Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

19.05.2005, 10:40

Risale-i Nur'da tecelli eden Esma-i Hüsna

Risale-i Nur'da hangi Esma-i Hüsna tecelli etmektedir?

Bir tanesini hatırlıyorum. ısm-i Hakîm idi. Diğerlerini de bu başlık altında toplayalım inşa'Allah, risalede geçen yerleriyle birlikte.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

2

19.05.2005, 12:48

cahilliğime ver. biraz açarsan abi yardımcı olacağım inşaallah. bu tecelliden maksat nedir. risale-i nurda bunu nasıl bulurum. bir iki açıklama gelirse bende araştırayım inş.

cahillik bu kadar kötü.

3

19.05.2005, 13:05

est. birader,

demek istediğim şu, mesela Üstad bir yerde şöyle diyor "ism-i Hakim tecelli ediyor."

Bakara 2/269 يُؤْتِي الْحِكْمَةَ مَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّا أُولُو الْأَلْبَابِ

"Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar." ayetini de zikrediyor.

Mesela ehl-i imanın ahireti için endişelenmek, onlara merhamet etmek ve ism-i Rahime tecelligah olması gibi.


Risalelerdeki güzelliklerin hangi esma-i ılahiyenin tecellisi vesilesiyle olduğunu soruyordum.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

mihmandar

Orta Düzey

Mesajlar: 260

Konum: ANKARA

Hobiler: Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

4

19.05.2005, 16:50

bir yerde "ism-i rahim" ve "ism-i hakim".. başka yerde de "ism-i hak" olarak geçiyordu. hatırımda kalan bu.
fakat bunlar galip olan esma ,, yoksa Risale-i nur diğer çok esmalara da mazhardır.

5

19.05.2005, 17:00

Alıntı sahibi ""mihmandar""

yoksa Risale-i nur diğer çok esmalara da mazhardır.


Bizim Risale-i Nur'dan çıkarımlarımz da olabilir bu başlık altında, ilginç bir çalışma olur. Ama Üstad'ın altını çizdikleri hangileri?

Hakim ile Rahim'i hatırlıyor gibiyim. Üstad'ın bu yönlerine dikkat çekmesi hoşuma gitmişti, "Hakikaten de öyle." demiştim, ama yerlerini hatırlamıyorum, ism-i Hakim'in tecellisine mazhar olması Mektubat'ta geçiyordu sanki.

Biz de Risale-i Nur, şu Esma-i ılahiyenin tecellisine mazhardır diye bir müzakere yaparsak, risaleleri tanıyan ve tanımak isteyenler için güzel bir çalışma olur.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

6

19.05.2005, 17:17

bu güzel konuyu müzakereye açtığı için abdülkadir kardeşime teşekkür ederim.

Risale-i Nur mihmandar kardeşimin dediği gibi bir çok Esma-i Hüsnanın hakikatine mazhardır.
bunlardan bazıları açıkça ifade edilmiş:

Alıntı

Ehl-i hakikatin bir kısmı nasıl ki ism-i Vedûd’a mazhardırlar ve âzamî bir mertebede o ismin cilveleriyle, mevcudatın pencereleriyle Vâcibü’l-Vücuda bakıyorlar. Öyle de, şu hiç ender hiç olan kardeşinize, yalnız hizmet-i Kur’ân’a istihdamı hengâmında ve o hazine-i bînihayenin dellâlı olduğu bir vakitte, ism-i Rahîm ve ism-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiş. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir. ınşâallah, o Sözler -3- sırrına mazhardırlar.
4.mektub

Burada Üstad Rahim ve Hakim isilmerine mazhra olduğunu ifade ediyor.
mesela 16.Sözde şöyle bir ifade geçiyor.

Alıntı

"Elcevap: Mâdem öyledir; itminân için istersen, biz de Kur’ân’ın feyzine istinâden diyoruz: ısm-i Nur çok müşkülâtımızı halletmiş; inşaallah bunu da halleder. Akla vâzıh, kalbe nurânî olacak temsil yolunu ihtiyâr ile, ımâm-ı Rabbânî (r.a.) gibi deriz: "

Buradan da Risale-i Nurun Nur ismine de mazhar olduğunu anlıyoruz.
30.Lemadan ise Ferd, Adl, Kuddüs, Hayy, Kayyum, Hakem isimlerine de mazhar olduğunu anlylıyoruz.
25.Sözden ise Mütekellim isimin mazhariyeti gözüküyor.
ısimlere mazhar olmak şu demektir.
Kainattaki haidseleri o ismin nuru ile görüyor ve anlıyor ve izah ediyor. Mesela Nur ismine mazhariyetle en müşkil meseleler o ismin nuru ile aydınlanıyor, çözüme kavuşuyor demektir. tabi ki bu noktada çok sırlar var.
ışte Risale-i Nurda bir çok ismin mazhariyeti gözüküyor. Buradan da şu sonuç ortaya çıkıyor.
"Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur ısm-i azama mazhardır."

7

19.05.2005, 17:28

Alıntı

cahilliğime ver. biraz açarsan abi yardımcı olacağım inşaallah. bu tecelliden maksat nedir. risale-i nurda bunu nasıl bulurum. bir iki açıklama gelirse bende araştırayım inş.

lakan unal kardeşim;
sen bu konuda 4.mektubu bir oku.
bu tecelli dediğimiz, ya da isme mazhar dediğimiz mesele şu:
Bir veli kul bir isme mazhar olduğu zaman, ya da o simi ismi-i azam gördüğü zaman, kainat o simin penceresinden bakmaya başlar.
Mesela evliyenın çoğunda Vedud ismi galiptir. yani evliya bir kul bu sisimle kainata bakar ve kainatın hakikatini bu ismin penceresinden tanımaya çalışır.
Bu nedenle Vedud ismine mazhar olmuş bir kul her şeyde bir aşk izi görmeye başlar. sonunda Mevlana gibi,

Alıntı

"Bütün kâinatın mâyesi, muhabbettir. Bütün mevcudâtın harekâtı, muhabbetledir. Bütün mevcudâttaki incizab ve cezbe ve câzibe kanunları, muhabbettendir...
farsi bir ibare:felek mest, melek mest nucum mest, şems mest, kamer mest...
Yani, muhabbet-i ılâhiyenin tecellîsinde ve o şarâb-ı muhabbetten herkes istidadına göre mesttir.

demeye başlarlar.
ben size esma-ü Husnanın müstakil olarak işlendiği 32. sözü tavsiye ederim.

8

19.05.2005, 18:20

Allah razı olsun abi, güzel olmuş. Peki risalelerde zikredilenlerden başka hangi isimler olabilir?

Mesela ism-i Mübîn:


Mübîn kelimesi , beyan ile aynı kökten sanırım. Beyan edilmiş veya beyan eden, bizim Türkçe'de kullandığımız şekliyle, ap açık veya açan, açıklayan manalarına geliyor diye tahmin ediyorum. Meselâ; Kur'an için "mübîn" kelimesi kullanılır. Kur'an ap açıktır, hem de meseleleri açıklar anlatır.

Mübîn ayrıca Cenab-ı Hakk'ın isimlerindendir. Belki risaleler bu ismin nuruna mazhardır, bu vesileyle zor meseleler risalelerde halledilmiş, güzelce ve kolaylıkla anlaşılacak tarza beyan edilmiş diyebiliriz.

Böyle aklıma geldi, yanlışım varsa düzeltilsin. Allahû â'lem bissavab. En doğru Allah bilir...
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

9

19.05.2005, 20:19

abdülkadir kardeşim;

imam-mübin ve kitabı mübin tabirleri şu şekilde açıklanmıştır:

Alıntı

Kur’ân-ı Hakîmde ımâm-ı Mübîn ve Kitâb-ı Mübîn mükerrer yerlerde zikredilmiştir. Ehl-i tefsir "ıkisi birdir"; bir kısmı "Ayrı ayrıdır" demişler. Hakikatlerine dâir beyânâtları muhteliftir. Hulâsa, "ılm-i ılâhînin ünvanlarıdır" demişler. Fakat, Kur’ân’ın feyzi ile şöyle kanaatim gelmiş ki:
ımâm-ı Mübîn, ilim ve emr-i ılâhînin bir nevine bir ünvandır ki, âlem-i şehâdetten ziyâde âlem-i gayba bakıyor. Yani, zaman-ı halden ziyâde, mâzi ve müstakbele nazar eder. Yani, herşeyin vücud-u zâhirîsinden ziyâde aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar. Kader-i ılâhînin bir defteridir. şu defterin vücudu, Yirmi Altıncı Sözde, hem Onuncu Sözün hâşiyesinde ispat edilmiştir.


Alıntı

Ammâ Kitâb-ı Mübîn ise, âlem-i gaybdan ziyâde âlem-i şehâdete bakar. Yani, mâzi ve müstakbelden ziyâde zaman-ı hazıra nazar eder. Ve ilim ve emirden ziyâde, kudret ve irâde-i ılâhiyenin bir ünvânı, bir defteri, bir kitâbıdır. ımâm-ı Mübîn kader defteri ise, Kitâb-ı Mübîn kudret defteridir. Yani herşey, vücudunda, mahiyetinde ve sıfât ve şuûnâtında kemâl-i san’at ve intizamları gösteriyor ki, bir kudret-i kâmilenin desâtiriyle ve bir irâde-i nâfizenin kavânîniyle vücud giydiriliyor; sûretleri tâyin, teşhis edilip birer miktar-ı muayyen, birer şekl-i mahsus veriliyor.

Bu ifadeler 30. sözde geçmektedir.

10

19.05.2005, 20:31

Abi kastettiğim bunlar değil. Bir örnek daha vereyim,

Mesela, ism-i Kuddüs : Bütün eksikliklerden arınmış, temiz hiç bir lekesi olmayan, pak, münezzeh.


Bir tefekkür edersek, belki şöyle diyebiliriz:

Kuddüs kelimesine dikkat edin, "Kuddüs, kudüs, kutsal, kudsi, mukaddes" hep aynı kökten kelimeler. Risale-i Nur, ism-i Kuddüs'ün nuruyla, Cenab-ı Kuddüs'ün bizim için seçmiş olduğu sırat-ı müstakimin ne kadar mukaddes, pak, nezih ve ulvi olduğunu anlatıyor. Bu yoldan gayrısı olan günah bataklığının çirkinliğini gösteriyor, uğrunda günah işlenen zevklerden doğan elemleri ve ardında kalan manevi kirleri gören gözlere gösteriyor. Eczaları ve mizanları ile aklını yitirmemiş olanlara (13.Söz, 2.Makam , Asay-ı Musa) bu kirlerden arınmayı telkin ediyor, ta ki kullar bu vesileyle, ism-i Kuddüs'ün nuruyla bakabilsin, kudsiyetteki lezzet-i ruhaniyeyi anlasın da, günahlardaki lezzet-i süfliye ve şeytaniyeye tenezzül etmesin, anlasın ki bu zevkler için bu günahlara değmiyor.


Böyle zihin jimnastiği, tefekkür pratikleri, alıştırmaları yapalım diyecektim, bir yandan da Esma-i ılahiyeyi öğrenmiş oluruz.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

11

19.05.2005, 20:40

Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sizlerin de katılımını bekliyorum, bekliyoruz, ben şahsen bu başlıktaki müzakelerden lezzet duyuyorum. Esma-i ılahideki esrar hep ilgimi çekmiştir. Eskiden biraz sofimeşreplik vardı da :) . Ehl-i tarikat kardeşler risaleleri okumazlarsa çok şey kaçırırlar.
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

12

20.05.2005, 15:45

Çok tekellüflü yorumlar yaptım da başlığın tadı kaçtı mı acaba?
Hayat, kurgudan daha acayiptir.

13

05.10.2007, 08:53

"Risale-i Nur, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın bir mu’cize-i maneviyesidir." diye geçiyor.


Kur'an-ı Kerim'de de Esma-i Hüsna Azam mertebede tecelli etmiştir.


Risale-i Nur da Kur'an'dan süzülmüş ise, esma-i hüsna risale-i nur'da en güzel şekilde tecelli edecektir, etmiştir.


Risale-i Nur'un zaten esma talimi olduğu da düşünülünce.

Hasılı kelam hoş bir tefekkür olmuş konu.

Selametle..

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir