Giriş yapmadınız.

Sayın ziyaretçi, Muhabbet Fedâileri sitesine hoş geldiniz. Eğer buraya ilk ziyaretiniz ise lütfen yardım bölümünü okuyunuz. Böylece bu sitenin nasıl çalıştığı konusunda ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Eğer sitenin tüm olanaklarından faydalanmak istiyorsanız, kayıt yaptırmayı düşünmelisiniz. Bunun için kayıt formunu kullanabilir ya da bu bağlantıya giderek kayıt işlemi hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz. Eğer önceden kayıt yaptırdıysanız buradan giriş yapabilirsiniz.

1

20.05.2008, 12:34

Risale-i Nurlar Muallimlere İhtiyaç Bırakmıyor

Zaman zaman karşılaşıyoruz ve duyuyoruz.Risale-i Nur dairesi içine girildiği halde mürşid aranmalı ve mürşide ihtiyaç vardır söylemlerine. Halbuki en büyük mürşid Kur'andır.Risale-i Nurlarda Kur'anın menevi bir tesfsiri ve dersi olması vesilesiyle o mürşid-i azamın veresesi nevinden mürşidlik vazifesini yapmaktadır.Risale-i Nurlara müntesip olan zatlar daire içinde mürşid bulmalıdır.Bu mürşid ise ancak ve ancak Risale-i Nurlar ve Risale-i Nurların şahs-ımanevisi olmalıdır.Bu manada sözü Risale-i Nurlara bırakalım ve oradan devam edelim inşallah.

Hem Üstadımız Risale-i Nurlarda şu ifadelere yer veriyor.

Bu zaman cemaat zamanıdır. Ehemmiyet ve kıymet, şahs-ı manevîye göre olur. Maddî ve ferdî ve fâni şahsın mahiyeti nazara alınmamalı.
Lillâhilhamd, Risaletü'n-Nur, bu asrı, belki gelen istikbali tenvir edebilir bir mucize-i Kur'âniye olduğunu çok tecrübeler ve vâkıalarla körlere de göstermiş. Ona ait medh ü senânız tam yerindedir.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 2)

Evet, "Ümmetimin âlimleri ısrâiloğullarının peygamberleri gibidir."(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:64)fermân etmiş. Gavs-ı Âzam şâh-ı Geylânî, ımam-ı Gazâlî, ımam-ı Rabânî gibi hem şahsen, hem vazifeten büyük ve harika zatlar, bu hadisi, kıymettar irşâdatlarıyla ve eserleriyle fiilen tasdik etmişler. O zamanlar bir cihette ferdiyet zamanı olduğundan, hikmet-i Rabbaniye onlar gibi feridleri ve kudsî dâhileri ümmetin imdadına göndermiş.

şimdi ise, aynı vazifeye, fakat müşkilâtlı ve dehşetli şerait içinde, bir şahs-ı mânevî hükmünde bulunan Risaletü'n-Nur'u ve sırr-ı tesanüdle bir ferd-i ferid mânâsında olan şakirtlerini bu cemaat zamanında o mühim vazifeye koşturmuş. Bu sırra binaen, benim gibi bir neferin ağırlaşmış müşiriyet makamında ancak bir dümdarlık vazifesi var.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 2)

Evet, bu asrın ehemmiyetli ve mânevî ve ilmî bir mürşidi olan Risaletü'n-Nur'un heyet-i mecmuası, sair şahsî büyük mürşidler gibi kendine muvafık ve hakikat-i ilmiyeye münasip olarak, birkaç nevide ve bilhassa hakaik-i imaniyenin izharında, intişarında azîm kerametleri olduğu gibi, üç keramet-i zâhiresi bulunan Mucizât-ı Ahmediye, Onuncu Söz ve Yirmi Dokuzuncu Söz ve Âyetü'l-Kübrâ gibi çok risaleleri dahi herbiri kendine mahsus kerametleri bulunduğunu çok emâreler ve vâkıalar bana kat'î bir kanaat vermiş. Hattâ sekeratta bulunan talebelerine imanını kurtarmak için bir mürşid gibi yetiştiğine, müteaddit vâkıalar şüphe bırakmıyor. "Bir saat tefekkür, bir sene ibadet-i nâfile hükmünde..." Bir misali, Nurun Hizb-i Ekberidir diye müşahede ettim ve kanaat getirdim.HAşıYE 2.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 4)

HAşıYE 2 Âyetü'l-Kübrâ'nın üçüncü menzilinin başında, Ahmed-i Fârûkî Risale-i Nur hakkında demiş ki: "Mütekellimînden biri gelecek, bütün hakaik-i imaniyeyi kemâl-i vuzuh ile beyan ve ispat edecek." Zaman ispat etti ki, o adam, adam değil, belki Risale-i Nur'dur. Ehl-i keşif, Risale-i Nur'u ehemmiyetsiz olan tercümanı suretinde keşiflerinde müşahede etmişler, "bir adam" demişler..(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 4)

2

20.05.2008, 12:37

Aşağıya aldığım Risale-i Nurlardan parçalarda da çok mühim ve dikkate değer izahlar ve açıklamaar var.Üstadımız gayet net ve açık olarak meseleyi vuzuha kavuşturmuştur.ışte o parçalar.

Mânevî bir elektrik olan Resâili'n-Nur dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, külfet-i tahsile ve derse çalışmaya ve başka üstadlardan taallüm edilmeye ve müderrisînin ağzından iktibas olmaya muhtaç olmadan,herkes derecesine göre o ulûm-u âliyeyi, meşakkat ateşine lüzum kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder, muhakkik bir âlim olabilir.

Hem işaret eder ki, Resâili'n-Nur Müellifi dahi ateşsiz yanar, tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır, âlim olur.(Birinci şua)

Risale-i Nur da ekseriyet itibarıyla kendi kendine ders verip muallimlere ihtiyaç bırakmadığından, bu tedris vazifemde bana istirahat ve tebrik nev'inde bir ihsan-ı ılâhî olarak bu acip hastalık benim istirahatime medar oldu.


Hem benim ruhuma geldi ki: Senin binler, belki yüz binler Saidcikler, senin bedeline ders verecek ve konuşacaklar var. ıhsan-ı ılâhî ile Risale-i Nur, başka ilimler gibi meşakkatli derslere muhtaç değil. (Emirdağ Lâhikası (2) - Mektup No: 140)

Evet, eğer mesleğimiz şeyhlik olsaydı, makam bir olurdu veyahut mahdut makamlar bulunurdu. O makama müteaddit istidatlar namzet olurdu. Gıptakârâne bir hodgâmlık olabilirdi. Fakat mesleğimiz uhuvvettir. Kardeş kardeşe peder olamaz, mürşid vaziyetini takınamaz. Uhuvvetteki makam geniştir; gıptakârâne müzâhameye medar olamaz. Olsa olsa, kardeş kardeşe muavin ve zahîr olur, hizmetini tekmil eder.Pederâne, mürşidâne mesleklerdeki gıptakârâne hırs-ı sevap ve ulüvv-ü himmet cihetiyle çok zararlı ve hatarlı neticeler vücuda geldiğine delil, ehl-i tarikatin o kadar mühim ve azîm kemâlâtları ve menfaatleri içindeki ihtilâfâtın ve rekabetin verdiği vahîm neticelerdir ki, onların o azîm, kudsî kuvvetleri bid'a rüzgârlarına karşı dayanamıyor.( Yirmi Birinci Lem'a)

3

21.05.2008, 09:35

"Risâle-i Nur, imânî meseleleri lüzûmu derecesinde izah etmiş. Risâle-i Nur'un hocası Risâle-i Nur'dur.

Risâle-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidâdı nisbetinde kendi kendine istifâde eder. Aklınız herbir meseleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdânınız hissesini alır. Ne kadar istifâde etseniz, büyük bir kazançtır." (Konferans)

4

21.05.2008, 18:26

Risale-i Nur eserleri geleneksel şahsa dayalı eserler misüllü hizmet tarzlarından faklı olan bir tarzı bu ahirzaman asrının insanlarına sunmuştur.şahsa ve mürşide ihtiyaç bırakmaz.Her Risale-i Nur muhatabı mutlaka okuduğu eserlerden istifade eder ve anladığı kadarı ile devam ettiği sürece imanı kuvvetlenir.

Ayrıca Risale-i Nur eserleri birbirine tercih edilmez ve her bir meselesini herkez tam anlayamaz izahlarını da müellifi yapmıştır.Çünkü iman hakikatlerinin izahı olduğunu belirtir.Onun için cemaat şeklinde okumak en çok istifadeli olan şekildir.Çünkü cemaat olunarak samimi ittihad ile Risale-i Nurların şahs-ı manevisi tahakkuk eder ve o şahs-ı manevinin bereketi ile yapılan dersler şahsi okumalardan kat kat daha istifadeli ve verimli olur.

Hem Üstad Risale-i Nur dairesinin çok geniş olduğunu beyan eder.Bu dairelerin en önemli dairesini has talabeler teşkil eder.Bu hizmette en makbul daire talebelik dairesidir ve Risale-i Nurlara talebe olmak büyük bir müşerrefiyettir.

Risale-i Nurlara muhatap olanlar allameler de olsalar vazifeleri Üstadımız tarafından izah edilmiş ve onların vazifeelri "şerh,izah ve tanzimlerdir".Bunların dışında bir şey yapmaya kalkanları ise Üstad "Soğuk bir muazara ve nakıs bir taklitçilik" olarak tarif etmiştir.

Öyleyse bütün kuvvetimizle Risale-i Nurlara ihlas,sadakat ve tesanüt sıfatları ile çalışmalıyız.Bu hizmet-i Kur'aniyeye uygun olmayan davranışlardan uzak durmalıyız.Üstadımızın mesleği olan cadde-i kübra-i Kur'aniyeye uygun hareket etmeliyiz.

5

21.05.2008, 18:48

Alıntı sahibi ""Abdulbaki""

Risale-i Nur eserleri geleneksel şahsa dayalı eserler misüllü hizmet tarzlarından faklı olan bir tarzı bu ahirzaman asrının insanlarına sunmuştur.şahsa ve mürşide ihtiyaç bırakmaz.Her Risale-i Nur muhatabı mutlaka okuduğu eserlerden istifade eder ve anladığı kadarı ile devam ettiği sürece imanı kuvvetlenir.

Bedîüzzaman’ı ve Risale-i Nur’u her yeni tanıyan müdrik ve takdirkâr kimseler, daha evvel tanımadıklarına binler teessüf edip, kaybettikleri zamanları telafi edebilmek için müsaid vakitlerini boşa sarfetmeyerek, beş dakikalık bir zamana dahi ehemmiyet verip, geceli gündüzlü Risale-i Nur’a çalışmağa başlıyorlar.
Bu rağbet ve şiddetli alâka hiçbir psikolog, sosyolog ve feylesofun eserinde görülmemiştir.
Onlardan ancak tahsilli kimseler istifade edebilmişlerdir. Bir ortaokul çocuğu veya okumasını bilen bir kadın, büyük bir feylesofun eserini okuduğu zaman istifade edememiştir. Fakat Risale-i Nur’dan herkes derecesine göre istifade etmektedir.


ZÜBEYıR GÜNDÜZALP'ıN MÜDAFAASINDAN..

Risale-i Nur'un küçük ve masum şakirtlerinden elli altmış talebenin yazdıkları nüshaları bize göndermişler, o parçaları üç cilt içinde cem ettik.
ışte bu mecmuadaki parçaları yazanların nümune olarak bir kısmı şunlardır:


ısimleri Yaşları
Ömer 15
Mustafa 13
Hafız Nebi 14
Hicret 15
Hüseyin 11
Ahmed Zeki 13
Ayşe 11
Hafız Ahmed 12
Mustafa 14
Bekir 9
Ali 12
Ayşe 11


ışte bu mecmuadaki risaleler, bu masum çocukların Risale-i Nur dan ders aldıkları ve yazdıklarının bir kısmıdır. Onların bu zamanda bu ciddi çalışmaları gösteriyor ki, Risale-i Nur da öyle bir manevi zevk ve cazibedar bir nur var ki, mekteplerde çocukları okumaya şevkle sevk etmek için icad ettikleri her nevi eğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, bir şevk, Risale-i Nur veriyor ki, çocuklar böyle hareket ediyorlar.
Hem bu hal gösteriyor ki, Risale-i Nur kökleşiyor. ınşaallah, daha hiçbir şey onu koparamayacak; ensal-i atiyede devam edecek, gidecek.
Aynen bu masum çocuk şakirtler gibi, Risale-i Nur'un cazibedar dairesine giren ümmi ihtiyarların dahi kırkelli yaşından sonra Risale-i Nur'un hatırı için yazıya başlayıp yazdıkları kırk elli parça, iki üç mecmua içinde derc edildi. Bu ümmi ihtiyarların ve kısmen çoban ve efelerin, bu zamanda, bu acip şerait içinde, herşeye tercihan Risale-i Nur a bu surette çalışmaları gösteriyor ki, bu zamanda Risale-i Nur a ekmekten ziyade ihtiyaç var ki, harmancılar, çiftçiler, çobanlar, yörük efeleri, hacat-ı zaruriyeden ziyade bir hacat-ı zaruriyeyi, Risale-i Nur'un hakaikini görüyorlar.


Emirdağ Lâhikası | ıkramı ızhar Mektubunun Tetimmesi | 58

6

21.05.2008, 21:12

Risale-i Nurlar hakikaten harika eserler.Her defa okuyuşumuzda farklı hakikatler açılıyor.Tam bir gül goncası gibi.

Risale-i Nurlar nazdar çiçekler gibi kendisine muhabbet duyanlara ve ihtiyacını tam hissedenlere tebessüm ederek açılıyor.Bazende o yüksek dallarındaki olgunlaşmış meyvelerini bizim gibi acizlerin istifadesi için zaman zaman aşağıya eğiyor ve tatmamızı ve gıdalanmamazı sağlıyor.Ancak tam ihtiyacını hissedenlere diye inanıyorum.

Bazen bir köylü veya çoban veya zahiren sıradan kabul ettiğimiz insanlar Risale-i Nurlardan ulamalardan daha fazla feyiz alıyor ve nasipleniyor.Çünkü onlar Risalelere safi bir niyet ve kalble muhatap oluyorlar.

Bazen de o ağabeylerimiz şahs-ı maneviyenin oluşması ve himmeti ile bizlere de iksir-i nurani olan feyizleri iletiyorlar.Bu sır tamamen tesanüt sıfatı ile meydana gelen şahs-ı manevinin tezahürü ile gerçekleşiyor.Allah onlardan ebeden razı olsun.

ışte bundan sonra hepimiz o şahs-ı maneviyeden kuvvet alıyoruz.Bu kevvetle feyizleniyoruz ve nurlanıyoruz.

7

02.06.2008, 15:01

25.SÖZÜ ANLAMAK ıÇıN ..bahsettiği konularda işin ehlinden ders almalıyız..

mesela;şiyak,sibak,belağat,fesahat...gibi..

zaten bana göre 25.sözü başından sonuna kadar ..bahseddiği konuda uzman kişiden ders alınmalıdır.

8

06.07.2008, 18:47

nazar ile niyet mahiyeti esyayi tagyir eder

Bismillahirrahmanirrahim



bu görüsmelerde 3 kisim insan vardir
dost
kardes
talebe
bunlarinda kendilerine ait özellikleri ve üstada karsi tavirlari halleri vardir.mektubatta gecer.
üstada ra üstad r.a diyen hz.lerin üstada r.a bakis nazarlari ve üstada yazdiklari mektublarda ki hitab lari sunu akla getiriyor?



Risale i nurlar bizden evvel üstadin yaninda talebe vasfini kazanmis olan hazretlere hitab etti ve onlar ne anladilar buna bakmak neden aklimiza gelmez hele lahikalarda üstada yazilan mektublara bir bakalim bakalimda üstadin talebeleri nasil bir nazara sahibler...

evet üstad r.a demis : mürsidi hakiki Kuràn dir bunu diyen bediüzzamandir asrinda tek olan o ünvani alan kendine özel vazifeler ve yetenekler verilen
dehset bir zaman diliminde özel bir usulle terbiye edilmis hazret, imam Ali r.a dan ders alabilen bir üstad öyle demis ve dedigini de isbat etmis...

bizde üstad gibimiyiz diyecez !!!ve o hazrete talebe olanlarin ilimleri malum ve yinede o sözü söylemezler yani bize kuràn yeter veya Kuràn dan gelen Risale i nurlar yeter demezler ne derler peki lahikalara ve risale i nurlara talebe gözü ve nazari ile bakan anlar insallah acilir mesele , bir hakikat vardirki:
ilim alimden tahsil edilir, ustasiz cikar ,ögretmensiz ders ve ögreticisiz eser aciklamasini yapan muallimi olmayan ilim ders yoktur ki hele risale i nurlar,

Risale i nurlar sirlarin marifetullahin aciklandigi eserlerdir,
bu demek degildirki risale i nurlari okuyanlar sirlari alir ,öyle yazilmis eserlerdirki yillarca okusada bir kisi sir sirligini ifsa etmez sirra halel verilmez zira yazan hakim esmasina mazhar bir bediüzzamandir. Ehil olmayanin alacagi ancak kelimlerin kaliplari ve icine kendi yükleyecegi manalardir. yani ilmel yakin denilen vadide bile zor ilerler, kaldiki daha asilacak cok menziller ve her menzilin kendine ait ilimleri isleri sirlari vardir.

hasbunallahi ve niamel vekil

9

16.07.2008, 10:21

risalei nurun anlaşılması,,risaledeki açıklamalarla olur..

anladığıma göre üstad bunu kasdetmiştir.

risalei nuru anlayıp,onun ruhunu çözenler..elbette risalei nuru tefsir edebilirler..

amma tefsircidir diye risalei nuruda o izah eder diyemezsin..demektir..

önce risaleyi iyi okuyacak..anlıyacak ondan sonra..

10

18.07.2008, 13:25

Bismillahirrahmanirrahim

(yukarıdanalıntıdır)
Evet, "Ümmetimin âlimleri ısrâiloğullarının peygamberleri gibidir."(el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ: 2:64)fermân etmiş.
Gavs-ı Âzam şâh-ı Geylânî,
ımam-ı Gazâlî,
ımam-ı Rabânî gibi hem şahsen, hem vazifeten büyük ve harika zatlar, bu hadisi, kıymettar irşâdatlarıyla ve eserleriyle fiilen tasdik etmişler.
O zamanlar bir cihette ferdiyet zamanı olduğundan, hikmet-i Rabbaniye onlar gibi feridleri ve kudsî dâhileri ümmetin imdadına göndermiş.

şimdi ise, aynı vazifeye,
fakat müşkilâtlı ve
dehşetli şerait içinde,
bir şahs-ı mânevî hükmünde bulunan Risaletü'n-Nur'u ve sırr-ı tesanüdle
bir ferd-i ferid mânâsında olan

bu cemaat zamanında o mühim vazifeye koşturmuş
. Bu sırra binaen, benim gibi bir neferin ağırlaşmış müşiriyet makamında ancak bir dümdarlık vazifesi var.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 2)

Evet, bu asrın ehemmiyetli ve mânevî ve
ilmî bir mürşidi olan Risaletü'n-Nur'un
heyet-i mecmuası,
sair şahsî büyük mürşidler
gibi kendine muvafık ve
hakikat-i ilmiyeye münasip olarak,
birkaç nevide ve bilhassa hakaik-i imaniyenin izharında, intişarında azîm kerametleri olduğu gibi, üç keramet-i zâhiresi bulunan Mucizât-ı Ahmediye, Onuncu Söz ve Yirmi Dokuzuncu Söz ve Âyetü'l-Kübrâ gibi çok risaleleri dahi herbiri kendine mahsus kerametleri bulunduğunu çok emâreler ve vâkıalar bana kat'î bir kanaat vermiş. Hattâ sekeratta bulunan talebelerine imanını kurtarmak için bir mürşid gibi yetiştiğine,
müteaddit vâkıalar şüphe bırakmıyor. "Bir saat tefekkür, bir sene ibadet-i nâfile hükmünde..." Bir misali, Nurun Hizb-i Ekberidir diye müşahede ettim ve kanaat getirdim.HAşıYE 2.(Kastamonıu Lâhikası - Mektup No: 4)

şeklinde biraz daha dikkatli ele alır ise ve
Risale i nur ile; ki ; risaleye ;kitaba; Kur'ana bakar...
Risalet i nur u da birbirinden ayırdedip; Risaletin peygamberlik a.s
olduğunu onun nurunun da Varisi nebi r.a larda olduğunu onlarında ( insan oldğunu kitab olmadığını) her asrın Kutbuzzamanı olduğunu, ve beni israilin peygamberleri ne Yapmışlar ise; Benim Ümmetimin alimleri(Varisi nebisi) o vazifeyi veraseten vekaleten yapar diye anlasak ve desekki;
Beni israilin peygamberleri demek lede;
Her peygamber a.s bir esmai azama mazhar ve o vazife onda o renkte iken
Bizim peygamberimiz h.z Muhammed s.a.m Tüm esma i ilahiyenin mazharı iken, ve Onun a.s.m ın ümmetinin alimleri de esmai azamlara o (beni israil peygamberleri a.s)onların gölgeleri altında mazharlar iken vazifelerini yaparlar...
Onlar kainatın ruhu hükümdedirler
Onlar esma i ilahiyyenin mihrakiyyesidirler
ve o Varislerden Ahir zaman varisi Olan hz. Üstda r.a

Varis o kişilerdirki sırrlar ilmine vakıf olur( Ümmetime sual sormamak kaydı ile sana ılm-i kur'an verilecektir) e mazhar bir Bediüzzaman dır r.a üstadı azamımız.

aczi_reşha

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir