bize ne lazim geldigini de en iyi bilen O'dur. Bismillah her hayrin basidir, o halde biz de her hayirli isimizde Bismillah ile baslamali, her hayirli isimizde O'nun ismiyle is görmeliyiz. Umulur ki, hosnud ederiz, umulur ki bagislananlardan oluruz.

89

19.09.2007, 18:42

Bismillah nasıl her hayrın başıdır?

Sanki ilk kez okuyormuşum gibi…

Ev dersimizi bu günlerde ışârâtü’l-ı’câz isimli eserden yapıyoruz. Eşim, ben bazen de büyük kızımız müzakereli derse katılıyorlar. Kim ne anlıyorsa, anladıklarını paylaşıyor. Doğrusu ben de bu işleyişi fırsat bilerek, kendimce not defterime kayıtlar alıyorum. Bu yazımda da ev dersimizin bize sunduğu muhteşem ikramlardan paylaşacağım.

Daha önce defaatle okuduğumuz bahislerin, aradan belli bir zaman geçince nasıl da apayrı bir pencere bize sunduğunu bizzat kendim yaşıyorum.

Gün be gün bakış değişiyor, algı değişiyor, seçiş değişiyor, niyet değişiyor, değerlendirme değişiyor. ınsan anlıyor ki, değişmeyen bir şey yok. Görülenler değişmese de (ki âlemde değişmeyen ne varsa?) gören değiştiği için, bir şeye, bir zamanda yüklediğimiz bir anlamı; başka bir zamanda yüklememiz mümkün gözükmüyor.

Bütün mahlûkat çok hızlı bir gidişin içinde iken, değişmeyenden bahsetmek, olsa olsa, bütün değişenleri yaratan Baki-î sermedidir…

Risâle satırları, hayatın her an yeniden tanzim edildiğine, her dem yenilenen bir dünyanın içinde olduğumuza ve hatta hücre hücre her an bedenen de ruhen de yenilendiğimize dikkatleri çekiyor. Âlemde ve insanda değişme olmasaydı, ne dünya yaşanır bir yer olurdu ve ne de insan bu bedeni zevkle taşımak isterdi.

Bu da Rabbimize bir şükür gerektiriyor.


‘Bismillah…’, abdin işine yardım edici bir ruh gibi olur

Önce isterseniz, ışârâtü’l-ı’câz isimli eserdeki Üstadın tefsirine bir bakalım:

“Bismillah” Kudret-i Ezeliyenin taalluk ve tesirini celb eder. Ve o taalluk, abdin kesbine ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. Öyle ise, hiç kimse, hiçbir işini Besmelesiz bırakmasın.”(ı.ı., 20).

Ben buradan şunu anlıyorum. Kul, kendisi için neler getirip getirmeyeceğini bilmese dahi, gücüne inanarak, ‘Bismillahirrahmanirrahim’ dediği takdirde, işiyle ilgili Allah’a bu dâveti, yani işinin hayırlar getirmesi için Allah’tan medet istemesi, Allah’ın fiili isimlerini, kendi işiyle ilgili hangi isim devreye girmesi gerekiyorsa, o isim, -kul idrak etmese bile- devreye giriyor ve kişinin işinden hayırlar meydana geliyor.

Bu konunun devamında ise, Cenâb-ı Hak her şey için bir nokta-i kemal tayin etmiştir. Ve o noktayı elde etmek için, o şeye bir meyil vermiştir. Her şey, o nokta-i kemale doğru hareket etmek üzere, sanki manevî bir emir almış gibi muntazaman o noktaya müteveccihen hareket etmektedir. Esna-i harekette, onlara yardım eden ve manileri def’ eden, şüphesiz, Cenâb-ı Hakkın terbiyesidir. (Bu Rab isminin devrede olduğu andır.) Evet, kâinata dikkatle bakıldığı zaman, insanların taife ve kabileleri gibi, kâinatın zerratı, münferiden ve müçtemian Hâlıklarının kanununa imtisalen, muayyen olan vazifelerine koşmakta oldukları hissedilir. (ı.ı., 24)”


Besmele; menfaatleri celb, mazarratları def’ ediyor

Evet, her şey nokta-i kemale doğru, verilen bir meyil içerisinde akıp giderken, karşısına çıkan engeller Allah’ın Rab ismiyle bertaraf ediliyor. Bu da “Bismillahirrahmanirrahim” içindeki Rahman ve Rahim sıfatlarıyla gerçekleşiyor. Rahman ve Rahim sıfatlarında şöyle iki münasebet dikkat çekiyor. Biri menfaatleri celb, diğeri mazarratları def’ etmek üzere, terbiyenin iki esası vardır. Rezzak mânâsına olan Rahman birinci esasa, Gaffar mânâsını ifade eden Rahim de ikinci esasa işaretleri için birbiriyle bağlanmıştır.

Yani sadece bilerek bilmeyerek Bismillah diyerek bir işe başlamak, adeta kocaman bir operasyonu başlatıyor. Öncelikle kul işiyle ilgili, Allah’ı hatırlayınca, Allah da en güzel şekli ve kula en hayırlı neticesi oluşacak şekilde o işe isim ve sıfatlarıyla tecelli ediyor.

Bir de tabi kul kendisi için neyin hayırlı, neyin şer olabileceği konusunda cahil, bilgisiz, zayıf olabilir; ancak işine Allah’ı katınca ve O’ndan ‘Bismillah’ ile bir hayır bekleyince, Allah, o işi, o kul için en hayırlı şekilde neticelendirecektir. Yani nokta-i kemale doğru gidilirken, Rab ismi karşılaşılan engelleri ortadan kaldırıyor. Yani meselâ bir bardak su içecek iken Bismillah deyince, o bir bardak su belki de bizim için zehir olacaksa, Allah o Besmelenin taalluku için, o zehiri faydalı bir hususiyete ulaştırabilir. Bunu kulun bilmesine de ihtiyaç bulunmayabilir. Velevki o su zehir olarak etki yapsa bile, kul ‘Besmele’ ile başlayarak, yine de kulluk görevini ifa etmiş olacaktır. O sonuç da yine de, o kul için hayır olacaktır. Çünkü yaratılışta şer yoktur.


Bismillah ile, ‘hasbünallah ve ni’mel vekil’ de denmiş olunuyor

Bütün hayır ve güzellikler ve bizi şerlerden emin edecek isim ve sıfatlar, ‘Besmele’nin içinde bulunmaktadır. O hayır ve güzelliklere ve şerlilerin şerlerinden kurtulmaya Allah’ı kendimize vekil kabul ederek ulaşabiliriz. Kul, ‘hasbünallah ve ni’mel vekil’ diyerek, “ben bütün işlerimde, Allah’ı, benim için en iyisini takdir edeceği için, O’nu kendime vekil kabul ediyorum” demiş olmaktadır. (Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. (Al-i ımran Sûresi: 173.)

Kul, kendisi için neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu bilmeyebilir. Onun için, her şeyi bilen, her şeyi gören ve her şeye gücü yeteni kendine vekil kabul etmek, kul için en güzel bir teslimiyet halidir.

ınsan, işleriyle ilgili kendisine düşeni ‘Bismillah’ ile yerine getirdikten sonra, sonucu, ‘hasbünallah’ diyerek Hâlık-ı Rahim’e havale etmesi, en güzel kulluk halidir.

Hatta Rabbimiz, Kendisinin verdiği bu maddî ve mânevî nimetleri, yine kendisine satmamızı istiyor ki, sonuçta yine kul olarak biz kazanalım istiyor. Aksi halde o nimetler zail olur gider. O’nun verdiği nimetleri yine O’nun rızası doğrultusunda kullanmalı ki, O kulundan razı olsun.


Bismillah, bir hava-i nesimidir; ınsan ona her vakit muhtaçtır

‘Bismillah’ gibi bir hazine imkânımıza sunulmuşken, onu hayatımız ve ahiretimiz menfaatine kullanmak, âkıl insana yakışan bir davranış şeklidir.

Evet, bu konu bitmez tükenmez bir hazine; ama biz yazımızı risâle satırlarıyla bitirelim:

Meselâ: “Bismillah”, hava-i nesîmî gibi kalbi ve ruhu tatmin ettiğinden kesret-i ihtiyaca binaen Kur’ânda çok tekrar edilmiştir. Mesnevî-i Nuriye, s.108

Nasılki insan muhtelif hacat-ı cismaniyeye muhtelif vakitlerde muhtaçtır... Meselâ: Havaya her an, hararete, suya her vakit, gıdaya her gün, ziyaya her hafta muhtaçtır. Öyle de hacat-ı maneviye-i insaniye de muhteliftir. Bir kısmına her an muhtaçtır. Lâfzullah gibi. Bir kısmına her vakit muhtaçtır. Bismillah gibi. Bir kısmına her saat muhtaçtır. “Lâ ılahe ıllallah” gibi. Ve hâkeza kıyas et. M.N, s. 195

‘Bismillah’, bir işe başlarken, devam ederken ve bitirirken, dilimizden düşmeyecek bir tesbih olmalıdır. Hatta Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerinin yaptığı gibi, ölürken de ‘bismillahirrahmanirrahim’ diyerek ruhu teslim etmek, gidiyor olduğu âleme bir hazırlık anlamındadır. O kelâm, hem dünyada, hem kabirde, hem ahirette yolumuza ışık tutacak bir rehberdir. Onun için kimse işini beslemesiz bırakmasın.

Bismillahirrahmanirrahim.

S. Bahattin YAşAR
Biz muhabbet fedâileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur.

90

22.11.2007, 22:54

Allah adın zikredelim evvela
Vacib oldur, cümle işte her kula
Allah adın ola kim evvel ana
Her işi asan ider Allah ana

Süleyman Çelebi


Bismillah'tan bahis, her yerde güzeldir..Devamı da çok güzeldir ve bize hep 1. sözü hatırlatır..benzerlikler çoktur..

91

18.02.2008, 00:24

mevcut ve varlık kelimelerinin farkı

mevcut ile varlık kelimelerinin farkı ,lugat manalarında var zaten.Mevcut lelimesi;var edilmiş demektir.Yani kendi kendine değil başkası tarafından varedilmiş.Varlık kelimesinde ise var eden manası içinde yoktur.Üstad hazretleri kelimeleri seçerken inancımızı içinde bulunduran kelimeleri ,seçmiştir. Yani ''küfrü işmam eden kelime ve cümlelerden bizleri uzak tutarak konuşmalarımızdaki kelime ve cümlelere de dikkat çekmekte ve sözlerimizi islamlaştırmaktadır diye anlıyorum.

92

15.08.2008, 17:34

Bismillah "Allah'ın adı ile" manasındadır. Yani yaptığımız her işte önce Rahman ismine ait Adetullah mucibince üzerimize düşeni , çabayı sarf etmek ve gücümüzün, aklımızın, ilmimizin yetmediği hallerde Rahmet'ten istimdat etmektir.

Yani, bir işte muvafak olmak için lazım olan Rahman'a ait kaide ve kanunları ve kanun koyucuyu ve Rahmetin varlığını kabul ve tasdiktir ve istimaldir.

Yani, basit bir yemeği yemek için lazım olan -mesela yüz fiil olsa ve yüz kaide olsa ve yüz unsur olsa- hepsinin Hakim ve Kadir olan bir zatın emir tahtında olduğunu bilip idrak ettiğini ve ona yaslandığını ilandır.

Elbette Allah'ın Adetullahına ve Rahmetine sarılmadan dayanmadan işe başlamak zarardır.
Eğer Allah'ın adı ile olmasa bu demektir ki, o çabayı sarfetmek için her yol mübahtır. Rahmete ihtiyaç yoktur. Elbette masivaya köle olmaktır. Hasarettir. şerdir.
Demek Allah'ın adı ile olunca onun emir ve kaidelerine göre harekettir. Elbette hayırdır.

Yani, Rahman demek Adetullah kaidelerine göre hareket edeceğini taahüt ve ilandır. Rahim demek, aciz ve iktidarsız olduğunu itiraftır ki Rahmeti celb eder. Her işinde Rahman ismine dahil Adetullah kaidelerine göre hareket etmek ve aczini bilip Rahmete sığınmak bitmek bilmez bir hazinenin anahtarını insanın eline verir.

Yani, her işi kaidesine ve kanununa uygun , doğru yapıp neticeyi Rahmete bırakmak daima hayıra götürür.

Zaten, insanın başına gelen her kötülük kendi kusurundandır. Kusur ise Rahmani kaidelere muhalefet demektir. Allah adına işlememek demektir.
ınsanın başına gelen iyiliğin Allah'tan olması insanın işlerini Rahman'ın kaidelerine göre işlemesi neticesinde verilir.
Mesela insana verilen akıl nimeti eğer Cenab-ı Hakkın namına kullanılmaz ise boş bir madende, alet edevatsız çalışmak gibi beyhude olacaktır. Semeresiz bir meşakatten başka bir şey değildir.

Aklı, Allah namına kullanılsa işletecek çok ve zengin maden verilecektir.

Hem kişinin mağrur olup kendisinden başkasına itimat etmemesi, Besmelenin manasına vakıf olmaması veya Besmeleye ve manalarına sığınmaması Rahmetini itham oluyor. Hem Rahman'ın kaideleri ile hareket ve işlemek yerinde deccalmisal insanların ve firavunlaşmış nefsinin kendi cebinden çıkan kaidelerle işlemeye sebep oluyor.

Mesela, Kapitalizm Besmelesizliğin başıdır.
Yada mesela hırs Besmelesizliğin alametidir. Zira, hırslı insan teenni ile hareket etmeyerek Rahmanı itham etmiş olur.

Yada Adetullah kaidelerini tam yerine getirdiği halde hala merak etmek ve şüphe etmek Rahmeti itham oluyor.

Bence mesleye böyle dürbünle bakmak lazım.


Muhabbetle
Sakın, sakın, sakın! Çabuk, bu şimdiye kadar demir gibi kuvvetli tesanüdünüzü tamir ediniz...

93

20.08.2008, 09:31

nasılki nefer..padişahı namına..padişahın hediyesini getirir..

dikkat edelim..padişahın hediyesini getiriyor..onun namına..

kulda Allahın namına Allahın hediyelerini ,Allahın kullarına götürdüğü bilincinde olacak.

94

20.08.2008, 09:31

2-ıslam nişanından maksat nedir?
tevhid islamda vardır.diğer tabirle tevhid olan islamdır..bismillahda tevhidin kısa açıklamasıdır

95

20.08.2008, 09:32

3- Bütün mevcudatınn Lisan-ı haliyle virdi zeban edindiği bismillahı insanlar Lafzıyla mı Lisan-ı Halleriyle mi vird-i zeban etmelidirler?
hem dille hemde kalben edecek..

kalben zikretmek..imanın nuruyla yapılan işi ,Allahın yaptığını görmektir.

96

20.08.2008, 09:33

Bismillah'ın tükenmez bir kuvvet, bitmez bir bereket olması bismillah'ın lafzi kullanımına ve virdine mi bakar...Manasına mı?
Allahın kudretinin tecelli etmesiyle tükenmez kuvvet meydana geliyor..nasılki askerin devlete dayanmasıyla,intisabıyla elde ettiği kuvvet gibi..

Allah intisabını bilen ve dayananda sonsuz kuvvete dayanır.

- Biz nur talebeleri için filan reisin ismiyle gezmek nur talebeliği açısından nasıl olur?

nur talebesi için reis Allahdır.onun namına hakikatları ilan etmektir.anlatmaktır.

97

20.08.2008, 09:34

kendi namına hareket etmek..demek..kendine güvenen neyi yaratabiliyor..neye gücü yeter..

kendi bedenini bile idare etmekten acizdir.bunu yapmaya kalkışınca maskara olur..üstesinden gelemez..


bismillah deyince..bende tasarruf eden Allahdır..ben sadece cüzi irademi kullanıyorum.tesirim bile yoktur..

98

20.08.2008, 09:34

Reisin ismini almak 6. sözdeki aza ve aletleri onun izni ve dairesinde kullanmak manasına mı gelmektedir.

onun namına hareket etmek demektir..onun bana verdiği görevi yerine getirmek demektir.aman dikkat yerine getirende Allahdır.

Nur talebeleri için temsildeki çadır ne manaya gelebilir.
yeryüzüne benzetilir..

99

20.08.2008, 09:35

çadırı yeryüzü olarak söyle düşünmüştüm..hani bir çadıra girse o namla hürmet görür..

diyor ya..

bende dedimki bir insan bismillahın sırrına erese yeryüzündeki bütün mahlukat ona hürmet ederler..onu tanırlar..

mesela;Bsimillahın azami manadaki temsilcisi efendimiz Hz.Muhammed Mustafa sav yeryüzüne girdiği zaman bütün taife kendi namına ona hoşamedi etmişlerdir.

işte bu sebeple ağaçtan,taşdan,dağdan,sudan,deveden,kurttan,aydan ve güneşden mücize göstermişdir..

Bismillah sırrına erince üstad hazretleri ra..19 zehir tesir etmemiş.gülleler öldürmemiş.

Bismillah sırrına erince bezayidi bistami hazretleri ra..arslana yük taşırtmış.

Bismillah sırrına erince Abdulkadir Geylani Hazretleri ra..pişmiş tavuğa kum biiznillah deyince..tekrar tavuk olarak çıkmış..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir