Ehl-i marifet der ki: "Allah ile konuşmak istersen namaza dur, Allah'ın seninle konuşmasını istersen Kur'an oku."
Nursi Rusya'da mahpusken, uykusuz kalıp ve gurbetin acısını hissettiğinde Volga Nehri'nin şırıltılarına kulak veriyordu. Yağmurlar tabiatın gözyaşları, rüzgarlar ise ayrılığın kokusuydu sanki. Birinci Dünya Savaşına katılana kadar kendini ihtiyar kabul etmiyordu.
Duyduğu ziyade endişeler sebebi ile yaşı çok genç olduğu halde, kendini 80 yaşında gibi hissediyor "çocukların ihtiyarlaştığı gün" ayetini hatırlıyordu.
Gurbet acısıyla dolu bu uzun, hüzünlü ve karanlık geceler ona hiçbir ümit ışığı hiçbir hareket göstermiyordu.
Ümitsiz kalıp aczini idrak edince, Kur'an-ı Kerim imdada yetişir ve müminlerin tekrar be tekrar söylediği, "Allah bize yeter, o ne güzel vekildir" ayet-i kerimesini hatırlar. Bu ayet, onun içindeki yalnızlığı, ayrılığı, zayıflığı, güçsüzlüğü giderip, ona güven, huzur ve ümit dolu narin bir örtü oluyordu. Nursi, memleketindeki eski dost ve arkadaşlarını hatırlayınca aklına Türk şairi Niyazi Mısri'nin şu mısraları gelir: (Bu şair Türkiye'de doğdu, ancak daha sonra Mısır'a gidip Ezher-i şerif'te okudu. Döndüğünde kendisine Mısrî lakabıyla hitap edildi.)
Dünya râmından geçip
Yokluğa kanat açıp
şevk ile her dem uçup
Çağırırım dost dost.Bütün bu sıkıntılara rağmen ve belki de bu sıkıntılar sebebiyle, Nursi kendisini ilâhi rahmet kanatlarının altında bulur. Sıkıntı ve acıları Allah katında ona şefaatçi olurlar ve kendisini şu ayet-i kerimedeki gibi Allah'a secde edip ona yaklaşan bir halde bulur:
"Allah'tan başkasına asla itaat etme, ona secde edip yaklaş."Ahmed Behçet
Mısır-El-Ehram Gazetesi Başyazarı
27.12.1998 / 08 Ramazan 1419
Alıntı
Bütün bu sıkıntılara rağmen ve belki de bu sıkıntılar sebebiyle, Nursi kendisini ilâhi rahmet kanatlarının altında bulur. Sıkıntı ve acıları Allah katında ona şefaatçi olurlar ve kendisini şu ayet-i kerimedeki gibi Allah'a secde edip ona yaklaşan bir halde bulur
