Giriş yapmadınız.

1

27.08.2010, 10:55

Bu hâdisede hangi tuzaklar kullanılmıştır?

belki bir fırka asker kadar hizmet ettiğimi Ankara bildi ki,

Mustafa Kemal şifreyle iki defa beni Ankara'ya taltif için istedi.

Hattâ demişti: "Bu kahraman hoca bize lâzımdır."

14. Şuâ

Büyük memurlardan bir kaç zat benden sordular ki:

"Mustafa Kemal sana üç yüz lira maaş verip,

Kürdistana ve vilâyât-ı şarkiyeye, Şeyh Sinûsî yerine
vâiz-i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin?

Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebep olurdun" dediler.


12. Şuâ


Bu hâdisede hangi tuzaklar kullanılmıştır?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

2

27.08.2010, 13:26

belki bir fırka asker kadar hizmet ettiğimi Ankara bildi ki, Mustafa Kemal şifreyle iki defa beni Ankara'ya taltif için istedi. Hattâ demişti: "Bu kahraman hoca bize lâzımdır."

14. Şuâ

Büyük memurlardan bir kaç zat benden sordular ki:

"Mustafa Kemal sana üç yüz lira maaş verip, Kürdistana ve vilâyât-ı şarkiyeye, Şeyh Sinûsî yerine
vâiz-i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin? Eğer kabul etseydin, ihtilâl yüzünden kesilen yüz bin adamın hayatlarını kurtarmaya sebep olurdun" dediler.

12. Şuâ

Bu hâdisede hangi tuzaklar kullanılmıştır?


Eger kabul etseydi kesilen yüz bin kisinin hayat-i dünyeviyesi kurtulurdu fakat milyonlarin hayat-i dünyeviyesi tehlikeye girecekti.

Bediüzzamandan fetvalar isteyeceklerdi. Bu fetvalar ile seairi daha cabuk, daha kolay yikacaklardi..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

3

27.08.2010, 14:14

Burada kullanılmaya çalışılan zaaflardan bahisle sordum.

Hangi damarlar kullanılmaya müsait bu tür tuzaklarda?

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

4

27.08.2010, 17:21

HUBB-U CAH..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

5

27.08.2010, 17:40

İlk mesajdaki iktibas cümleleri içinde "hubb-u cah"ı gösterebilir misiniz ?

6

27.08.2010, 22:38

Guzel bir konu:

1-Iman hizmetinin merkezinde "ulke birligi,vatan birligi" vs. olmaz. Iman hizmetinin sonuclarindandir bu sayilanlar(Asayis konusunda oldugu gibi). Eger "birlik,beraberlik" vs. adina hareket edilirse, isin butun buyusu ortadan kalkar ve herhangi bir STKnin yapacagi isleri yapmaya baslarsiniz,belki farkinda bile olmadan.
2- Memurluk. Bu memurluk konusunu devlet, rusvet olarak kullaniyor cogu zaman.

Benim,ozellikle gunumuzle cok baglantili olarak gordugum noktalar bunlar. Ustad`in kararinin arka planinda bunlari da hesaba katmak gerekir.

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

7

27.08.2010, 23:13

İlk mesajdaki iktibas cümleleri içinde "hubb-u cah"ı gösterebilir misiniz ?

Büyük memurlardan bir kaç zat benden sordular ki:

"Mustafa Kemal sana üç yüz lira maaş verip, Kürdistana ve vilâyât-ı şarkiyeye, Şeyh Sinûsî yerine
vâiz-i umumî yapmak teklifini neden kabul etmedin?
Bu hâdisede hangi tuzaklar kullanılmıştır?


Riyaya insanları sevk eden esbabın,

Birincisi: Za’f-ı imandır. Allah’ı düşünmeyen, esbaba perestiş eder, halklara hodfuruşlukla riyakârâne vaziyet alır. Risale-i Nur şakirtleri, Risale-i Nur’dan aldıkları kuvvetli iman-ı tahkiki dersiyle esbaba ve nâsa ubudiyet noktasında bir kıymet, bir ehemmiyet vermiyor ki, ubudiyetlerinde onlara gösterişle riya etsinler.

İkinci sebep: Hırs ve tamah, za’f-ı fakr noktasında teveccüh-ü nâsı celbine medar riyâkârâne vaziyet almaya sevk ediyor.
Risale-i Nur’un şakirtleri, iktisat ve kanaat ve tevekkül ve kısmetine rıza gibi, Risale-i Nur’un dersinden aldıkları izzet-i imaniye, inşaallah onları riyadan ve dünya menfaatleri için hodfuruşluktan men eder.

Üçüncü sebep: Hırs-ı şöhret, hubb-u cah, makam sahibi olmak, emsaline tefevvuk etmek gibi hisler ve insanlara iyi görünmek, tasannukârâne (haddinden fazla kendine ehemmiyet verdirmek) ve tekellüfkârâne (lâyık olmadığı yüksek makamlarda görünmek) tarzını takınmakla riya eder.
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

8

30.08.2010, 12:23


2- Memurluk. Bu memurluk konusunu devlet, rusvet olarak kullaniyor cogu zaman.

Memurluk-makam-maaş, bunlar kullanılarak "daha fazla hizmet" vartası.

Bu vartaya düşmemenin panzehirlerini iyi bilmek lâzım.

Son 30 yılda belki de Nur talebelerine kullanılan tuzakların en başında bunlar var.

Artık Nurları yasaklayarak hizmete mani olma devri kapandığı için, otobana girmiş olan arabanın bariyerlere çarpması tezgahı kuruluyor.

Bu makam-maaş-hubb-u cah vartalarını tüm parçalanmalarda "tarihi seyri" bilenler okuyabilirler. İllâ devlet makamı-maaşı olması da gerekmiyor.

Maksad nedir peki bu tuzaklarda?

Süfyana boyun eğdirmek! En baştaki hâdisede şifreleri var yıllardır yaşananların.

9

30.08.2010, 14:27

ruhefza abla sizin dediklerinize tamamen katılıyorum haddim olmayarak şunu ilave etmek isterim :üstadımızın meslek ve meşrebinde kemiyetle,mal mülkle ,hizmeti olmamıştır.olamazda çünkü ,ihlas risalesinin başındaki şu söz bu dediklerimizi ispatlar niteliktedir.''bizler az,zayıf ve kuvvetsiz olduğumuz halde'''''diye geçen bölümde demek ki mehdinin ekolü buna dayanacak ,bu hizmet anlayışında hizmet edecektir...belki de o zaman üstad bu teklifleri kabul etseydi allahu alem keyfiyete bedel kemiyet,ihlas dusturlarına riayet yerine malk -mülk anlayışına dayalı bir hizmet anlayışını kabul etmek zorunda kalacaktı....vesselam

Hasan_Sinan

Moderatör

  • "Hasan_Sinan" bir erkek

Mesajlar: 2,136

Konum: Almanya

Meslek: Uzman Pazarlamaci

Hobiler: Okumak Okumak Okumak

  • Özel mesaj gönder

10

30.08.2010, 18:36

Bunun icin de cemaat olarak yimpas, kombassan gibi tuzaklarada düsmedik cok sükür Allah bizi istigna düsturundan ayirmasin..
Kur’an’a hücum edilecek; î’câzı, onun çelik bir zırhı olacak.Ve şu î’câzın bir nevini şu zamanda

izhârına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak.Ve namzet olduğumu anladım.

11

30.08.2010, 18:40

.''bizler az,zayıf ve kuvvetsiz olduğumuz halde'''''diye geçen bölümde demek ki mehdinin ekolü buna dayanacak ,bu hizmet anlayışında hizmet edecektir...



"Bir avuç cemaat kalmışsınız zaten." diyenlerin kulakları çınlasın!

12

07.09.2010, 15:07

...
Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar;

Kimdir bu ?

Vali yanıt verir; Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.

Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve;

"Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve eliyle de boyun
altı hizasını gösterir.

Şıh; "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir.

Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır.

Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış...

Şıh gelir Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka görünüme bürünülmüştür.

Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar;

"Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? " Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;

"Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim" der.

Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.

Yazıda söyle yazmaktadır;

"İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. Kal sağlıcakla...

-----

Matah birşeymiş gibi paylaşılıyor da mevzuya münasib diye ekledim..

Benzer konular

Kullanılmış Etiketler

ankara, deccal, hadise, siyaset, tuzak, üstad

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir