Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

1

20.01.2010, 13:01

Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?

çok teşekkür ederim Allah razı olsun....

ben şu günlerde müslümanlık açısından çok zorluklar yaşıyorum. sanki inançsızlar her zamn kazanırken, biz her zamn kaybediyoruz gibi geliyor

kendimi bu konuda rahatlatamıyorum bi türlü

risale-i nur da bununla ilgili bir konu aradım bu çıktı karşıma

bu konuda ders yaparsanız çok sevinirim:



sözler(lemaat)






“El-hakku Ya'lû” Bizzât, Hem Akibet Muraddır


Ey arkadaş! Bir zaman bir sâil dedi: “Mâdem El-Hakku Ya'lû haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?”


Dedim: Dört noktaya bak! Bu müşkil de hallolur. Birinci nokta şudur: Her hakkın her vesilesi hak olması lâzım değildir.


Öyle de, her bâtılın her vesilesi bâtıl olması, yine lâzım değildir. Neticesi şu çıkar: Hak olan bir vesile, bâtıl vesileye galibdir.


Dolayısıyla, bir hak bir bâtıla mağlubdur. Muvakkaten, bilvasıta olmuştur. Yoksa bizzât, hem dâima değildir.


Lâkin âkibet-ül âkıbe, her dem yine hakkındır. Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var. İkinci nokta şudur


Her müslimin her vasfı müslim olmak vâcib iken, haricen her dem vâki, sâbit değildir.


Öyle de: Her kâfirin her vasfı kâfir olmak, küfründen neş'et etmek yine lâzım değildir.


Her fâsıkın her vasfı fâsık olmak, fıskından neş'et etmek, öyle de her dem sâbit değildir.


Demek bir kâfirin müslim olan bir vasfı, müslimdeki lâmeşru' vasfına galib olur. Bilvasıta, o kâfir dahi ona galibdir.


Hem dünyada, hayatın hakkı şâmil ve âmmdır. O rahmet-i âmmenin bir cilve-i mânîdar, onun bir sırr-ı hikmeti var; küfür mâni değildir.


Üçüncü nokta şudur: O Zât-ı Zülcelâl'in iki vasf-ı kemâlden iki Şer'î tecelli; vasf-ı iradeden gelen meşîetle takdirdir,


O da şer'-i tekvinî.. Vasf-ı Kelâm'dan gelen şeriat-ı meşhure. Teşriî evâmire kaşı itâat, isyan


Nasıl olur. Öyle de tekvinî evâmire itaat ve isyan olur. Birincisi galiba dâr-ı uhrâda görür,


Mücâzâtı, sevabı. İkincisi ağleba dâr-ı dünyada çeker, mükâfat ve ikabı. Meselâ: Nasıl sabrın mükâfatı zaferdir;


Atâletin mücâzatı sefalet. Öyle de, sa'yin sevabı olur servet. Sebatta da galebedir mükâfat. Zehirin ikabı bir maraz, panzehirin sevabı bir sıhhattır.


Bâzan iki şeriat evâmiri, bir şeyde beraber müctemî'dir. Her birine bir cihet.. Demek tekvinî emre itâat ki bir haktır.


İtâat galib olur, o emrin isyanına ki bir tavr-ı bâtıldır. Bir bâtıla vesile olmuş olursa bir hak, vaktâki galib olsa


Bir bâtıla ki, olmuş o da vesile-i hak. Bilvasıta bir hakkın bir bâtıla mağlubdur. Fakat bizzât değildir.


Demek “El-hakku ya'lû” bizzât demektir. Hem âkibet muraddır, kayd-ı haysiyyet maksuddur. Dördüncü nokta şudur:


Bir hak bilkuvve kalmış, yahut kuvvetsiz kalmış, ya mahlûttur, hem mahşuş. Ona da bir inkişaf, ya bir taze kuvvet vermek lâzım gelmiştir.


Mühezzeb ve müzehheb yapmak için, muvakkat bâtıl ona Mûsallat, tâ ki sebike-i hak ne miktar lüzum vardır


Tâ mahz ve hâlis çıksın. Mebâdide, dünyada bâtıl etse galebe


fakat kazanmaz harbi. “Âkibet-ül müttakîn” ona vurur bir darbe!


İşte bâtıl mağlubdur. “El-hakku ya'lû” sırrı onu çarpar ikaba; işte hak da galibdir.
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


2

20.01.2010, 16:53

çok teşekkür ederim Allah razı olsun....

ben şu günlerde müslümanlık açısından çok zorluklar yaşıyorum. sanki inançsızlar her zamn kazanırken, biz her zamn kaybediyoruz gibi geliyor

kendimi bu konuda rahatlatamıyorum bi türlü

risale-i nur da bununla ilgili bir konu aradım bu çıktı karşıma

bu konuda ders yaparsanız çok sevinirim:



sözler(lemaat)

Evet Muhabbet Fedaileri kardeşimizle birlikte ders yapalım.. Bu fakire bir kaç gün müsaade ediniz...İnşallah bende iştirak edeceğim.

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

3

21.01.2010, 13:21

inşallah...



ben konuyu biraz anladım aslında günümüzdeki kafirlerin müslümanlara karşı neden her zamn üstün olduğu Bediüzzaman a soruluyor

O da bu konu için 4 noktaya dikkat çekiyor

birinci nokta aşağıda belirtilmiş

ilk önce burayı anlayan varsa açıklarsa çok sevinirim...





Ey arkadaş! Bir zaman bir sâil dedi: “Mâdem El-Hakku Ya'lû haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?”

Dedim: Dört noktaya bak! Bu müşkil de hallolur. Birinci nokta şudur: Her hakkın her vesilesi hak olması lâzım değildir.

Öyle de, her bâtılın her vesilesi bâtıl olması, yine lâzım değildir. Neticesi şu çıkar: Hak olan bir vesile, bâtıl vesileye galibdir.

Dolayısıyla, bir hak bir bâtıla mağlubdur. Muvakkaten, bilvasıta olmuştur. Yoksa bizzât, hem dâima değildir.

Lâkin âkibet-ül âkıbe, her dem yine hakkındır. Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

4

26.01.2010, 15:41

ilgilenilse aslında çok güzel bi site olur burası

neden hiçkimsenin risale-i nurlara karşı ilgisi yok anlamdım doğrusu :ağlamak:
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

5

26.01.2010, 15:53

:nono:

hickimsenin Risalei nurlarla ilgisi yok diye birsey söz konusu degil.. öyle deme..

genel olarak bir durgunluk var..yoksa forumda cok istifade edilecek konular var..

konunun mutaala edilmesi tabiiki iyi olur ama baska yazilarida göz ardi etmemek lazim..

sahsen benim bu konu dahil daha bir kac konuya daha yazmak istediklerim var fakat zaman bulamiyorum..


"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

6

26.01.2010, 16:00

Tabi ki , buna ilgisizlik demeyelim...Burada ki herkes Risale-i Nur'la ilgilidir..Sitede bir çok konu var belki de bu bahis bile başka yerlerde geçmiştir...Ama Nur da bir an önce istifade edelim diyor. Allah razı olsun...

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

7

26.01.2010, 16:32

:utandım:

siz de hklsınız da hiç mi zamnı olan yok

açıklayalım dediğim paragraf 4 satır, yarım saat ayrılsa yapılır yani
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


8

26.01.2010, 16:39

Nur..Ben acizane hazırlanmadan ve konsantre olmadan hiç ders yapmam...en iy açıkladığımı zannettiğim derse bile saatlerce ve tefekkürle hazırlanırım..ola ki derste bir hata olurda Allah muhafaza Risale-i Nurlar'a perde olurum düşüncesiyle...ya birde aklen ve kalben mutmain olmak lazım değil mi ? evet Ya Allah...Bu gün bitmeden başlıyalım İnşallah :)

9

26.01.2010, 17:08

DÖRDÜNCÜ SUAL: Ehl-i dalâletin kazandıkları muvaffakiyet ve gösterdikleri kuvvet ve ehl-i hidayete galebeleri gösteriyor ki, onlar bir kuvvete ve bir hakikate istinad ediyorlar. Demek ya ehl-i hidayette zaaf var, ya onlarda bir hakikat var.
Elcevap: Hâşâ! Ne onlarda hakikat var, ne ehl-i hakta zaaf vardır. Fakat, maatteessüf, kàsırü’n-nazar, muhakemesiz bir kısım avam tereddüde düşüp vesvese ediyorlar, akidelerine halel geliyor. Çünkü diyorlar: "Eğer ehl-i hakta tam hak ve hakikat olsaydı, bu derece mağlûbiyet ve zillet olmamak gerekti. Çünkü hakikat kuvvetlidir. olan kaide-i esasiye ile, kuvvet haktadır. Eğer o ehl-i hakka mukabil galibâne gelen ehl-i dalâletin hakikî bir kuvveti ve bir nokta-i istinadı olmasaydı, bu derece galibiyet ve muvaffakiyet olmamak lâzım gelecekti."
Elcevap: Ehl-i hakkın mağlûbiyeti kuvvetsizlikten, hakikatsizlikten gelmediği, sabık işaretlerle kat’î ispat edildiği gibi, ehl-i dalâletin galebesi kuvvetlerinden ve iktidarlarından ve nokta-i istinad bulmalarından gelmediği, yine o işaretlerle kat’î ispat edildiğinden, bu sualin cevabı, sabık işaretlerin heyet-i mecmuasıdır. Yalnız burada desiselerinden, istimal ettikleri bir kısım silâhlarına işaret edeceğiz. Şöyle ki:
"Hak daima üstün gelir; hakka galebe edilmez." (Keşfü’l-Hafa, 1:127, Hadis no:362.)
Ben kendim mükerreren müşahede etmişim ki, yüzde on ehl-i fesat, yüzde doksan ehl-i salâhı mağlûp ediyordu. Hayretle merak ettim. Tetkik ederek kat’iyen anladım ki, o galebe kuvvetten, kudretten gelmiyor, belki fesattan ve alçaklıktan ve tahripten ve ehl-i hakkın ihtilâfından istifade etmesinden ve içlerine ihtilâf atmaktan ve zayıf damarları tutmaktan ve aşılamaktan ve hissiyat-ı nefsaniyeyi ve ağrâz-ı şahsiyeyi tahrik etmekten ve insanın mahiyetinde muzır madenler hükmünde bulunan fena istidatları işlettirmekten ve şan ve şeref namıyla, riyâkârâne nefsin firavuniyetini okşamaktan ve vicdansızca tahribatlarından herkes korkmasından geliyor. Ve o misilli şeytanî desiseler vasıtasıyla muvakkaten ehl-i hakka galebe ederler. Fakat
-1- sırrıyla, düsturuyla, onların o muvakkat galebeleri, menfaat cihetinden onlar için ehemmiyetsiz olmakla beraber, Cehennemi kendilerine ve Cenneti ehl-i hakka kazandırmalarına sebeptir.

İşte, dalâlette, iktidarsızlar muktedir görünmeleri ve ehemmiyetsizler şöhret kazanmaları içindir ki, hodfüruş, şöhretperest, riyâkâr insanlar ve az birşeyle iktidarlarını göstermek ve ihâfe ve ızrar cihetinden bir mevki kazanmak için ehl-i hakka muhalefet vaziyetine girerler. Tâ görünsün ve nazar-ı dikkat ona celb olunsun. Ve iktidar ve kudretle değil, belki terk ve atâletle sebebiyet verdiği tahribat ona isnad edilip ondan bahsedilsin. Nasıl ki böyle şöhret divanelerinden birisi namazgâhı telvis etmiş, tâ herkes ondan bahsetsin. Hattâ ondan lânetle de bahsedilmiş de, şöhretperestlik damarı kendisine bu lânetli şöhreti hoş göstermiş diye darbımesel olmuş.
Ey âlem-i beka için yaratılan ve fâni âleme müptelâ olan biçare insan!
-2- âyetinin sırrına dikkat et, kulak ver. Bak, ne diyor:
Mefhum-u sarihiyle ferman ediyor ki, ehl-i dalâletin ölmesiyle, insanla alâkadar olan semâvat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlamıyorlar, yani, onların ölmesiyle memnun oluyorlar.
Ve mefhum-u işarîsiyle ifade ediyor ki, ehl-i hidayetin ölmesiyle semâvat ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlıyorlar, firaklarını istemiyorlar. Çünkü ehl-i iman ile bütün kâinat alâkadardır, ondan memnundur. Zira iman ile Hâlık-ı Kâinatı bildikleri için, kâinatın kıymetini takdir edip hürmet ve muhabbet ederler. Ehl-i dalâlet gibi tahkir ve zımnî adâvet etmezler.
Ey insan, düşün! Sen alâküllihal öleceksin. Eğer nefis ve şeytana tâbi isen, senin komşuların, belki akrabaların, senin şerrinden kurtulmak için mesrur olacaklar.

Eğer deyip Kur’ân’a ve Habib-i Rahmân’a tâbi isen, o vakit semavat ve arz ve mevcudat, herkesin derecesine nisbeten, senin derecene göre senin firâkından müteessir olup mânen ağlarlar. Ulvî bir matemle ve haşmetli bir teşyî ile, kabir kapısıyla girdiğin beka âleminde senin derecene nisbeten senin için bir hüsn-ü istikbal var olduğuna işaret ederler

1 "Akıbet takvâ sahiplerinindir." A’râf Sûresi, 7:128.
2 "Gök ve yer onlara ağlamadı." Duhan Sûresi, 44:29.


Lem'alar. 13. Lem'a 12. İşaret 4.Sual

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

10

26.01.2010, 17:34

bu açıklamanız mıydı yoksa açıklanacak yer mi :|
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


11

26.01.2010, 18:31

Üstadımız Hz.leri bu günün insanının kafasına , aklına takılan suallere cevap vermiştir. Bu Üstadımız'ın sizin aklınıza takılan suale verdiği cavaptır. 13. Lem'a'da geçen bir konu. Sizin sualinizin aynısı..Üstadımız da cevaplandırmış suali. Anlamaya çalışalım İnşallah..Müsait oldukça beraber anlamadığımız yerleri mütalaa ederiz İnşallah...Dersimiz bu olsun..Katılarını da bekliyerek dersimizi yapalım.

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

12

26.01.2010, 19:19

ben hiçbişey anlamadım :S

neyse yaa ben öğrenmesem de olur bu konuyu
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


13

26.01.2010, 20:49

Bismillahirrahmanirrahim
Yooo…öyle hemencecik ben bu konuyu anlamadım geçelim demek olmaz Nur Kardeş…Bilmediğimiz kelimelerin anlamını bulup okuyup yolumuza devam edeceğiz.. Kim Risale-i Nurlar’ı anlıyarak okursa eskiye oranla çok kısa sürede bu zamanın bir alimi olur diyor Üstadımız.(onbeş hafta )
Senin sorduğun sualin aynısı…ne diyor ? Dalalet ehlinin kazandığı başarı , kim dalalet ehli..dalalette olanlar , küfürde olanlar , sapkınlar , Hak yolda olmayanlar.
Dünya coğrafyasına baktığımızda , küfür ehli kuvvetli görünüyor. Ve Hidayet ehline üstün görünüyor. Kim Hidayet ehli ? Hak yolda olanlar , Müslümanlar.
Öyleyse onlarda bir kuvvet mi var? Veya onlarda bir hakikat mi var ki onlar üstün, onlar başarılı , onlar kuvvetli ?
Veya Hidayet ehlinde bir zaaf mı var , bir hakikatsizlik mi var ?
Evet soru bu….
Bakalım Üstadımız Hz.leri ‘’ Akibet takva sahiplerinindir ‘’ Ayet-i Kerime’si nin ışığında ve ‘’ Hak üstün gelir , ve hiçbir şey ona üstün gelmez ‘’ esasına , kaidesine göre bizlere neler söyliyecek ?

14

26.01.2010, 21:00

Ama sen de derse katıl ne anlıyorsan ifade et...Bak sitede çok değerli ağabeylerimiz ve ablalarımız var onlarda derse iştirak ederlerse istifadeye sebeb olur İnşallah...
Vaktin münasebetsizliği nedeniyle bir haftalığına Allahaısmarladık...Yoğun geçecek okuma proğramımızın hazırlığı dolayısıyla ara...

~Nur~

Stajyer

  • Konuyu başlatan "~Nur~"

Mesajlar: 72

Konum: izmir

Hobiler: Kuran- Kerim, Risale-i Nur, Osmanlıca......

  • Özel mesaj gönder

15

27.01.2010, 21:07

benim anladığımı yazmamı istiyosunuz da anlamıyorum diyorum :)

siz de sürekli meşgulsunuz ;( (ne güzel ben de keşke öyle olsaydım bütün gün evde boş boş oturuyorum)



açıklamaya çalışayımda kimsenin katılmayacağını da biliyorum

birinci paragraf şöyleydi:



Ey arkadaş! Bir zaman bir sâil dedi: “Mâdem El-Hakku Ya'lû haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?”
Dedim: Dört noktaya bak! Bu müşkil de hallolur. Birinci nokta şudur: Her hakkın her vesilesi hak olması lâzım değildir.
Öyle de, her bâtılın her vesilesi bâtıl olması, yine lâzım değildir. Neticesi şu çıkar: Hak olan bir vesile, bâtıl vesileye galibdir.
Dolayısıyla, bir hak bir bâtıla mağlubdur. Muvakkaten, bilvasıta olmuştur. Yoksa bizzât, hem dâima değildir.
Lâkin âkibet-ül âkıbe, her dem yine hakkındır. Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var




Allah iyiyi de kötüyü de verse de O verdiği için hayırlı olan odur.....kötü şeyler de gelse başımıza vesiledir onlar sonuç her zamn iyi olur

ama kafirlerin başına iyi şeyler gelirse onlarda vesiledir sonucu kötü olur....

diyorum ben...

doğrumu anladım yoksa anlamak istediğimmi buydu bilemiyorum artık :sır:
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu Rahman'a teslim eyledim;
gayr istemem...


16

10.02.2010, 10:03

Ya Allah....Nur...Hadi beraber yapalım bu dersi...Senin anladıklarına ilave olarak algıla yapacağım dersi: Kafirler Müslümanlara neden galip geliyorlar ? Birisi Hak birisi batıl. Hakkın galip olması gerekmez mi ? Bakın dünya coğrafyasına müslim her yerde ezilen sınıf, horlanan sınıf , hakları çiğnen sınıf.
Üstadımız Hz. leri bu suale cevap verirken ; dört noktaya dikkat çekiyor. a- Her hakkın her vesilesi hak olması gerekmez diyor . Her batılın her vesilesi batıl olması gerekmez. Dolayısıyla burdan şu sonuç çıkar:Hak olan bir vesile batıl olan bir vesileye galip oluyor.
Ne demek bu?
Bu şu demek...açalım cümleleri: Muhabbet, uhuvvet, İnsaniyet, yardım severlik , tevazu.....çoğaltmak mümkün..Bu değerler kimin kardeşim? İslam'ın değil mi ? evet İslam'ın özünde bu var.Ve bunlar İslam'ın malı Müslümanın malı..Bunlar hak. Ve bizim .
Batıl olan nedir?
Kin, gayz , düşmanlık , gıybet , ayrılık , nifak , yalancılık , kendini beğenmişlik , riyakarlık...vs...Bunlar batıl , bunlar hak'ta yok , olmaması gerek.
Avrupa çalışkan mı? evet.
Avrupalı adam kayırır mı? rüşvet alır mı? Milletine hıyanet eder mi ? Vatandaşları arasında ayrım yapar mı? Eşitlik ilkesine aykırı hareket eder mi ? Eğer cevabımız Hayır ise; kardeşim bunlar hak olan vesileler..Dolayısıyla hak olan sebepler galip oldu. Hak mağlup olmadı ki.
İslam toplumlarına bakalım: İntihar eylemleri hak mı? hayır..Vatandaşını dolandırmak , yalan söylemek , sıdk'tan ayrılmak vs..bunlar hak mı? hayır batıl..Batıl vasilelerle hakka galip gelinir mi ? hayır.
Anlaşılan o ki bizim batıl vesilelerimiz hak vesilelere yenik düşüyor. bizim malımız onlarda ..onların ki bizde.
Öyleyse biz ''İslama layık doğruluğu ve doğru İslam'ı'' filimizle halimizle kalimizle göstermemiz lazım..yaşamamız lazım Üstadımız Hz.lerinin buyurduğu gibi...Bakın o zaman hak ne durumda olacak..Hakka giderken batıl vesileleri kullanıyoruz ve mağlup oluyoruz... Ama;Üstadımız diyor ki; hakkın mağlubiyeti geçicidir..Hak mutlaka üstün gelecektir.Çünkü hak İslamın malıdır..Zaten bizim olan , hak olan vesileleri geri alacağız, hak ka giderken , hakkı temsil ederken hak olan vesilelerle yolumuza yürüyeceğiz ve hak üstün gelecektir.
Akıbet hakkın olacaktır.Eksiğim veya fazlam olabilir..katkısı olan yoksa istediğin başka yerden derse devam edebiliriz..

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

17

11.02.2010, 13:43

Allah razi olsun Atilla abi.. devamini bekliyoruz sizden :)

bide söyle bisey eklemek istiyorum:

Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?


Burdaki kuvvet batilin kuvvetli oldugundan gelmiyor.. hani Üstad diyorya:

Alıntı

Amma fevkalâde ve harika iktidarları ise, ekser icraatları tahribat ve müştehiyât olduğundan, fevkalâde bir iktidar görünür. Çünkü tahrip kolaydır. Bir kibrit bir köyü yakar. Müştehiyat ise, nefisler taraftar olduğundan çabuk sirayet eder.

Tahrip kolaydir.. Tamir ise zordur.. ustad bir yerde daha bir örnek veriyor bulamadim.. :)
hani bir binayi 20 kisi kac günde yapar, ama biri gelir bir dakikda o binayi hemen yikar.. bu yikma isi onun kuvvetli oldugundan olmuyor.. tahribin kolay olmasindan geliyor.. Bir saksiya cicek eklersin aylar sonra cicek acar, ama biri bir kac saniyede o cicegi koparir atar..

Batil galip geliyor diye batil güclüdür denilmez yani..
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

18

11.02.2010, 14:45

Evet aynen öyle..aslında senin bahsini ettiğin yer daha detaylı konuyu açar ama naapalım Nur kardeşimiz Lemaat'tan ( Sözler'in sonunda) bir yer seçmiş..biraz beyin cimnastiği yaptırdı bize.Normalde Lemaat vecizeler tarzında kısa geçtiği için belli bir Risale kültürü gerektirir açmak için..Tıpkı mesnevi-i Nuriye gibi...Bu veciz cümlelerin açılımı Lem'alar'da Zehracan(13.Lem'a-şeytandan istiaze) Tam senin alıntı yaptıgın yerde..Allah razı olsun..Maşallah Nur kardeşim egzersizlere devam İnşallah.

Zehracan

Süper Moderatör

Mesajlar: 8,190

Hobiler: Risale-i Nur, DUA...

  • Özel mesaj gönder

19

16.03.2010, 12:34


Bir ders yapalim mi basliginda acilan konulari ayirdim.. her derse her zaman yorum ve katki yapilabilmesi icin..


"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"

20

17.03.2010, 09:21

Allah razı olsun İsabetli olmuş.

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir