Giriş yapmadınız.

1

19.07.2004, 00:42

Ceylan caliskan üstadin vaarisimi?

S.Aleyküm !

Gecenler elime bir kitap gecti,basligi " terikat ve cemaatlerin siyasetteki
40 yili " .Yazarlarin (2 kisi) isimleri aklimda deyil,yanlis bilgi'de vermek istemiyorum.
kitapta rahmetli Ceylan Caliskan agabeyin vefatinda(cenab-i hakk gani gani rahmet etsin)üzerinde üstadin bir mektupu bulunmus,mektupta Hz.üstad Ceylan agabeyi vaarisi olarak yazmis!!
Bu konuda detayli bilgisi olan varmi??

2

19.07.2004, 09:25

Aleykümselam M.ali kardeşim;

bahsettiniğiniz mesele oldukça tartışmalı bir mesele.
tartışmanın kaynağı da Emirdağı Lahikasında geçen kısa bir makaledir.

Vasiyetnamemedir adlı makale şöyledir:


Alıntı

Aziz, sıddık kardeşlerim ve varislerim,
Ecel gizli olmasından, vasiyetname yazmak sünnettir. Benim metrukatım ve Risale-i Nur dan olan benim hususi kitaplarım ve güzel ciltlenmiş mecmualarım ve sair şeylerimin bütününü, Gül ve Nur fabrikaların heyetine, başta Hüsrev ve Tahiri olarak o heyetten on iki kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum. Onlara bırakıyorum ki, emr-i Hak olan ecelim geldiği zaman, benim arkamda o metrukatım, benim bedelime o sadık ve mübarek ellerde hizmet-i Nuriye ve imaniyede çalışsın ve istimal edilsin.
Kardeşlerim, bu vasiyetten telaş etmeyiniz. Ben, teessürattan ve dokuz defa zehirlenmekten, pek çok zayıf olmakla beraber gizli münafıkların desiselerle müteaddit suikastları için bu vasiyeti yazdım. Merak etmeyiniz, inayet-i Rabbaniye ve hıfz-ı ılahi devam ediyor.

Kardeşiniz
Said Nursi
• • •

haşiye:Kardeşim Abdülmecid, Zübeyir, Mustafa Sungur, Ceylan, Mehmed Kaya, Hüsnü, Bayram, Rüştü, Abdullah, Ahmed Aytimur, Atıf, Tillolu Said, Mustafa, Mustafa, Seyyid Salih.


ışte haşiye bölümünde sayılan on iki kişi bazı Nur Talebesi kardeşler tarafından Risale-i nurların varisleri olarak tanımlanmakta. Bu noktada Nurların değişik yerlerinde başka isimler de olabilir. sizin sorduğunuz sual içinde geçen Ceylan ağabeyin ismi zaten burada geçmekte.
Yani sizin bahsettiğiniz husus doğru olabilir.

Peki bu veraset meselesinin aslı nedir?
gerçekten de bazı kardeşlerin anladığı gibi sadece bu ağabeyler Nurların varisi midir?Bu ağabeyler vefat ettiği zaman ne olacak? Acaba bu ağabeyler de mi varisler bırakacaklar? Neticede hakikat mesleği olan Risale-i Nur bir tarikat mesleğine mi dönüşecek?

ışte bu noktada bu veraset mesleğini kısa da olsa açıklamak gerekiyor.

Evet Üstadımız çok kereler zehirlenmesi vesilesi ile yukarıya aldığımız vasiyeti yazmış. Ama vasiyetin içinde geçen ifadelere baktığımız zaman bu veraset meselesinin umumi manada anlaşılandan çok farklı olduğu gözükür.
Zira Üstadın vasiyet ettiği şey doğrudan Risale-i Nur hizmeti değildir. Esas itibari ile hususi eşya ve emvalıdır.

Alıntı

Benim metrukatım ve Risale-i Nur dan olan benim hususi kitaplarım ve güzel ciltlenmiş mecmualarım ve sair şeylerimin bütününü, Gül ve Nur fabrikaların heyetine, başta Hüsrev ve Tahiri olarak o heyetten on iki kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum. Onlara bırakıyorum ki, emr-i Hak olan ecelim geldiği zaman, benim arkamda o metrukatım, benim bedelime o sadık ve mübarek ellerde hizmet-i Nuriye ve imaniyede çalışsın ve istimal edilsin.

Bakın burada Üstad hangi şeylere varis bırakıyor.
1-Metrukatı(yani vefat eden kişinin arkasında kalan eşyalar, giysiler vs gibi)...
2-Güzel ciltlenmiş kitapları...
3-Ve diğer eşyaları...(bir kaç hususi eşya)

işte Üstad bu vasiyetnamede hususi eşya ve kitaplarına varis bırakıyor.
yoksa "ben vefat ettikten sonra Risale-i Nur hizmetini bu talebelere bırakıyorum" demiyor. Ama ne yazık ki böyle bir yanlış anlama var.
Esas itibari ile sahibi Kuran olan bir davanının tüm ağırlığını 12 kişiye bırakmak Risale-i Nur gibi hedefi ve maksadı cihanşümül olan bir hizmete uygun gelmez. Bu ağabeyler bu ağırlığı taşıyamazlar.
peki bu varislik meselesinin aslı nedir?
veraset var mıdır, yok mudur?

Bu ve benzeri sorulara yine Risale-i Nurdan bir alıntı yaparak cevap verelim:

Alıntı

ikinci cihet, sırf Kur’ân-ı Hakîmin dellâlı olduğum cihetledir. Bu kapıdan girenleri ale’r-re’si ve’l-ayn kabul ediyorum. Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur.
Dostun hassası ve şartı budur ki: Katiyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.
Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözlerin neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını edâ etmek, yedi kebâiri işlememektir.
Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözleri kendi malı ve telifi gibi hissedip sahip çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini onun neşir ve hizmeti bilsin.


26. mektup 10. meselede geçen bu ifadeler çok açık ve yoruma dahi gerek kalmayacak bir şekilde açıklıyor.
Bu söz ışığında bakıldığı zaman Risale-i Nurun hakiki varilserinin Nur talebeleri olduğu açıkça görülür. Zira Üstad talebeliği şartını "Sözlere(yani Nurlara) kendi malı ve telifi gibi sahip çıkmak" olarak tanımlıyor.
Madem her Talebe Nurlara ve Sözlere kendi malı gibi sahip çıkacak, öyleyse hakiki varis de o olacak demektir.
Demek ki Risale-i Nurun haki varisi benim, sensin, O, öteki velhasıl kendini bu hizmete adamış her kişidir.
Bu talebeler içinde tabi ki temeyyüz etmiş ve şahs-i manevi içinde ağabey durumuna gelmiş kişiler daha ön saflarda yer alacaktır. Zaten Üstadımız da O simi geçen 12 talebesini saff-ı evvel gördüğü için talebelik cihetiyle en önde olan o kişilere isim vererek iltifat etmiştir. Onlar da Nur talebesi olmak hasebiyle birer varistirler.

Netice olarak:
Nurun varisi Nur talebeleridir.

zannederim bu konu biraz aydınlandı.

saygılar...

Risale Okuyorum

Üyeliği İptal Edildi

  • "Risale Okuyorum" bir erkek
  • "Risale Okuyorum" adlı kullanıcı yasaklandı

Mesajlar: 663

Konum: Ankara

Meslek: Öğrenci

Hobiler: İnternet, Risale-i Nur

  • Özel mesaj gönder

3

19.07.2004, 19:22

Allah razı olsun ahmetsaid abi...
"şimdi oku, kabirde okuyamazsın!" (Zübeyir Gündüzalp)

4

20.07.2004, 00:55

S.Aleyküm !!

Allah razi olsun Ahmet said kardes.Cok detayli bir sekilde tatmin oldum.
Cenab-i hakk bizleri üstadin varisligine mazhar kildigi icin sükürler olsun.Bütün nur hizmetkarlarini hizmeti kuran ve risale-i nur'da muhafaza etsin,amin amin amin !

Baki selamlar ve hayirli hizmetler :wink:

5

20.07.2004, 08:31

allah sizlerden de razı olsun.

hepimizi nur hizmetinde daim eylesin.
ayağımızı bu hizmette sabit kılsın.amin

saygılar

6

21.07.2004, 15:33

selamunaleykum;

elbetteki bu forumda çok da fazla katılımcı olamamla birlikte (işimden dolayı) zaman zaman fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum.
buradaki muhterem bir kardeşimizin bu varislik meselesi ile yazdıklarına katılmak maalesef mümkün değil.
hepimiz biliyoruzki risale-i nur talebeleri meşrep meşreptir.ancak elbetteki üstadımızın sağlığında gösterdiği risale-i nur hizmet tarzı tektir ve tartışılmaz.bunun dışında hizmet tarzını benimseyenler (bazı meşreplerdeki kardeşlerimizin yaptığı gibi) yada bu tarzı eksik görenler (şefkat tokatlarında verilen misal gibi) ancak ve ancak hata ederler.illaki ortaya risale-i nur hizmeti yapıyoruz diye çıkarlarsa...(bunu söylemeyen yada benimsemeyenler müstesna)
şimdi;
bu doğrudan yola çıkarsak üstadımız varislerini sağlığında belirlemiştir.(bu meseleye döneceğim).bu varislerin dışındaki kişiler velev nur talebesi de olsa hizmet cihetinde ancak onlardan istifade edebiliri ve onları istimal edebilir.
onlara ekleme çıkartma yeni bir tarzda baskı yada bu eksik bir yol şu şekilde yapılsın şeklinde bir içtihat kimse yapamaz.ancak ve ancak yukarıda ismi zikredilen muhterem ağabeylerimiz haricinde.
bu ağabeylerimiz ise vefat edenlerin yaptığı gibi sağlıklarında zaten sünnet olan hazırladıkları vasiyetlerinde yerlerine başkaları tayin ediyorlar.
bunların herkes tarafından bilinmesi ise ne hikmeten ne de başka bir şekilde herkes tarafından bilinmesi caiz değildir.
risale-i nurun varisi nur talebeleridir mantığı onlardan istifade ve istimal cihetindedir.
yoksa kitapların baskı düzeni dahil içeriğine ve diğer hiç bir noktasına müdahale anlamı taşımaz.taşımamasıda hikmet-i ilahiyenin muktezasıdır.
miraz olarak bırakılan lara bakıldığında ise Aziz üstadımızın kendi malı olarak gördüğü risale-i nur eserlerinin bizzat kapsam dahlinde olduğu görülecektir.
sanırım şimdilik bu kadar izah yeterlidir.
Allah hepinizden razı olsun.
nur ve onun nurlu yolundan sizi ve bizleri ayırmasın
amin

7

21.07.2004, 22:31

S.Aleyküm versatile

Agbilere kitlenirsen risale-i nur' daki sahsi maneviyet nerde kalacak ??????

8

22.07.2004, 09:47

selamunaleykum;

Allah razı olsun ne güzel yazmışsın.Ellerin dert görmesin.Ama Ben sana havalar çok sıcak gidiyor dimi diyorum sen ise ya rüzgara ne demeli diyorsun.
yani her ikiside doğru fakat ben havalar çok sıcak ve rüzgarsız ne kadar durgun hava var demedim ki..
inşaallah varmak istediğim noktayı anlamışsındır.
ben asla ve asla muhterem ağabeylerimize kilitlenelim demedim (kaldıki bu meseleyi ayrıca münazara edebiliriz).Burada sual veraset meselesi ve bir veraset malı üzerindeki tasarruf hakkını konuşuyoruz.ikiside ayrı birbirinden bağımsız meseleler bana göre.
her ikiside hak ve hakikat.
üstadımız bile her söylediğini kendisi söylediği için kabul etmememiz gerektiğini mihenge vurmamız gerektiğini öyle kabul etmemeiz gerektiğini bize ders vermiyormu?
zaten ağabeylerimizde bunu yapmadımı ve yapmıyormu zaten yapmalarıda gerekmiyormu?
Ve üstadımızın en birinci ve has talebesi ünvanlarıyla şereflendirilmiş ağabeylerimiz ile bu zamandaki nur talebelerinin tasarruf hakkının farklı olması hikmet-i ilahiyeye muvafık değil mi? bu zamanın muktezası değil mi?
Ve kur'anın sönmez ve söndürülmez bir güneş hükmünde olduğunu bu zamanda apaçık izah ve ispat eden risale-i nur'un üzerinde dalaletvari planlar çeviren gizli dinsiz ve münafıklar bu şekilde risale-i nur'u tahrif etmeye çalışmıyorlarmı?
Yoksa seninde buyurduğun gibi nerede şahsiyet ve enaniyet nerede risale-i nur'un şahsı manevisi... elbette birbirinden şark ve garp kadar uzak olgulardır.
"zaten bahtiyar o dur ki bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enaniyetini tatlı ve büyük bir havuzu kazanmak için o havuz içine atıp eritendir"
demiyormu üstadımız?
Elhasıl;
şahsiyet,ferdiyet;cemaat şahs-ı manevi noktasında elbette aynı düşünüyor ve söylüyoruz.zaten farklı olmasıda düşünülemez.
Benim söz ve cümlelerim asla ve asla bu noktada olmayıp veraset ve değişiklik hakkı ve düzenleme ile ilgili tasarruf noktasındadır..


selameunaleykum

9

22.07.2004, 10:30

Versatile kardeşim;

anladığım kadarıyla veraset konusunda çok az bir farklı görüşümüz var.

Hizmet cihetiyle bütün nur talebelerinin varis olduğuna, ya da vazifeli olduğuna siz de katılıyorsunuz.

son yazınızın son cümlesinde ise farklılığınızı ortaya komuşsunuz.

fakat bu noktada da dikkat lazım.
çünkü Risale-i Nurda geçen ve yukarıya aldığımız bölümde böyle bir hüküm açık veya imalı olarak gözükmüyor.

orada Üstadımız sadece özel eşya ve kitaplarını vasiyet ediyor.
Risale-i Nurun baskısı, düzenlenmesi vs konularını değil.
zaten bu günkü şartlarda bu mümkün de değil.
zira hukuki bir belge lazım.
eğer Üstadımızın bu konuda açık bir isteği olsa idi,
Bekir Berk ağabeye vekalet verdiği gibi,
Yine Bekir Ağabeye emreder hukuki bir yetki belgesi hazırlatırdı.
böylece ilgili ağabeyler bu belge ile risale-i nurun basım ve yayın işlerinden sorumlu olurlardı.
bize göre ne maddi ve ne de manevi böyle bir yetki var.

Risale-i Nurun davası cihanşümul dur.
zaten bu gün Amerikada, avrupada, asyada, Ortadoğuda, Türkiyede bu eserler yayınlanmakta. Binlerce Nur talebesi sırf Lillah için bu hizmeti yapmakta ve yapmaya da devam etmekte.

evet aklımız nurculaştı ama,
kalbimiz tarikat mesleğinden tam kurtulamadı.
halbuki risale-i Nur tam bir hakikat mesleğidir.

saygılar.

10

22.07.2004, 12:03

Üstad zaten külliyatın bitiminden ve düzenlenmesinden sonra vefat etti,

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

11

22.07.2004, 16:12

Risale-i Nur asrin Kur'an tefsiri burasi anlasildi ama bu 6666 ayetin tefsiri degil iman konularini iceren ayetlerin tefsiri dogrumu??? yani Kur'anin tam tefsiri degil .... misal Ruhu'l Furkan gibi degil biliyorsunuz bu muazzam tefsir Naksibendi Mürsidi Mahmut Ustaosmanoglu Efendi ve ekibinin tefsiri suan 10. cildi cikti ve tahminlere göre 30. cild olacakmis... Ve kendi sözü ile Medine de iken Resulü Ekrem (s.a.v.) Efendimizin manevi isareti ile baslanan bir tefsir...

Neyse konuyu saptirmadan gelelim asil meseleye bu varislik meselesine... anlayamadigim bir konu var Üstad hz. özel esyalarinin kime kalacagini niye asrin tefsirine yazsinki yoksa bazi eserler misal Emirdagi Lahikasi bu tefsir katagorisine girmiyormu????

ha tarikat meslegine devam edildiginde hakikat meslegi ve ordan marifet meslegine gecirir yani tarikatlerde de vardir hakikat meslegi....

baki selamlar.....
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

12

22.07.2004, 18:49

Bazul_eşheb bu konularda daha belki çook yazardım ama fuzuli olacağını düşünüyorum,

Üstad ilk zamanlarda 40 cild tefsir yazmaya karar vermiş,
ışarat'ül ıcaz da bunun ilk cildi, ardından iman konularına yönelmiş,


iman,meyve,gıda,tarikat,tasavvuf,hizmet daha çooook anlatırız ama daha çooook uğraşımız gider yooook yere,
sen seçmişsin meşrebini Allah mübarek etsin, ama gidip de olmadık şeylerin peşine düşme,

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

13

23.07.2004, 01:10

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""

Bazul_eşheb bu konularda daha belki çook yazardım ama fuzuli olacağını düşünüyorum,

Üstad ilk zamanlarda 40 cild tefsir yazmaya karar vermiş,
ışarat'ül ıcaz da bunun ilk cildi, ardından iman konularına yönelmiş,


iman,meyve,gıda,tarikat,tasavvuf,hizmet daha çooook anlatırız ama daha çooook uğraşımız gider yooook yere,
sen seçmişsin meşrebini Allah mübarek etsin, ama gidip de olmadık şeylerin peşine düşme,


Muhterem bu forumda cok degerli abilerimiz var onlar belki sen gibi fuzuli oldugunu düsünmüyo olabilirler ve yooook yere oldugunu söylemeden ugras verirler üstelik biz burda genel olarak sorduk sahsi secipte illa sen yanit ver demedik...


Bu arada Halveti Tarikati Seyhi olan Niyazi Misri (k.s.) den bir alinti ile son vereyim

Seriatin sözleri, hakikatsiz bilinmez
Hakikatin sözleri, tarikatsiz bulunmaz
Savm-u selat-ü zekat, günah kibrin mahveder
Darb-i zikir olmazsa gönül pasi silinmez

hürmetler....
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

14

23.07.2004, 05:43

güzel söylemiş doğru söylemiş,gidip de evliya ile karşı karşıya getirme bizi,
sana bir soru soruyorum,

Üstad hem büyük bir veli idi hem çok zeki idi,Risale-i Nur'lara başlayana kadar günde bir cild kitabı mütaala ederek okurdu,80 küsur kitab ezberindeydi,

şimdi bana söyle, Üstad ahmak mıydı ki iman konularına yöneldi tarikat vermedi de?

eğer Üstad nurları belli bir zaman için yazmış olsaydı bu kadar uğraşır mıydı,sence insanların imanı tehlikeden kurtulmuş durumda mı da bunlarla uğraşıyoruz,


daha dün adamın biri geldi bana namaz farz değil,kılmazsan günah da yok,vs.vs.,işte bu konu bana göre böyle falan filan dedi,duysan şok olursun,yine anlatmaya çalıştık bir şeyler,
imanı kuvvetli olsa bu şahsın gidip böyle şeyler söyler mi Allah aşkına, ya da bu adam tasavvufçu olur mu?

tasavvuf yaşanan bir şey,sen bu konuda gayret göstereceksin bazı şeyleri görmek için,ama Risale-i Nur anlattığı misaller ile çok etkili,belki seni tatmin etmiyor ama önemi büyük,


çooook anlattım,ama bu konuda anlaşılmamış durumdayım,
bundan yoook yere gitmiş gibi hissediyorum,

15

23.07.2004, 09:44

selamunaleykum;

Bu başlık yazan bütün dost ve kardeşlere hitaben diyorum ki...
Mesleğimizin esası uhuvvettir.Ben yazıların ilerleyişinden bu konunun münazaradan çok münakaşa makamına doğru seyir izlediğini üzülerek görmekteyim.Bu da uhuvveti ciddi anlamda zedeleyecektir.
Bu sebeple başlık konusuyla ilgili hususi ve umumi alemdeki şüphe ve endişelere PM yoluyla devam etmeyi yada sonlandırmayı uygun gördüm..

NOT;Bizim münazara ettiğimiz mesele tamamen mesleksel değil meşrepsel bir mevzudur.Her meseleyi heryerde konuşmanın doğru ve hak olmadığının gerçekliği bir kez daha karşımıza çıktı.Demekki buradan şu anlaşılıyorki bu tarz meselelerde konu açıldıktan sonra vazifeli arkadaşlar olaya yazışma platformu olarak bakmayıp mümkün mertebe umuma şamil ve gerekirse kısacık cevaplar ile konuyu halletmelidirler...




Selam ve dua ile

Mesajlar: 100

Konum: Almanya

Meslek: talebe

Hobiler: okumak

  • Özel mesaj gönder

16

23.07.2004, 19:04

Alıntı sahibi ""Abdulkadir Said""


Üstad hem büyük bir veli idi hem çok zeki idi,Risale-i Nur'lara başlayana kadar günde bir cild kitabı mütaala ederek okurdu,80 küsur kitab ezberindeydi,

şimdi bana söyle, Üstad ahmak mıydı ki iman konularına yöneldi tarikat vermedi de?

eğer Üstad nurları belli bir zaman için yazmış olsaydı bu kadar uğraşır mıydı,sence insanların imanı tehlikeden kurtulmuş durumda mı da bunlarla uğraşıyoruz,


daha dün adamın biri geldi bana namaz farz değil,kılmazsan günah da yok,vs.vs.,işte bu konu bana göre böyle falan filan dedi,duysan şok olursun,yine anlatmaya çalıştık bir şeyler,
imanı kuvvetli olsa bu şahsın gidip böyle şeyler söyler mi Allah aşkına, ya da bu adam tasavvufçu olur mu?


Kardesim Bediuzzaman Einstein dan daha zeki bir dahi dir bunu kabul ediyorum üstad ve Risale-i Nur'a karsi cikan ahmakdir...iki iki eder dört..

bize göre Risale-i Nur un iki görevi var biri iman kurtarma digeri tesbihat dua ve diger ezkar ile insani yüce makamlara cikarma..

bilindigi gibi üstad bir cok Mürsid-i Kamilden tarikat telkin almis bunu kendisi bile yaziyor.. Naksi Üstadim Kadiri Üstadim diye...

Ya aslinda ne biliyormusun ta ezelden beri yani tarikat ve tasavuff var olusundan beri bir takim kendini alim zanneden cok bilmisler hep tarikata karsi cikmislar ve o eski tarihlerde bu zatlar imanlarini kurtarabilmek icin ugrasmis, iste bu asrin öyle insanlari imanlarini kurtarmalari zayiflamis iste Üstad hz. böyle insanlarin imanlarini kurtarmak ugrasmis... Cünkü Üstad kendisi Tarikat ehli icin yani gecmis zaman ve gelecek zaman icin yazmis söyle buyurmus:

.....ehl-i tarikat, ehl-i dalâletin hücumu zamanında imanlarını muhafaza etmesidir. Âdi bir samimî ehl-i tarikat, sûrî, zâhirî bir mütefenninden daha ziyade kendini muhafaza eder. O zevk-i tarikat vasıtasıyla ve o muhabbet-i evliya cihetiyle imanını kurtarır.

yani tarikat iman kurtarir tarikat düsmani iman kurtarmayabilir ve bu yüzden oyle zatlar icin Risale-i Nur cok önemlidir...

Bu benim görüsüm katilmaya bilirsiniz ama gercek su tarikat dinimiz imaniniz oldugu müdetce olacak hic kapanmayacak....

hürmetlerimle...
Aşksız derviş olmaz, olsa da o kimse derviş sayılmaz. Derviş'in sermayesi Aşk'tır, ilmi Aşk'tır, görgüsü Aşk'tır. Arzu ve istekleri de Aşk'tır. Derviş'in canı Aşk'tır, cananı Aşk'tır, bizzat kendisi Aşik'tır.. Ves-selam!...

17

23.07.2004, 20:22

Telvihat-ı Tis'a 'nın ilk 3 telvihini anladığım kadarıyla anlatmaya çalıştım başka bir mesajda,

orada Üstad diyor ki,Allah tarafından bildirilen hakikatları yaşayarak ve görerek tasdik ediyor Evliyaullah,yanlış hatırlamıyorsam tabi,o konuya bakabilirsin,


Allah her şeyi bilendir,
benim anlatmaya çalıştığım şu,o evliyanın gördüğünü herkes göremez,o yola girip gayret sarfetmeyen nasıl görecek?


ama risale-i nur en inatçı ve itirazcı adamları susturuyor,
Peygamberiniz sahte diyenlere 19.Mektub,Kur'an uydurma diyenlere 25.Söz, ahiret ve yeniden dirilme yok diyenlere 10.Söz,
bunların benzeri tefsir,eser yazıldı mı daha önce?

zaten tasavvufçular amenna diyerek kabul ediyor Allah'ın kabul etmemizi istediği her şeyi,

Risale-i Nur düşük ilim seviyesindeki adama bu hakikatleri anlatıyor,

adamların niyeti hakkı aramak değil, kendilerini haklı çıkarmak,
amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek,

bu adamlar nasıl sufi olsun da bu hakikatleri görsün,bu adamlar ve bu adamların etkisinde kalanlar için risaleler önemli,

o anlattığım tarz bir adama gel kalbin de genişleme,rahatlama hissedeceksin,huzur bulacaksın desen sana ne der?



bunda anlaşıyor muyuz?

18

23.07.2004, 22:18

adamların niyeti hakkı aramak değil, kendilerini haklı çıkarmak,
amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek......cok güzel aciklanmis baska lafa gerek varmi.
Ümitvar olunuz..

19

23.07.2004, 22:43

"Hem Risâle-i Nur’a safdilâne inanmamışım. Otuz üç âyât-ı Kur’âniye ve Hazret-i Ali (r.a.) ve Abdülkadir-i Geylânî (r.a.) Hazretleri, Risâle-i Nur’un telif edilip bu asırdaki insanları irşad edeceğini gaybî bir sûrette bildiriyorlar. Bununla beraber, Risâle-i Nur’dan okuduğum kitaplar, bu eser külliyatının hak ve hakikatı öğreten ve beşeriyeti ıslâh eden eserler olduğu kanaatini vermiştir.

Ruhumda büyük bir boşluk hissederek, okuyacak kitap ararken, Risâle-i Nur’u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım. Kalbimdeki o büyük ihtiyacı Risâle-i Nur eserlerinin karşıladığını hissettim. ılmî ve imânî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum. Böylelikle vesveselerin verdiği sıkıntılardan kurtuldum. Bu hakikatlerden anladım ki, Risâle-i Nur, bu asrın insanları olan bizler için yazdırılmıştır. :!:

Ahlâk, edep ve terbiye gibi en yüksek meziyetlere sahip olabilmek için, kuvvetli bir imana sahip olmak lâzımdır. ıman hakikatleri, Risâle-i Nur’da gayet kuvvetli deliller ve açık misâllerle anlatıldığı için, okudukça imanım kuvvetlenmiştir. Bu sayede dalâlete düşmekten, en yüksek medeniyet esaslarını câmi, hak ve hakikat olan dinimden dönüp kızıl ejderin hapı olmak felâketinden kurtuldum. Bunun içindir ki, okuyucularını birçok maddî ve mânevî felâketlerden kurtaran; ve bir üniversite mezunundan ziyade bir ilme sahip eden; ıslâmiyet, vatan ve millet sevgisini aşılayan; Allah’a itaati, çalışkanlık ve merhameti öğreten Risâle-i Nur’dan, kıymetini anlayan hiç bir fert, ne pahasına olursa olsun ayrılmaz. Bu riyâsız, has hürmet ve tâzim, hiçbir kimsenin kalbinden çıkartılamaz."


(Zübeyir Gündüzalp) Cenab-i Hak kendisinden ebediyen razi olsun. Amin.
Ruhumda büyük bir boşluk hissederek,okuyacak kitap ararken,Risale-i Nur'u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım.Kalbimdeki o büyük ihtiyacı karşıladığını hissettim.ılmî ve imanî şüphelerden kurtaran aklî ve imanî ispatları onda buldum.Z.G.

20

26.07.2004, 16:00

Alıntı sahibi ""ahmetsaid""

Versatile kardeşim;

anladığım kadarıyla veraset konusunda çok az bir farklı görüşümüz var.

Hizmet cihetiyle bütün nur talebelerinin varis olduğuna, ya da vazifeli olduğuna siz de katılıyorsunuz.

son yazınızın son cümlesinde ise farklılığınızı ortaya komuşsunuz.

fakat bu noktada da dikkat lazım.
çünkü Risale-i Nurda geçen ve yukarıya aldığımız bölümde böyle bir hüküm açık veya imalı olarak gözükmüyor.

orada Üstadımız sadece özel eşya ve kitaplarını vasiyet ediyor.
Risale-i Nurun baskısı, düzenlenmesi vs konularını değil.
zaten bu günkü şartlarda bu mümkün de değil.
zira hukuki bir belge lazım.
eğer Üstadımızın bu konuda açık bir isteği olsa idi,
Bekir Berk ağabeye vekalet verdiği gibi,
Yine Bekir Ağabeye emreder hukuki bir yetki belgesi hazırlatırdı.
böylece ilgili ağabeyler bu belge ile risale-i nurun basım ve yayın işlerinden sorumlu olurlardı.
bize göre ne maddi ve ne de manevi böyle bir yetki var.

Risale-i Nurun davası cihanşümul dur.
zaten bu gün Amerikada, avrupada, asyada, Ortadoğuda, Türkiyede bu eserler yayınlanmakta. Binlerce Nur talebesi sırf Lillah için bu hizmeti yapmakta ve yapmaya da devam etmekte.

evet aklımız nurculaştı ama,
kalbimiz tarikat mesleğinden tam kurtulamadı.
halbuki risale-i Nur tam bir hakikat mesleğidir.

saygılar.



Allah razi olsun ahmet agbi,düsündüklerimin aynisini izah etmissin.
Risale-i nurun nesriyati birkac agbiler ve kisiler üzerine kalamaz ve kalmamasi lazim.Umumun( nur sakirdlerin) malidir. Mesveret karariyla yapilan bütün baskilara taraftar olup sahip cikmak lazim ( sadelestirme gibi niyetlere saptirmamak sartiyla ) . Yeter ki gaye rizay-i ilahi ve hizmet olsun.
Versatile kardes,
bazilari agbi sifatli büyüklerimizi öne atinca,aklima hemen sahsi manevi'nin zedelenisi aklima geliyor, bu yüzden sizin yaziniza karsi'da böyle bir tebki gösterdim.Ama bir yanlis anlasilma olmus,acikladiginiz icin allah razi olsun.
Hakkinizi helal edin lütfen!

Baki selamlar :wink:

Yer Imleri:

Bu konuyu değerlendir